Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/370 E. 2022/410 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/370
KARAR NO: 2022/410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 01/12/2021
NUMARASI: 2020/351 Esas-Derdest
DAVANIN KONUSU: Sözleşme Tarihi İtibariyle Mülkiyetin Davacıya Ait Olduğunun Tespiti, İpetoklerin, İhtiyati Haciz Ve Hacizlerin Kaldırılması, Olmadığı Taktirde Taşınmazın Rayiç Bedelinin Tahsili
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dava dosyası incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İ D D İ A: Davacı…vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, 31/05/2015 tarihinde davalı…Şti.’ den, İstanbul ili, Kadıköy ilçesi … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki … Blok … Kat … (imar değişikliği nedeniyle sözleşmede … nolu bağımsız bölüm olarak görülen) nolu bağımsız bölüm ile, İstanbul ili, Kadıköy ilçesi … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki … Blok … Kat … (imar değişikliği nedeniyle sözleşmede … nolu bağımsız bölüm olarak görülen) nolu bağımsız bölüm olmak üzere, bu iki taşınmazın Gayrimenkul Satış Vaadi ve Borçlanma Sözleşmesi ile satım aldığı, kendisine teslim edilen bu taşınmazları kullanmaya başladığı; sözleşmeye göre her bir bağımsız bölümün satış bedelinin KDV hariç 875.000,00 TL olarak belirlendiği ve satış bedelinin tamamının ödenmiş olduğu, son ödemenin 05/08/2019 tarihinde yapıldığı ve tapuda devir almaya hak kazandığı ve davalı…taraftan defalarca talep edildiği halde söz konusu taşınmazların tapuda davacıya devrinden kaçınıldığı, dilekçede belirtilen sürece bağlı olarak ve sonuçta tapu kaydında yapılan incelemeler sonunda taşınmazların davacı…tarafça satın alınmasından sonra davalı … lehine ipotek tesis edilmiş olduğunu ve diğer davalı …lehine ihtiyati haciz yoluyla haciz tesis edildiğinin öğrenildiği, davalı…şirket tarafından söz konusu tahditlerden arınmış olarak tapuda devir yapmadığı söz konusu tahditlerin halen devam ettiği, dava dilekçesinde açıklanan şekilde söz konusu taşınmazların tahditlerden arınmış olarak davacı…adına tapuda devrine ilişkin şartların gerçekleşmiş olduğu ileri sürülerek öncelikle bu konudaki emsal İstanbul BAM 7. H.D.’nin kararları uyarınca söz konusu taşınmazların davalılar yönünden cebri icra yoluyla satışının tedbiren durdurulmasına karar verilmesi talep edilerek söz konusu taşınmazların sözleşme tarihi olan 31/05/2015 tarihi itibariyle mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, taşınmaz üzerinde davalı…bank lehine tesis edilen ipoteklerin ve davalı …lehine konulan ihtiyati haciz ve hacizlerin kaldırılmasına; bu taleplerin kabul görmemesi durumunda ise taşınmazların tespit edilecek piyasa rayiç değerlerinden şimdilik 500,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan …Şti.’den tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı… A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında konkordato başvurusuna binaen kesin mühlet kararı verildiğini, dava dilekçesinin zorunlu unsurlarından olmasına rağmen dava değerinin dava dilekçesinde yer almadığını, davacıya dava konusu taşınmazın dava dilekçesinde de ikrar edildiği üzere eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, davacının dilekçesinde yer alan müvekkili hakkındaki beyanlarının tamamen mahkeme nezdinde olumsuz bir algı yaratmaya yönelik olup hiçbir surette kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket dava konusu taşınmazı tamamlayarak tapusunu davacıya devrettiğini, ancak döviz kurundaki hareketlilik, inşaat sektöründe yaşanan derin kriz, mali imkanların elverişsizliğinin şirketin takyidatsız olarak tapu devri yapmasına engel olduğunu, mahkemelerce sonuçları düşünülmeden verilen ihtiyati haciz kararları ile şirket faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini, ölçüsüzce uygulanan hacizlerle başkaca müşterilerin mağduriyetine sebebiyet verildiğini, bu bakımdan müvekkili şirket her ne kadar devir yapmak istese de takyidatsız olarak tapu devri yapmak mümkün olmadığını, … tarafından müvekkili şirket üzerinde kayıtlı tüm taşınmazlara işlenen haciz için taşkın haciz davanın derdest olduğunu, açıklanan nedenlerle davacıların dilekçesindeki eksikliklerin giderilmesi için kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın usulden reddine, haksız ve dayanaksız davanın esasa ilişkin açıklamaları kapsamında reddine, davacı…tarafın ikincil talebinin değerlendirmeye alınması ihtimalinde, davacının sözleşmenin fesih tarihine kadar, uyuşmazlık konusu taşınmazlardan faydalanmış olduğu göz önünde bulundurularak her türlü kullanım bedeli ve yıpranma payının hesaplanmasını ve mahsubunu yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka açısından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkili bankanın mevzuatın aradığı şekilde basiretli tacirin kendisinden beklediği tüm yasal yükümlülükleri yerine getirdiğini, iş bu davanın ikame edilmesine davacı…neden olduğunu, adi yazılı belgelerin müvekkili banka aleynine ileri sürülemeyeceğini, tapuya şerh edilmemiş bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez, hukuken geçersiz olduğunu, diğer davalı…’ın ikame ettiği, aşkın haciz iddialı dava kesin olarak reddedildiğini, icra takibine yapılan itirazın reddedildiğini, açıklanan nedenlerle öncelikle davacı…tarafın delillerinin tarafına tebliğini, davacı…tarafından ikame edilen haksız, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli davanın müvekkili banka açısından öncelikle husumet yönünden reddine, davacının davaya konu taşınmaz için 3. Kişilere satış, devir ve teslimin önlenmesi için cebri icrai satışının karar kesinleşinceye kadar tedbir durdurulması talebinin reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın müvekkili banka açısında esastan reddine karar verilerek yargılama giderleri ile taşınmazın değerine göre hesaplanacak vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı… T.A.Ş. cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Mahkemece taraf vekillerinin yüzlerine karşı 01/11/2021 tarihli celse ara kararı ile ; 1-Tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulü ile, İstanbul ili, Kadıköy ilçesi … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki … Blok … Kat …nolu bağımsız bölüm ile, İstanbul ili, Kadıköy ilçesi … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki … Blok … Kat … nolu bağımsız bölüm olmak üzere, Bu iki bağımsız bölüm yönünden ve davalılar bakımından geçerli olmak üzere cebri icra yoluyla satışın tedbiren durdurulmasına karar verilmiş, gerekçeli ara kararı yazılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;HMK’nun 389.maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, usul ve prosedürün gösterildiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca borçlular hakkında mahkemelerce verilen ihtiyati tedbir kararları niteliği itibari ile cebri icra yoluyla yapılan takibi ve takip sonucu gerçekleşecek olan satışı engeller nitelikte olmadığını, bir başka anlatımla, anılan ihtiyati tedbir kararları rızai devirleri önleyici mahiyette olup, kesinleşen takip sonucunda mahcuzların satışını ve cebri icra yoluyla devrini engellemeyeceğini, ihtiyati tedbir kararları davada taraf olmayan üçüncü kişilerin ayni ve şahsi haklarına zarar verici mahiyette olmaması gerektiğinin açık olduğunu, zira, davacı…vekilinin talebi ve mahkeme kararının, taraflar arasındaki davanın konusu ve tarafları aşar nitelikte, dava dışı alacaklıların hak kaybına ve ileride telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına sebep olacak nitelikte olduğunu, HMK 392 gereği davacı…tarafından dosyaya sunulu bilgi ve belgelerden teminatsız tedbire ilişkin şartlar mevcut olmadığından davacının talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle 01/12/2021 tensip tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava konusu taşınmazlara ait tapu senetleri, resmi senet ,Gayrimenkul satış vaadi ve borçlanma sözleşmesi ve ekleri,Genel kredi sözleşmesi, Delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava ihtiyati tedbir talepli sözleşme tarihi itibariyle mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespiti, ipetoklerin, ihtiyati haciz ve hacizlerin kaldırılması, olmadığı taktirde taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı … TA.Ş.vekili İDM’nin 01/12/2021 tarihli tedbir talebinin taktiren teminatsız olarak kabulüne ilişkin ara kararını süresinde istinaf etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyadi tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı…veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır.HMK 392. madde uyarınca ihtiyati tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacakları olası zararları karşılayacak bir teminat göstermek zorundadır. Ancak talebin resmi belgeye veya başkaca bir kesin delile dayanması veya durum ve koşulların gerektirdiği hallerde hakim teminat alınmamasına da karar verebilir. Bu düzenleme ile hakime verilen takdir yetkisinin somut olayda tedbirin teminatsız olarak verilmesi biçiminde kullanıldığı, dosya kapsamı değerlendirildiğinde davacının ilgili taşınmazın mülkiyetinin nakline ilişkin 1988/2 karar sayılı İBBK kararına uygun sözleşmeye dayandığı, durum ve koşullar gereği teminat alınmamasına ilişkin takdirde bir yanılgı görülmediği kanısına varılmıştır. İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tesbit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda davacı…ile davalı… A.Ş.arasında dava konusu bağımsız bölümlere ilişkin gayrimenkul satış vaadi ve borçlanma sözleşmesi akdedildiği, taşınmazların davacı…şirket adına 09/08/2018 tarihinde tapuya tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydında davalı…alacaklı … T.A.Ş. Lehine ihtiyati haciz şerhi ile davalı… T.A.Ş.’nin alacaklı, diğer davalı… A.Ş.’nin borçlusu olduğu ipotek şerhi ile dava dışı şahısların alacaklı olduğu ihtiyati haciz şerhleri bulunduğu, davacının iş bu dava ile sözleşme tarihi itibariyle mülkiyetin kendisine ait olduğunun tespiti, ipetoklerin, ihtiyati haciz ve hacizlerin kaldırılması, olmadığı taktirde taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkin terditli talepte bulunduğu, davacının birincil talebinin ipotek ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olup taşınmazın aynına ilişkin olduğu sabittir. İhtiyati haciz, haciz ve ipotek borçlusu şirket ile ipotek alacaklısı banka ve haciz alacaklısı bankanın işbu dava dosyasında davalı…olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, ayrıca cebri icra satışını engeller nitelikte ihtiyati tedbir kararının davalılar yönünden verildiği, dava dışı alacaklılar yönünden cebri icra satışını engeller nitelikte tedbir kararı verilmediği, davalılar aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir. Ayrıca talep, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olup tapu kaydı ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak mahkemece taktiren ihtiyati tedbir kararının teminatsız verilmesine ilişkin kabul ve değerlendirmede de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararında dava konusu taşınmazın açıkça davalılar yönünden cebri icra yoluyla satışının önlenmesine ilişkin taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğinden diğer cebri icra işlemlerinin devamında ve tamamlanmasında bir engel bulunmadığından ve dava dışı alacaklıların haklarına bir halel gelmeyeceğinden cebri icra hukuku açısından davalılara fahiş bir yük yüklenmeyeceği, aksine satış aşamasının gerçekleşmesi durumunda bu davanın konusuz kalacağı, ileride giderilmesi ve telafisi imkansız ve güç zararlara sebebiyet verilebileceği, yeni uyuşmazlıklara neden olabileceği kanısına varılmıştır. İlk derece mahkemesinin 01/12/2021 tarihli ihtiyati tedbir ara kararı ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Davalı …. vekilinin 01/12/2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinden görülmediğinden davalı …vekilinin 01/12/2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2021 tarih ve 2020/351 Esas- 2020/351 Karar sayılı ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu ret karar ve ilam harcı davalı … tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı …. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı…yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2022