Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/3132 E. 2022/2446 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3132
KARAR NO: 2022/2446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2022
NUMARASI: 2022/100 Esas – 2022/492 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında Kartal … Noterliğinin … yevmiye numaralı 27.02.2019 tarihli “Düzenlenme Şeklindeki Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, … mahallesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı 9 numaralı taşınmazın 2.050.000 TL bedelle davalıya devredilmesinin, buna karşılık müvekkiline 1.200.000 TL bedel karşılığında yapımı devam eden İstanbul ili, Kartal ilçesi, … mevkii, … ada, … parselde bulunan … isimli konut projesinden … Blok, … Kat … mesken numaralı taşınmazın devredilmesinin kararlaştırıldığını, sözleşme kapsamında ayrıca teminat olarak müvekkili lehine Sakarya ili, Sapanca ilçesi, … mahallesi, … parselde kayıtlı dubleks mesken nitelikli taşınmaz üzerine 1.derece 1.sırada F.B.K. 1.000.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, 1.200.000 TL bedelli dairenin devri için yapılan 27.02.2019 tarihli ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazın 30.06.2020 tarihine dek anahtar telim edileceğinin, tamamlanmaması halinde 6 aylık ek süre içerisinde tamamlanıp teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmede kayıt altına alınan işbu tarihler geçmesine rağmen söz konusu taşınmazın inşaatının tamamlanmadığını, tüm bunlar göz önüne alınarak davalı şirkete Beyoğlu … Noterliği’nin 04.09.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek söz konusu inşaatın belirtilen sürede bitilmeyerek tesliminin imkansız olması sebebiyle sözleşme konusu edime karşılık gelen asıl alacağın talep edildiğini, fakat bu taleplerinin de karşılıksız kaldığını, davaya konu olayda müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen yüklenici şirketçe tapu vermekten kaçınıldığını, bu durumun davalı yüklenicinin kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, müvekkili ile davalı yüklenici arasında akdedilen sözleşmenin aynen ifası ile müvekkiline satışı vaat edilen “İstanbul ili, Kartal ilçesi, … mevkii, … ada, … parselde bulunan … isimli konut projesinden … blok, …kat, … nolu mesken niteliğindeki” taşınmaz bakımından tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep ettiklerini, bağımsız bölümün tapusunun halen arsa sahibi … A.Ş. adına kayıtlı olduğundan satış vaadi sözleşmesinin bu şirket yönünden de alacağın temliki niteliğinde olduğu gözetilerek tapunun iptali ve müvekkili adına tescilinin sağlanmasına hükmedilmesini, tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilmemsi veya bunun mümkün olmaması halinde dava konusu bağımsız bölümün dava tarihindeki rayiç değerinin tespiti ile temerrüt tarihi olan 30. 12.2020’den itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’tan tahsiline ve müvekkiline ödetilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, inşaat sektöründe malzeme fiyatlarının kimi malzemede döviz cinsi Salzerinden belirlendiğini, kimi malzemede ise döviz fiyatları baz alınarak TL üzerinden belirlendiğini, müvekkili şirketin de ekonomik dalgalanmalardan en çok etkilenen şirketlerden biri olduğunu, 2014 – 2015 yılları arasında ekonomik koşulların daha dingin olduğu dönemlerde on dört adet anlaşma sağlandığını ve bugün bu anlaşmalar doğrultusunda inşaatların imalatlarını gerçekleştirdiğini, bu denli yüksek sayıda proje inşası gerçekleştiren müvekkilinin satacağı bağımsız bölümlerin fiyatlamasını dahi yapamadığını, fiyatların en dip seviyesine ulaşmış olmasının müvekkilinin öz sermayesine yönelmesine sebep olduğunu ve müvekkili şirketin öngörülemez harcamalarına kaynak ayırmasına engel olduğunu beyanla, davanın reddine yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…Açılan davanın TTK.da sayılan mutlak ve nisbi ticari dava niteliği bulunmamaktadır (İstanbul BAM 15. HD.nin 2019/1280 Esas – 2019/924 Karar sayılı, Yargıtay 3. HD.nin 2016/726 Esas – 2017/245 Karar sayılı kararı, İstanbul BAM 14. HD.nin 2021/2248 Esas – 2021/1694 Karar sayılı kararı, 2021/1717 – 430 Karar sayılı kararı vb.bir çok daha karar nazara alınarak). Her ne kadar Tüketici mahkemesi görevsizlik kararında taraflar arasında imza altına alınan 06.03.2019 tarihli mutabakat sözleşmesinin 5.1 maddesinde davacının sözleşme kapsamındaki bağımsız bölümü ticari amaç güderek satın aldığını, iş bu sözleşme katında tacir olduğunu belirtmiş ise de, davacının ticari niteliği olmayan mesken niteliğindeki taşınmazı satın alış sebebinin ticari maksatlı şeklindeki beyanı davayı hiçbir şekilde mutlak ve nisbi ticari dava niteliğine dönüştürmeyeceğinden iş bu davaya mahkememizce değil görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 5. Tüketici Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflarınca davalıya karşı açılan tapu iptal ve tescil istemli davaya yönelik İstanbul Anadolu 5. Tüketici Mahkemesi’ nin 2021/749 Esas, 2021/1389 sayılı kararı ile ” davanın mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 114/1-c, 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret mahkemeleri olduğunun tespitine ” demek sureti ile görevsizlik kararı verilmiştir. Bunun üzerine dosya İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesince incelenmiş ve : ” uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle mahkememizin karşı görevsizliğine ” demek sureti ile karşı görevsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin tüketici olduğundan, söz konusu taşınmazı herhangi bir ticari amaç güderek değil, mesken amacı ile satın alındığını, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen kararda belirtildiği üzere; davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğini, yasal düzenlemeler ve yargıtay kararları ışığında değerlendirildiğinde davanın ticari niteliği bulunmadığından görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, mahkemeler arası olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan istinaf mahkemesince görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemece verilen olumsuz görev uyuşmazlığı sebebiyle görevli mahkemenin belirlenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava yükleniciden temlike dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. HMK.nun istinaf dilekçesi başlıklı 342/2.maddesinde ” istinaf dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur; e ) başvuru sebepleri ve gerekçesi …” hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK.’nun incelemenin kapsamı başlıklı 355/1.maddesinde ” inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere sınırlı olarak yapılır. Ancak bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık girdiği taktir de bunu resen gözetir” düzenlemesi mevcuttur. Dava konusu somut olayda davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde “… yerel mahkemece verilen olumsuz görev uyuşmazlığı sebebiyle görevli mahkemenin belirlenmesini” yazmak suretiyle kararın bozulmasını talep etmiş başkaca bir istinaf sebebi bildirmemiş mahkemece tüketici mahkemesinin görevli olarak belirlenmesine itirazda bulunmamış hatta tüketici olduklarını iddia etmiştir. Olumsuz görev uyuşmazlığından söz edebilmek için aynı yargı düzeni içinde yer alan iki ayrı mahkemenin kendilerini görevsiz görerek karar vermiş olması ve verdikleri kararın kesin yada kesinleşmiş olması gerekir. Böyle bir durumda yani kararın kesinleşmesi halinde zaten kesinleşen 2. Kararı veren mahkeme dosyayı resen yargı yeri belirleyecek üst mahkemeye göndermek zorundadır. Eldeki dosyada verilen ikinci görevsizlik kararı kesinleşmeden davacı istinaf itirazında bulunmakla yargı yeri belirlenmesine de yasal olanak bulunmamaktadır. Davacı vekili İstinaf başvuru dilekçesinde kararın kaldırılmasını gerektirir herhangi bir somut sebep ya da gerekçeye yer verilmemiştir. Kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hataya da rastlanmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edildiğinden usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,3-Davacı tarafnıdan yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendilesi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettirenler yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2022