Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/511 E. 2020/657 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/511
KARAR NO: 2020/657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 9.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2015/21 Esas – 2019/1063 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait … Mah. … Bulvarı, No: … Üsküdar/İstanbul adresindeki …in bitişiğindeki Üsküdar, … Mah. … Pafta, … Ada, … Parsel sayılı inşaat alanında davalıların tedbirsiz ve ihmalkar davranışları sebebiyle 20/06/2015 tarihinde göçük meydana geldiğini, müvekkiline ait …leri’nin Çengelköy Şubesi’nin faaliyette bulunduğu bitişik parseldeki mağazanın, mal kabul ve otopark bölümünün meydana gelen göçük sebebiyle kullanılamaz hale geldiğini, müvekkiline ait … plakalı servis minibüsünün göçük altında kaldığını, araçta kullanılamayacak derecede hasar olduğunu, bu aracın şoförü olan davacı şirket çalışanının yaklaşık 7 m. lik çukura düşerek yaralandığını, davacı şirkete ait iki adet servis minibüsünün göçük sebebiyle hasarlı alanda kaldığından bulunduğu alandan çıkarılamadığı için dört gün boyunca servis araçlarının kullanılamadığını, davacı şirketin hala …’e mal girişinin sağlandığı rampa kısmı üzerinde görüntü kirliliği ve şantiye görüntüsüyle birlikte güvenli nakil imkanlarının sağlanamadığı için mal kabulünün yapılamadığını, bu durumun tedarikçiler açısından sıkıntı oluşturduğunu, davacı şirkete ait marketin pazarlama hedeflerini olumsuz etkilediği gibi ciro kaybına sebebiyet verdiğini, mal kabul alanına çıkan rampanın göçük sebebiyle mal sevkiyatı yapan firmaların ya malı bırakmadan geri döndüğünü ya da mağazanın ön tarafına bırakıp malların ayrıca taşınmakta olduğunu, dolayısıyla yok satılan ürünlerden doğan satış kaybı ve ön tarafta alınan ürünlerin üst depoya taşınması için ekstra iki eleman görevlendirilesi nedeniyle ciddi iş gücü ve mesai maliyeti oluştuğunu, davacı şirketin müşteri otoparkının göçük dolayısıyla kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle özellikle alışverişin yoğun olduğu akşam saatlerinde ve hafta sonu öğleden akşama kadar otopark sıkıntısı yüzünden araçlı müşterilerin mağazaya gelmeyip başka mağazalara gittiklerinden dolayı ciro ve kar kayıpları olduğunu ve olmaya devam ettiğini belirttiğini, davacı şirketin İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/86 D. İş sayılı dosyasıyla delil tespiti talebinde bulunduğunu, 22.08.2015 tarihli dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, 20.06.2015 tarihinde meydana gelen göçük sebebiyle iş yerinin 20.06.2015-20.07.2015 tarihleri arasında toplam ciro kaybının 230.755,22 TL olarak hesap edildiğinin rapor edildiğini ancak raporda diğer oluşan zararlar ile ek maliyetlerin tartışılmadığını ve değerlendirilmediğini, marketin karlılık oranının % 22 civarında olduğunu, 50.766 TL net satıştan kaynaklanan kar kaybı oluştuğunu, ek maliyet kayıplara ilişkin şimdilik 9.234,00 TL tazminatın 20.06.2015 tarihinden itibaren ticari avans faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle: davaya konu yaşanan göçük olayıyla ilgili davalı … Tic. Ltd. Şti’ nin sorumlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, olayın yaşandığı inşaat alanında kazık ve iksa işlerinin yapım ve sorumluluğunun … Ltd. Şti olduğunu, davacı tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliği 26/06/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnameye Kartal … Noterliği’ nin 02/07/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, cevapta sorumluluğun … İnş. firmasına ait olduğunun belirtildiğini ancak … İnşaat firmasının davada taraf olarak gösterilmediğini, … Tic. Ltd. Arasında sözleşme uyarınca yapılan iş sonu ortaya çıkacak sorunların bu firmada olduğunun taraflar arasında kabul edildiğini, davalı … Ltd. Şti ile … İnş. arasında yapılan eser sözleşmesinin mevcut olduğunu, yüklenicinin üzerine aldığı iş doğrudan doğruya iş sahibinden bağımsız olarak yapma yükümlülüğü altında olduğunu, davacı tarafından delil olarak sunulan 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/86 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, yaşanan olayın oluşan ciro tablosunda etkisinin bulunmadığını, bu nedenle raporu kabul etmediklerini, ayrıca davacının otopark olarak kullanmaktan mahrum kaldığını iddia ettiği yerin davacı şirkete ait olmayıp belediyenin yeşil alanı olduğunu, bir kimsenin şirketin kendine ait olmayan yere ilişkin zararının olduğunu iddia etmesi hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, belirtmiş olup haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. ile davalı … Ltd. Şti’ ye dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, faturalar, ihtarname, tescil bilgileri, hasar dosyası, hasar bildirim tutanağı, olay yeri inceleme görgü ve tespit tutanağı, bilirkişi raporları, İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/86 D.iş sayılı Delil Tespiti Dosyası, tanık beyanları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; 20/06/2015 tarihinde Üsküdar İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazda davalı …AŞ’ nin yapı sahibi olduğu inşaat ilgili olarak yapılan inşaat kazısı sırasında davacının market olarak işlettiği iş yerinde otopark olarak kullanıldığı iddia edilen alanda göçük meydana geldiği ve davacıya ait … plaklı aracın göçük nedeniyle oluşan çukura düştüğü ancak bu araca ilişkin olarak oluşan hasarın kasko poliçesi kapsamında sigorta şirketince ödendiği, bunun dışında … plakalı araç ile davacı tarafın talebinde bulunan diğer iki adet servis minibüsü ile ilgili olarak dava dilekçesinde ayrı bir alacak kalemi olarak talep edilen kar kaybı davası kapsamı dışında kalacak şekilde, bu araçlardan ne şekilde gelir elde edildiği ve gelir kaybına uğranıldığı hususlarının ispat edilemediği, marketin pazarlama hedeflerini olumsuz etkilenmesi nedeniyle oluşan gelir kaybı ve yok satan ürünlerden doğan gelir kaybı ile fazladan iki eleman görevlendirilmesi ile oluşan maliyet artışı nedeniyle gelir azalması şeklindeki iddialar ile ilgili olarak ise yine dava dilekçesinde ayrı bir alacak kalemi olarak talep edilen kar kaybı davası kapsamı dışında kalan herhangi bir ispat da bulunmadığı, kar kaybı davası yönünden ise mahkememizce alınan her iki bilirkişi heyeti raporunda da meydana gelen göçüğün iş kaybına sebebiyet vermediğinin tespit edildiği, her ne kadar 26/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda bir miktar ciro kaybı hesaplanmış ise de ciro kaybı ile göçük hadisesi arasında illiyet bağı bulunmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete ait … Çengelköy şubesinin faaliyette bulunduğu bitişik parseldeki mağazanın; mal kabul ve otopark bölümü meydana gelen göçük sebebi ile kullanılamaz hale geldiğini, müvekkili şirkete ait … plakalı servis minibüsü göçük altında kaldığını, araçta kullanılamayacak derecede hasar oluştuğunu, bu aracın şoförü olan müvekkili şirket çalışanının yaklaşık 7 metrelik çukura düşerek müvekkili şirket çalışanının yaralandığını, müvekkile ait iki adet servis minibüsü de göçük sebebi ile hasarlı alanda mahsur kaldığından bulunduğu alandan çıkarılamadığı için 4 gün boyunca servis araçları kullanılamadığını, halen dahi hipermarkete mal girişinin sağlandığı rampa kısmı üzerinde, görüntü kirliliği ve şantiye görüntüsü ile birlikte güvenli nakil imkânları sağlanmadığı için mal kabulü yapılamadığını, bu durumun tedarikçiler açısından sıkıntı oluşturduğunu ve müvekkiline ait marketin pazarlama hedeflerini olumsuz etkilediği gibi ciro kaybına da sebebiyet verdiğini, mal kabul alanına çıkan rampanın göçük sebebiyle yıkılması, bunun yerine geçici olarak yığma molozdan yapılan rampanın sağlıklı olmaması sebebiyle mal sevkiyatı yapan firmalar ya malı bırakmadan geri döndüğünü, ya da mağazanın ön tarafına bırakılan mallar ayrıca taşındığını, dolayısıyla yok satılan ürünlerden doğan satış kaybı ve ön taraftan alınan ürünlerin üst depoya taşınması için ekstra 2 eleman görevlendirilmiş olması sebebiyle ciddi iş gücü ve mesai maliyeti oluştuğunu, müşteri otoparkının göçük dolayısıyla kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle özellikle alışverişin yoğun olduğu akşam saatlerinde ve hafta sonu öğleden akşama kadar otopark sıkıntısı yüzünden araçlı müşterilerin mağazaya gelmeyip başka mağazalara gittikleri bundan dolayı da ciro ve kar kayıpları olduğunu, bütün bu durumlara rağmen sayın mahkemenin “ciro kaybı ile göçük hadisesi arasında illiyet bağı bulunmadığı” kanaatiyle davanın reddine yönelik hüküm oluşturmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna yönelik beyan ve itirazlarının baki kalmakla birlikte, bilirkişi raporunda zararın varlığı tespit edilmişken, zarardan davalı tarafın sorumlu olmadığı kanaatine varılmasının hukuka aykırı olduğunu, tanık beyanları, dosya kapsamında bulunan evraklar ve İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/86 D. İş tespit raporu ile müvekkilinin zarara uğradığının sabit olduğunu, buna rağmen “ciro kaybı ile göçük hadisesi arasında illiyet bağı bulunmadığı” kanaatiyle davanın reddine yönelik hüküm oluşturulmasının hukuka aykırı olduğunu, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna yönelik haklı ve hukuka uygun itirazları giderilmeksizin hüküm oluşturulmasının hukuka aykırı olduğunu, davalıların, müvekkiline karşı; malik, müteahhit ve yapı denetim şirketi sıfatıyla müteselsilen sorumlu oldukları, müvekkili şirketin oluşan zararlarının tazminine esas olmak üzere İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/86 Değişik İş sayılı dosyasıyla delil tespiti talebinde bulunmuş, hipermarkete mal girişinin sağlandığı rampa kısmı üzerinde, görüntü kirliliği ve şantiye görüntüsü ile birlikte güvenli nakil imkânları sağlanmadığı için mal kabulü yapılamadığını, bu durum tedarikçiler açısından sıkıntı oluşturduğunu ve müvekkiline ait marketin pazarlama hedeflerini olumsuz etkilediği gibi ciro kaybına da sebebiyet verdiği gözetilerek ciro kaybının ve diğer zararların (işçi görevlendirme, yeddi emin ücreti, çalışamama sebebiyle uğranılan zarar vs ) tespiti istenmiş ise de sadece ciro kaybına ilişkin hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, sadece 1 aya ilişkin hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, yeşil alanın varlığından bahisle müvekkilinin şirkette sorumluluk bulunduğundan davalarının reddine karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalarının yeşil alan olarak görünen yerde meydana gelen zarara ilişkin olmadığını, davalarının göçükten kaynaklanan zararlarının tespit ve tahsil talebine ilişkin olduğunu, hatalı değerlendirme ile hüküm kurulduğunu belirterek Tehir-i icra taleplerinin ve istinaf itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı sayın mahkeme hükmünün müvekkili şirket lehine kaldırılmasına, davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: … Plakalı aracın tescil bilgileri, tapu kaydı, yapı ruhsatı, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, komşuluk hukukuna aykırı olarak göçük nedeniyle kar kaybı ve uğranılan zararının tazmini davasıdır. Türk Medeni Kanununun 683.maddesinde yer alan; Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, Kanunun 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre “Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.” Bir kimsenin kendi taşınmazında yaptığı hafriyat veya inşaat nedeniyle komşusunun taşınmazına bir zarar vermiş veya onu zarara maruz bırakmışsa, bu zararın hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığını aramaya gerek yoktur. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra varsa davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Komşuluk hukukuna ilişkin zararlarda davalının kastı değil eylemi ile zarar arasındaki illiyetin net bir biçimde saptanması gerekli ve yeterlidir. Mahkemece araçla ilgili zararın sigorta şirketinden karşılandığı gerekçesi ile red kararı verilmiş ise de sigortanın tazmin ettiği zararın aracın iş güçten kalma süresini kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiştir. Yine davacı kaza geçiren işçisine tedavi gideri ve çalışamama ödeneği ödediğini bunların belirlenmesi gerektiğine ilişkin iddia ve istinaf itirazları sunmuş dosya kapsamında bu yönden de bir değerlendirme görülmemiştir. Davacı ticari defterlerine delill olarak dayanmış mahkemece defterler sadece ciro ve kar kaybı yönünden incelenmiştir.Oysa mahkemece ispatlanamadığı belirtilen yeni araç kiralama, kazalı işçiye yapılan ödemeler ve ya o dönem için alınan işçiler ve onlara yapılan ödemeler de bu defterler incelenerek belirlenebilir. Bunun yanında tespit raporu ile dosyada alınan raporların defterler üstünde yapılan inceleme sonuçlarının ikilemli olduğu ve mahkemece giderilmediği görülmüştür. Özetle Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemeler ile hükmü esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Yerel mahkemece davacılar ile davalılara ait taşınmazlar ve çevresinde dava konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak davacılar ve davalılara ait taşınmazların konumu, niteliği, toprak yapısı incelenerek, tespit dava dosyasındaki ve iş bu dava dosyadaki bütün bilirkişi raporları irdelenmek, değerlendirmek ve tartışılmak suretiyle davacılara ait taşınmaz üzerindeki araçların hasarın ve zararın meydana geliş şekli, sebebi, nedenleri, davalılar tarafından hafriyat ve kazı çalışması yapılırken alınması gereken tedbirlerin nelerden ibaret olduğu olay tarihi itibariyle hangi önlemlerin alındığı, zararın oluşumunda tarafların katkısı ve kusuru bulunup bulunmadığı, davacıların zararının oluşumunda ve artmasında müterafik kusuru bulunup bulunmadığı, tarafların kusur durumunun değerlendirilmesi, tartışılması, zararın davalılar tarafından yapılan komşu parseldeki hafriyat ve kazı çalışmasıyla illiyet bağı bulunup bulunmadığı, zarar miktarı bilirkişilere hesaplattırılmalı, davacının iddia ettiği zarar kalemlerinin ticari defterlerine yansıyıp yansımadığı( araç kiralama veya işçiye yapılan ödemeler ) defterrlerde bu hesaplamaların bulunup bulunmadığı, kazalı aracın iş güçten kalma zararının sigorta tarafından karşılanıp karşılanmadığı araştırılarak denetime ve hüküm vermeye elverişli gerekçeli, ayrıntılı uzman bilirkişi kurulu raporu alınmalıdır. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeyerek eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz ve çelişkili bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıda ayrıntılı şekilde belirtilen eksik inceleme ve araştırmalar yapılmadan davanın reddine karar verildiği anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK.’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince işlem yapılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarih, 2015/21 esas ve 2019/1063 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf maktu karar harcının istem halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/06/2020