Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1931 E. 2021/1667 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1931
KARAR NO: 2021/1667
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2021/161 Esas – Derdest
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin Uyarlanması
KARAR TARİHİ: 17.06.2021
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı … arasında imzalanan 31/05/2020 tarihli üst hakkı sözleşmesi imzalandığını, üst hakkı sözleşmesinden kaynaklanan üst hakkı bedelinin fazlaya ve faize ilişkin hakları ile ihtirazi kayıt ile ödenen üst hakkı bedellerinin istirdat hakları saklı kalmak kaydıyla , 13/09/2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Türk Parasının Kıymetinin korunma hakkında 32 Sayılı kararda değişiklik yapılmasına dair Cumhurbaşkanı kararı ve ilgili tebliğler uyarınca Türk Lirasına çevrilmesini, sözleşme bedelinin ilgili mevzuat hükümleri kapsamında Türk Lirasına çevrilmesinin ardından iş bu bedel üzerinden uyarlanarak 2020 yılı için 5.999.199.29 TL olarak belirlenmesini, 2021 yılı ve devam eden yıllara ilişkin üst hakkı bedelinin ise 2020 yılı için belirlenecek bedelin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından her ay açıklanan tüketici fiyat endeksi aylık değişim oranları esas alınarak arttırılması suretiyle belirlenmesini talep ederek öncelikle müvekkili şirketin telafisi güç ve imkansız maddi zararlara uğramasını önlemek adına yargılama boyunca üst hakkı bedellerinin talepleri doğrultusunda belirlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davaya konu sözleşmenin yasal tanımlara uygun bağımsız süreli (33 yıl) ve baştan belirlenmiş tek ve net bir bedel (90.550.000,00 $ ) karşılığında imzalanmış bir üst hakkı sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin Vakıflar Genel Müdürlüğü onayından geçmiş resmi memur (Tapu Memuru) huzurunda imzalandığını, davacının bu sözleşmeye kazanmak/kar etmek garantisiyle imza atmadığını, kendi isteğiyle bilinçli olarak zarar edebileceği ihtimalini öngörerek girdiğini, müvekkilinin verdiği bir kazanç garantisinin de olmadığını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak Davacı tarafın üst hakkı bedelinin yargılama süreci kesin neticeye bağlanana dek geçerli olmak üzere 2020 yılı için 5.999.199,29.TL olarak belirlenmesi 2021 yılı ve devam eden yıllar ise 11.998.398.TL na Türkiye İstatistik Kurumu tarafından her ay açıklanan Tüketici Endeksi Aylık değişim oranları esas alınarak arttırılması suretiyle belirlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin yaklaşık ispat şartı tahkikat aşamasında delillerin tartışılmasından sonra gerçekleşip gerçekleşmeyeceği anlaşılabileceğinden, uyuşmazlığı çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceğinden Tedbir Talebinin Reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı … A.Ş. Vekili istinaf cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada 31.05.2005 tarihli Üst Hakkı Sözleşmesinden kaynaklanan üst hakkı bedellerinin fazlaya ve faize ilişkin haklarımız ile ihtirazi kayıt ile ödenen üst hakkı bedellerini istirdat haklarının saklı kalmak kaydıyla 13.09.2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı ve ilgili Tebliğler uyarınca Türk Lirasına çevrilmesi ve bunun akabinde uyarlanması talep edildiğini, ancak ilk derece mahkemesince bu husus göz ardı edildiğini, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verdiğini, bu haliyle yargılama süreci boyunca üst hakkı bedellerinin Türk Lirasına çevrilmesi ve akabinde uyarlanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde müvekkili Şirket bir de emredici nitelikteki mevzuat hükümlerine aykırı olarak döviz kurlarındaki dalgalanmalardan etkileneceğini, sonuç olarak Covid-19 pandemisinde yaşanan olağanüstü sürecin huzurdaki davada ileri sürdüğü uyarlama taleplerine dair hukuki gerekçelerden yalnızca birini oluşturduğu göz önünde bulundurularak ve aynı zamanda telafisi güç veya imkânsız zararların meydana gelmesinin engellenebilmesi adına, öncelikle üst hakkı bedelinin yargılama süreci kesin neticeye bağlanana dek geçerli olmak üzere 2020 yılı için 5.999.199, 29 TL olarak belirlenmesi, 2021 yılı ve devam eden yıllar ise 11.998.398.-TLna Türkiye İstatistik Kurumu tarafından her ay açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi aylık değişim oranları esas alınarak arttırılması suretiyle belirlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu sebeple Sayın Daireden istinaf talebimizin kabulü ile İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/161 E. dosyasında tesis edilen 02.03.2021 tarihli ihtiyati tedbir talebimizin reddine ilişkin kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı Vakıf üzerinden bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, üst hakkının belirlenmesi istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. Somut olayda; dava konusunun ülkenin genel ekonomik durumu ve mevzuat değişiklikleri nedeni ile irtifak bedelinin yeniden tespiti ve indirilmesi istemine ilişkin bulunduğu, tedbir isteminin de indirim talepli bu değerler üzerinden ödenmesine yönelik olduğu açıktır. Bu durumda tedbir talebi ile davanın esası hakkında verilmesi istenen nihai karar neredeyse aynı niteliktedir. İhtiyati tedbir geçici bir koruma önlemi olup dava sonuna kadar dava konusunun korunması amacını gütmektedir. Dava sonunda elde edilecek hukuki yararın tedbir ile sağlanması bu müessesenin ruhuna ve konuluş amacına uygun değildir. Açıklanan nedenlerle İDM ‘nin değerlendirmesi dosya kapsamına usul ve yasaya uygun bulunmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcı davacı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17.06.2021