Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/714 E. 2023/2747 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/714
KARAR NO: 2023/2747
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2020
NUMARASI: 2015/1130 Esas, 2020/268 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Arnavutköy ilçesi, … Mahallesi, … Sokak, … ada, … parselde kain ve arsası üzerinde yapılacak olan fabrika inşaatının hafriyat ve kaba inşaat işlerinin yapılması hususunda … San ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile götürü ücreti sözleşme akdettiği, hafriyat alımı devam ederken üst kotlarda yağmur yağmadığı halde arsa içine aşırı oranda su dolduğu, bunun sebebini araştıran mühendislerin, …’nin herhangi bir projesi olmadığı halde üst yolun karşısında kalan ve davalıya ait fabrikadan hiçbir kanala bağlantısı olmayan ve yol altına atık su sahasının yapıldığının tespit edildiği, suyun dolmasına davalının fabrika binasının sebep olduğunu, mevcut toprağın zayıflamasına neden olduğunu ve yüklenici firma tarafından toprak kaymasının önlenmesi, bu atık suların yola ve şantiyeye zarar vermemesi amacıyla belediyenin zemin etütlerinde ve inşaat projesinde istemediği kazık vurma işinin yapılmak zorunda kalındığı, projede öngörülmeyen bu kazık vurma işinin müvekkili şirkete büyük oranda ek maliyetler, külfetler çıkartarak zarara uğramasına neden olduğu, Borçlar Kanununa göre bina sahibinin binasıyla ilgili kusursuz sorumluluğunun mevcut olduğu, davalının fabrikasının sebep olduğu bu haksız fiil neticesinde ayrıca kazık projesi yapılmak zorunda kalınması nedeniyle, toplam 395.007,95 TL. kazık çakma maliyetinin şimdilik 20.000,00 TL sinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın … ve Arnavutköy Belediyesine yöneltilmesi gerektiğini, davacı yanın zararının müvekkil şirketten kaynaklandığı iddiasının tamamen asılsız ve mesnetsiz olduğunu, … sokakta atık su ve altyapı çalışmaları ilgili belediye ve … tarafından yapılmadığı, gerekli önlemler alınmadığı müvekkili başvurulara rağmen gerekli önlemler alınmadığı, yeraltı sularının neden olduğu toprak kaymalarından, müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, kazık çakma gereği olup olmadığı hususunun Arnavutköy Belediyesinden müzekkere ile sorulması gerektiğini, 15 yıldır sözkonusu taşınmazın bulunduğu parselde toprak kayması yaşanmadığı gözönüne alındığında toprak kaymasının müvekkili şirketten kaynaklanmadığının açık olduğu, Gaziosmanpaşa 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/119 D.İş sayılı dosyasına sunulu bilirkişi raporuna ayrıntılı olarak itiraz ettikleri, bu rapora göre müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, kazık çakma işleminin zaruri olup olmadığının belirli olmadığı, müvekkili şirket ile hiçbir şekilde bağlantısı bulunmayan, müvekkili şirketten kaynaklı olup olmadığı tespit dahi edilemeyen bu olayda, tespit bilirkişi raporunda 240.000TL olarak hesaplanan ancak dava dilekçesinde 395.007,95TL gibi çok daha fahiş bir tutardan müvekkili şirketin sorumlu olduğu iddialarının tamamen asılsız ve mesnetsiz olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesin talep etmiştir. İhbar Olunan Davalı Arnavutköv Belediye Başkanlığı vekili. 25/03/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle: atık su kanalı yağmur suyu kanalı dere ıslahı inşaatı işi kapsamında 2015 yılı başlarında çalışmaların tamamlandığı, davacı tarafın dava dilekçesinde 24/11/2015 tarihinde sözkonusu zararın ortaya çıktığını ifade ettiğini, bu tarihin sözkonusu altyapı çalışmalarının bitiminden sonraki döneme denk geldiğini, bu nedenle idareye izafe edilecek bir kusur bulunmadığını, davacının atık sularını esasen doğrudan alıcı ortama vermekle kanuna aykırı eylemi yaptığını, Medeni Kanun 737. Maddesine göre herkesin taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlü olduğunu, …rahatsızlık vermenin yasak olduğunu, yerel adete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin hakların saklı olduğunu, davanın … Genel Müdürlüğüne ihbar edildiğini, ihbar olunan … Genel Müdürlüğünün su ve kanalizasyon işlerinde yetkili idare olduğunu, davalının davaya konu eyleminde müvekkili belediyenin bir kusurunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle husumet itirazının kabulüne, davanın görev bakımından ve akabinde esastan reddine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde karar verilmesini talep etmiştir. İhbar Olunan Davalı … Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle: Yağmur sularının uzaklaştırılmasından …’nin sorumlu olmadığını, …’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere kurulduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesi/e bendine göre yağmur sularının uzaklaştırılmasına sağlamak görevinin belediyelerde olduğunu, … Atıksuları Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinin ilgili maddelerine göre atıksu kaynağının ve bina sahibinin sorumlu olduğunu, açıklanan nedenlerle davalı idare aleyhine hüküm kurulmasına yer olmadığını beyan etmiştir. İhbar Olunan Davalı … Sigorta A.Ş, vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı ile sigorta şirketi arasında … nolu Sına-i ticari yangın sigorta poliçesi ile 01/01/2015-30/11/2015 arasında sigortalı olduğu, poliçede olay başına 80.000,00USD muafiyet bulunduğu, müvekkili sigorta şirketinin dava konusu olaya ilişkin sorumluluğunun olabilmesi için dava konusu olayın meydana gelmesinde sigortalı olan davalıya hukuken isnat edilebilecek bir sorumluluğunun olması gerektiğini, sigortalı davalının olayın meydana gelmesinde herhangi bîr kusurunun bulunmaması nedeniyle ihbar olunan sigorta şirketi aleyhine hüküm kurulmamasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…yapılan keşif, toplanan deliller, düzenlenen bilirkişi raporları ile; davacı taraf yaptırmakta olduğu inşaat sırasında maliki bulunduğu arsa içine aşırı oranda su dolduğunu, bunun sebebini araştıran mühendislerin, …’nin herhangi bir projesi olmadığı halde üst yolun karşısında kalan ve davalıya ait fabrikadan hiçbir kanala bağlantısı olmayan yol altına atık su sahasının yapıldığının tespit edildiğini, suyun dolmasına davalının fabrika binasının sebep olduğunu, mevcut toprağın zayıflamasına neden olduğunu ve yüklenici firma tarafından toprak kaymasının önlenmesi, bu atık suların yola ve şantiyeye zarar vermemesi amacıyla belediyenin zemin etütlerinde ve inşaat projesinde istemediği kazık vurma işinin yapılmak zorunda kalındığını belirterek davalının fabrikasının sebep olduğu bu haksız fiil neticesinde ayrıca kazık projesi yapılmak zorunda kalınması nedeniyle, toplam 395.007,95 TL. kazık çakma maliyetinin davalıdan alınarak kendisine ödenmesi talebi ile bu davayı açmış ancak dosyada alınan iki adet yasaya uygun, karar vermeye elverişli, denetime açık ve aydınlatıcı heyet bilirkişi raporunda da davacının kazık çakma maliyetinin iksa projesi almadan inşaata başlaması nedeniyle olduğu, davalının bu maliyetin oluşmasında bir kusurunun bulunmadığı, zarar ile davalının atık su tahliyesi arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından davacının ispatlanamayan davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin arsasına yaptığı inşaat sırasında davalıya ait fabrikanın hiçbir kanala bağlantısı olmayan atık suyunun yol altına sızarak müvekkilinin arsası içine aşırı oranda dolması Oysa Çevre Yasasına göre işletmelerin atık suyunun alıcı / doğal ortama salınması yasak olup aynı zamanda da suç teşkil ettiğini, işbu dolan suyun müvekkilinin arsasının toprağını zayıflatmak suretiyle toprak kayması oluşturduğunu, müvekkilce can, mal ve işgüvenliği nedeniyle toprak kaymasına son vermek için acilen kazık vurma yoluna başvurulduğu işbu kazık vurma maliyetinin tazmini için de huzurdaki davanın açıldığını, müvekkilinin inşaat için yaptırdığı projeyi ihbar olunan Arnavutköy Belediyesine sunduğunu, yapılan inceleme neticesinde risk görülmediğinden proje ihbar olunan Arnavutköy Belediyesince onaylanıp yapı ruhsatı verildiğini, inşaatın yürütüm ve denetimi için tek yetkili kurum olan Belediyenin inşaatın icrası için iksa projesine lüzum görmediği yerde bilirkişilerce bu konuda müvekkiline vecibe yüklendiğini, Oysa ki Resmi Dairenin Yetkisi Dahilinde Tanzim ve Tasdik Ettiği Bir Evrak Olan Yapı Ruhsatı ve Proje Mahkeme Kararıyla İptal Edilmediği sürece bağlayıcı mahiyette olduğunu, Yerel Mahkeme ve bilirkişilerin yanılgıya düştüğü husus zemin etüt raporunda “ inşaat için iksa projesinin alınmasına işaret edilmesidir “ Ne var ki işbu durum zararın amilinin davalı fabrikasının hiçbir kanala bağlı olmayan atık suyunun müvekkilinin arsasına dolması etkenini hükümden düşürmeyeceğini, etüd raporunda yer alan işbu değerlendirme öneri mahiyetinde olduğunu, etüd raporundaki işbu öneri gereklilik arzetseydi müvekkilinin projesi Belediyece onaylanmayacağını, inşaata yapı ruhsatı vermeyeceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava komşuluk hukukuna dayalı zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, davasında, fabrika inşaatı nedeniyle temel açma esnasında davalının fabrikasından inşaata atık su sızıntısı olduğu toprağın yumuşadığı kayma tehlikesine karşı kazık dikmek zorunda kalındığı bu bedelin davalıdan tahsilini talep ettiği görülmüştür. Türk Medeni Kanununun 683.maddesinde yer alan; Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, Kanunun 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, bu tür davalarda etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Somut olayda dava konusu yerde yapılan keşifle aldırılan 29/07/2019 ve 09/03/2020 tarihli jeoloji ve İnşaat mühendisindan oluşan üç lü bilirkişiden aldırılan iki ayrı rapor da davacının iksa projesi alması gerektiği,kazık dikmenin etüt projesine göre zorunlu olduğu,davalının atık suları ile kazık dikme arasında illiyet zarar bağının bulunmadığının tespit edildiği görülmüş,İDM ce rapora göre karar verildiği,raporların açıklayıcı olduğu bu nedenle davacının istinaf itirazlarının yerinde olmadığı İDM kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1-istanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2020 tarih 2015/1130 Esas, 2020/268 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45‬ TL’nin davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1. bendi ile aynı Kanun’un 361 ve 362. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/11/2023