Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/2194 E. 2020/2083 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2194
KARAR NO : 2020/2083
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI : 2019/334 Esas – 2020/661 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … Şirketi ile davalı … adına kayıtlı İstanbul ili Büyükçekmece ilçesi … Köyünde kaim tapuda … ada … parsel … nolu villa nitelikli bağımsız bölümün 2.745.000,00 TL bedelle satımı konusunda sözleşme düzenlendiğini, bedelin ödendiğini, konutun 08/09/2018 tarihinde teslim edilmiş olmasına rağmen tapu devrinin halen yapılmadığını belirterek dava konusu taşınmazın davacı adına tescilini, tescilin mümkün olmaması durumunda ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleşmiş değerinin tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinden özetle; Fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili şirketin üzerine düşen edimlerini yerine getirdiğini, inşaatı bitirip davacı tarafa teslim ettiğini, davacı tarafça dava konusu villayı kullanmakta olduğundan müvekkili aleyhine ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkili şirket yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediğinden her halükarda yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkili şirkete yüklenilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde; Davacının müvekkili … karşı hiçbir sübjektif (maddi) hakkının mevcut olmaması nedeniyle ihtiyati tedbir kararının ön koşulu olan hakkı muhtemel gösteren delillerin bulunmaması muvacehesinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve neticeten müvekkili yönünden öncelikle husumet açısından ve müvekkiline karşı davacının herhangi bir maddi hakkının da bulunmaması nedeniyle haksız ve hukukî temelden yoksun nitelikteki davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “…Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir. Davanın açıldığı tarih itibarı ile 6502 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir .(İstanbul 9.BAM 2018/2349 Esas, 2018/939 Karar ilamı, İstanbul BAM 7.Hukuk Dairesinin 2020/183 Esas, 2020/269 Karar sayılı kararı ile 2020/356 Esas, 2020/633 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.) HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İDM’nin davacı tüzel kişi tacirin TTK md.19 ve TKHK md.3 uyarınca ve yerleşik içtihadlar çerçevesinde hiçbir şekilde tüketici sayılamayacağı gerçeğine rağmen dosyada verdiği görevsizlik kararı uyarınca “Tüketici Mahkemeleri”ni görevli mahkeme olarak belirlemesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan İDM kararının kaldırılmasına talep etmiştir.
DELİLLER : Tapu kaydı, imar durum belgesi, yapı ruhsatı, mimari proje bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yükleniciden temlik alınan bağımsız bölümün tapu iptali ve tescil, terditli olarak da ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre tahsili istemine yöneliktir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, satıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 4077 sayılı Kanunun 3.maddesinin ilk şeklinde “mal” kavramı “ticaret konusu taşınır eşya” olarak tanımlanmışken 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş; diğer unsurlar yanında ” alış-verişe konu olan konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da mal kavramına dahil edilerek, bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır. Eş söyleyişle, 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir. Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.O halde, 4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/c maddesinin kapsamına alındığından, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir.6502 sayılı Kanunun 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Ancak bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici diğerinin satıcı olması gerekir. Somut olayda; davacı ile …Sanayi ve Tic. A.Ş. Arasında Bakırköy … Noterliğinin 22/05/2018 gün … yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi” düzenlendiği, sözleşmede satışa konu taşınmaz bilgilerinde taşınmazın villa niteliğinde olduğu, sözleşme içeriğinde taşınmazdan konut olarak bahsedildiği, bu haliyle sözleşmeye konu taşınmazın villa niteliğinde konut olduğu, davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde taşınmazı satın alma amacına konut olarak kullanma amacını beyan ettiği, dava dilekçesinde taşınmazı ticari ya da mesleki amaçla satın aldığı yönünde herhangi bir beyanının bulunmadığı, bu itibarla davacının “tüketici” olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmak görevi Tüketici Mahkemesine ait olup İDM’nin davaya bakmakta görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesi ile vermiş olduğu görevsizlik kararı yerinde olup davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekir.İlk derece mahkemesince reddediliş sebeplerinin gerekçeleriyle açıklandığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususa da rastlanmadığı anlaşıldığından davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Tarifesi gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40 TL istinaf maktu ret karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2020