Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/2328 E. 2021/244 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2328
KARAR NO: 2021/244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2020
NUMARASI: 2020/376 Esas- 2020/546 Karar
DAVANIN KONUSU: Konut Satım Sözleşmesi ile Satın Alınan ve Tapuda Devredilen Taşınmazların Tapu Kayıtlarındaki İpoteklerin Fekki
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dava dosyası incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İ D D İ A: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında akdedilen 19.05.2013 tanzim tarihli ” … Konut Satım Sözleşmesi ” ile davalı şirketin inşa etmekte olduğu Esenyurt ilçesi … köyü … adada kain ana taşınmazdaki … Blok Kat: … ( değişen … ) ‘deki ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin 367.000.-TL. bedel ile, … Blok Kat: … ( değişen … ) ‘deki ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin 307.250.-TL bedel ile ve … ( … ) Blok Kat:…’deki ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin 244.100.-TL bedeli ile PROJE üzerinden müvekkiline satıldığını, satışa konu bağımsız bölüm dairelerin mutabık kalınan bedelinin davalı Garanti Koza ‘ya ne şekilde ödeneceği hususu, anılan sözleşmeler ile kararlaştırılmış ve sözleşmenin 8 numaralı maddesi ile de satış bedelinin tamamının ödenmesi halinde kat irtifakı kurularak satışa konu bağımsız bölüm meskenin tapusunun müvekkiline devir / ferağ edileceğinin beyan ve taahhüt edildiğini, müvekkilinin işbu satış sözleşmeleri ile üstlendiği edimlerinin tamamını yerine getirmesine, satış bedellerinin tamamını davalı …’ya ödemesine rağmen, davalı şirketin sözleşme ile üstlendiği edimini tam olarak yerine getirmediğini, inşaatı, üstlendiği / taahhüt ettiği süre içinde tamamlamadığı gibi onlarca olumsuz durum yaşandığını, sözü edilen projedeki bağımsız bölüm dairelerin çoğunu, projeden, arsa halinde iken müvekkili gibi yüzlerce kişiye satmış olmasına rağmen tapularını devir / ferağ etmediğinden, projenin – inşaatın / bağımsız bölüm dairelerin / ana taşınmazın sahibi göründüğünden arsa tapusu üzerine onlarca haciz geldiğini, ayrıca inşaatın devamı esnasında, davanın konusu olan bağımsız bölüm mesken niteliğindeki daireleri müvekkiline sattıktan sonra, diğer davalı şirketlerden, kredi kullandığı / kredi aldığı ve kullandığı bu krediler sebebiyle ana taşınmazın tapu kaydına diğer davalılar lehine teminat ipoteği verdiğinin sonradan öğrenildiğini, müvekkili tarafından Bakırköy … Noterliğinden keşide olunan … Yevmiye sayılı 26.09.2018 tarihli ihtarname ile davalı şirkete talep ve ihtar edildiğini, müvekkilinin, davalı … şirketinin inşaat projesinden, huzurdaki davanın konusu olan bağımsız bölüm daireleri projeden / topraktan satın aldığını, üstlendiği ediminin tamamını ifa ettiğini, satış bedelinin tamamını ödediğini, ancak, davalı şirketin kullandığı krediler sebebiyle diğer davalılar lehine, ana taşınmaz üzerine, müvekkili ile davalı arasında akdedilen 19.03.2013 tarihli satış sözleşmesinden çok sonra konulan teminat ipotekleri ile birlikte tapunun tescilini / devrini yaptırabildiğini, davaya konu edilen ipoteğin konulmasının sebebi / dayanağı olan kredi, müvekkili tarafından alınmış, ancak müvekkiline verilmediğini, dolayısı ile ipoteğin dayanağı borçtan, müvekkilinin sorumlu olmadığını, bu nedenle İstanbul, Esenyurt, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı ANA taşınmazda kain 67/403000 arsa payına isabet eden ( … ) Blok …kat ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin ve eklentisi olan …kat … no’lu deponun, 46/403000 arsa payına tekabül eden ( … ) …kat ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin ve eklentisi olan …kat … nolu deponun, 68/403000 arsa payına tekabül eden ( … ) Blok …kat ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin ve eklentisi olan …kat … nolu deponun ve 67/403000 arsa payına tekabül eden (…) blok …kat ( … ) bağımsız bölüm numaralı dairenin ve eklentisi olan …kat … nolu deponun tapu kaydındaki teminat ipoteğinin fekkine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının …’ dan taşınmaz satın aldığını, taşınmazı … adına kayıtlı iken müvekkili … firmasına kullandırılmış olan kredilerin teminatı nedeniyle davacıya satılan taşınmaza da ipotek tesis edildiğini, tesis edilen ipoteğin terkin edilmesine karar verilmesi istenildiğini, davanın ipoteklerin fekki yönünden müvekkili bankaya karşı açıldığını, öncelikle müvekkili bankanın ipotekleri fek yükümünün bulunup bulunmadığının anlaşılabilmesi için müvekkili banka ile davalı … arasındaki hukuki ilişki ve ihtilafın açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç bulunduğunu, davalı …’nın, 2013 yılında, dava konusu taşınmazın bulunduğu … Projesi kapsamında dava dışı … A.Ş.’den kredi kullandığını, bu krediden kaynaklı olarak … A.Ş.’ne kredi borcu, 2016 Eylül itibarı ile 400.000.000 TL seviyesine ulaştığını, davalı … ile müvekkili banka arasında ticari bir kredi ilişkisi bulunmakta olduğunu, bu teminat şartları kapsamında taşınmaz üzerinde bulunan ve 2013 yılında … A.Ş. lehine tesis edilmiş ipotek fek edilerek, bir anlamda kullanılan refinansman kredisi kapsamında bu ipoteğin devamı niteliğinde olmak üzere müvekkili banka lehine 25.10.2016 tarihinde 1.dereceden ipotek tesis ettiğini, akabinde Eylül 2017 tarihinde kat irtifakı tesis edilmesi üzerine, müvekkili banka lehine kurulu olan ipotek, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 13.maddesi uyarınca bağımsız bölümler üzerine aktarıldığını, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, huzurdaki dava açısından müvekkili tarafından davacıya verilmiş bir konut kredisi bulunmadığından, satıcı … ile müvekkili banka arasında davacının konut tedarikine ilişkin bir sözleşme de bulunmadığından dava konusu ihtilafta bağlı krediden de bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğinden reddine karar verilmesini, taraflar arasındaki ticari kredi sözleşmelerinin yetki hükmü gereğince yetkili mahkemenin “İstanbul (Merkez Çağlayan)” mahkemeleri olup, yetki yönünden davanın reddine karar verilmesini, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, davacı adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı …’ya karşı ileri sürülebileceğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü hak, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, yukarıda açıklanan ve mahkememizce resen tespit edilecek nedenlerle; öncelikle davanın görev ve yetki itirazı kapsamında İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, müvekkil yönünden husumet nedeniyle reddine, taşınmaz üzerindeki diğer takyidat lehdarlarına husumetin yaygınlaştırılmasına, esasa ilişkin diğer itirazlarımız kapsamında haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … ekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle eksik nispi harcın ikmalinin gerektiğini, husumet itirazlarının ve müvekkili şirketin faaliyet adresinin “… Kule … Kat:…-… 4. Levent Beşiktaş İstanbul” olduğundan İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetki alanında yer aldığını, yetki yönünden de davanın usulden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine diğer davalı … ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edildiğini, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağının bulunmadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü hak, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuki mesnedi bulunmayan davanın ipotek haklarına yönelik aleyhe talepler yönünden reddine, davacının dava dilekçesi ve eklerine karşı savunma hakkı saklı kalmak kaydıyla davacının ihtiyati tedbir taleplerinin de reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ipoteklerin fekki hususundaki talebi açısından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağından ve bu dava konusu açısından davada hasım gösterilemeyeceğinden husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin tapunun devrini gerçekleştirmek amacıyla gerekli prosedürü işleterek taşınmazların tapusunu devretmiş olduğunu, tapuların ipoteksiz devri hususunda müvekkilinin elinde herhangi bir imkan bulunmadığını, emsal konuda açılan Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesi’nin 2017/839 E. ve 2019/200 K. Sayılı dava dosyasının 20.03.2019 tarihli kararında bankanın sorumluluğu bulunduğu ve banka tarafından ipotekleri fek etmesi gerektiğine karar verildiğini, müvekkilinin davacı tarafın haklarını gözeterek ve menfaatini koruyarak gerekli tüm işlemleri gerçekleştirmiş ve yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, sözleşmenin her aşamasını müvekkilinin gerek yazılı gerek sözlü olarak açık bir şekilde davacı yanın bilgi ve onayına sunduğunu, davacı tarafın muvafakati ile sözleşme ve sair tüm anlaşmaların akdedildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, ilk itirazları ve usule ilişkin karşı beyanları yönünde karar verilmesini ve ayrıca huzurdaki davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yerel mahkemece “…Dava, ipoteğin kaldırılması davasıdır. Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için davanın her iki tarafının tacir ve uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Somut olayda; davacının iddiası ve talebi davacı ile … şirketi arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların ipotek yüklü olarak ayıplı ifa edildiği iddiasıyla davalı diğer davalılar lehine taşınmazların tapu kaydına konulan ipoteğin fekkine ilişkin olup; uyuşmazlık mutlak ticari davalardan bulunmadığı gibi, davacının tacir olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili de olmadığı anlaşılmakla, ayrıca birden fazla konut uyuşmazlık konusu olup, tüketici ilişkisi de bulunmadığından bu davada görevli mahkeme genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu durumda somut davada göreve ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğu” gerekçesiyle; 1-Davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE, 2-HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; ilk derece mahkemesinin davanın konusunu hatalı yorumladığını, müvekkilinin davalı banka/finans kuruluşuna her hangi bir borcu sebebiyle konulan bir ipotek söz konusu olmadığını, davaya konu edilen ipoteklerin davalılar arasındaki genel kredi sözleşmeleri sebebiyle, ana taşınmaz üzerinde inşa edilen binalardaki 4 adet bağımsız bölüm dairenin müvekkiline projeden satışı sözleşmesinin yapılmasından çok sonra ana taşınmaz üzerine konulan kat irtifakına geçilmesi sonrasında da anılan projedeki/inşaattaki tüm bağımsız bölüm dairelerin tapu kaydına geçirilen ipotekler olup, hem ipoteğin dayanağı olan kredi sözleşmesinin hem davalılar arasındaki ilişkinin ticari ilişki olduğunu, hem de müvekkilinin yatırım amacı ile 1 numaralı davalıdan projeden / inşaattan 4 adet bağımsız bölüm / daire satın almış olmakla, anılan ilişkinin her iki yan açısından ticari ilişki olup davanın her halükarda ticaret mahkemelerinde görülecek ticari dava olduğunu, bu hususların sunulan emsal yüksek mahkeme kararları ile sabit olduğunu, bu itibarla istinaf itirazının kabulü ile istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve görevli mahkemenin, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …A.Ş. vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkili banka ile diğer davalı firma arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi gereğince uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinin F bendi gereğince görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, 16.01.2020 tarihli, 2019/3362 esas, 2020/50 karar sayılI İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18 Hukuk Dairesi kararı gereğince de görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, husumet yaygınlaştırılmadan taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğunu, davanın ipoteklerin fekki yönünden müvekkili bankaya karşı açıldığını, müvekkili banka ile … arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkilinin ipotekleri fek etme yükümlülüğü doğmadığını, davacı ile müvekkili arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığım, adî yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu ve davacının bu sözleşmeden doğan taleplerini yalnızca davalı …’ya karşı ileri sürebileceğini, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Karan gereğince ipoteğin fekkînin talep edilemeyeceğini, ipoteğin tesisi sırasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacını kötüniyetli olduğunu, davanın açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden mahkeme masraftan ve vekalet ücretli talebinin reddi ile davacı üzerinde bırakılmadım talep ettiklerini açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin yetkisiz ve görevsiz Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi konusu ile ilgili usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasını, yeniden hüküm tesis edilerek dava dosyasının yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Konut satım sözleşmeleri ve ekleri, Tapu kayıtları, Delil listeleri sunulan ve toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava konut satım sözleşmeleri ile satın alınan ve tapuda davacıya devredilen taşınmazların tapu kayıtlarındaki ipoteklerin fekki istemine ilişkindir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrası, “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri île tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a)Bu Kanunda, b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde J)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” düzenlemesini, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesi, “(1) Bu Kanunun amacı/ kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarım tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirdi önlemleri almak tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir” düzenlemesini, 3, maddesinin birinci fıkrasının (1) bendi, “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan; eser, taşıma, simsarlık; sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” düzenlemesini, 73. maddesinin birinci fıkrası, “(1) Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir ‘ düzenlemesini, 83. maddesinin ikinci fıkrası, “(2) Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” düzenlemesini içermektedir. Bu tür davalarda alıcının nîhai amacı görevli mahkemenin belirlenmesinde önem arz etmekte olup davacının taşınmazı satın alma amacı irdelenmelidir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde müvekkilinin dava konusu 4 adet taşınmazı yatırım amacı ile satın aldığını açıkça beyan ve kabul etmektedir. Davacının tacir olmadığı, dava konusu taşınmazları yatırım amacı ile satın aldığı, taşınmazların konut niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı-alıcı ile davalı-satıcı yüklenici şirket … A.Ş. arasında imzalanan konut satım sözleşmelerine istinaden tapuda davacıya devredilen taşınmazların tapu kaydındaki ipotekler nedeniyle hukuki ayıplı ifa iddiasına dayalı diğer davalılar lehine taşınmazların tapu kaydındaki ipoteklerin fekki istemine ilişkin olduğu, davacının tacir, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak veya nispî nitelikte ticari uyuşmazlık olmadığı, davacı vekilince davacının dava konusu bağımsız bölümleri yatırım amacıyla satın aldığını bildirdiğinden davanın Tüketici Kanunu kapsamında görülmesinin de mümkün olmadığı, uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına da girmediği uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu anlaşılmakla davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekir. İlk derece mahkemesince tüm delillerin toplandığı, değerlendirilip tartışıldığı, kabul ve reddediliş sebeplerinin gerekçeleriyle açıklandığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususa da rastlanmadığı anlaşıldığından davacı vekili ile davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 353/1-b/l bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2020 tarih ve 2020/376 esas 2020/546 karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Tarifesi gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalı …A.Ş.’den tahsiline, 3-Harçlar Tarifesi gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsiline, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/02/2021