Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/1765 E. 2022/1958 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1765
KARAR NO: 2022/1958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2020
NUMARASI: 2019/76 Esas, 2020/415 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …’nin arsa maliki diğer davalı …- … Ortak Girişimi’nin ise yüklenici olduğu İstanbul ili, Gaziosmanpaşa İlçesi , … Mahallesi … parsellerinde yapılmakta olan “…” isimli projede yer alan 12 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını, sözleşmenin imzalandığı tarihte yüklenicilerden … Anonim Şirketi’nin unvanı önce … A.Ş. olarak değiştirildiğini, ve adi ortaklık unvanının … – … Adi Ortaklığı (… Adi Ortaklığı) olarak tadil edilmesine karar verildiğini, sözleşmenin imzalandığı tarihte yüklenicilerden … A.Ş olan isminin ise tam bölünme yolu ile bölünerek Ticaret Sicilinden terkin olduğunu, ortaklığın bölünme yolu ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Hesaplarına Devredilmesi Dolayısıyla ortaklığın ünvanının … Ortaklığı olarak tadil edilmesine karar verildiğini, müvekkilinin sözleşmenin kendisine yüklediği tüm edimleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, son olarak KDV bedeli ile tapu harç bedelini davalılardan … Şirketinin hesabına yatırdığını, davalı şirketler tarafından verilen taahütler yerine getirilmediğini belirterek davanın kabulü ile dava konusu 12 numaralı bağımsız bölümün müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasına,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihale makamı olarak düzenlediği ihale neticesinde diğer davalılar yüklenici şirket ile arsa satış sözleşmesi imzaladığını, yüklenici şirket sözleşmeye konu işi müvekkilinden bağımsız bir şekilde inşa edip satış işlemlerini de gerçekleştirildiğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, aynı mahiyette başka bir projeye ilişkin müvekkiline yöneltilen davalarda da müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğine dair kararlar verildiğini ve verilen kararların bir kısmı Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, emsal kararlar ile Yargıtay içtihatları esas alınarak davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini, davacının tarafın tüm iddia ve beyanları ile taleplerini kabul etmediklerini belirterek davanın ihale ile arsa satışı yapan müvekkili açısından usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu bağımsız bölümün davacıya 21.03.2019 tarihinde devredildiğini, eldeki dava konusu tapunun davacıya devri gerçekleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: …’ce “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava tapu iptal ve tescil davası olup davacı taraf, Gaziosmanpaşa … Mah. … Parsel … blok … No’lu bağımsız bölüm olan dava konusu taşınmazın yapılan sözleşme uyarınca müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiş, taşınmazın dava açıldıktan sonra davacı adına 21.03.2019 tarihinde tapuya kayıt ve tescil edildiği getirtilen tapu kaydı ile anlaşılmıştır. Davalılardan … kendisine husumet yöneltilmeyeceği iddiasıyla husumet itirazında bulunmuş ise de Arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı usulü ile yapılması işine ait sözleşme incelendiğinde … A.Ş.’nin arsa sahibi diğer davalı firmaların ise yüklenici sıfatını taşıdıkları, açılan dava tapu iptal ve tescil davası olması ve arsa sahibi ile yüklenici firmaların taraf sıfatlarının bulunduğu anlaşılmakla husumet itirazının reddine karar vermek ve dava konusu taşınmaz yargılamaya devam ederken davacı tarafa devredildiğinden dava konusuz kalmış olup hüküm kurulması yer olmadığına…” gerekçesiyle davacı lehine nispi vekalet ücretine ve yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …’ın ihale makamı olarak düzenlediği ihale neticesinde diğer davalılar yüklenici şirket ile arsa satış sözleşmesi imzalandığını, yüklenici şirketin sözleşmeye konu işi …’tan bağımsız bir şekilde inşaa edip satış işlemlerini de gerçekleştirdiğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, … ile yüklenici şirketler arasındaki ilişkinin iş devri eser sözleşmesi niteliğinde olmadığını, …’a ait arsa bedeline karşılık yüklenici şirket tarafından anahtar teslimi üzerinden yapılıp satışı gerçekleştirilecek binaların satışından elde edilecek gelirden sözleşmede belirlenen arsa satış bedelinin ödenmesi tahmin edilen bedelin üzerinde gelir elde edilmesi halinde ise bu gelirin bir kısmının …’a verilmesine dair arsa satış sözleşmesi olduğu, tüm işlemlerin …’tan bağımsız olarak yüklenici şirketler tarafından yapıldığı, yargılama sırasında bağımsız bölümün diğer davalılarca satışı yapılan davacı adına tescil işleminin gerçekleştiğini, davacı ve davalılar arasındaki sözleşmesinin adi yazılı şekilde düzenlendiğinden yalnızca sözleşmenin taraflarını bağlayacağını, sözleşme dışı … aleyhine hüküm kurulmuş olmasının kabul edilemeyeceğini, … aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek İDM kararının kaldırılmasına davanın müvekkili yönünden usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıklar 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile çözüme ulaştırılmaktadır. 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla “tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hâllerinde; olayın özelliğine göre Medeni Kanununun 2. maddesi gözetilerek açılan tescil davasını kabul edilebileceği” kabul edilmiştir. Kural olarak Türk Borçlar Kanunumuzda (TBK) sözleşmelerin yapılışı bir şekle tabi tutulmamıştır. Fakat taşınmaz mülkiyetinin devrine ilişkin sözleşmelerin 818 sayılı Borçlar Kanununun 213 (TBK 237)., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706., Noterlik Kanununun 60., ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde resmî şekilde yapılacağı düzenlenmiştir. Buradaki şekil şartı ispat değil, bir geçerlilik şartı olup, resmî şekle uyulmadan yapılan sözleşme kesin hükümsüzlük yaptırımı ile karşılaşacak ise de, 30.09.1988 gün ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile buna istisna getirilmiştir ve harici satış sözleşmesinin alıcısı konumunda olan kişinin tescil isteminin kabul edilebilmesi için; 1. Satışa konu taşınmazın Kat Mülkiyeti Kanunu’na tabi olarak yapılması, 2. Alıcının edimlerini yerine getirmiş olması, 3. Satıcının bağımsız bölümü teslim etmiş olması, 4. Satıcının tescile yanaşmaması, Koşullarının var olması gerektiği kabul edilmiştir. Bu şekilde İçtihadı Birleştirme Kararı gerek kendi taşınmazı üzerine gerekse üçüncü kişi taşınmazı üzerine bina yapmakta olan kişilerin, binanın yapımı aşamasında sattığı bağımsız bölümlerin parasını kullanıp, daha sonra da enflasyon nedeniyle paranın değer kaybetmesi, bununla ters orantılı olarak satılan yerin kıymetlenmesi sonucu, yukarıda belirtilen yasa maddelerinin öngördüğü şekil zorunluluğundan yararlanmak istemelerini ve böylece Türk Medeni Kanununun (TMK) 2. maddesine aykırı davranışları önlemeyi amaçlamıştır. Somut uyuşmazlıkta, yargılama sırasında taşınmazın davacı adına tescilinin sağlanmasıyla davanın konusuz kaldığı ve mahkemece esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulduğu, davalı tarafın yargılama gideri ve avukatlık ücreti yönünden istinaf itirazında bulunduğu görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331. maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak dava tarihindeki tarafların haklılık durumu gözetilerek bir karar verilmesi gerekir. Başka bir ifadeyle mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekir. Davalı … vekili müvekkiline husumet yöneltilemeceğini belirterek istinaf talebinde bulunmuş ise de … parselle ile ilgili arsa satışı karşılığı hasılat paylaşımı işine ait 14/10/2011 tarihli sözleşmenin konusu incelendiğinde; davalı …’ın arsa maliki olduğu yargılama sırasında dava konusu bağımsız bölümün 21/03/2019 tarihinde davalı … adına tapuya kayıtlı iken satış sureti ile davacı adına tescilinin gerçekleştiğinin bu haliyle husumet itirazının yerinde olmadığı, yargılama sırasında taşınmazın davacıya devredilmiş olması ve davalının yargılıma sırasında davanın reddini savunması karşısında davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı bulunduğunun tespit edildiği görülmüş ve yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik İDM kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf itirazlarının reddi gerektiği kanısına varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2020 tarih ve 2019/76 Esas, 2020/415 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Tarifesi gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar ve ilam harcın peşin alınan 54,40 TL harcından mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan tahsiline, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2022