Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/723 E. 2022/670 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/723
KARAR NO: 2022/670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2021
NUMARASI: 2021/959 Esas ( Derdest )
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davalılar aleyhine Büyükçekmece ilçesi … mevkiinde kain … ada … nolu parsel üzerinde bulunan … tipli … numaralı villayı devir sözleşmesi ile davalı … LTD ŞTİ’nden satın aldığını, taşınmazın bedelinin tamamının ödenip kendilerine teslim edildiğini, ancak davalı … ile … şirketleri arasında mevcut ihtilaf nedeniyle tapuda gerekli devir işleminin yapılamadığını, bu nedenlerle davalı … adına olan tapu kaydının iptaliyle müvekkili adına tesciline ve taşınmaz kaydı üzerine de tedbir konulmasını talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/388 Esas sayılı dosyası bakımından işbu dosyanın derdestlik teşkil ettiğinden usulden reddine karar verilmesini ayrıca ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tedbirin kaldırılmasını, aksi halde taşınmaz değerinin en az % 40 ı oranında teminat alınmasına, davalının tescil ve tazminat taleplerine muhatap olması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalılardan … Aş adına kayıtlı olduğunu, davalı … AŞ’nin ise yüklenici şirket olduğunu, sözleşmenin gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi niteliğinde olduğunu, satıcının yüklenici değil arsa sahibi olduğunu ve sorumluluğun arsa sahibinde olması nedeniyle davalı … AŞ’nin sorumluluğunun bulunmadığını, adi ortaklık hükümlerinin kıyasen uygulanması gerektiğini, bu konuda Yargıtay içtihatları bulunduğunu, sonuç olarak davalı şirketin edimlerini yerine getirip inşaatı davacıya teslim ettiğini, tapu devir işleminin … tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini, ayrıca görev itirazları bulunduğunu, tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece tensip tutanağının 10. Bendinde davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava konusu taşınmazın 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için taşınmaz tapu kaydının üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, davalı … AŞ vekilinin ihtiyati tedbir talebine itirazı üzerine 15/12/2021 tarihli duruşmada taraf vekilleri huzurunda itirazın reddine karar verildiği, aynı tarihli gerekçeli ara kararın yazıldığı anlaşılmıştır. 05/12/2021 tarihli gerekçeli ara karar ile ” Toprak sahibi … AŞ ile yüklenici … A.Ş. arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğu değerlendirilerek mahkememizce verilen tedbir kararında usule aykırı bir durum bulunmadığı dikkate alınarak tedbire yönelik itirazın bu aşamada reddine ” dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir kararının kanuna ve usule aykırı olduğunu, davalı … AŞ’nin, … AŞ’nin şirketinin müşterileri ve davacı ile hiçbir zaman hukuki bağının söz konusu olmadığını, … AŞ’nin maliki olmadığı taşınmazı … İnşaat’a adi yazılı şekilde akdedilen taşeron sözleşmesi ile devrini vaat etmesinin sözleşmenin şekil şartına aykırılık nedeniyle geçersiz olduğundan davalı …’ı bağlamadığını, taşeron sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğun sözleşmenin tarafı olmayan …’a ait olmadığını, davacının somut delil ileri sürmediğini, yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmediğini, davacının varsa kişisel hakkını sadece … AŞ’ye karşı ileri sürebileceğini, bu nedenlerle ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir kararının da kaldırılmasına aksi kanaatte olunması halinde davacı tarafından % 40 oranında teminat verilmesi karşılığında ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Tapu kaydı, sözleşmeler, ödeme belgeleri, teslim belgesi, emsal kararlar, keşif, bilirkişi, yemin, tanık vs. delil.
DOSYADA YER ALAN DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, resmi şekilde düzenlenmiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde ödenen bedelin ticari faiziyle davalılardan tahsili istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karışı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hüküm gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. Dava konusu somut olayda davacının terditli istemlerinden ilkinin taşınmazın aynına ilişkin bulunduğu, taşınmazın dava konusu olduğu dosyadaki tapu kayıtlarının incelenmesinde dava konusu taşınmazın … AŞ’ye ait olduğu anlaşılmıştır. İhtiyati tedbir ise koruma önlemi işlevi nedeni ile yargılama sonuna kadar giderilmesi güç ve imkansız zararların önüne geçilmesi için tesis edilir. Taşınmazın devri ve elden çıkarılması halinde giderilmesi güç ve imkansız zararların oluşacağı; davalıların danışıklı hareket ettikleri iddia edildiğinden bu hususun yargılamanın ilerleyen aşamasında tespitinin mümkün olabileceği ivedilik ve öncelik nedeni ile tedbir uygulanmasının bu ihtilafların çözümünü beklemesinin aleyhe sonuç doğurabileceği değerlendirilmekle İlk Derece Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir uygulanmasına yönelik takdirinde bir yanılgı görülmemiştir. Teminat alınmamasına yönelik itirazların değerlendirilmesinde ise HMK 392/2 madde hükmü gereği durum ve koşulların gerektirdiği takdirde mahkemenin teminatsız tedbir kararı verebileceği vurgulanmış olup; davacının isteminin dayanağının ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi olduğu ve ödeme belgelerine dayanarak bu belgeleri mahkemeye sunduğu, tüketici sıfatı bulunduğu, durum ve koşullar gereği teminat alınıp alınmayacağının mahkemenin takdirinde olup bu durumda İlk Derece Mahkemesi hakiminin değerlendirmesinde ve teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı … Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine ilişkin kesin olarak karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2021 Tarih ve 2021/959 Esas (Derdest) usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından Davalı … Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile arta kalan 21,40 TL. harcın davalılardan tahsiline, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/03/2022