Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/671 E. 2022/1284 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/671
KARAR NO: 2022/1284
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2019
NUMARASI: 2019/159 Esas -2019/478
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 29/05/2022
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkilinin 24.07.2017 tarihinde Kocaeli ili, İzmit ilçesi, … Mah. … Ada ve … Parsel numarasında kayıtlı kat irtifakı hakkı tesis edilmiş … Arsa Paylı … giriş blok, … Kat + … Kat, 5 ve 6 bağımsız bölümleri arsa payları ile birlikte satın aldığını, satın aldıktan sonra belirtilen taşınmazların üzerinde 320.000 TL ticari krediden doğan ipotek olduğunu öğrendiğini ve daha sonra da davalı bankaya ait Ihlamurkuyu şubesinden 300.000 TL yatırarak ve 20.000 TL’yi ise elden ödeyerek ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, müvekkilinin satın aldığı taşınmazın eski malikinin başka borçları olduğundan bahisle ipoteğin kaldırılamayacağını belirttiğini, ancak söz konusu borçlardan müvekkilin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin sadece taşınmaz üzerinde bulunan ipotekten sorumlu olabildiğini, belirlenen ipotek bedelinin davalı banka adına depo etmesi için tarafına uygun süre verilmesini, adı geçen taşınmaz üzerinde davalı lehine olan ipoteğin terkinine, yargılama gider ve vekalet ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; ön inceleme duruşmasından evvel davaya konu ipoteği fek ettiklerini bu nedenle davanın konusuz kaldığını ve esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini, müvekkili Bankanın davanın açılmasına sebebiyet vermediği nazara alınarak konusuz kalan dava hakkında müvekkili Banka aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmemesini bu talepleri kabul edilmez ise; maktu harç ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hükmedilecek maktu vekalet ücretinin de ancak ve ancak yarısından sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “…; Dava açıldıktan sonra ipoteğe konu borç davacı tarafından ödenip davalı banka tarafıdan ipotek kaldırıldığı ve davanın ön inceleme duruşmasından önce konusuz kaldığı ve davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği anlaşılmakla; Davanın konusuz kalması sebebi ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ihtarname gönderdiğini, gönderilen ihtarname üzerine davalıya cevap vermesi için makul bir süre tanındığını, yasal yollara başvurmadan önce 2 aydan uzun bir süre beklediğini, davalının bu süre zarfında pasif tutumunu devam ettirerek müvekkilini cevapsız bıraktığını, davalı tarafın gönderilen ihtarnameyi tebliğ almadığını, aldığı takdirde söz konusu anlaşmazlığın mahiyeti ve anlaşılabilir yapısı göz önünde bulundurulduğunda olumlu veya olumsuz bir cevap vermek için 2 aydan fazla bir süreye ihtiyaç duyduğunu düşünmek pek te mümkün olmadığını, zira müvekkilinin ihtarnamesinde ipoteğin kaldırılması şartıyla gerekli miktarı anında ödemeye hazır olduğunu açık bir şekilde belirterek talepte bulunduğunu, davalı tarafın 2 aydan fazla bir süre boyunca bu talebe cevap vermemesinin işi yokuşa sürmek amacıyla yapıldığının anlaşıldığını, görüldüğü üzere söz konusu taleplerinin karşı taraf ihtarname göndermelerine rağmen sessiz kaldığı için sadece ipotek nedeniyle borçların ödenmesi için yapıldığını, eğer karşı taraf ihtarnameye olumlu cevap verip eski malikin davalı nezdinde mevcut olan diğer borçlarından sorumlu olmayacağını belirtse idi müvekkilinin de bu davayı açmak zorunda kalmayacağını, ancak karşı tarafın bu talebi kabul etmemiş ve bu nedenle de müvekkilinin bu davayı açarak sadece ipotek bedelini yatırmak için mahkemeden süre istediğini, bu şekilde de ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini beyan ederek istinaf taleplerinin kabulüne ve ilk derece mahkemesinin verdiği kararın müvekkili aleyhine olan avukatlık ücreti ve yargılama gideri bakımından kaldırılmasına, müvekkili lehine yargılama gider ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ipoteğin fekki şartları gerçekleşmeden ipoteğin fekkini talep eden davacının haklılığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, davacının ödeme yapmaksızın ipoteğin fekkini talep ettiğini, davacı tarafından kredinin bakiye borcunun tamamına ilişkin ödeme yapılmak isteniyorsa şubeye başvurarak kredi bakiye borcuna ve ödeme yapılacak hesap numarasına ilişkin bilgi alınabileceğini, ipoteğin fekki şartları gerçekleşmeden ipoteğin fekkini talep eden davacının haksız olduğundan, müvekkili Bankanın ipoteği fekkettiğini, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinden müvekkili Bankanın sorumlu tutulmaması, davacının bu yöndeki taleplerinin reddi, yerel mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.05.2019 tarih, 2019/159Esas 2019/478 K. numaralı kararı sayılı hükmün kaldırılması suretiyle, müvekkili Banka lehine tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanan nispi vekalet ücreti takdirine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN ÖNCEKİ KARARI: “…Somut uyuşmazlıkta; davacının ipotek bedelini ön inceleme duruşmasından önce davalıya ödediği, uyuşmazlığın ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Davaya konu ipoteğin dava dışı eski malik tarafından kullanılacak tüm kredilerin teminatı olarak konduğu (genel kredi sözleşmesinin teminatı ) 500.000 TL bedelli olduğu, davacının taşınmaz için kullanılan krediyi ödemekle fek talep ettiği ancak taşınmazı alırken üzerindeki bu yükle aldığı ve ipoteğin genel kredinin teminatı olduğunu bildiği bu durumda davanın başında haklı bulunmadığı değerlendirilmelidir. O halde; mahkemece; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6. maddesi uyarınca davalı lehine tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısı oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gereklidir. Dava 200.000 TL değerli olarak bu değer üzerinden harç yatırılıp açılmıştır. Bu durumda davalı lehine takdir edilecek nisbi avukatlık ücreti dava değeri üzerinden hesaplanan 17.950 TL nin yarısı olan 8.975 TL olmalıdır” Hükmü, davacı vekili süresinde temyiz etmiştir.
YARGITAY 7.HUKUK DAİRESİ BOZMA İLAMININ ÖZETİ: “…Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; dava konusu ipotek bedelinin yargılama sırasında davacı tarafın ödenmesi üzerine davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; davanın açıldığı tarihte, dava konusu bağımsız bölümler üzerinde yer alan ipoteğin haklı ve yasal dayanağı bulunduğu ancak davacının 31.07.2017 tarihli ihtarname ile 320.000,00TL bedelli ipoteğe ödemeye hazır olduğunu davalıya bildirdiği halde davalı bankanın ihtarnamenin olumsuz sonuçlandığını bildirmesi üzerine davacının dava açmak zorunda kaldığı, yargılama aşamasında da ihtarnamede davalıya ödemeyi teklif ettiği ipotek bedelini ödemesi üzerine davalı banka tarafından ipoteğin kaldırıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davalı bankanın, davacının ipoteğin kaldırılması talebini haklı bir sebep olmaksızın olumsuz sonuçlandırması üzerine dava açıldığı anlaşıldığından davanın açılmasına sebebiyet vermeyen davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması ve davacı aleyhine olacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş”
DELİLLER: Tapu kaydı, resmi senet ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: “Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık davanın konusuz kalması nedeni ile yargılama giderleri ve av. Ücretinden hangi tarafın sorumlu olacağı hususundadır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri başlıklı 331. maddesine göre; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.”
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır. Yüksek Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin davacının 31.07.2017 tarihli ihtarname ile 320.000,00TL bedelli ipoteğe ödemeye hazır olduğunu davalıya bildirdiği halde davalı bankanın ihtarnamenin olumsuz sonuçlandığını bildirmesi üzerine davacının dava açmak zorunda kaldığı, yargılama aşamasında da ihtarnamede davalıya ödemeyi teklif ettiği ipotek bedelini ödemesi üzerine davalı banka tarafından ipoteğin kaldırıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davalı bankanın, davacının ipoteğin kaldırılması talebini haklı bir sebep olmaksızın olumsuz sonuçlandırması üzerine dava açıldığı anlaşıldığından davanın açılmasına sebebiyet vermeyen davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği şeklindeki gerekçesine aşağıdaki nedenlerle katılmak mümkün görülmemiştir. Eldeki davanın açılış tarihi 03.10.2017’dir. Davacı satın aldığı taşınmaz üzerinde bulunan önceki tapu kayıt maliklerinin kredi borcundan kaynaklanan ipotek bedelini ödeme isteğine ilişkin ihtarnameyi 31.07.2017 tarihinde düzenlemiştir. İhtarnamenin alacaklıya tebliğine dair dosya kapsamında bir belge bulunmamaktadır. aksine davacının dava dilekçesine eklemiş bulunduğu onaysız kayıt sorgulama başlıklı fotokopi kağıtta, bildirimin olumsuz sonuçlandığı ve ilgiliye ulaşılamadığı yazılıdır yani davacı bildirimin ulaşmadığının farkındadır. Davacının ödeme isteğine dair ihtarnamede 320.000,00 TL nin ödenmek istendiği davalıya iletilmiştir. Ancak ipotek, davacının 18.04.2018 tarihinde üç ayrı dekont ile toplam 338 920.00TL ödenmesi üzerine kaldırılmıştır. Bu haliyle alacaklı ve borçlu arasında dava açılmadan önceki bir tarihte ipotek miktarı üzerine mutabakat bulunmamaktadır. Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur ( TBK m 106 ) Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. ( TBK m 107 ) Davacı, alacaklının ödemeyi kabulden kaçınması halinde Türk Borçlar Kanununun 106 ve 107 maddeleri gereğince tevdi mahalli tayini isteminde de bulunmamıştır. İpotek bedeli, dava açıldıktan sonra ödenmiş olduğundan davalı ipotek alacaklısının davanın açılmasına sebebiyet verdiği kabul edilmemiştir. Bu nedenle dairemiz önceki kararında ısrar etmek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; Yargıtay 7. HD’nin yukarıda açıklanan bozma kararındaki gerekçeler benimsenmemiş ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 22.09.2021 tarih ve 2021/1112 Esas 2021/987 karar sayılı bozma ilamına uyulmamasına, dairemizin, 26/12/2019 gün ve 2019/2162 esas 2019/2178 karar sayılı ek kararında ısrar edilmesine (direnilmesine), davacı vekilinin istinaf itirazının reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davanın konusuz kalması sebebi ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Yargıtay, 7. Hukuk Dairesi’nin 22.09.2021 tarih ve 2021/1112 esas -2021/987 karar sayılı bozma ilamına UYULMAMASINA, dairemizin,26/12/2019 gün 2019/2162 esas 2019/2178 karar sayılı ilamımızda ISRAR EDİLMESİNE( DİRENİLMESİNE) 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 4-İstanbul 4.Asliye Tucaret Mahkemesi’nin 17/05/2019 tarih ve 2019/159 esas 2019/478 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 5-Davanın konusuz kalması sebebi ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 6-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 3.415,50 TL. harçtan mahsubu ile 3.334,8 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. Maddesi uyarınca taktir olunan 11.225,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 9-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, -Davalı tarafından yatırılan istinaf maktu karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, -Harçlar tarifesi gereğince alınması gerekin 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, -Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına -İstinaf yargılaması sırasında duruşma açıldığından kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine 2.550,00 TL istinaf maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde temyizi kabil olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/05/2022