Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/2070 E. 2020/1870 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2070
KARAR NO: 2020/1870
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2020
NUMARASI: 2019/976 Esas- 2020/624 Karar
DAVANIN KONUSU: Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescil, Olmadığı Taktirde Ödenen Bedelin Tahsili
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
YAZIM TARİHİ: 31/12/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dava dosyası incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan … ŞTİ. arasında 05/09/2018 tarihinde noter huzurunda düzenleme şeklinde … ve … yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalılardan … ŞTİ.’ye kayden ait … ve … bağımsız bölüm numaralı 2 adet taşınmazı toplam 3.600.000,00 TL karşılığında satın aldığını, müvekkilinin sözleşmeden doğan tüm borçlarını ödediğini, edimlerini yerine getirdiğini, ancak tapu tescilinin bugüne kadar yapılmadığını, taşınmazın müvekkiline teslim edildiğini ve kullanmaya başladığını, davalılar arasında fiili ve organik iş birliği ve ortaklık bulunduğundan tüm taleplerden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, açıklanan nedenlerle öncelikle dava konusu gayrimenkulün üçüncü kişilere devir ve temlikinin engellenmesi amacıyla …389 ve devamı maddelerine göre tapu kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, tescil talebinin mümkün olmaması ihtimali nazara alınarak bu durumda da müvekkili alacağının teminen sadece dava konusu gayrimenkul ile sınırlı olmak üzere ayrıca ihtiyati haciz konulmasına, terditli davaya konu ilk talebinin İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, … Sokak … ada, … parselde kain tip … villa tipi … ve … bağımsız bölümlerin kaydının iptali ile müvekkili adına tapu tesciline, tapu iptal tescil davasının hüküm altına alınmasının mümkün olmaması halinde davanın terditli dava kabul edilmesine, dava konusu gayrimekul için ödenen 3.600.000,00 TL bedel ile natamam sonra yapılan tüm masraflarla birlikte munzam zarar hesabıyla yahut denkleştirici adalet nazara alınarak hesap edilecek rayiç değerden aşağı olmayan bedelin dava tarihinden başlayacak en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin diğer davalı … A. Ş ile yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde İstanbul İli Büyükçekmece İlçesi, … Köyünde kain, tapuda … Ada, … parsel olarak kayıtlı Villa niteliğinde olan … ve … bağımsız bölümü sattığını, yer teslimini de davacıya yaptığını, ancak diğer davalı … A.Ş’nin yarattığı haksız ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devir işlemini gerçekleştiremediğini, müvekkili şirketin Toskana Vadisi 3 Faz olarak tanımlanan etaplarda satışa başlamadan evvel; diğer davalı … A. Ş ile 28.01.2013 tarihinde Niyet Mektubu ve toplantı tutanağını imzalayarak İstanbul İli Büyükçekmece İlçesi, … Köyünde kaim, tapuda … ada, … parsel sayısında kayıtlı daha evvel kat irtifakı kurulmuş taşınmaz üzerinde proje geliştirmek için mutabakata vardıklarını, akabinde müvekkilinin İstanbul İli Büyükçekmece İlçesi, … Köyünde kaim, tapuda … ada, … parsel sayısında kayıtlı taşınmazda 187 adet villanın yapılması ve satışı için diğer davalı diğer davalı … A. Ş ile hasılat paylaşımı esasına dayalı Kadıköy … Noterliğinin 19.06.2014 tarih … yevmiye numarası ile “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalandığını, 19.06.2014 tarihli ana sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkili şirket ile diğer davalı … bu defa Kadıköy … Noterliğinin 23.10.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ek sözleşmeyi düzenlediklerini, ilk ana sözleşmenin imzalanmasından sonra satış ve pazarlama konusundaki yetki de sözleşmeler ile müvekkili şirkete verildiğinden müvekkili ve diğer davalı … A.Ş. projenin lasmanını yani tanıtımının proje ortaklığı olarak birlikte yapıldığını, diğer davalı … Şirketi ile müvekkili şirket … tarafından yapılan sözleşmeler ve projenin tanıtımının birlikte yapılması sonrasında bu sözleşmeler kapsamında ve bu sözleşmelere dayalı müvekkili şirketin satış yetkisi uyarınca Müvekkili şirket davacı … ile, İstanbul İli Büyükçekmece İlçesi, … Köyünde kaim, tapuda … ada, … Parsel olarak kayıtlı villa niteliğinde olan … ve … bağımsız bölüm numaralı taşınmazın satışı ile ilgili olarak “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşme “sini imzaladıklarını ve anılan … ve … nolu bağımsız bölüm davacıya teslim ettiğini, davacıya müvekkili şirketin satışı yapmış olmasına ve inşaatı tamamlayıp yer teslimini de gerçekleştirmiş olmasına rağmen, davacıya tapu devir ve tescil işleminin gerçekleştirememesin nedeni diğer davalı … A.Ş. tarafından yaratılan haksız ve mesnetsiz muaraza olup; bu konuda diğer davalı … A. Şnin yarattığı haksız ve mesnetsiz muarazanın giderilmesi için müvekkil şirket tarafından diğer davalı … aleyhine dava açıldığını, davacıya satılan yerin tapusu halen diğer davalı … A.Ş.nin üzerinde olup esasında davacıya tapu devrinin yapılması gerektiğini, söz konusu talepleri diğer davalı …ın yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığından sorumluluğun diğer davalıda olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin gelir paylaşımlı kat karşılığı inşaat sözleşmesi esaslarına göre düzenlenmiş karma nitelikte olmakla birlikte, adi ortaklık unsuru öne çıkan bir sözleşme olduğunu, sözleşme konusu ile ilgili tarafların hak ve yükümlülükleri belirlenirken adi ortaklık hükümleri çerçevesinde bakılması gerektiğini, şirketin huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, söz konusu davanın açılmasına kusurlu ve haksız mesnetsiz eylemleri neticesinde diğer davalı … Şirketi sebebiyet verdiğinden müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmemesi gerektiğini belirterek müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, inşaatı bitirip davacı tarafa teslim ettiğini, davacı taraf dava konusu villayı kullanmakta olduğundan müvekkili aleyhine ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkil şirket yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline karşı maddi hukuka dayalı hiçbir alacağının ve talep hakkının bulunmadığını, müvekkilinin “davalı sıfatının” bulunmadığı ve müvekkili … A.Ş. aleyhine tescil veya tazminata karar verilmesinin hukuken mümkün bulunmadığını, davacı ile diğer davalı … A.Ş.arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan, arsa maliki müvekkili aleyhine cebrî tescil veya tazminat talebini içeren bir dava açılması hukuken mümkün bulunmayıp, müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığını, sözleşmenin, hiçbir şekilde adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olmadığını, müvekkili ile davalı … arasında bir adi ortaklık sözleşmesi yapma ve müşterek gayeye birlikte ulaşma konusunda ortak irade mevcut olmadığını, müvekkiline ait arsa üzerinde fuzuli şâgil konumunda bulunan davacıya karşı tüm yasal haklarımız saklı olmak üzere öncelikle husumet açısından ve müvekkiline karşı davacının herhangi bir maddî hakkının da bulunmaması nedeniyle haksız ve hukukî temelden yoksun nitelikteki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir. Davanın açıldığı tarih itibarı ile 6502 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir .(İstanbul 9.BAM 2018/2349 Esas, 2018/939 Karar ilamı, İstanbul BAM 7.Hukuk Dairesinin 2020/183 Esas, 2020/269 Karar sayılı kararı ile 2020/356 Esas, 2020/633 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.) HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine” gerektiği gerekçesiyle; 1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tüzel kişi tacirin tüketici olamayacağı ve davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği hususunda Yargıtay’ın emsal içtihatları ile hukuk doktrinin tam bir itifak içinde olduğunu, kâr elde etmekten başka amacı olması hukuken mümkün olmayan davacı şirketin tüketici olduğunu kabul etmenin her türlü bilimsel gerçeğe ve açık yasa hükmüne aykırılık teşkil edeceğini, müvekkili ile davalı arasında hiçbir tüketici işlemi ve ilişkisi mevcut olmadığını, davacı ile …A.Ş.arasındaki sözleşme ilişkisinin tamamen dışında bulunan ve sadece arsa maliki sıfatına haiz bulunan müvekkili şirket ile davacı arasında tüketici hukukuna ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna dayalı hiçbir hukuki ilişki bulunmadığından davacının müvekkili bakımından tüketici olarak kabulünün mümkün bulunmadığını, açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin 24.09.2020 tarihli görevsizlik kararı bağlamında, müvekkili bakımından Tüketici Mahkemelerini görevli olarak göstermesi usul ve yasaya aykırı olup, işbu kararına karşı istinaf talebi kabulü ile kanuna ve usûle aykırı kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gayrimenkul satış sözleşmeleri, Tapu kayıtları, Delil listesi sunulan ve toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır. Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir. Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur. Dava konusu somut olayda; davacı şirket ile davalı … A.Ş.arasında dava konusu villa niteliğindeki … ve … bağımsız bölüm nolu taşınmazlara ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, dava konusu taşınmazların konut (villa) niteliğinde olduğu, davacı şirket vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde dava konusu gayrimenkullerin konut olarak alındığını ve konut olarak kullanıldığını, ticari veya mesleki bir amaçla hareket edilmediğini ileri sürdüğü, tüzel kişilerin lojman, konut ya da başka amaçla kullanılmak üzere mal satın aldıklarında tüketici sayılmalarının önünde yasal bir engel bulunmadığı, davacının iddialarının aksine dosyada bu aşamada kanıtta bulunmadığı anlaşılmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Her ne kadar davanın her iki tarafı da tüzel kişiliğe sahip ticari şirket ve tacir ise de bir işin ticari iş olmasının bu konudaki uyuşmazlığın da ticaret mahkemesinde görülmesine yeterli olmadığı, davacının istinafa cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazların konut olarak alındığını ve konut olarak kullanıldığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. 6502 Sayılı Yasa kapsamında tüketici gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir. Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararı ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür. Davalı … A.Ş.vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden reddi gerekir.
İlk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususa da rastlanmadığı anlaşıldığından davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarih ve 2019/976 Esas,2020/624 karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf maktu karar ve ilam harcı davalı … A.Ş.’den peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/12/2020