Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/2138 E. 2020/2111 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2138
KARAR NO: 2020/2111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA(EK) KARAR TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2015/1192 Esas -2017/1572 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
6100 sayılı HMK’nın 352/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında takip dayanağı 16/01/2011 tarihli fesih protokolü başlıklı belgenin akdedildiğini, anılan protokolde intifa hakkının işlememiş intifa süresine tekabül eden 585.000TL ivaz mukabilinde sona erdirilmesi, işlememiş intifa süresine tekabül eden ivazın fesih tarihini müteakip 30 iş günü içerisinde ödenmesi hususlarında mutabık kalındığını, davalının fesih protokolünde belirlenen sürede borcunu davacıya ödememesi üzerine davalıya ihtarname keşide edilerek borcun en geç 3 gün içinde ödenmesinin , aksi takdirde davalının maliki olduğu Denizli ili Acıpayam ilçesi … köyü … ada ve … parselde kayıtlı taşınmazdaki davacı şirket lehine 1.000.000,00TL bedelli ve 1.dereceden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu da dahil olmak üzere her türlü yasal takibe geçileceğinin ihtar edildiğini, davalı tarafın cevabi ihtarname keşide ederek borcunun bulunmadığını iddia ettiğini, davalının ihtarnameye rağmen borcunu ödememesi üzerine bu alacağın tahisili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalının takipte yer alan borcun tamamına, işlemiş ve işleyecek olan faize, faiz oranına, faiz türüne, borcun ve faizin tüm ferilerine itiraz ettiğinden takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu beyanla, itirazın iptaline, davalının takip tutarının %20sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işbu davaya konu icra takibine dayanak olarak gösterdiği 16/01/2011 tarihli belgede, bahse konu ivazın işlememiş intifa süresine ilişkin olduğunun belirtildiğini, ancak taraflar arasındaki sözleşmelere konu Edirne ili Merkez ilçesi … mahallesi … mevkiinde kain ve tapuda … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmaza ait tapu kaydının incelenmesinde davacı şirketin lehine 15 yıl süreli 14/03/2008 başlama ve 11/03/2023 bitiş tarihli intifa hakkının halen mevcut olduğunu, yapılan protokole rağmen davacı tarafından tapudan terkinin sağlanmadığının görüldüğünü, davacının dayanağı belgenin ve tahsilini istediği bedelin işlememiş intifa süresine ilişkin olduğu göz önüne alındığında, intifa hakkının terkinin sağlanmaması nedeniyle bedelin talep edilmesinin de mümkün olmadığını, davacı ile davalı arasında 16/01/2011 tarihli fesih protokolün ertesi gününe isabet eden 17/01/2011 tarihli 5+5+3 yıl ve 585.000TL bedelli kira sözleşmesinin akdedildiğini, dolayısıyla fesih protokolüne konu bedel ile kira sözleşmesinde belirlenen bedelin mahsup edildiğini, davacı tarafından işbu kira sözleşmesinin tapuya şerh edilmediği, taşınmazın davacı şirkete teslim edilmediği ve bu nedenle davacı şirketin kira bedelini ödeme borcunun doğmadığını iddia ettiğini, 17/01/2011 tarihli kira sözleşmesinin 5.maddesi gereğince kira sözleşmesinin tapuya şerhi hususunda davacı şirketin münferiden yetkilendirildiğini, somut olayda tescilin yapılmasında davalının herhangi bir yükümlülüğü olmadığını, davacı şirketin taşınmazın teslim edilmediğine dair iddialarının mesnetsiz olduğunu, zira kira sözleşmesine konu taşınmazın, taraflar arasında akdedilen bayilik anlaşmaları gereği, BP istasyonu olarak davalı tarafından işletildiğini, davacının ne fesih protokolü gereği intifa hakkının tapudan terkini yükümlülüğünü, ne de kira sözleşmesi gereği sözleşmenin tapuya şerh edilmesi yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacının iddialarının haksız olduğunu beyanla, davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Yerel mahkemece 21/11/2019 Tarihli ara kararı ile “…Davacı vekili 06/11/2019 tarihli dilekçe ile, davadan, diğer tüm dava ve talep hakları saklı kalmak üzere ve davalı tarafça vekalet ücreti ile yargılama gideri talep edilmemesi koşuluyla feragat ettiklerini bu nedenle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Dava dosyasında mahkememizce verilen 27/12/2017 tarihli karar ile davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş olup, dosyadan el çekilmiş olduğundan ve feragat konusunda karar verme yetkisi mahkememizde olmadığı” gerekçesiyle; Dosyada mahkemece karar verilmiş olup, dosyadan el çekilmiş olduğundan ve feragat konusunda karar verme yetkisi mahkemede olmadığından ek karar verilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davadan el çekmesi sebebiyle feragat talebi hakkında karar veremeyeceği yönünde hüküm tesis edilmiş ise de hüküm kesinleşmeden ve istinaf yoluna başvurulmadan davadan feragat edilmiş olduğundan feragat hakkında tek karar mercinin yerel mahkeme olduğunu, Yargıtay’ın da birçok kararında hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat halinde hakimin dosya üzerinden bu konuda ek karar vereceğini kabul ettiğini, ek kararda hukuka uyarlık bulunmadığını, açıklanan nedenlerle İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1192 esas 2017/1572 karar sayılı dosyasından tesis edilen 21.11.2019 tarihli ek kararının kaldırılarak davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Ek kararın tebliğine ilişkin tebliğ mazbataları ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. İDM’nin dosyada mahkemece karar verilmiş olup, dosyadan el çekilmiş olduğundan ve feragat konusunda karar verme yetkisi mahkemede olmadığından ek karar verilmesi isteminin reddine ilişkin 21/11/2019 tarihli ek (ara) kararı davacı vekili ile davalı vekiline 15/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, ek (ara) karar davacı vekilince 01/09/2020 tarihinde istinaf edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun istinaf dilekçesinin reddi başlıklı Madde 346 (1) İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344 üncü maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder. (2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.”hükmünü içermektedir. Davacı vekiline İDM’nin 21/11/2019 tarihli ek (ara) kararı 15/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekilince 01/09/2020 tarihinde ek (ara) karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İDM’nin 21/11/2019 tarihli ek (ara) kararına karşı HMK’nun 346 -(2).maddesi gereğince tebliğ tarihi olan 15/12/2019 tarihinden itibaren 1 hafta içinde istinaf kanun yoluna başvurulabileceğinden davacı vekilince 1 haftalık kanuni sürenin bitiminden sonra 01/09/2020 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun süre yönünden usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçeye göre; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun SÜRE YÖNÜNDEN USULDEN REDDİNE, 2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf masraflarının üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1. bendi ile aynı Kanun’un 361 ve 362. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2020