Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/52 E. 2020/18 K. 09.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/52
KARAR NO : 2020/18
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : 2019/451 Esas (Derdest)
DAVANIN KONU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 09/01/2020
K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili 15/04/2014 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile … İli … İlçesi … Köyünde kaim, tapuda … ada … parsel olarak kayıtlı … villa niteliğinde olan 371 Bağımsız Bölüm numaralı taşınmazı satın aldığını, üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, sözleşme kurulumu aşamasında alıcı konumunda olan …, 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe teşebbüsünde şehit olduğunu, Anadolu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1011 Esas sayılı dosyasından verilen karar ile buradaki alacağı müvekkili firma ….Ticaret A. Ş.’ne devredildiğini, bağımsız bölüm müvekkiline fiilen teslim edildiğini fakat çeşitli nedenler ileri sürülerek tapu devri yapılmadığını, müvekkili taşınmazın kendisine teslim edilmesi ve kullanımına başlaması sebebiyle tapu devrinin ertelenmesine karşı hukuki yollara başvurmadığını, fakat … A.Ş tarafından birebir aynı durumdaki maliklere ihtarname gönderilmek sureti ile, alıcılar tarafından satın alınan gayrimenkullerin tapu devrinin gerçekleşmeyeceğini, zilyetliğinin kendilerine iadesini talep ettiğinin öğrenildiğini, davalılar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğundan sair ihtarnamelerde belirtilen ve talep edilen hususların hukuki dayanağı olmayıp müvekkilinin mağduriyetine sebep verecek kötü tutumların ihtarnamelerde belirtilmesi sebebiyle herhangi bir hak kaybına uğramamak adına işbu tapu iptali ve tescil davasının ikame edilmesi zaruriyeti hasıl olduğunu, müvekkilinin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramasını engellemek amacı ile zorunlu arabuluculuk sürecinin işletilmesinden önce Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne 2019/239 Değişik İş dosyası aracalığı ile tedbir konusunda başvurulduğunu, 07/05/2019 tarihli karar üzerine ¨600.000’lik teminat yatırıldığını ve ilgili tapu kaydına tedbir kararı işlendiğini, akabinde zorunlu arabuluculuk süreci başlatıldığını, yapılan görüşmeler neticesinde anlaşmama tutanağı düzenlendiğini ,müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği tüm yükümlülüklerini süresinde ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına rağmen davalı şirket haksız ve kötüniyetli bir şekilde tapu devri yapmaktan kaçınması sebebiyle dava konusu taşınmazın müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasını talep ettiklerini tüm edimlerini de yerine getirdiğini, bu nedenlerle dava konusu gayrimenkulün 3. kişilere satış ve devrinin engellenmesi açısından HMK 389. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca davalı … A.Ş. adına kayıtlı … İli … İlçesi, … Köyünde kaim, tapuda … ada, … parsel olarak kayıtlı … niteliğinde olan … Bağımsız Bölüm numaralı taşınmaz tapu kaydına teminatsız, mahkemeniz aksi kanaatte ise uygun görülecek bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasını, tapu 3.kişilere devredilmişse davalıdır şerhi konulmasını, haklı hukuki nedenlere dayanan davamızın kabulünü, bağımsız bölüm numaralı taşınmazın müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini, tapu senedinin müvekkiline teslimini, ya da terditli nitelikte açmış oldukları işbu davada; Tapu İptali ve Tescilin mümkün olmaması durumunda; … İli … İlçesi, … Köyünde kaim, tapuda … ada, … parsel olarak kayıtlı … villa niteliğinde olan 371 Bağımsız Bölüm numaralı taşınmaz için müvekkili tarafından ödenen bedellerin çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle paranın ulaşacağı alım gücünündenkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin tespiti yönünden uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenecek olan tazminatın (rayiç değerden az olmamak kaydı ile), dava tarihinden başlamak üzere en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini , her halükarda yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirketler tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. A.Ş. cevap dilekçesinde; müvekkilinin bu davadaki tescil ve tazminat taleplerine davalı sıfatıyla muhatap olmasının mümkün olmaması ve dava süresi de göz önüne alındığında müvekkili şirket açısından telafisi mümkün olmayacak zararlara sebebiyet verecek olması nedeniyle öncelikle ihtiyatî tedbirin kaldırılmasına, bu mümkün görülmezse davalıdan taşınmazın değerinin %40’ından az olmamak üzere teminat alınmasına, müvekkilinin davacı ile arasında hiçbir ticarî ve hukukî ilişkinin bulunmadığı, davacının müvekkiline karşı hiçbir talep hakkının söz konusu olmadığı nazara alınarak, davada “pasif husumet ehliyeti” bulunmayan müvekkili bakımından davanın bu sebeple reddine, neticede, davacının müvekkili şirkete ileri sürebileceği herhangi bir maddî hakkının da bulunmaması ve dayanılan sözleşmenin dahi adi yazılı şekilde yapılmış olması nedeniyle geçersiz (kesin hükümsüz) bulunması nedeniyle maddî ve hukukî dayanaktan yoksun bulunan davanın esastan reddine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan iş bu davada müvekkili şirket taraflar arasında imzalanan Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca edimlerini yerine getirdiğini, dava konusu bağımsız bölümü davacıya teslim ettiğini, ancak diğer davalı …. A. Ş’den kaynaklanan nedenlerle taşınmazın tapu tescil işlemini gerçekleştiremediğini, müvekkili şirketin … diğer davalı … A.Ş ile yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde davacıya … İli … İlçesi, … Köyünde Kaim, Tapuda …. Ada, … Parsel Olarak Kayıtlı Villa Niteliğinde olan … nolu bağımsız bölümü sattığını ve yer teslimini de davacıya yaptığını, ancak diğer davalı … A.Ş ‘nin yarattığı haksız ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devir işlemini gerçekleştiremediğini, müvekkili şirket ve diğer davalı … A.Ş. projenin lasmanını yani tanıtımı proje ortaklığı olarak birlikte yapıldığını, diğer davalı … Şirketi ile müvekkili şirket … tarafından yapılan sözleşmeler ve projenin tanıtımının birlikte yapılması sonrasında bu sözleşmeler kapsamında ve bu sözleşmelere dayalı müvekkili şirketin satış yetkisi uyarınca müvekkili şirket davacı ile .. İli … İlçesi, … Köyünde kaim, tapuda … ada, … Parsel olarak kayıtlı villa niteliğinde olan 371 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın satışı ile ilgili olarak “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşme “sini imzaladığını ve anılan 371 nolu bağımsız bölüm davacıya teslim ettiğini, davacıya müvekkili şirketin satışı yapmış olmasına ve inşaatı tamamlayıp yer teslimini de gerçekleştirmiş olmasına rağmen, davacıya tapu devir ve tescil işleminin gerçekleştirememesin nedeni diğer davalı … A.Ş tarafından yaratılan haksız ve mesnetsiz muaraza olup; bu konuda diğer davalı … A. Şnin yarattığı haksız ve mesnetsiz muarazanın giderilmesi için müvekkili şirket tarafından diğer davalı … aleyhine dava açıldığını, davacıya satılan yerin tapusu halen diğer davalı … A.Ş’nin üzerinde olup; esasında davacıya tapu devrinin yapılması gerektiğini, müvekkilinin huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, müvekkili şirket üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, inşaatı bitirip davacı tarafa teslim ettiğini, davacı tarafın dava konusu villayı kullanmakta olduğundan, müvekkili aleyhine ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkili şirket yönünden reddini, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğinden her halükarda yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkili şirkete yüklenilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “Somut olayda davacı vekili,açmış olduğu davada davalı … adına kayıtlı taşınmazların tapusunun iptali ile bu taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş Mahkememizce de dava konusu taşınmazların tapusunun devrinin önlenmesi amacıyla teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiş verilen ihtiyati tedbir kararına da davalı … vekili tarafından itiraz edilmiştir. Öncelikle verilen tedbir kararının kendiliğinden kalkıp kalkmadığının değerlendirilmesi gerekmekte olup ihtiyati tedbir kararının UYAP sistemi üzerinden 10/05/2019 tarihinde onaylanması ve tedbirin uygulanmasının buna göre yasal süre içerisinde talep edilmesi nedeni ile bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup bu konuda mahkememizde olumlu kanaat oluştuğu, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunduğu ve ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyması gözönüne alındığında davalı vekilinin Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebinin de reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş vekili süresinde verdiği istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirketin taraf olmadığı bir sözleşmeye dayandırdığı soyut iddialarına ve geçersiz bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesine istinaden verilen ihtiyati tedbir kararı, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili Emaar’ın, kendi mülkiyetinde bulunan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini hukuka aykırı olarak elinden alarak müvekkili şirket açısından telafisi mümkün olmayacak zararların oluşmasına neden olacağından Yerel Mahkemece verilen işbu ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, Sayın Mahkemece yukarıda arz ettiğimiz itiraz ve savunmaları kapsamında müvekkili şirket nezdinde telafisi mümkün olmayacak zararların doğmaması adına, Yerel Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına; Yüce Mahkemece aksi kanaatte olunması durumunda ise, dava konusu taşınmazın beyan edilen değerinin en az %40’ı oranında (ileride artırılmak üzere) teminat alınmasına karar verilmesini İlk Derece Mahkemesinin “ihtiyati tedbir konulmasına” ilişkin hiçbir hukuki mesnedi olmayan, geçersiz bir sözleşmeye dayalı, kanuna ve usule aykırı kararına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne ve bu bağlamda mezkûr kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yükleniciden temlik alınan taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık davalının ihtiyati tedbir kararına itirazlarının reddine ilişkin ara karara yöneliktir.Tedbirin değerlendirilmesinde; 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.6100 sayılı HMK’nun 389. maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1. fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir.Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. İhtiyati tedbirin uygulanmasındaki en önemli kıstaslardan biri de tarafların hak ve yarar dengesinin korunması olduğu değerlendirilmiştir.Dava konusu somut olayda davacının terditli istemlerinden ilkinin taşınmazın aynına ilişkin bulunduğu taşınmazın dava konusu bulunduğu sabittir. Davacı davalılar arasında işbirliği iddiasında bulunduğuna göre davalının husumet itirazlarının ancak deliller değerlendirlerek yargılama sonunda ortaya çıkacağı açıktır.İhtiyati tedbir ise koruma önlemi işlevi nedeni ile yargılama sonucu beklenene kadar giderilmesi güç zararların önüne geçilmesi için tesis edilir. Taşınmazın devri halinde giderilmesi güç zararların oluşacağı değerlendirilmekle İDM’nin tedbirin devamına yönelik takdirinde bir yanılgı görülmemiştir.Teminat alınmamasına yönelik itirazların değerlendirilmesinde ise HMK 392/2 madde hükmü gereği durum ve koşulların gerektirdiği takdirde mahkemenin teminatsız tedbir kararı verebileceği vurgulanmış olup; davacının ödeme belgelerine dayanarak bu belgeleri mahkemeye sunduğu, durum ve koşullar gereği teminat alınıp alınmayacağının mahkemenin takdirinde olduğu bu durumda İDM hakiminin değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.Açıklanan nedenlerle İDM kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvuru talebinin esastan reddine ilişkin kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile arta kalan 10,00 TL. harcın davalı …. A.Ş.den tahsiline,3-Davalı …..A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/01/2020