Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1584 E. 2021/1384 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1584
KARAR NO: 2021/1384
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2021
NUMARASI: 2020/137 2021/212
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Yükleniciden İşyeri Alımına Dayalı)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı … AŞ’den dava konusu Esenyurt ilçesi, … Mahallesinde kain … ada … nolu parselde bulunan … Blok Kat:… D:… ve … ile … Blok Kat:… D:… nolu 4 adet bağımsız bölüm niteliğindeki konutu satın almıştır. Taşınmazların toplam bedeli olan 1.121.400-TL’nin ödendiğini, ancak taşınmazların tapularının müvekkiline devredilmediğini, taşınmazlar üzerinde davalı … lehine ipotek tesis edildiğini, bu nedenlerle davalı … adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle taşınmazların takyidatsız müvekkili şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş,17/03/2021 tarihli duruşmada dava konusu 3 adet taşınmazın konut vasfında olduğunu, her ne kadar şirket adına taşınmazlar satın alınmış ise de; şirket tarafından kullanılmadığını, bu nedenlerle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili katıldığı 17/03/2021 tarihli oturumda müvekkili yönünden davanın esastan reddedilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … AŞ vekili dosyaya sunmuş olduğu 17/03/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteğe dayalı alacaklarını diğer davalı … AŞ’ye devrettiklerini, bu nedenlerle kendileri yönünden davalı sıfatı kalmadığı yönündeki beyanları kapsamında alacağın temliki nedeniyle ipotek yönünden davalı sıfatının yalnızca …’ye ait olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı … AŞ’den satın alınan 3 adet taşınmazın konut vasfında olduğu, taşınmazların davacı vekilinin beyanına göre şirketin ticari faaliyeti kapsamında kullanılacak nitelikte olmadığı, taşınmazların davacı şirket tarafından tüketici sıfatıyla satın alındığı, Tüketici Kanununa göre tüzel kişi olan şirketlerin de mal ve hizmet alımında tüketici sıfatı taşıyabileceği, bu bağlamda davacının tüketici sıfatıyla satın almış olduğu konut niteliğindeki taşınmazlar yönünden ihtilafın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu dikkate alınarak açılan davanın usulden reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile diğer davalı firma arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi gereğince ilk derece mahkemesi kararına konu uyuşmazlığın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerince görülmesi gerektiğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkemenin yersiz ve görevsiz Bakırköy Tüketici Mahkemesini gönderilmesi kısmı ile ilgili usul ve yasaya aykırı kararın istinaf neticesinde kaldırılmasını, yeniden hüküm tesis edilerek dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yükleniciden temlik alınan bağımsız bölümler deki takyidatlardan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile tapu iptali ve tescil, teslim edilmeyen bağımsız bölümler için kira tazminatı ile manevi tazminat istemine yöneliktir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır. Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir. Diğer taraftan, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.maddesinde 4822 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle “konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da açıkça mal kavramı içine alınarak Kanunun koruma kapsamına dahil edilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1 .maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmış; ” Kapsam” başlıklı 2. maddesinde de aynen; “Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanunun ‘Tanımlar” başlıklı 4822 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin (e i bendinde tüketicinin, “bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi” ; (h) bendinde Tüketici işleminin, “mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi”, (f) bendinde satıcının, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri”; (c) bendinde ise malın, “Alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallan ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi mallar” ifade edeceği belirtilmiştir.Görülmektedir ki, 4077 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur. Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 4077 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere 4077 sayılı Kanunun 3.maddesinin ilk şeklinde “mal” kavramı “ticaret konusu taşınır eşya” olarak tanımlanmışken 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş; diğer unsurlar yanında ” alış-verişe konu olan konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da mal kavramına dahil edilerek, bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır. Eş söyleyişle, 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir. Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur. O halde, 4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/c maddesinin kapsamına alındığından, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Her ne kadar davanın her iki tarafı da ticaret şirketi ise de bir işin ticari iş olmasını bu konudaki uyuşmazlığın da ticaret mahkemesinde görülmesine yeterli olmadığı, davacının taşınmazı satın alma amacının dosya kapsamında belirli bulunmadığı, bu nedenle mahkemece öncelikle davacının taşınmazı satın alma amacının araştırılması gerekmektedir. Zira tüketici gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir.Ama tüzel kişi taşınmazı yatırım amaçlı almış ise tüketici sayılamaz. Konut alım-satımına dair uyuşmazlıkların 6502 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesi için tüketicinin malı satın alma amacı çok büyük önem taşımaktadır. Yasa, nihai tüketici tarafından kullanım amacı ile alınan konut ve tatil amaçlı taşınmazlar yönünden geçerlidir. Bir mal veya hizmetin, kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yatırım amaçlı alım, yeniden satış, kiraya verme, ticari olarak kullanma vs. gibi mesleki veya ticari amaçlarla satın alanların tüketici kabul edilmeyecekleri kuşkusuzdur. Davacı vekili 17/03/2021 tarihli duruşmada dava konusu 3 adet taşınmazın konut vasfında olduğunu, her ne kadar şirket adına taşınmazlar satın alınmış ise de; şirket tarafından kullanılmadığını, davacı tarafın tüketici sıfatı bulunduğunu beyan etmiş ise de taşınmazların hangi amaç ve kullanım nedeniyle alındığı açıklanmamıştır. Bu beyandan davacının satın alma amacı tespit edilemediğinden davacının tüketici olarak kabulü mümkün değildir. Hal böyle olunca davacı şirketin faaliyet alanı da dikkate alınarak satın alma amacının araştırılarak, nihai amacının yatırım mı, kullanma mı, hangi amaçla kullanma olduğu belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken sadace davacı vekilinin satın alınan 3 adet taşınmazın konut vasfında olduğu, taşınmazların davacı vekilinin beyanına göre şirketin ticari faaliyeti kapsamında kullanılacak nitelikte olmadığı, taşınmazların davacı şirket tarafından tüketici sıfatıyla satın alındığı, davaya bakmakta görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesine dayanılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Zira görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yetersiz araştırma ve gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince kabulüne, İDM kararının kaldırılmasına ve öncelikle davacının satın alma amacı belirlenerek görev hususun değerlendirilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin kesin olarak karar vermesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince KABULÜNE, 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2021 tarih, 2020/137 esas 2021/212 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcı davalı …den peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 7-Davalı …A.Ş. tarafından yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına, 9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı …A.Ş. yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/05/2021