Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2812 E. 2022/2055 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2812
KARAR NO: 2022/2055
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2022
NUMARASI: 2022/162 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Yükleniciden İşyeri Alımına Dayalı)
KARAR TARİHİ: 28/09/2022
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde özetle; davalı ile imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalı tarafça İstanbul-…-… Merkez Mahallesi …mevki … ada 1 parselde kayıtlı bulunan taşınmazda …kat … nolu (projesinde … nnolu) taşınmazın satın alınması konusunda anlaştıklarını, satış bedelinin 1.475.000,00 TL + KDV olarak kararlaştırıldığını, sözleşme gereği 15/02/2019 tarihinde 250.000,00 TL peşinat bedelini ödediklerini, bir kaç gün sonra davalı şirketin satışlarında kampanya yaparak fiyat indirmeleri üzerine aynı projede daha büyük olan başka bir işyerini almaya karar verdiklerini ve satış sözleşmesinin değiştirilerek daha büyük metrekareli olan 6.kat 36 nolu bağımsız bölümün satışı konusunda 2.000.000,00 TL + KDV satış bedeli belirlenerek davalı ile ikinci bir anlaşma yaptıklarını, aynı gün 15/04/2019 vade tarihinden başlamak üzere takip eden aylara ilişkin 40.000.-TL. şer bedelli toplam 40 adet bono düzenlenerek davalıya teslim ettiklerini, ayrıca yeni sözleşme ile eski sözleşme arasındaki peşinat bedeli farkı olan 150.000.-TL’yi de 18/03/2019 tarihinde davalının banka hesabına yatırıldıklarını, böylece 36 no’lu bağımsız bölümün satış bedeli olarak 2.000.000. TL. lik ödeme nakit ve senet olarak davalıya teslim edildiğini, KDV’nin ise anlaşma gereği tapuların tesliminde ödeneceğini, söz konusu bonoların vade tarihlerinde ödenmeye devam etmekte olup dava tarihi itibarı ile vadesi gelmeyen sadece 6 adet bono kaldığını, davalı şirkette yönetimin değişmesi üzerine sözleşmenin küçük taşınmaz için yapıldığı bahane edilerek küçük olan iş yerinin tapuda devrinin yapılacağının kendilerine şifahen bildirildiğini, davalı tarafın tapu devrini yapmayı planladığı 20 no’lu bağımsız bölümün alım tarihindeki satış bedelinin 1.000.000.-TL. nin altında olması nedeni ile zaten 1.760.000.-TL. lık ödemesini dava tarihi itibarı ile tamamlamış olan davacıların daha fazla mağdur olmamaları için bakiye senet bedellerinin davalıya defaten ödenmesi tercih edilmemiş olup, Mahkemece verilecek ihtiyati tedbir kararına göre Mahkeme veznesine depo edileceğini, bu nedenlerle öncelikli olarak dava konusu … no’lu bağımsız bölümün davacılar adına satışının vaad edilmesi nedeni ile TMK. Md. 2 ye göre davalı adına olan tapusunun iptali ile davacılar adına müştereken tapuya tesciline karar verilmesini talep ettiklerini, ancak … numaralı iş yerinin satışının yapılmış olması da kuvvetle muhtemel olduğundan, bu nedenle tescilin mümkün olmaması halinde … no’lu işyerinin muadili bir bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacılar adına tapuya tescili talep ettiklerini, mahkemenin akbi kanhaatte olması durumunda terditli taleplerinin ise … Kat … no’lu (projesinde …) ticari işletme vasıflı iş yerinin davacılar adına müştereken tapuya tesciline ve … ve … no’lu bağımsız bölümlerin dava tarihindeki rayiç satış değerlerinin bilirkişi marifeti ile hesaplanacak değerlerine göre aralarındaki farkın ve fazladan ödenen bedelin davacıların munzam zararlarına karşılık olarak dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi olduğunu, ihtiyati tedbir talebi olarak dava konusu 3.kat … nolu ve …kat … nolu bağımsız bölümlerin tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 09/05/2022 tarihli ara karar ile “Dava dilekçesinde ileri sürülen ve dilekçeye eklenen bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu, itiraz eden davalı şirket vekilinin itiraz dilekçesindeki hususlar ve eklenen belgelerin esas hakkında yapılan yargılamada tahkikat aşamasında değerlendirilebilecek deliller olup yaklaşık ispat koşulunu ortadan kaldırır nitelikte bulunmadığı, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için az evvel bahsedilen hükümde yer alan mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı şartlarının da somut olayda mevcut olduğu, işbu nedenlerle mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olup davalı tarafın itirazları ve ileri sürdükleri itiraz sebeplerinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını gerektirmediği sonuç ve kanaatine varılarak itirazın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bahsi geçen bölüm için ihtiyati tedbir talebinde bulunulmasında hukuki bir menfaat olmadığını, aynı yerde bulunan ve davacı tarafından hakkında ihtiyati tedbir talep edildiğini ve … Kat … nolu bağımsız bölüm için aynı ifadeleri söylemenin imkansız olduğunu, taraflar arasında bu ikinci bağımsız bölüme dair ikinci bir sözleşmenin mevcut olmadığını, davacı tarafın öne sürmüş olduğu ve var olmayan bu ikinci sözleşmeyi dosyaya delil olarak sunmadıklarını, tarafların karşılıklı olarak kabul ettikleri ilk sözleşmenin dahi adi yazılı şekilde düzenlenmiş bir sözleşme olup, tarafların edimlerini yerine getirmeye hazır olması nedeniyle geçerlilik kazandığını, var olduğu iddia edilen ikinci sözleşmede böyle bir durumun söz konusu olmadığını, davacı tarafın bunlara rağmen müvekkiline karşı dava açıp bahsi geçen bağımsız bölüm hakkında ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, dosyaya davacı tarafından sunulmuş ve beyan adını taşıyan evrakın belge olarak kabulünün mümkün olmayan, delil olarak sunulamayacak bir belge olduğunu, kötüniyetle açılmış olan bu davada verilmiş … numaralı ve … numaralı bağımsız bölümler üzerindeki ihtiyati tedbir kararını kabul etmediklerini ve bu yöndeki kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, yerel mahkemece 15/02/2022 tarihli ara kararında verilen ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. öİhtiyati tedbirin uygulanması sonucu, karşı tarafın zarar görme tehlikesi bulunduğundan HMK’nın 392. maddesinde tedbire karar verilirken talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. İhtiyati tedbir kararı verilirken tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde, ihtiyati tedbirden dolayı karşı tarafın uğrayacağı zarar için bir teminat alınmasına da karar verilir. (HMK m.391/2-ç, 392) Talep, resmi bir belgeye, başkaca bir kesin delile dayanıyor ya da durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirterek teminat alınmamasına da karar verebilir. Davanın niteliği, tapu kaydı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır. Ancak davacının talebi tapu iptali ve tescil istemli taşınmazın aynına ilişkin olup davaya konu taşınmazın yargılamanın devamı sırasında devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda ileride telafisi güç ya da imkansız durum ve zararlar ortaya çıkabileceği, verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği ve davacının hak kaybına uğrayabileceği ihtimal dahilindedir. Davalının cevap dilekçesinde ve istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalar ve hususlar yargılamayı gerektirmekte olup yargılamada değerlendirilip tartışılacak davanın esasına ilişkin konulara yöneliktir. Tüm bu nedenlerle somut olayda HMK’nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan yerel mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi ve dava konusu taşınmazın tapu kaydına 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulması ile davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yerel mahkemenin ara kararları ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür. Zira ihtiyati tedbir kararının kaldırılması halinde ileride giderilmesi ve telafisi imkansız zararların doğabileceği ihtimali bulunduğu anlaşıldığından yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi, davalının ihtiyati tedbir kararına itirazlarının ve tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararının HMK 389 ve devamı maddelerinde yazılı hükümlere, dosya kapsamına, mevcut delil durumuna, hak ve yarar dengesine uygun olduğu, somut olayda HMK’nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan yerel mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının ve ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2022