Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/682 E. 2022/531 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/682
KARAR NO: 2022/531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/01/2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/897 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı … A.Ş. (…) arasında; İstanbul-Küçükçekmece-… Mahallesi, … Cad. adresinde kain … Ada … Parsel sayısında kayıtlı gayrimenkul üzerinde yapılan “…” kapsamında inşa edilecek konutlardan 3 adet bağımsız bölümün satın alınmasına ilişkin olarak 29.05.2019 ve 13.05.2019 tarihlerinde 3 adet gayrimenkul satış vaadi ve inşaat yapımı sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca müvekkili tarafından yerine getirilmesi gereken tüm yükümlülüklerin, satış bedelinin ödenmesi de dahil olmak üzere, eksiksiz şekilde ve süresinde yerine getirildiğini, müvekkilince tüm borçlar yerine getirilmiş olmasına rağmen davalı … tarafından sözleşmede vadedilen “tapu ferağ takririnin takyidatsız olarak verilmesi” borcu yerine getirilmediğini, davalı şirketin, sözleşme ile dava konusu taşınmazları müvekkile 15.10.2019 tarihinde “Anahtar Teslimi” olarak tamamlayacağını ve fiilen teslim edeceğini taahhüt ettiğini, ancak taşınmazların teslimi 11.08.2020 tarihinde yapıldığını, davalıdan tapuda devrin gerçekleştirilmesi birçok kez talep edildiği halde davalı şirketin taşınmazları devretmekten kaçınmış olup halihazırda tapuda devirinin gerçekleştirilmediğini, müvekkili ile davalı … arasındaki sözleşme doğrultusunda her türlü takyidattan ari olarak tescil edilmesi gerekirken taşınmazlar üzerine, davalı Bankalarla yapılan anlaşmalar sonucunda oldukça yüksek meblağlarda ipotekler tesis edilmiş olduğunu, işbu ipotekler sebebiyle müvekkiline tescil edilmesi gereken taşınmazlardan elde edilecek yararın önemli ölçüde azaldığını, müvekkili ile herhangi ilişkisi bulunmayan kötü niyetli ipoteklerin terkini gerektiğini belirterek, dava konusu İstanbul- Küçükçekmece-… Mahallesi, … Cad. adresinde kain … Ada … Parselde kayıtlı … Projesindeki; … blok … Kat … no’lu, … blok … Kat … no’lu ve … blok … Kat … no’lu bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satış ve devrini önler nitelikte takdiren teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölümler üzerinde bulunan davalı Bankalar lehine bulunan kötü niyetli ipotekler ile diğer davalılar adına işlenen müvekkille hiçbir ilgisi bulunmayan hacizlerin kaldırılmasına, dava konusu taşınmazların davalı adına olan kaydının iptali ile her türlü takyidattan ari şekilde müvekkili adına tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 12/11/2021 tarihli ara karar ile “Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile talep edilen ihtiyati tedbir talebinin şimdilik 100.000,00 TL teminat mukabilinde kabulü ile, Küçükçekmece Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava konusu İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, … Mahallesi, … Cad. Adresinde kain … ada, … parselde kayıtlı … Projesindeki … Blok, …Kat, … no’lu, … blok, … Kat, … No’lu ve … Blok …Kat, … nolu bağımsız bölümlerin 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir konulmasına,” 07/01/2022 tarihli ara karar ile “Dava konusu taşınmazların gelen tapu kayıtlarına göre davacının satın aldığını belirttiği davalı … Aş’ye ait olduğu anlaşılmakla HMK’nın 389. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden bahisle davacı vekilinin dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin Mahkememizce yerinde olduğu değerlendirilerek bu doğrultuda 12/11/2021 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, Mahkememiz kararının gerekçelerine nazaran usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla ihtiyati tedbire yönelik yapılan itirazların reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Bankası AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir talep eden tarafır davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek durumunda olduğunu, müvekkili bankaya yöneltilen davanın, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkil bankanın, davaya dayanak kılınmaya çalışılan ve dosyaya mübrez satış vaadi sözleşmelerinin (satış vaadi sözleşmesi) tarafı olmadığından, tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayalı bir iddianın muhatabı olmadığını, satış vaadi sözleşmesine dayalı taleplerle açılmış olan huzurdaki davanın, sözleşmenin tarafı olmayan ve yüklenici sıfatı bulunmayan müvekkili banka hakkında husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, tapu siciline güvenerek iyi niyetle ayni hak iktisap eden müvekkili bankanın bu hakkı muteber olup huzurdaki davanın ve taleplerin müvekkili bankanın haklarını etkilemesinin mümkün olmadığını, davacı ile diğer davalı şirket arasında 29/05/2019 ve 13/05/2019 tarihlerinde satış vaadi sözleşmeleri akdedilmiş olup bu tarihte tapu kayıtlarında müvekkili bankanın ipotek şerhi bulunmadığını, haksız ve hukuka aykırı olarak tedbir kararı verilmesinin yanısıra teminatsız olarak ihtiyati tedbir verilmesine dair verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, 18/11/2021 tarihli tedbir kararına itirazlarının kabulü ile 07/01/2022 tarihli ara kararının ve tedbir kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, işbu talebin kabul görmemesi halinde/ aksi takdirde ipotek miktarı da gözetilerek bir teminat belirlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ayıp niteliğindeki ipoteklerin fekki istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. İhtiyati tedbirin uygulanması sonucu, karşı tarafın zarar görme tehlikesi bulunduğundan HMK’nın 392. maddesinde tedbire karar verilirken talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. İhtiyati tedbir kararı verilirken tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde, ihtiyati tedbirden dolayı karşı tarafın uğrayacağı zarar için bir teminat alınmasına da karar verilir. (HMK m.391/2-ç, 392) Talep, resmi bir belgeye, başkaca bir kesin delile dayanıyor ya da durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirterek teminat alınmamasına da karar verebilir. Davanın niteliği, tapu kaydı, dava konusu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme ve ekleri sunulan belge ve deliller, ödeme belgeleri ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava terditli dava şeklinde açılmış, ihtiyati tedbir talepli yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptal ve tescil ile ayıp niteliğindeki takyidatların kaldırılması istemine ilişkin olup doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır. Ancak davacının terditli taleplerinden ilki tapu iptali ve tescil istemli taşınmazın aynına ilişkin olup davaya konu taşınmazın yargılamanın devamı sırasında devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda ileride telafisi güç ya da imkansız durum ve zararlar ortaya çıkabileceği, verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği ve davacının hak kaybına uğrayabileceği ihtimal dahilindedir. Davalının cevap dilekçesinde ve istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalar ve hususlar yargılamayı gerektirmekte olup yargılamada değerlendirilip tartışılacak davanın esasına ilişkin konulara yöneliktir. Tüm bu nedenlerle somut olayda HMK’nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan yerel mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi ve dava konusu taşınmazın tapu kaydına 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulması ile davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yerel mahkemenin ara kararları ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür. Zira ihtiyati tedbir kararının kaldırılması halinde ileride giderilmesi ve telafisi imkansız zararların doğabileceği ihtimali bulunduğu anlaşıldığından yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi, davalının ihtiyati tedbir kararına itirazlarının ve tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararının HMK 389 ve devamı maddelerinde yazılı hükümlere, dosya kapsamına, mevcut delil durumuna, hak ve yarar dengesine uygun olduğu, somut olayda HMK’nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan yerel mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve davalı … Bankası’nın ihtiyati tedbir kararına itirazının ve ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davalı … Bankası vekinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … Bankası vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı … Bankası tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2022