Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1705 E. 2022/1338 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1705
KARAR NO: 2022/1338
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2022
NUMARASI: 2021/942 Esas, 2022/313 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
KARAR
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak kaydıyla dava konusu olan ve davalılardan … A.Ş adına kayıtlı bulunan … numaralı villa niteliğinde bağımsız bölümün müvekkili adına tescilini, tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması durumunda İstanbul ili Büyükçekmece ilçesi … Köyünde kain, tapuda … ada … parsel olarak kayıtlı villa niteliğinde olan … bağımsız bölüm numaralı taşınmazlar için müvekkili tarafından ödenen bedellerin çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle paranın ulaşacağı alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin tespiti yönünden uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenecek olan tazminatın rayiç değerden az olmamak kaydıyla dava tarihinden başlamak üzere en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ve dava konusu olan taşınmazın 3. Kişilere satış ve devrinin önlenmesi için HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesi uyarınca edimlerini yerine getirdiğini, dava konusu bağımsız bölümü davacıya teslim ettiğini, ancak diğer davalı …’dan kaynaklanan nedenlerle taşınmazın tapu tescil işlemini gerçekleştiremediğini, müvekkilinin … faz olarak tanımlanan etaplarda satışa başlamadan evvel diğer davalı … ile 28/01/2013 tarihinde niyet mektubu ve toplantı tutanağını imzalayarak İstanbul ili Büyükçekmece ilçesi … köyünde kaim … ada … parsel sayısında kayıtlı daha evvel kat irtifakı kurulmuş taşınmaz üzerinde proje geliştirmek için mutabakata vardığını, akabinde müvekkilinin ilgili taşınmazda 187 adet villanın yapılması ve satışı için diğer davalı … ile hasılat paylaşımı esasına dayalı Kadıköy … Noterliğinin 19/04/2014 tarih … yevmiye numarası ile ”Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalandığını, 19/06/2014 tarihli ana sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkili ile diğer davalı … bu defa Kadıköy … Noterliğinin 23/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ek sözleşmeyi düzenlediklerini, bu ek sözleşme ile ana sözleşmenin hasılat paylaşımı ve ödemelerle ilgili bazı maddelerini tadil ettiklerini, yine müvekkili ile diğer davalı … ile Kadıköy … Noterliğinin 01/07/2016 tarih …22 yevmiye numaralı ”Düzenleme Şeklinde Kadıköy … Noterliğinden 19 Haziran 2014 tarih ve … yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine ek olarak bir sözleşme daha yaptıklarını ve bu sözleşmede arsa payı ve bağımsız bölüm listelerini olduğu gibi değiştirdiklerini, müvekkilinin, diğer davalı … şirketi ile son olarak Kadıköy … Noterliğinin 19/07/2014 tarih … yevmiye nolu ”Düzenleme Şeklinde Ek Sözleşmesi” ile yine 19/06/2014 tarihli ana sözleşmenin hasılat payları ile ilgili yeni düzenlemeler yaptıklarını, buna göre sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin arsa payı brüt satış alanı ve satılacak olan bağımsız bölümlerin satış fiyatlarının belirlenmesiyle ilgili yeni düzenlemeler yaptıklarını, ilk ana sözleşmenin imzalanmasından sonra satış ve pazarlama konusundaki yetki de sözleşmeler ile müvekkiline verilmiş olduğundan müvekkilinin ve diğer davalı … şirketinin proje lansmanı yani tanıtımı proje ortaklığı olarak birlikte yapıldığını, davacıya tapu devir ve tescil işleminin gerçekleştirememesinin nedeni diğer davalı … şirketi tarafından yaratılan haksız ve mesnetsiz muaraza olduğunu, bu nedenlerle müvekkili aleyhine ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkili şirket yönünden reddine, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğinden her halükarda yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkili şirkete yüklenilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili ile … arasında bir adi ortaklığın kesinlikle söz konusu olmadığını ve bu sebeple müvekkilinin …’ın müşterileriyle yaptığı sözleşmeden dolayı sorumlu tutulamayacağını, adi ortaklık TBK 620 vd hükümleri uyarınca bir sözleşme olduğunu, tarafların bu yönde irade beyanlarını gerektirmediğini, tarafların hiçbir zaman bir adi ortaklık kurma iradelerinin bulunmadığını, tarafların gerek kendi sözleşmelerinde gerek Arıkan’ın müşterileriyle olan sözleşmelerinde bu hususu açıkça düzenledikleri, … ile … arasında asla bir kar ve zarar paylaşma ilişkisi oluşmadığını, …’ın kesin bir şekilde …’dan söz konusu villaları satın almayı riski tamamen kendi üzerinde olmak üzere taahhüt ettiğini, müvekkilinin hiçbir zaman Arıkan’a müşterileri nezdinde müvekkilini temsil etme yetkisi vermediğini, zaten …’ın da mevcut olmayan bir ortaklığı temsil ettiğinden de bahsedilemeyeceğini, üçüncü kişilerle yapılan sözleşmelerde de görüleceği üzere Arıkan’ın sözleşmeleri kendi adına yaptığını, müvekkilinin hiçbir ortak sıfatının bulunmadığının açıkça ifade edildiğini, bu sebeple davacının korunacak hiçbir haklı menfaati bulunmadığını, davacının, kendisiyle hiçbir sözleşme ilişkisi bulunmayan, kendisine satışı ve tescili vaad etmiş olmayan müvekkiline karşı tescil ve terditli olarak tazminat davası açmasının mümkün bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkili bakımından davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’Nİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…Somut olayda, davacı … Tic. Ltd..Şti. ile davalı … A.Ş arasında düzenlenen 29/03/2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde, … numaralı bağımsız bölüm alıcı ve satıcıya ilişkin bilgiler başlıklı 1. Sayfasında taşınmaz türü villa olarak nitelendirildiği, bedele ilişkin bilgiler bölümünde de konut bedeline ilişkin bilgiler başlığı altında tüm vergiler dahil peşin fiyatının 2.400.000,00 TL olduğunun yazılı olduğu, bu haliyle sözleşme konusu taşınmazın villa konut olduğu, dava dilekçesinde taşınmazın ticari ya da mesleki amaçla satın alındığına dair beyan ve delil olmadığı, davacının tüketici olduğu anlaşılmaktadır. Aksine gayrimenkul satış vaadi sözleşme öncesi bilgilendirme formu ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde konut olarak belirtildiği ve hatta uyuşmazlık konusunda Bakırköy Tüketici Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği, devire ilişkin ek sözleşmelerde de 3 Faz … konut olarak belirtildiği, TTK’da ticari şirketlerin tacir sayılacağının hükme bağlandığı, tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari işlerden sayılacağının TTK 19/1 maddesinde olduğu, ancak 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabileceği, tüketicinin malı satın alma amacı bu kanun kapsamında önem kazandığı, ancak tapu kayıtları, taraflar arasındaki sözleşemeler ve dava dilekçesi dikkate alındığında konut olarak düzenlendiği, satın alma amacının konut olduğu, tapu kayıtlarının aleni olduğu, amacın sonradan değişmesinin kat mülkiyeti kanunu ve hükümleri, taşınmaza ilişkin abonelik konusundaki uyuşmazlıklarda özel olarak düzenlendiği, ayrıca 28 Kasım 2013 tarihli 6502 sayılı TTK yürürlük tarihleri dikkate alındığında Ticaret Kanunundan sonraki tarihleri taşıdığı anlaşılmakla, 28 Kasım 2013 tarihli 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 28/05/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olup Ticaret Kanunun kabul tarihi 13 Ocak 2011, Yürürlük tarihi 01 Temmuz 2012’dir. İstanbul BAM 9. H.D’nin 2018/2349 Esas 2018/939 Karar ilamı, İstanbul BAM 7. H.D’nin 2020/183 esas 2020/269 karar, 2020/356 esas 2020/633 karar, 2020/270 esas 2020/1870 karar sayılı ilamları bu doğrultudadır. Bu durumda davaya bakmak görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Hal böyle olunca görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunun …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme son derece hukuka aykırı ve keyfi bir karara imza atıldığını, tüzel kişi tacirlerin yaptığı işlemlerin ticari olması ve taraf olduğu davaların da TTK. m. 4 ve 5 hükümleri uyarınca ticari dava sayılması aksi sözkonusu olamayacak bir hukukî sonuç olup, tüzel kişi tacirin yaptığı işlemin ticari olduğunu belirtmesi de hiçbir şekilde aranmayacağını belirtse dahi hukuken hiçbir sonuç doğurmayacağını, zira tüzel kişi tacirlerin ticari işletmelerini ilgilendirmeyen adi sahası olamayacağını, aksi yönde yapılacak her türlü yorum ve mahkeme kararı, hangi derecede verilmiş olursa olsun açıkça usul ve yasaya, özellikle de TTK.m. 19 hükmüne aykırı olduğunu, yasa hükmü (TTK. m. 19) açıkça tüzel kişi tacirlerin ticari amaç dışında bir amaç gütmek suretiyle hareket etmesinin mümkün olamayacağının düzenlendiğini, görüldüğü üzere, TKHK.m. 3-k ile TTK m. 19 arasındaki ilişki, bu iki hüküm birlikte doğru yorumlandığında, TTK. m. 19’un özel hüküm niteliğinde olması gerektiğini zira tüzel kişi tacirler, ticari amaç dışında amaç güdemeyecek olan, böylece TKHK m. 3-k hükmünün kapsamı dışında kalan tüzel kişiler olduğunu belirterek bu davayı görmekle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olup Tüketici Mahkemelerinin hiçbir şekilde görevli bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından verilen hüküm müvekkili bakımından haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu 08.04.2021 tarihli görevsizlik kararı bağlamında, müvekkili bakımından Tüketici Mahkemelerini görevli olarak göstermesi usul ve yasaya aykırı olup istinaf taleplerinin kabulü ile kanuna ve usûle aykırı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır. Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir. Diğer taraftan, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.maddesinde 4822 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle “konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da açıkça mal kavramı içine alınarak Kanunun koruma kapsamına dahil edilmiştir. Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Her ne kadar davanın her iki tarafı da ticaret şirketi ise de bir işin ticari iş olmasını bu konudaki uyuşmazlığın da ticaret mahkemesinde görülmesine yeterli olmadığı, davacının taşınmazı satın alma amacının dosya kapsamında belirli bulunmadığı, bu nedenle mahkemece öncelikle davacının taşınmazı satın alma amacının araştırılması gerekmektedir. Zira tüketici gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir.Ama tüzel kişi taşınmazı yatırım amaçlı almış ise tüketici sayılamaz. Konut alım-satımına dair uyuşmazlıkların 6502 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesi için tüketicinin malı satın alma amacı çok büyük önem taşımaktadır. Yasa, nihai tüketici tarafından kullanım amacı ile alınan konut ve tatil amaçlı taşınmazlar yönünden geçerlidir. Yine anılan yasa ile tüzel kişilerin de tüketici olabilecekleri kabul edilmiştir. Bir mal veya hizmetin, kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yatırım amaçlı alım, yeniden satış, kiraya verme, ticari olarak kullanma vs. gibi mesleki veya ticari amaçlarla satın alanların tüketici kabul edilmeyecekleri kuşkusuzdur. Davacı vekili dava dilekçesinde ve istinafa cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazı konut olarak kullanmak amacıyla satın aldıklarını, taşınmazı kendi konut ihtiyacı için kullanacağından kendi zevk ve bütçesine uygun olarak tadilat işlemi yapıldığını beyan etmiş, Dairemizin 30/09/2021 gün 2021/2784, 2021/2255 Karar sayılı kaldırma kararı üzerine yapılan yargılama sırasında davacı vekili dava konusu villanın şirket yetkilisi …’nın konutta oturması amacıyla satın aldığını, …’nın konutu kendi kişisel zevkine göre tadilat yaptırdığını beyan etmiş ve doğalgaz faturasını dilekçesine eklemiş ve ayrıca şirketin genel merkezinin Gaziosmanpaşa ilçesinde olduğunu beyan etmiştir. Dava dilekçesinin içeriği, davacı vekilin 08/12/2021 tarihli yazılı beyanları dikkate alındığında davacının dava konusu taşınmazı ticari amaçla kullandığı yönünde başkaca da delil bulunmadığından davacının taşınmazı satın alma amacının kişisel ihtiyaç olduğu kanıtlanmıştır. Bu nedenle İDM tarafından görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğu yönündeki değerlendirme açıklanan yasal düzenlemelere ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 353/1-b/l bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu ret karar harcı davalı … A.Ş. tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/06/2022