Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2261 E. 2022/1771 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2261
KARAR NO: 2022/1771
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2022
NUMARASI: 2022/380 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 07/09/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili esas ve birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ihbar edilen … A.Ş.’den … nolu bağımsız bölümün sözleşme ile satın aldığını, sözleşmedeki satış bedelini ödediğini … A.Ş. ‘nin projeyi davalı … LTD.ŞTİ. ‘ne devrettiğini, müvekkilinin B6 Blok 5 ve B 3 Blok 5 nolu taşınmazları sattığı için anlaştığını ancak davalı … şirketinin daireleri teslim etmediğini, bağımsız bölümlerin tapularının iptali ile müvekkil şirket adına tescilini, olmadığı takdirde denkleştirici adalet çerçevesi içinde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığını, sözleşme şekle uygun yapılsa bile satış vaadi sözleşmesinin ayni değil şahsi hak doğuracağını, müvekkili şirketin tüm hak ve borçlarını devrettiğini, davanın öncelikle usulden olmazsa esasdan red edilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığını, resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçerli olması için yüklenicinin edinimi yerine getirmiş olması, alıcının tüm borçlarını eda etmiş olması, satıcının bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasını sağlaması gerektiğini, bu şartların yerine gelmediğini, davacının basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, davanın öncelikle usulden olmazsa esasdan red edilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 29/04/2022 tarihli ara karar ile “Somut olayda; davacı ile davalı … Tas. …Tic. Ltd. Şti. arasında dava konusu 2 adet taşınmaza ilişkin satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, dava konusu taşınmazların arsa niteliği ile tapuda kayıtlı bulunduğu, birleşen dosya davalısı … A.Ş.’nin taşınmazda … hisse oranında paydaş bulunduğu, taşınmazda kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulu olmadığı, bağımsız bölümlerin oluşturulmadığı, davacının satış vaadi sözleşmesine dayandığı ve bu sözleşmede arsa payının satışa konu edilmediği, sözleşmenin bağımsız bölümlerin temlikine ilişkin olduğu, bu nedenle Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/251 Esas Sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanması ve infazının olanaklı bulunmadığı anlaşılmakla; davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıya sözleşmede belirtilen satış bedelinin tamamını ödemiş olup sözleşmedeki edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, sözleşmenin tarafı olan … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin üzerine düşen yükümlülüklerine yerine getirmediğini ve 30 Ağustos 2020’de daireleri müvekkiline teslim etmediğini, müvekkili adına söz konusu taşınmaza ait tapunun ipoteksiz veya başkaca herhangi bir şerhsiz olarak tescilinin sağlanmasının yasanın aradığı bağlamda ve sözleşmeden kaynaklı edimin sağlanması açısından yasal bir zorunluluk olup davalı şirketin mal kaçırma ihtimali ve 3. kişilere devri ihtimali bulunduğundan ihtiyati tedbir isteme durumlarının hasıl olduğunu belirterek, yerel mahkemenin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına yönelik kararının kaldırılarak, taşınmazlar üzerinde ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyadi tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davacının davalı ile yaptığı sözleşmesine konu taşınmazın bağımsız bölümlere ilişkin olduğu, dosya içinde bulunan tapu kaydının incelenmesinde; dava konusu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmadığı, taşınmazın arsa olarak tescilli olduğu, dolayısıyla sözleşme konusu taşınmazın tapuda belirlenebilir bulunmadığı ve bu bağımsız bölümler yönünden tedbir uygulama imkanının da olmadığı mahkemece yapılan değerlendirmenin dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür. İddia, savunma, tapu kaydı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde açıklanan nedenlerle HMK’nun 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından yerel mahkemece davacının ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi davanın niteliği gereği usul ve yasaya, hak ve yarar dengesine uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/09/2022