Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/214 E. 2021/201 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/214
KARAR NO: 2021/201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 02/12/2020
NUMARASI: 2020/137 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Yükleniciden İşyeri Alımına Dayalı)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … Şirketi arasında bedeli tamamen ödenerek Kozapark Akkoza projesinde İstanbul ili Esenyurt ilçesi … mahallesi … ada … parselde yer alan … blok kat … daire … ve … ile … blok … kat … nolu bağımsız bölümü satın aldığını, satın alınan 3 adet bağımsız bölüm üzerinde davalılar … ve … Kiralama A.Ş. lehine ipotek bulunduğunu, davacının bu ipotekler nedeni ile davalılara borçlu olmadığından taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin terkinine ve taşınmazların takyidatlardan arındırılmış olarak davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini, … bloktaki … ve … nolu taşınmazların halen teslim edilmemiş olması nedeni ile her bir taşınmaz için ayrı ayrı 5 yıllık kira bedeli ile her bir taşınmaz için duyduğu üzüntü ve manevi kayıp nedeni ile 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilerek bu bedelin … A.Ş.den alınmasına karar verilmesini ve takdiren teminat alınmaksızın davalı …A.Ş. yönünden yapılacak takipler nedeni ile taşınmazın cebri icra yoluyla satışının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; görev ve yetki itirazları bulunduğunu, davacının davasını müvekkili yönünden somutlaştırmadığını, davacı yanın teminat sunmasının zorunlu olduğunu, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin fekkine karar verilemeyeceğini, taşınmazın 3.kişi tarafından kullanılıyor olmasının taşınmazın haricen devredildiğini göstermeyeceğini, ipoteğin tesisi anında taşınmazın davacıya devredildiğine dair kayıt bulunmadığını, müvekkili bankanın iyiniyetli olduğunu belirterek müvekkili banka yönünden davanın husumet nedeniyle reddini, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Husumet ve yetki itirazında bulunduklarını, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkili şirket lehine diğer davalı … Şirketi ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere ve tapu kaydına güvenerek ipotek tesis edildiğini, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağı bulunmadığını belirterek haksız ve hukuki mesnette bulunmayan davanın ipotek haklarına yönelik aleyhe talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …-… Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı arısında yapılan sözleşme gereği taşınmazın davacı tarafa devir ve temlikinin yapılması nedeni ile müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, … A.Ş. ve … lehine tesis edilen ipoteklerin yasal mevzuat ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı şekilde terkin edilmemesi sebebi ile takyidatsız tapu devri yapılamadığını, takyidatların kaldırılmasına ilişkin sorumluluğun diğer davalı şirketlerde olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İDM tarafından 02/12/2020 tarihli celsede %10 teminatla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında cebri icra satış işlemi ile sınırlı olmak koşuluyla cebri satışın tedbiren durdurulmasına karar verildiği, kararın gerekçesi yönünden aynı tarihte ara karar tesis edildiği, davalı … vekilince tedbir kararının kaldırılmasına yönelik 03/12/2020 tarihli dilekçenin mahkemeye sunulduğu, mahkemece dilekçenin istinaf dilekçesi olarak kabul edilerek dosyanın incelenmek üzere dairemize gönderildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN 02/12/2020 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “…Dosyaya sunulan deliller ve duruşma sırasındaki hazır bulunan tarafların beyanları dikkate alındığında, davacı tarafından davalılar aleyhine tapu iptal ve tescil davası açıldığı, dava tarihinden sonra dava konusu taşınmazlarla ilgili Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip işlemleri başlatıldığı, dava konusu taşınmazların cebri icra yoluyla satılması durumunda davacı tarafın açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasında lehine karar verilmesi halinde iş bu kararın davacı yönünden hakkın elde edilmesi sonucu doğurmayacağı, bu bağlamda HMK 389/1 maddesi gereğince dava konusu taşınmazlar yönünden tedbir kararı verilmediği taktirde davacı tarafın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ve bu bağlamda ciddi zararının doğması ihtimali bulunduğu, dava değeri üzerinden davalıların ve üçüncü kişilerin muhtemel zararına karşı HMK 392.md gereğince takdiren %10 teminat alınmak suretiyle ve icra takibinde yalnızca cebri satışın tedbiren durdurulmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının davalı ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında davaya konu bağımsız bölümün davacıya satış işleminin gerçekleştiği, taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğu ancak taşınmaz üzerinde birçok takyidatın bulunduğu, davacının bu takyidatlardan sorumlu olmadığı yönünde menfi tespit talebinde bulunarak taşınmaz üzerindeki ipoteklerden ari olarak tapu kaydının iptali ile kendi adına takyidatsız tescilini talep ettiğini, ancak diğer davalı adına kayıtlı olmakla taşınmazın 3. kişilere satış ve devrinin cebri icrayı da engelleyecek şekilde tedbir konulması talebinin, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kaldı ki davacı tarafından dava konusu taşınmazın cebri icra yoluyla satışının gündeme geldiği güncel bir takibin varlığı konusunda iddia ve ispatı da bulunmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden teminatsız tedbire ilişkin şartlar mevcut olmadığından davacının talebinin reddinin gerektiğini belirterek 02/12/2020 tarihli ara kararın kaldırılarak davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenici temlikine dayalı tapu iptali ve tescil ile taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık İDM’ce dava konusu taşınmazların cebri icra yoluyla satışının teminatlı olarak durdurulmasına ilişkin verilen ara kararın istinafına ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karışı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır.İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tesbit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması, kira alacağı istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı kaldı ki tedbir kararının teminat karşılığı verildiği değerlendirilmiştir. Mahkemece 02/12/2020 tarihli ara karar ile davacı vekilinin talebinin kabulü ile taktiren teminatlı olarak dava konusu taşınmazın davalılar yönünden dava konusu takyidatlar için yapılan takipler nedeni ile cebri icra yoluyla satışın engeller mahiyette taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğinden diğer cebri icra işlemlerinin devamında ve tamamlanmasında bir engel bulunmadığından ve dava dışı alacaklıların haklarına bir halel gelmeyeceğinden cebri icra hukuku açısından davalılara fahiş bir yük yüklenmeyeceği, aksine satış aşamasının gerçekleşmesi durumunda bu davanın konusuz kalacağı, ileride giderilmesi imkansız ve güç zararlara sebebiyet verilebileceği, yeni uyuşmazlıklara neden olabileceği kanısına varılmıştır. İlk derece mahkemesinin 02/12/2020 tarihli duruşmada verilen ve aynı tarihte yazılan ihtiyati tedbir ara kararı ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Davalı …A.Ş. vekilinin 02/12/2020 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinden görülmediğinden reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle; davalı …A.Ş. vekilinin 02/12/2020 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Tarifesi gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalı …den tahsiline, 3-Davalı …A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/01/2021