Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1243 E. 2022/1033 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1243
KARAR NO: 2022/1033
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2021
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ:27/04/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 21/09/2012 tarihinde … Konut Satış Sözleşmesi imzalandığını, … Blok … Kat … nolu Bağımsız bölümün (Tapuda … Blok … Kat … Nolu Bağımsız Bölüm) satışı konusunda anlaşıldığını, müvekkili ilgili sözleşme gereği satış bedelini ödemesinden sonra taşınmazı tapuda devraldığını, müvekkilinin taşınmazı teslim aldığını, 21/09/2012 tarihli sözleşme konusu konuta ait satış bedelinin tamamen ödendiği ayrıca satış bedeline dahil olmayan ve harçlarında ayrıca tahsil edildiğine ilişkin evrağı davalıdan teslim aldığını, müvekkili taşınmazın tapusunu devralmış olup taşınmaz üzerinde davalı lehine ipotek tesis edildiğini öğrendiğini, davalının bugüne kadar ipoteğin kaldırılacağını gerek ihtarname ile gerekse sözlü olarak tarafına bildirimde bulunulduğunu, ancak davalının borcu sebebiyle konulmuş olan ipoteklerin taşınmazın satış bedeli ve satışa dahil olmayan diğer bedeller ödendiği halde taşınmaz üzerindeki takdiyatların kaldırılmadığını, ilgili ipotekler davalı ile adi satış sözleşmesinin akdedilmesinden sonraki bir tarihte davalının borcu sebebiyle konulmuş olduğunu, işbu dava dilekçesi içerisindeki talepler göz önüne alındığında, dava konusu taşınmazın 3. Kişilere devredilerek müvekkilinin haklarına halel getireceğinin aşikar olduğunu, nitekim davalının, huzurdaki dava ikame edilmeden önce taşınmazları satış sözleşmesiyle müvekkiline teslim etmiş ancak kendi lehine olan ipoteği kaldırmadığından müvekkilinin mağduriyetine sebep olduğunu, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; tedbiren ve davalıdır şerhinin tapu kaydına işlenerek, belirtilen taşınmazın müvekkil üzerine olan tapu kaydındaki haksız iyiniyete aykırı olarak üzerinde davalı lehine bulunan takyidatların, ipoteklerin müvekkil ile satım sözleşemesinin yapıldığı tarihten itibaren pürüzler ve takyidatların tapu kaydından silinmesine, müvekkilin zarara uğramaması için teminatsız olarak tedbir kararı verilmesine ve tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, ayrıca taşınmaz tapu kaydına davalıdır şerhinin işlenilmesine, belirtilen bağımsız bölüm üzerindeki taşınmazın müvekkile satışından sonra davalının borçları sebebiyle konulan ipoteğin fekkine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle;HMK 119. madde d bendi uyarınca davacı tarafa müddeabihi belirlemesi için 1 haftalık kesin süre verilmesi gerekmekte ve eksik nispi harcın ikmali gerekmekte olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir tüketici işlemi ve/veya başkaca sözleşmesel bir ilişki mevcut olmadığından mahkeme nezdinde görülen işbu davanın müvekkili şirkete karşı açılmasının mesnetsiz olduğunu, bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, ayrıca, yetki itirazlarının da dikkate alınarak müvekkili şirketin faaliyet adresinin “… …Kat:… Beşiktaş İSTANBUL” olduğundan İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetki alanında yer aldığından, yetki yönünden de davanın usulden reddini talep ettikleri, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine, diğer davalı … ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere ve tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edilmiş olduğunu, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağı bulunmadığını, bu nedenle her türlü hak, dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla, yukarıda ayrıntıları ile açıklanan ve yargılama esnasında ortaya çıkacak sebeplerden dolayı; haksız ve hukuki mesnedi bulunmayan davanın ipotek haklarına yönelik aleyhe talepler yönünden reddine, davacının dava dilekçesi ve eklerine karşı savunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla davacının ihtiyati tedbir taleplerinin de reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … T.A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet ve yetki itirazının bulunduğunu, eksik nispi harcın ikmalinin gerçekleşmesi gerektiğini, müvekkili banka ile … arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunduğunu, huzurdaki dava açısından müvekkili tarafından davacıya verilmiş bir konut kredisi bulunmadığından, satıcı … ile müvekkili banka arasında davacının konut tedarikine ilişkin bir sözleşme de bulunmadığından, dava konusu ihtilafta bağlı krediden de bahsedilmesi hukuken mümkün olmadığını, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğü doğmadığını, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan takyidatların kabul edilerek devir alındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı … karşı ileri sürebileceğini, davanın kötü niyetli olarak açıldığını, ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle davanın görev ve yetki itirazımız kapsamında İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, müvekkili yönünden husumet nedeniyle reddine, taşınmaz üzerindeki diğer takyidat lehdarlarına husumetin yaygınlaştırılmasına, esasa ilişkin diğer itirazları kapsamında haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle;husumet itirazlarının bulunduğunu, usule ilişkin ileri sürmüş oldukları itirazları saklı kalmak kaydıyla; ipoteklerin fekki davasının taraflarına karşı açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, müvekkili şirket tapunun devrini gerçekleştirmek amacıyla gerekli prosedürü işleterek taşınmazın tapusunu devrettiğini, tapunun ipoteksiz devri hususunda müvekkili şirketin elinde herhangi bir imkan bulunmadığını, taraflar arasında … (…) Blok … kat … numaralı bağımsız bölüm için sözleşme akdedilmiş olmakla birlikte bağımsız bölüm numaralarında yapılan tadil sonucu davacı tarafın taşınmazı … kat … numaralı bağımsız bölüm olarak revize edilmiş olduğunu, taşınmaz tapu kayıtlarının celbi için müzekkere yazılırken veya ihtiyati tedbir uygulanırken doğru taşınmaz bilgisinin dikkate alınarak hüküm kurulmasını talep ettiklerini, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, ilk itirazları ve usule ilişkin karşı beyanları yönünde karar verilmesini ve ayrıca huzurdaki davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 10/03/2021 tarihli karar ile ” davacının tacir olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmadığı, eser sözleşmesine ilişkin bu davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı; sırf satım sözleşmesine konu taşınmazın dükkan olmasının uyuşmazlığı ticari uyuşmazlık haline getirmeyeceği, bu nedenlerle mahkememizin görevli olmadığı, iş bu davada genel görevli mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,” gerekçesiyle karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … T.A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılması ve dava dosyasının hem yetkisizlik hem de görevsizlik sebebi ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili banka ile diğer davalı firma arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi gereğince ilk derece mahkemesi kararına konu uyuşmazlığın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerince görülmesi gerektiğini, ayrıca, ilk derece mahkemesi huzurdaki dava dosyası gereğince yetkili olduğunu, taraflar arasındaki ticari kredi sözleşmelerinin yetki hükmü gereğince yetkili mahkeme “İstanbul (Merkez Çağlayan)” mahkemeleri olduğunu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin f bendi gereğince görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, 16.01.2020 tarihli, 2019/3362 Esas, 2020/50 Karar sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18 Hukuk Dairesi kararı gereğince de görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, husumet yaygınlaştırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğunu, müvekkil banka – … arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, davalı …’nın şirketin söz konusu projeden yapacağı satışlarla kredi borcunun geri ödemesinin yapılması, kredi vadesi boyunca teminat/kredi borcu oranının korunması ve bu şartlarla da ipoteklerin peyderpey fek edilmesi şeklinde olduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkil bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğü doğmadığını, davacı ile müvekkil banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, huzurdaki dava açısından müvekkili tarafından davacıya verilmiş bir konut kredisi bulunmadığından, satıcı … ile müvekkili banka arasında davacının konut tedarikine ilişkin bir sözleşme de bulunmadığından, dava konusu ihtilafta bağlı krediden de bahsedilmesi hukuken mümkün olmadığını, müvekkilim banka tarafından davacıya huzurdaki davaya konu taşınmazı davalı …’dan satın alabilmesi amacıyla verilmiş bir kredi bulunmadığını, davacı adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı … ya karşı ileri sürebileceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunmadığını, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığı müvekkilim tarafından bilinmediğini, terditli olarak talep edilen davacı adına kayıtlı uyuşmazlık konusu tapu kayıtlarının iptali ve … adına tescil ve bedel iadesi hukuken mümkün olmayıp reddi gerektiğini, … A.ş. lehine tesis edilen ipotek hakkı müvekkil bankaya devir ve temlik olduğunu, davacı kötüniyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle istinaf talebimizin kabulü ile, Yerel Mahkeme’nin görevsiz Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi kısmı ile ilgili usul ve yasaya aykırı kararının İstinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden hüküm tesis edilerek dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: vs. deliller.
DOSYADA YER ALAN DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, dükkan satım sözleşmesinden kaynaklanan ipoteğin kaldırılmasına ilişkindir. Dava Asliye Ticaret Mahkemesine açılmış mahkemece Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli bulunduğuna ilişkin hüküm kurulmuştur. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık itibari ile dayanak ilişki ve görevlere ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekmektedir. Somut olayda; dava konusu bağımsız bölüm tapuda “asma katlı dükkan” niteliğindedir. Taraflar arasındaki sözleşme ise ”Dükkan Satım Sözleşmesi”dir. Davacı adına tescilli bağımsız bölümün niteliği gereğince çekişmenin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesinin kanundan kaynaklanan bir zorunluluk olduğu anlaşılmıştır. Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının görev ile birlikte yetki hususunun da değerlendirilmesi ve yetkisizlik kararı verilmesine ilişkin bulunduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/1. maddesi, “Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şeklindedir. Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir. Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Kuru B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s 190). Dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde belirtilmiş olup, anılan düzenlemenin 1. bendinin (c) alt bendinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bir dava ancak görevli mahkemece incelenebilir. Mahkeme her şeyden önce görevli olmalıdır. Madde dava şartlarını sıra ile vermiş olmakla Görevsiz mahkemece bu husus atlanarak kendisinden sonra gelen diğer dava şartlarının incelenmesi yasaya aykırı olacaktır. Bu durumda kesin yetkiye ilişkin dava şartı varsa bunu inceleme ve değerlendirme yetkisi görevli mahkemeye ait olacağından İDM tarafından görevsizlik kararı verilirken aynı anda yetkisizlik kararı verilmesi hususundaki itirazı yerinde değildir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrası, “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri île tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a)Bu Kanunda, b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde J)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” düzenlemesini içermektedir. Bu tür davalarda alıcının nîhai amacı görevli mahkemenin belirlenmesinde önem arz etmekte olup davacının taşınmazı satın alma amacı irdelenmelidir. Davacının tacir olmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak veya nispî nitelikte ticari uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girmediği, dava konusu taşınmazın dükkan olması nedeniyle tüketici işlemi niteliğinin de bulunmadığı, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu, taşınmazın İstanbul ili Esenyurt ilçesinde bulunduğu bu nedenle yetkili ve görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla davalı … T. A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle davalı … T.A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 353/1-b/l bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2020/731 Esas -2021/264 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı …T.A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 istinaf maktu karar ve ilam harcı davalı … T.A.Ş tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı … T.A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/04/2022