Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/104 E. 2023/2744 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/104
KARAR NO: 2023/2744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/09/2020
NUMARASI: 2018/355 Esas, 2020/299 Karar
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; mahkememiz dosyasında davalı banka tarafından müvekkili taşınmazına konulan ipoteklerin iptali ve fekki için açılan dava devam ederken davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı banka tarafından ipotekler ile ilgili muvazaa olduğu ve yargılamanın devam ettiği bilinirken takibe başlanılmasının ve müvekkiline ait yerin satışa çıkartılmasının istenmesinin tamamen kötüniyetli olduğunu, davalı banka tarafından müvekkilihe ait taşınmaz üzerine konan ipoteklerin geçerliliği ile ilgili ciddi iddialarının olduğunu, bu iddiaları ile ilgili son olarak da bilirkişi raporuna itiraz olarak sunduğukları 09.10.209 tarihli dilekçelerini tekrar ettiklerini, ipoteklerin geçerliliği ile ilgili bu şekilde iddialar ve muvazaalar var iken başlatılan takibin adeta “yangından mal kaçırır” deyimini hatırlattığını, davalı banka tarafından takip başlatılmasının ve davanın sonuçlanmasının beklenilmemesinin haksız kazanç elde etme çabası olduğunu, yargılaması devam eden ipoteklerle ilgili, Koceli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte müvekkiline ait olan taşınmaz üzerinde ki satış işlemlerinin devam etmesinin ileride müvekkili adına telafisi imkansı olacak durumlara sebebiyet vereceğini ve büyük bir zarara uğratacağını belirterek, müvekkiline ait taşınmaz üzerinde icra takip dosyasında ki işlemlerin durdurulmasına karar verilmesin talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Uyuşmazlığa konu taşınmaz üzerindeki ipotek miktarının belirli olduğunu ve davacının bu bedel üzerinden ipoteğin kaldırılmasını istediğini, davacı şirketin bir ticari şirket olduğu, Türkiye’de yapacağı yatırım sebebiyle kendisine bir proje ortağı bulduğu ve tamamen kendi istek ve iradesi ile birlikte resmi tüm prosedürlere de uyarak maliki olduğu taşınmazlar üzerinde kendi proje yatırım ortağı olan … A.Ş tarafında banka nezdinde kullanılan kredilerin teminatı olması amacıyla ipotek verildiğini, … Bankası’nın … İnş. Ltd. Şti firması ile herhangi bir kredi ilişkisinin bulunmadığını, birlikte proje ortağı … A.Ş’nin imzaladığı kredi sözleşmesi doğrultusunda kredi ilişkisi bulunduğunu, davacı … İnş. Ltd. Şti ipotek veren olduğu ve söz konusu ipoteklerin şirketi münferiden temsile ve ilzama yetkili … tarafından resmi memur huzurunda imzalamak suretiyle hem … Ltd. Şti hem de … A.Ş’nin … Bankası’na her türlü nedenle doğmuş ve doğacak borçlarını teminen tesis edildiğini, bu itibarla teminat altına alınmış banka alacakları tamamen tahsil edilinceye kadar davacı şirketin ipotek veren sıfatıyla sorumluluğunun devam edeceğini belirterek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…davacı şirketin malik olduğu Başiskele … Mah. … Parsel taşınmaz üzerinde davalı banka lehine üst sınır ipoteği kurulduğu davacı vekili boş evrak üzerine imza attırıldığını bu nedenle kredi kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu iddia etse de beyaza atılan imzanın anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ancak yazılı delille ispat edilebileceği,kaldı ki kefalet ve ipotek birbirinden bağımsız olup geçerli olmaları için gerekli şekil şartları ve sağladıkları teminatın niteliği farklılık arz ettiğinden(Adana BAM 9.H.D nin E:2018/965 K: 2019/623 sayılı ilamı)ipoteğin geçersiz olduğu savunmasına itibar edilmemiş olup, davacı vekilinin genel işlem koşullarına uyulmadığından işlemlerin geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de davalı banka ile dava dışı … A.Ş arasında düzenlenmiş bulunan Genel Kredi Sözleşmesi ticari nitelikte olup, bu sözleşme kapsamında olan uyuşmazlıklara Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulama yeri bulunmamaktadır.(Yargıtay 19.H.D nin E:2016/4494 K: 2016/7431 sayılı ilamı) Ekspertiz raporunda belirtilen rakamdan daha fazla ipotek konulmasının ipoteğin gerçekliğini etkileyemeyeceği bilirkişi raporunda belirtilmiş olup, ipotek kurulmasına ilişkin yönetim kurulu kararının sonradan alındığı ve bu sebeple geçersiz olduğu iddia edilse de ipotek senedinin imzalandığı evrakta şirketi temsile yetkili ..’nin imzasının bulunduğu,imza sirkülerinde temsil sınırlamasının getirilmediği anlaşılmakla, yönetim kurulu kararının ipotek kurulmasından sonra alınmasının sözleşmeye bir etkisi bulunmamaktadır. Davacı ipoteğin bedelsiz ve muvazaalı olduğunu belirtmiş ancak, ipotek senedinde taraf olduğu, işlemin muvazaalı yapıldığı iddiası taraf muvazasına yönelik olduğu için kesin delille ispatı gerektiği, ancak muvazaa iddiasının kesin delille ispatlanamadığı, ipotek senedinde davacının dava dışı … firmasının doğmuş ve doğacak borçları teminat altına aldığı, ipotek senedinin imzası bulunan tercüman …’ın ”…tapu memurunun yukarıda yazdığı metni ilgiliye tercüme ettim ve ilgilinin yazılanların gerçek isteklerine uygun olduğunu söylediğini beyan ederim” şeklinde beyanın altında imzasının bulunduğu anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine… ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; tercüman tarafından imzalanan metin matbu bir metin, ve matbu olarak imzalanan metnin geçerli kabul görülmesi mümkün olmadığını, matbu olarak yazılan olgunun gerçekleşip gerçekleşmediği öncelikle ve başlı başına bir ispat konusu olduğunu, tercüman …’ın ipotek ile ilgili resmi senedin her sayfasında imzası olmayıp 3650 yevmiye numaralı Resmi Senedin ikinci sayfasında, 3665 yevmiye numaralı Resmi Senedin ise birinci sayfasında imzası bulunduğunu, tercüman imzası olmayan sayfalardan müvekkili şirketin sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığını, ipoteklere ilişkin 1.500.000-TL için sınır belirlendiğini, artırımlarda Bankaca müvekkili şirkete bilgilendirme yapılmadığını, keza tapudaki artırımlarda müvekkili şirket yetkilisi imzası bulunmadığını, TMK madde 851 gereği ipotekde üst sınır açıkça gösterilmesi gerektiğini, 1.500.000-TL için verilen ipoteğin üzerinde oynama yapılarak çıkarıldığı ilk bakışta anlaşılacak nitelikte olduğunu, müvekkilinin firma yetkilileri belge üzerindeki bu oynamadan haberdar olmadığını, eğişiklik üzerinde paraf veya imzası olmadığını, müvekkili Şirketin bankaya göndermiş olduğu ihtarnamelerden sonra kullandırılan kredilerin teminat altına alınıp alınmadığı, geçerli olup olmadığı ve müvekkili şirketin sorumlu tutulup tutulmayacağına yönelik bir değerlendirmede en azından ihtarnamenin tebliğinden sonra bankanın dava dışı … şirketine kredi kullandırmaması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ipoteğin kaldırılması (fekki) istemine ilişkindir. İDM ce davanın reddine karar verilmesi ile davacı vekili kararı istinaf etmiştir. Bilindiği üzere ipotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. Taraflar mevcut ipoteği iradeleriyle tapuda yapacakları işlem sonucu kaldırabilecekleri gibi bir tarafın terkine rıza göstermemesi halinde ipotek bedelinin ödenmesi koşulu ile kaldırılmasını mahkemeden de isteyebilir. Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek, Medeni Kanun’un 881- 897. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır. (Jale G. Akipek/Turgut Akıntürk, Eşya Hukuku, 2009, s. 786; Kemal Gürsoy/Fikret Eren/Erol Cansel, Türk Eşya Hukuku, 1984, s. 1032). Taşınmaz rehninin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesi gereğince, ipoteğin kurulmasında, taşınmazın ne miktar alacak için güvence teşkil edeceği tapu kütüğünde açıkça gösterilmelidir. Bu husus, TMK. m. 851’de “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması hâlinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ipotek, güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarının belirli olup olmamasına göre iki şekilde kurulabilir. Buna göre, ipotekle güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarı belirli ise anapara ipoteği, belirli değilse üst sınır ipoteği kurulur. Somut olayda, dosyadaki kayıtlara göre; Kocaeli İli, Başiskele İlçesi,… Mahallesi … Parsel nolu taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, 31/03/2017 tarih ve …-… yevmiye nolu işlemle dava dışı … Turiz. … Şirketi’nin bankaya karşı doğmuş doğacak borçları nedeniyle … Bankası lehine 1. ve 2. Derecede ayrı ayrı 5.500.000 TL anapara faiz ve giderleri karşılayacak üst sınır ipoteği tesis edildiği görülmüştür. Dava dışı … A.Ş isimli şirketin, incelenen dosya davacısına karşı, 9 villa yapımına dair aralarında ortak iş yapıldığı sözleşmeden doğan haklarını, dosya davacımıza sattığı, satım bedelini alamaması sebebiyle … A.Ş tarafından icra takibi yapıldığı dosyamız davacısının takibe itiraz ettiği bu sefer … A.Ş tarafından itirazın iptali davası açıldığı, dosyamız davacısı tarafından Kocaeli 2.Asliye Tıcaret Mahkemesinin 2017/1160Esas sayılı dosyasında taraf olmayan … bankasının davalı gösterildiği karşı dava açıldığı , mahkemece HMK 132 mdsi gereği dosyanın davacısı … bankası olmaması nedeniyle dosyanın tefrik edilerek alınan yeni esastan ipoteğin fekki davasının yargılaması yapıldığı ,dairemize gelen davanın ipoteğin fekkine dair kararın istinafı olduğu anlaşılmış olup, karşı dava da ipoteğe konu kredi sözleşmesinin asıl tarafı ve de fekke dair muvazaa iddialarının tarafı … Şirketinin ipoteğin fekki davasında tefrik yapılırken bu şirketin tefrik dışında tutulması doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilini istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına dosyasının yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu aşamada incelenmeksizin, davacının istinaf başvurusunun kabulüne 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince KABULÜNE,2- Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/09/2020 tarih 2018/355 Esas, 2020/299 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarını istem halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/11/2023