Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2811 E. 2022/2058 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2811
KARAR NO: 2022/2058
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/455 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 28/09/2022
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile imzalanan 19/10/2020 tarihli protokol akdedildikten sonra davalı banka tarafından Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye nolu 05.01.2021 tarihli hesap kat ihtarı gönderildiğini, alacaklı banka tarafından müvekkillerin borcunun 8.009.258,37 TL olduğu ve hesabın kat edildiği bildirildiğini, banka tarafından 8.009.258,37 TL’lik borcun 1 günlük bir sürede kapatılması istendiğini, dava sonucunda hükmün semeresiz, davanın konusuz kalmaması için geçersiz geri alım hakkı sözleşmesine dayalı ve lex commissoria yasağı kapsamında geçersiz devir ile davalı banka adına tescilli Beyoğlu Tapu Müdürlüğünde kayıtlı … Mahallesi, … Ada, … Parselde kain … adet bağımsız bölümden oluşan taşınmazın davalı banka tarafından üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla HMK.389 maddesi uyarınca takdiren ve tedbiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 06/07/2022 tarihli ara karar ile “İhtiyati tedbir kararları esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan, yaklaşık ispatın varlığının yeterli olduğu hallerde verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlardır. Buna göre somut olayda, mevcut delil durumuna göre davacının talebinin haklılığını ortaya koyacak yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, taraflarca sunulacak delillerin değerlendirilmesinin ardından davacının tedbir konusu talepleri bakımından değerlendirme yapılabileceği anlaşıldığından HMK’nın 389 ve devamı maddeleri uyarınca şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir talebinin reddi kararlarının gerekçeli olarak verilmesi gerektiğini, ancak istinaf konusu edilen kararın gerekçeli verilmediğini, gerekçesi açıklanmayan kararın öncelikle usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kaldırılması gerektiğini, ihtiyati tedbir konulmamasının ve taşınmazın 3.kişilere devri halinde huzurdaki davanın konusuz kalacağını, davalı banka ile imzalanan protokol ve sözleşmeler incelendiğinde; davalı bankanın dava konusu edilen taşınmazın gerçek değerinden oldukça düşük bir değerde görünürde “satış” işlemi olarak göstererek devraldığının ortada olduğunu, bu sebeple, somut olayda davacı müvekkil şirketin, dava konusu taşınmazı zaten kredi borcuna karşılık olarak davalı bankaya gerçek değerinin çok altında bir rakama devrettiğini, gerek dava dilekçesinde belirttikleri hususlar gerekse de mahkemeye sundukları tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde HMK 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulunun taraflarınca gerçekleştirildiğini, davalı bankanın davacının içinde bulunduğu ekonomik zorluktan faydalanarak borçtan daha fazla bir değere sahip taşınmazı değerinin çok altında bir bedelle devraldığını, buradaki devrin esasen gerçek bir satış olmadığını 27.12.2018 tarihli geri alım hakkı sözleşmesinde taşınmazın … A.Ş. tarafından bankadan geri alınması amaçlanmış olduğu şeklindeki kayıttan da açık bir şekilde anlaşıldığını, davaya konu taşınmazların davalı banka tarafından teminat amaçlı olarak davacıdan alındığının açık olduğunu, dava konusu taşınmazın değerinin 10.03.2017 tarihinde KDV dahil 218.816.387,00TL (58.786.843 EURO) olmasına karşın davalı bankanın taşınmazı 137.465.121,00TL bedelle devraldığını, bu iki bedel arasında fahiş fiyat farkı dahi söz konusu devrin TMK 873/2 maddesi uyarınca geçersiz kıldığını belirterek, 06.07.2022 tarihli ara kararında verilen “davacının tedbir talebinin reddine” ilişkin herhangi bir hukuki gerekçeye sahip olmayan usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasını, dava sonucunda hükmün semeresiz, davanın konusuz kalmaması için geçersiz geri alım hakkı sözleşmesine dayalı ve lex commissoria yasağı kapsamında geçersiz devir ile davalı banka adına tescilli Beyoğlu Tapu Müdürlüğünde kayıtlı … Mahallesi, … Ada, … Parselde kain … adet bağımsız bölümden oluşan taşınmazın davalı banka tarafından üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla HMK.389 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine, tedbir kararının teminatla verilmesi ve belirlenen teminatın yatırılmaması veyahut tedbir kararı verilmemesi halinde ise taşınmazın tapu kaydına TMK 1010 maddesi uyarınca “Çekişmeli Haklar Şerhi” bir başka ifadeyle “davalıdır” şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, vefa hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. İhtiyati tedbir geçici hukuki koruma niteliğinde olup, davaya konu uyuşmazlığı esastan sona erdirmez. İhtiyati tedbir hukuksal niteliğinden dolayı uyuşmazlığı esastan çözmeyen geçici hukuki koruma olup açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarar. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılacak bir dava üzerine yapılan yargılama sonunda verilen kesin karar ile sağlanabilir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davacı vefa hakkının geri kullanılması bakımından gerekli şartları yerine getirdiğine ilişkin yaklaşık ispat niteliğinde bir delil ileri sürmemiş ve yaklaşık ispat sağlanamamış olduğundan, mahkemece ihtiyati tedbirin reddine ilişkin verilen kararda bir yanılgı görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2022