Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/972 E. 2021/773 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/972
KARAR NO: 2021/773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2021
NUMARASI: 2020/99 Esas – Derdest
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali ve Tescil
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde; dava konusu olan davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den bedelini tamamen ödeyerek müvekkil şirket tarafından satın alınan İstanbul İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kayıtlı, … Projesinde yer alan (…) Blok, … Kat, … nolu dükkan nitelikli bağımsız bölüm üzerinde yer alan davalı finans kuruluşları … A.Ş ve …tarafından konulan ipoteklerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile söz konusu ipoteklerin tapudan tüm ferileri ile birlikte terkin edilerek (fek edilerek) ipoteklerin kaydının terkin edildiğinin ilgili tapu müdürlüğüne bildirilmesi ve dava konusu olan taşınmazın üzerine davalılar … T.A.Ş ve … Kiralama A.Ş. tarafından konulan ve tapu kaydında mevcut tüm ipoteklerin ve varsa diğer takyidatlar ile varsa haciz kayıtlarının paraya çevrilmesine yönelik yapılacak her türlü yasal takibin ve icra işlemlerinin dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar durdurulması mahiyetinde HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı … İnşaat San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Resmi merciler nezdinde sürdürülen çalışmaların neticelendirilmesini bekleme zaruretinin hasıl olduğunu ve iş bu işlemlerin tamamlanmasını müteakip taşınmaz mülkiyetinin devir ve tescil işlemlerinin gerçekleştirileceğini ve Resmi Kurumlar kaynaklı gecikme nedeniyle Müvekkil Şirket’in sorumluluğuna gidilemeyeceğini, müvekkili şirketçe taraflar arasında akdedilmiş Sözleşme hükümlerine uygun olarak taşınmazın teslim edildiğini, dava konusu taşınmazın yer aldığı … Projesi çok sayıda konuttan oluşan toplu konut projesi niteliğinde olduğundan taşınmazların alıcılarına tapuda devir ve tescil işlemleri sırasıyla yapılmakta olduğunu ve tüm alıcıların menfaati gözetilerek belli bir süreç içerisinde gerçekleştirilmekte olduğunu, müvekkili şirket taşınmazı takyidatlı olarak devre hazır olup, takyidatların kaldırılmasına ilişkin sorumluluğun … T.A.Ş. ve … Anonim Şirketi’ne ait olduğunu, fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı kalmak kaydıyla, karşı beyanları yönünde karar verilmesini, davanın ihbarını ve ayrıca huzurdaki davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, husumet, görev ve yetki itirazı bulunduğunu, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine, diğer davalı … ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere ve tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edildiğini, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağı bulunmadığını açıklanan nedenlerle davanın ipotek hakkına yönelik aleyhe talepler yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacı arasında krediden ve sair nedenden kaynaklı herhangi bir sözleşme, sebepsiz zenginleşme, taahhüt, haksız fiil ve sair borç doğuran bir hukuki ilişki bulunmadığını, görev ve yetki itirazları olduğunu, huzurdaki uyuşmazlık ile ilgili olarak arabuluculuk yoluna başvurulmadan dava açıldığından; 6325 sayılı kanun’ un 18/a/2 maddesi hükmü gereğince, özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünü makul süre içerisinde yerine getirmediğini, adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin fekkine karar verilemeyeceğini, müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin, taşınmazın satışının taahhüt edilmesinden önce veya sonra tesis edilmesinin, ipotek hakkı açısından etkisi bulunmadığını, ipoteğin tesisi anında taşınmazın davacı tarafından kullanıldığına dair delil bulunmadığı gibi, taşınmazın 3.kişi tarafından kullanılıyor olması, taşınmazın haricen devredildiğini göstermediğini, davacı, taşınmazı haricen devralmış ise de, satış vaadi sözleşmesini tapu siciline işletmesi gerektiğini, şerh ettirmiş olsaydı dava konusu ihtilafın da yaşanmayacağını, davaya, davacı kendi ihmali ile sebebiyet verdiğini, MK. 3.madde gereği, kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamaz olduğunu, ipoteğin tesisi anında, taşınmazın davacıya devredildiğine dair kayıt olmadığını, tapu kayıtlarında, satış vaadi şerhi olmadığından, tapu siciline güven ilkesi gereği iyi niyetle ipotek tesis edildiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli olmadığını gösterir aksine delil de olmadığını, buna karşın, dava konusu olayda, taşınmazın kaydına satış vaadi sözleşmesini şerh ettirmeyerek iyi niyetle ipotek tesisine sebebiyet veren davacının kendisi olduğunu, dava konusu olayda, asıl iyi niyetli olmayan davacının olduğunu, davacının, müvekkili bankanın harici satış sözleşmesinden haberdar olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu. diğer davalının bankaya sunulan mali verilerinde, dava konusu taşınmazın satıldığına dair bilgi olmadığını, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Kararı gereğince de ipoteğin fekkine karar verilemeyeceğini, davacının dava konusu talepleri ile müvekkili banka arasında illiyet bağının olmadığını, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili banka tarafından davalı … firmasına kullandırılmış olan kredilerin teminatını teşkil edecek şekilde ve tapu kaydına güvenerek ve hukuka uygun ipotek tesis ve tescil ettiğini, davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden dava mahkeme masrafları ve vekalet ücreti talebinin reddi ile bunların tümüyle davacı üzerinde bırakılmasını, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddini, müvekkili yönünden davanın husumet nedeniyle reddini, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “Davalı … vekilinin İhtiyati Tedbire itirazın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 6. Asliye Ticaret mahkemesi tarafından gerçekleştirilen yargılama neticesinde huzurdaki istinafa konu tedbir kararı tesis edildiğini, ancak davacı vekilinin talebi ve yerel mahkemenin kararı, taraflar arasındaki davanın konusu tarafları aşar nitelikte, dava dışı alacaklıların hak kaybına ve ileride telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına sebep olacak nitelikte bulunduğundan mahkememiz tarafından yapılacak istinaf incelemesi neticesinde ilk derece mahkemesince tesis edilen tedbir kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi, ihtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerektiğini, tedbir konulması talebinin, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği gibi bir durumun söz konusu olmadığından davacının talebinin reddine karar verilmesini,Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/99 E. sayılı dosyasının 25.11.2020 tarihli tensip ara kararı ile tesis edilen 28.01.2021 tarihli ihtiyati tedbirin kabulüne yönelik kararın kaldırılmasını ve istinaf nedenleri doğrultusunda ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan arındırılmış tescil, ipoteklerin ve hacizlerin fekki istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karışı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. HMK 392. madde uyarınca ihtiyati tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacakları olası zararları karşılayacak bir teminat göstermek zorundadır. Ancak talebin resmi belgeye veya başkaca bir kesin delile dayanması veya durum ve koşulların gerektirdiği hallerde hakim teminat alınmamasına da karar verebilir. Bu düzenleme ile hakime verilen takdir yetkisinin somut olayda tedbirin teminatsız olarak verilmesi biçiminde kullanıldığı, dosya kapsamı değerlendirildiğinde davacının ilgili taşınmazın mülkiyetini nakline ilişkin 1988/2 karar sayılı İBBK kararına uygun sözleşmeye dayandığı, , durum ve koşullar gereği teminat alınmamasına ilişkin takdirde bir yanılgı görülmediği kanısına varılmıştır.İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir.Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tesbit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir.Ancak kamu düzeni yönünden yapılan inceleme verilen tedbir kararının mahkemece cebri icrayı kapsayıp kapsamadığı açık değil ise de itiraz değerlendirme ara kararında ipoteğin paraya çevrilmesini engellemek istediği açıktır. Davalı banka ve finans kuruluşu dışında diğer takyidat alacaklarını da kapsadığı bu durumun davada taraf olmayan 3. Kişilerin hak ve yarar dengesini bozacağı değerlendirilmiş tedbir kararının sadece davanın tarafları olan davalı banka ve finans kurumunun alacağı yönünden yapılacak icra takipleri sonucu satışının durdurulması şeklinde sınırlandırılması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin 28/01/2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İDM’nin 25/11/2020 tarihli ara kararının kaldırılmasına davalı banka ve finans kurumunun alacağı yönünden yapılacak icra takipleri sonucu satışının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere:1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/99 esas, 25/11/2020 tarih ile 28/01/2021 tarihli ara kararlarının KALDIRILMASINA,2-Davacı vekilinin tedbir talebinin KISMEN KABULÜ ile dava konusu İstanbul İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parsel (…) Blok … Kat … nolu taşınmazın davalı banka ve finans kurumunun davaya konu edilen alacağı yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılacak icra takipleri nedeniyle takdiren teminat alınmaksızın cebri icra yoluyla satışının İHTİYATİ TEDBİREN DURDURULMASINA, tedbire ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına, 3-Davalı … Tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1.f bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/03/2021