Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1841 E. 2021/1567 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1841
KARAR NO: 2021/1567
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2021
NUMARASI: 2020/696 Esas – Derdest
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 10.06.2021
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … Anonim Şirketi arasında akdedilmiş olan “21.08.2014 Tarihli Alt Yüklenici Sözleşmesi ile müvekkili … Limited Şirketi alt yüklenici sıfatıyla yaptığı iş karşılığı gayrimenkullerin devri şeklinde barter usulü ile müvekkili tarafından satın alındığını, müvekkili alt yüklenici sıfatıyla bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini dava konusu bağımsız bölümlere ilişkin olarak hiç bir borcu bulunmadığını, sözleşmenin gereği, davalı … adlı şirketin müvekkili lehine tapuda mülkiyeti ferağ etme borcu söz konusu olsa da, davalı … bu borcunu ayıplı (kendi borcundan kaynaklı ipotek ve varsa hacizli) olarak yerine getirdiğini, müvekkili şirket tapu intikalini üzerinde ipotek yüküyle geçirdiğini, Öncelikle ve ivedilikle, Dava konusu gayrimenkullerin 3. Kişilere satış ve devrinin engellenmesi açısından HMK 389. Maddesi ve devamı maddeleri uyarınca tapu kaydına teminatsız ihtiyati tedbir konulmasını, müvekkilini telafisi mümkün olmayan zararlarının önlenmesi açısından davalılar … T.A.Ş ve … A.Ş tarafından konulan ve tapukaydında mevcut tüm ipoteklerin ve varsa diğer takyidatlar ile haciz kayıtlarının paraya çevrilmesine yönelik yapılacak her türlü yasal takibin dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar durdurulması mahiyetinde HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haklı hukuki nedenlere dayanan davalarının kabulü ile; davalılar … A. Ş. ve … A.Ş tarafından konulan ipoteklerden dolayı Davacı Müvekkil’in borçlu olmadığının tespiti ile İstanbul İli Esenyurt İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kayıtlı … Projesinde yer alan Bozcaada (…) Blok, … no.lu ve İstanbul İli Esenyurt İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kayıtlı, … Projesinde yer alan Bozcaada (…) Blok, … no.lu bağımsız bölümlerde yer alan taşınmazın üzerinde yer alan diğer davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. tarafından konulan tüm ipoteklerin ve varsa başkaca diğer hacizlerin terkin edilerek (fekkine) tüm ipoteklerin kaydının terkin edildiğinin ilgili Tapu Müdürlüğü’ne bildirilmesini, bu taleplerinin kabulü mümkün değil ise; tapunun ipoteklerden ari hale getirilmesinin mümkün olmaması halinde dava konusu bağımsız bölüm için ödenen 331.773,00TL (Üç yüz otuz bir bin yedi yüz yetmiş üç Türk Lirası) olmak üzere toplam 663,546,00TL (Altı yüz altmış üç bin beş yüz kırk altı Türk Lirası) bedelin davalı … Anonim Şirketi’nden alınarak davacı müvekkile yasal faizi ile birlikte iade edilmesini, mahkemece Tapu Sicil Müdürlüğünden celp edilecek tapu kaydında varsa, haciz alacaklılarının tarafımıza verilen süre içerisinde tarafımızca davaya dahil edilmesi akabinde bu kişilerin haciz şerhleriyle ilgili olarak, varsa hacizlerin ivedilikle kaldırılıp ilgili Tapu Müdürlüğü’nün bilgilendirilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle davanın görev ve yetki itirazları kapsamında İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, müvekkili yönünden husumet nedeniyle reddine, taşınmaz üzerindeki diğer takyidat lehdarlarına husumetin yaygınlaştırılmasına, adi yazılı sözleşmeden doğan şahsı hak mutlak nitelikteki ayni hak sahibi üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden ve esasa ilişkin diğer itirazları kapsamında haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; Fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla beyanları yönünde karar verilmesini, davanın ihbarını ve ayrıca huzurdaki davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuki mesnedi bulunmayan davanın ipotek haklarına yönelik aleyhe talepler yönünden reddine, davacının dava dilekçesi ve eklerine karşı savunma hakları saklı kalmak kaydıyla davacının ihtiyati tedbir taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından davalılar aleyhine ipoteğin fekki için dava açıldığı, dava konusu taşınmazlarla ilgili tedbire itiraz eden davalı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yaptığı, davacı tarafından ipoteğin kaldırılmasının talep edildiği, bu bağlamda taşınmazların ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla satılması halinde davacı tarafın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde güçleşeceği, tarafların hak ve yarar dengesinin korunması açısından tedbire itiraz eden davalı … vekilinin isteminin kısmen kabulü ile %15 teminat karşılığı dava konusu taşınmazlar yönünden yalnızca satış işlemlerinin teminat karşılığında durdurulmasına,” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 13. Tüketici mahkemesi tarafından gerçekleştirilen yargılama neticesinde huzurdaki istinafa konu tedbir kararı tesis edildiğini, ancak davacı vekilinin talebi ve yerel mahkemenin kararı, taraflar arasındaki davanın konusu tarafları aşar nitelikte, dava dışı alacaklıların hak kaybına ve ileride telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına sebep olacak nitelikte bulunduğundan mahkememiz tarafından yapılacak istinaf incelemesi neticesinde ilk derece mahkemesince tesis edilen tedbir kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi, ihtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerektiğini, tedbir konulması talebinin, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği gibi bir durumun söz konusu olmadığından davacının talebinin reddine karar verilmesini, Bakırköy 13. Tüketici Mahkemesi’nin 2021/644 E. sayılı dosyasının 27.12.2020 tarihli tensip ara kararı ile tesis edilen 26.01.2021 tarihli ihtiyati tedbirin kabulüne yönelik kararın kaldırılmasını ve istinaf nedenleri doğrultusunda ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil ile taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık İDM’ce dava konusu taşınmazların cebri icra yoluyla satışının durdurulmasına ilişkin verilen ara kararın istinafına ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karışı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hüküm gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tespit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir. Mahkemece 14/01/2021 tarihli tensip ara karar ile davacı vekilinin talebinin davalılar tarafından cebri icra yoluyla satışını engeller mahiyette taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğinden diğer cebri icra işlemlerinin devamında ve tamamlanmasında bir engel bulunmadığından ve dava dışı alacaklıların haklarına bir halel gelmeyeceğinden cebri icra hukuku açısından davalılara fahiş bir yük yüklenmeyeceği, aksine satış aşamasının gerçekleşmesi durumunda bu davanın konusuz kalacağı, ileride giderilmesi imkansız ve güç zararlara sebebiyet verilebileceği, yeni uyuşmazlıklara neden olabileceği kanısına varılmıştır. İlk derece mahkemesinin20/01/2021 tarihli duruşmada verilen ve 21/01/2021 de gerekçesi yazılan ihtiyati tedbir ara kararına itirazın değerlendirilmesi ve kısmen kabule ilişkin kararının gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Davalı … Vekilinin ara kararına yönelik istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinden görülmediğinden reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle; davalı … Vekilinin 21/012021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 istinaf maktu karar ve ilam harcı davalı … tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10.06.2021