Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2775 E. 2022/1969 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2775
KARAR NO: 2022/1969
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2022
NUMARASI: 2021/210 Esas, 2022/652 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … Ticaret Anonim Şirketi arasında “…” akdedildiğini ve sözleşme ile satın alınan bağımsız bölümün sözleşmede belirtilen teslim tarihinde müvekkili adına tapuda devir ve tescilinin yapılmadığını, bu hususta defalarca talepte bulunulduğunu, sözleşme konusu bağımsız bölümün tapu kaydı üzerinde davalı şirketin borcu nedeniyle diğer davalılar … bank T.A.Ş., … ve … lehine ipoteklerin bulunduğunu, sözleşmeye konu bağımsız bölümün davalı … baren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …. A.Ş.’nden alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin davacı ile herhangi bir tüketici işlemi veya sözleşmesel bir ilişkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin faaliyet alanı Beşiktaş/İstanbul olduğundan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine, diğer davalı … A.Ş ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere ve tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edildiğini, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … bank … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili banka ile diğer davalı … A.Ş arasında ticari kredi ilişkisinin bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, müvekkili banka ile davacı arasında krediden ve sair nedenlerden kaynaklı herhangi bir borç doğuran bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, görev ve yetki itirazlarınında bulunduğunu, davacının dava şartı olan arabuluculuk şartını yerine getirmediğini, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı …’ya karşı ileri sürebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının tüm iddialarını diğer davalı … … A.Ş ile imzalamış oldukları satış vaadi sözleşmesine dayandırdığını, bu sözleşmenin davacıya bir mülkiyet hakkı tanımayacağını, davacının aktif husumetinin bulunmadığını, müvekkili banka yönünden de pasif husumet yokluğu bulunduğunu, davacı tarafından yatırılması gereken harcın eksik yatırıldığını, müvekkili bankanın söz konusu ipoteği, üzerinde hiçbir kısıtlama ve şerh olmayan davalı … … A.Ş.’ne ait bir taşınmaz üzerine kurduğunu, davacının ipotek terkinini talep etme hakkının olmadığını, davacının kendi üzerine düşen özen ve kanuni yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın husumet yokluğu nedeniyle ve usulden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : …’ce “…Somut olayda, incelenen davaya konu taşınmazın tapu kaydında, taşınmazın iş yeri olduğunun belirtildiği, 23/06/2022 tarihli celsede davacı vekili, davaya konu taşınmazın yatırım amaçlı alındığını, taraflar arasında yatırım amaçlı satış sözleşmesi akdedildiğini beyan etmiştir. Her ne kadar davanın tarafı da tüzel kişiliğe sahip ticari şirket ve tacir ise de bir işin ticari iş olmasının bu konudaki uyuşmazlığında ticaret mahkemesinde görülmesine yeterli olmadığı, mahkememizce, davacının taşınmazı satın alma amacı araştırılmış olup, Yatırım Amaçlı Dükkan Satım Sözleşmesi’nde taşınmazın yatırım amacıyla satın alındığı hususunun belirtildiği, 23/06/2022 tarihli celsede taşınmazın yatırım amacıyla satın alındığını beyan ettiği anlaşılmakla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/2070 esas 2020/1870 Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine..” gerekçesiyle davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Banka A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz dükkan vasfında olup ticari niteliğe sahip olduğunu, bu sebeple tüketici işlemi olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp, dava Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanında olduğunu, davada müvekkili banka ile davacı arasındaki ihtilaf davacının iddiasına göre müvekkili banka lehine kurulan ipotekten kaynaklandığını, müvekkili banka ile davacı arasında herhangi bir tüketici ilişkisi veya tüketici işlemi ise bulunmadığını, esasen davacı ile müvekkili banka arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, taşınmazın ticari amaçla satın alındığı sabit iken haksız ve hukuka aykırı surette görevsizlik kararı verilmesi hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini belirterek Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/210 E. 2022/652 K. 23.06.2022 tarihli usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasını, itirazları doğrultusunda davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir Davalı … bank T.A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz dükkan niteliğinde olup Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, hem sözleşmede hemde tapu kayıtlarında uyuşmazlık konusu taşınmazın dükkan vasfına sahip olup ticari nitelikli olduğunu, kaldı ki ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında belirttiği uyuşmazlık ayıbın giderilmesine ilişkin olduğu terditli olarak sunulan taleplerin 6502 sayılı Kanunda tanınan sözleşmeden dönme hakkınına ilişkin olduğu beyanları hukuka uygun düşmediğini, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin f bendi gereğince görevli Mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, 16.01.2020 tarihli, 2019/3362 esas, 2020/50 karar sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18 Hukuk Dairesi kararı gereğince de görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkemenin görevsiz Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesi kısmı ile ilgili usul ve yasaya aykırı kararının İstinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden hüküm tesis edilerek dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenici temlikine dayalı ipoteklerden ari tapu iptal ve tescil terditli olarak rayiç bedelin tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazların tapu kayıtları incelendiğinde; taşınmazın işyeri nitelikli olarak davalı … Şirketi adına tapuda kayıtlı olduğu, davacı ile davalı ….A.Ş. Arasında imzalanan sözleşmenin “… Yatırım Amaçlı Dükkan Satım Sözleşmesi” olduğu sabittir. 07/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun; 1- “Amaç” kenarbaşlıklı 1. maddesinde, “(1) Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.”, 2- “Kapsam” kenar başlıklı 2. maddesinde, “(1) Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” 3- “Tanımlar” kenar başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının; a) “i” bendinde, “Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,”, b) “k” bendinde, “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,”, c) “l” bendinde, “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,”, 4- “Tüketici mahkemeleri” kenar başlıklı 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “(1) Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. (2) Tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davalar 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen harçlardan muaftır.”, Hükümlerine yer verilmiştir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/05/2014 tarihli ve 2013/13-2166 Esas, 2014/709 Karar, sayılı kararı da bu yönde değerlendirmeler içermektedir. Somut olayda; dava dükkân satım sözleşmesinden kaynaklanan taşınmazın takyidatlardan ari davacı adına tescili terditli olarak rayiç bedel tahsili istemine ilişkin olup dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydı, satış sözleşmesi ve ekleri ile tüm dosya kapsamından açıkça anlaşıldığı üzere “işyeri/dükkan” niteliğindedir. Davacı adına tescilini talep ettiği bağımsız bölümün niteliği 6502 Sayılı kanunun 3/h maddesinde belirtilen mallar arasında sayılmamaktadır. Dava konusu taşınmazlar dükkân/işyeri niteliğinde olduğundan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda tanımları yapılan satıcı ve tüketici arasındaki mal ve hizmet satışına ilişkin düzenlemeye uymadığı anlaşılmaktadır. Davacı adına tescilini talep ettiği bağımsız bölümün niteliği dükkan olup 6502 Sayılı kanunun 73.maddesi uyarınca uyuşmazlık tüketici mahkemesinin görev alanına girmediğinden tüketici mahkemesince çözülemez. Dava konusu taşınmazların dükkan niteliğinde olup davacının da tüketici sıfatı bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde tacir sıfatı bulunduğunu beyan etmiştir. Davacı ile davalı yüklenici … arasında imzalanan dükkan satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin asıl uyuşmazlık dikkate alındığında taraflar arasında ticari nitelikte ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına giren uyuşmazlık söz konusu olmakla tapu iptal ve tescil istemine ilişkin çekişmenin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Bu nedenle görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Yerel mahkemenin davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu yönündeki görevsizlik kararının ve gerekçesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olmadığından kamu düzeni ve davalılar vekillerinin istinaf başvuruları sonucu … kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar, …’ce gerekçeli kararında Dairemizce ait 2020/2030 Esas ve 2020/2070 Esas sayılı dosyalar emsal olarak gösterilmiş ise de söz konusu dosyalarda dava konusu taşınmazların konut niteliğinde olduğu oysaki incelemeye konu eldeki davada dava konusu taşınmazın tapuda işyeri niteliği ile kayıtlı olduğu görülmekle söz konusu dosyaların emsal niteliği taşıyamayacağının …’ce dikkate alınmaması da hatalı olmuştur. Davalı … bank T.A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; Davalı yanın istinaf itirazlarının görev ile birlikte yetki hususunun da değerlendirilmesi ve yetkisizlik kararı verilmesine ilişkin bulunduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/1. maddesi, “Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şeklindedir. Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir. Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Kuru B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s 190). Dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde belirtilmiş olup, anılan düzenlemenin 1. bendinin (c) alt bendinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bir dava ancak görevli mahkemece incelenebilir. Mahkeme her şeyden önce görevli olmalıdır. Madde dava şartlarını sıra ile vermiş olmakla Görevsiz mahkemece bu husus atlanarak kendisinden sonra gelen diğer dava şartlarının incelenmesi yasaya aykırı olacaktır. Bu durumda kesin yetkiye ilişkin dava şartı varsa bunu inceleme ve değerlendirme yetkisi görevli mahkemeye ait olacağından … tarafından görevsizlik kararı verilirken aynı anda yetkisizlik kararı verilmesi hususundaki itiraz yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davalı … bank vekilinin yetkiye yönelik istinaf başvurusunun reddine, davalılar vekillerinin görev yönünden istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince kabulüne, kararın kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1-Davalı … bank T.A.Ş. vekilinin yetkiye yönelik istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Davalılar … bank T.A.Ş. ile … Anonim Şirketi vekillerinin görev yönünden istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince KABULÜNE, 3-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2022 tarih, 2021/210 Esas, 2022/652 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istem halinde iadesine, 6-Davalılar tarafından yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına, 7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendilerini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2022