Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/2340 E. 2021/87 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2340
KARAR NO: 2021/87
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2020
NUMARASI: 2020/375 Esas – 2020/545 Karar
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİH: 21/01/2021
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında akdedilen 19.05.2013 tanzim tarihli “… Konut Satım Sözleşmesi ” ile davalı şirketin inşa etmekte olduğu Esenyurt ilçesi … köyü … adada kain ana taşınmazdaki … Blok Kat: … ( değişen … ) ‘deki ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin 367.000.-TL. bedel ile, … Blok Kat: … ( değişen … ) ‘deki ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin 307.250.-TL bedel ile ve … ( … ) Blok Kat:…’deki ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairelerin 244.100.-TL bedeli ile proje üzerinden müvekkiline satıldığını, müvekkilinin işbu satış sözleşmeleri ile üstlendiği edimlerinin tamamını yerine getirmesine, satış bedellerinin tamamını davalı … ‘ya ödemesine rağmen davalı şirketin sözleşme ile üstlendiği edimini tam olarak yerine getirmediğini, davanın konusu olan bağımsız bölüm mesken niteliğindeki daireleri müvekkiline sattıktan sonra diğer davalı şirketlerden kredi kullandığı / kredi aldığı ve kullandığı bu krediler sebebiyle ana taşınmazın tapu kaydına diğer davalılar lehine teminat ipoteği verdiğinin sonradan öğrenildiğini belirterek dava konusu taşınmazların tapu kaydındaki teminat ipoteğinin fekkine / kaldırılmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin, davacının …’dan taşınmaz satın aldığını, taşınmazı … adına kayıtlı iken müvekkili … firmasına kullandırılmış olan kredilerin teminatı nedeniyle davacıya satılan taşınmaza da ipotek tesis edildiğini, tesis edilen ipoteğin terkin edilmesine karar verilmesi istenildiğini, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, huzurdaki dava açısından müvekkili tarafından davacıya verilmiş bir konut kredisi bulunmadığından, satıcı … ile müvekkili banka arasında davacının konut tedarikine ilişkin bir sözleşme de bulunmadığından dava konusu ihtilafta bağlı krediden de bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğinden reddine karar verilmesini, taraflar arasındaki ticari kredi sözleşmelerinin yetki hükmü gereğince yetkili mahkemenin “İstanbul (Merkez Çağlayan)” mahkemeleri olup, yetki yönünden davanın reddine karar verilmesini gerektiğini belirterek haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekilinin, öncelikle eksik nispi harcın ikmalinin gerektiğini, husumet itirazlarının ve müvekkili şirketin faaliyet adresinin “… Kat:… 4. Levent Beşiktaş İstanbul” olduğundan İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetki alanında yer aldığını, yetki yönünden de davanın usulden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine diğer davalı … ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edildiğini, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağının bulunmadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü hak, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuki mesnedi bulunmayan davanın İpotek haklarında yönelik aleyhe talepler yönünden reddine, davacının dava dilekçesi ve eklerine karşı savunma hakkı saklı kalmak kaydıyla davacının ihtiyati tedbir taleplerinin de reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekilinin, davacının ipoteklerin fekki hususundaki talebi açısından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağından ve bu dava konusu açısından davada hasım gösterilemeyeceğinden husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin tapunun devrini gerçekleştirmek amacıyla gerekli prosedürü işleterek taşınmazların tapusunu devretmiş olduğunu, tapuların ipoteksiz devri hususunda müvekkilinin elinde herhangi bir imkan bulunmadığını, müvekkilinin davacı tarafın haklarını gözeterek ve menfaatini koruyarak gerekli tüm işlemleri gerçekleştirmiş ve yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, sözleşmenin her aşamasını müvekkilinin gerek yazılı gerek sözlü olarak açık bir şekilde davacı yanın bilgi ve onayına sunduğunu, davacı tarafın muvafakati ile sözleşme ve sair tüm anlaşmaların akdedildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, ilk itirazları ve usule ilişkin karşı beyanları yönünde karar verilmesini ve ayrıca huzurdaki davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “…Somut olayda; davacının iddiası ve talebi davacı ile … şirketi arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların ipotek yüklü olarak ayıplı ifa edildiği iddiasıyla davalı diğer davalılar lehine taşınmazların tapu kaydına konulan ipoteğin fekkine ilişkin olup; uyuşmazlık mutlak ticari davalardan bulunmadığı gibi, davacının tacir olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili de olmadığı anlaşılmakla, ayrıca birden fazla konut uyuşmazlık konusu olup, tüketici ilişkisi de bulunmadığından bu davada görevli mahkeme genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir…” gerekçesi ile davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine, HMK’nun 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı banka/finans kuruluşuna her hangi bir borcu sebebiyle konulan bir ipoteğin söz konusu olmadığını, huzurdaki davaya konu edilen ipoteklerin davalılar arasındaki genel kredi sözleşmeleri sebebiyle, ana taşınmaz üzerinde inşa edilen binalardaki 3 adet bağımsız bölümün müvekkiline projeden satışı sözleşmesinin yapılmasından çok sonra ana taşınmaz üzerine konulan kat irtifakına geçilmesi sonrasında da anılan projedeki/inşaattaki tüm bağımsız bölüm dairelerin tapu kaydına geçirilen ipotekler olup hem ipoteğin dayanağı olan kredi sözlemesinin davalılar arasındaki ilişki ticari ilişki olduğunu, hem de müvekkilinin yatırım amacı ile yüklenici davalıdan projeden/inşaattan 3 adet bağımsız bölüm satın almış olmakla anılan ilişkinin her iki yan açısından ticari ilişki olup davanın her halükarda Ticaret Mahkemelerinde görülecek ticari dava olduğunu belirterek İDM kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile diğer davalı firma arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi gereğince ilk derece mahkemesi kararına konu uyuşmazlığın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerince görülmesi gerektiğini, husumet yaygınlaştırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğunu, müvekkili banka … arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devralındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı …’ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek İDM’nin yetkisiz Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi kısmı ile ilgili usul ve yasaya aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden hüküm tesis edilerek dava dosyasının yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Tapu senedi ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yükleniciden alınan bağımsız bölüm üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava dosyası içerisinde mevcut bilgilerden dava konusu taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, taşınmazın tapu kaydında davalı bankalar lehine ipotek şerhleri bulunduğu sabittir. 6502 sayılı kanunun 8. maddesinde ayıplı mal tanımlanmış olup 11. maddesinde ayıplı mal halinde tüketicinin hakları ve ayıplı maldan sorumluluk düzenlenmiştir. Buna göre tüketici aldığı malın ayıplı olduğu iddiasında ise ayıbın giderilmesini ve giderilmemesi halinde de sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir, Eldeki davada da aynen bu şekilde tüketici davayı sözleşmenin tarafı olan satıcıya da yöneltmiş ve aldığı konutun tapu kaydındaki sınırlandırmalar nedeni ile ayıplı bulunduğunu ifade ederek bu ayıbın giderilmesini istemiştir. Bu ayıp niteliği gereği sınırlandırma alacaklılarını etkilediğinden zorunlu olarak dava bu kişilere de yöneltilmiştir. Tüketicinin aldığı mal ya da hizmetten faydalanma olanağını azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran hukuki yasaklama ya da sınırlamaların varlığı halinde hukuki ayıp söz konusu olur. Özetle tüketicinin yaptığı sözleşme ile aldığı maldaki hukuki ayıbın giderilmesi istemli olup tüketici kanunu hükümleri uygulanacaktır. Zira; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı yasa 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut olayda; davacı tarafça dava Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde davaya konu edilen ipoteklerin davalılar arasındaki genel kredi sözlemesinden kaynaklandığını, müvekkilinin YATIRIM amacıyla davalı … Şirketinden 3 adet bağımsız bölüm aldığını ve aralarında ticari ilişkin bulunduğunu belirtmiştir. Bu durumda davacının taşınmazları yatırım amacıyla satın almış olup satın almadaki nihai amacı kişisel ihtiyaçları ve kullanımı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık TKK 4. maddede düzenlenen ticari davalardan olmadığı, davacının da taşınmazları yatırım amacıyla satın aldığı dikkate alındığında davaya bakmakta görevli mahkeme genel mahkeme sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Bu haliyle İDM tarafından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu yönündeki tespit ve kararı yerinde olup davacı vekilinin göreve yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davalı yanın istinaf itirazlarının görev ile birlikte yetki hususunun da değerlendirilmesi ve yetkisizlik kararı verilmesine ilişkin bulunduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/1. maddesi, “Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şeklindedir. Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir. Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Kuru B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s 190). Dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde belirtilmiş olup, anılan düzenlemenin 1. bendinin (c) alt bendinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bir dava ancak görevli mahkemece incelenebilir. Mahkeme her şeyden önce görevli olmalıdır. Madde dava şartlarını sıra ile vermiş olmakla görevsiz mahkemece bu husus atlanarak kendisinden sonra gelen diğer dava şartlarının incelenmesi yasaya aykırı olacaktır. Bu durumda kesin yetkiye ilişkin dava şartı varsa bunu inceleme ve değerlendirme yetkisi görevli mahkemeye ait olacağından İDM tarafından görevsizlik kararı verilirken aynı anda yetkisizlik kararı verilmesi hususundaki itiraz yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2020 tarih ve 2020/375 Esas 2020/545 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30’ar TL istinaf maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00’ar TL harcın davacı ile davalı … A.Ş.den tahsiline, 3-Davacı ile davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı ile davalı … A.Ş. yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/01/2021