Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/1675 E. 2020/1963 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1675
KARAR NO: 2020/1963
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2020/367 Esas – 2020/370 Karar
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davalı şirket arasında akdedilen 15.03.2015 tanzim tarihli sözleşme ile İstanbul, Esenyurt … ada … parsel üzerinde, adı geçen davalı şirketin inşa etmekte olduğu “…” projesindeki … Blok … kattaki … bağımsız bölüm numaralı daireyi 366.300.-TL bedel ile ve … bağımsız bölüm numaralı daire de 361.200.-TL bedel ile müvekkile satıldığını, müvekkilini satış bedelinin tamamını ödediğini, anılan bağımsız bölüm dairelerin proje üzerinden müvekkile satıldıktan sonra inşaatı yapan davalı şirketin, diğer davalı şirketlerden kredi aldığını, teminat olarak da … parsel sayılı ana taşınmaz üzerine teminat ipoteği verdiğini, bu davalıların ana taşınmaz üzerine yapılmakta olan inşaattaki bağımsız bölüm dairelerin proje üzerinde başka kişilere satıldığını bilmesine rağmen ipoteği koyduklarını, her üç davalının bu işlemleri kötü niyetli olarak yaptıklarını ve işbu ipoteği kötü niyetle koyduklarını, müvekkilinin, ana taşınmazın tapu kaydına konulan teminat ipoteğinden sorumlu olmadığını belirterek dava konusu taşınmazların tapu kaydındaki teminat ipoteğinin fekkine / kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınması gerektiğinden HMK 138 maddesindeki düzenleme de gözetilerek HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine taşınmazların bulunduğu Esenyurt İlçesi yargı alanı olarak Büyük çekmece adliyesine bağlı olduğundan Büyük Çekmece Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Konut satış sözleşmesinin tanzim tarihi 19/05/2013 tarihi olup 09/07/2015 tarihinde “ince işler yapım sözleşmesi” akdedildiğini, HGK’nun 2010/14-358 Esas – 2010/353 Karar sayılı 30/06/2010 tarihli kararında da belirtildiği üzere tüketici konumunda olmayan, tüketici işlemi sayılmayan, İDM’nin de tespit ettiği gibi birden fazla bağımsız bölüm daire satın almış olması sebebiyle yatırım maksadı ile bağımsız bölüm daire satın alan gerçek kişilerin anılan bağımsız bölüm dairelerin tesciline karar verilmesi talebi ile ikame olunan davaların Ticaret Mahkemelerinde görüleceğinin açık bir şekilde belirtildiğini, dolayısı ile müvekkilinin yatırım amacı ile müteahhidin davalı şirketten iki adet bağımsız bölüm daireyi projeden satın alması ticari iş olup satım sözleşmesinden sonra müteahhitin davalı ile diğer davalılar arasındaki ilişki sebebiyle ana taşınmaz üzerine konulan ipoteklerin fekki davası ticari dava olup görevli mahkemenin İDM olduğunu, davalılar arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı olmakla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek İDM’nin davanın konusunu hatalı yorumladığını, müvekkilinin herhangi bir borcu sebebiyle konulan ipoteğin söz konusu olmadığını, istinafa konu İDM kararının kaldırılmasını ve görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Tİcaret Mahkemesi olduğuna karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İDM kararına konu uyuşmazlığın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerince görülmesi gerektiğini, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 4. Maddesinin F bendi gereğince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, 16/01/2020 tarihli 2019/3362 Esas – 2020/50 Karar sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi Kararı gereğince de görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, husumet yaygınlaştırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğunu, müvekkili banka ve … arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devralındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı …ya karşı ileri sürülebileceğini, 30/09/1988 tarihli 1987/2 Esas 1988/2 Karar sayılı YİBGK kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili banka tarafından bilinmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu, belirterek istinaf taleplerinin kabulü ile İDM kararının kaldırılmasını, yeniden hüküm tesis edilerek dava dosyasının yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tapu senedi ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yükleniciden alınan bağımsız bölüm üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava dosyası içerisinde mevcut bilgilerden dava konusu taşınmazların davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, taşınmazın tapu kaydında davalı bankalar lehine ipotek şerhleri bulunduğu sabittir. Mahkemece, davanın ticari nitelikte olmadığı gerekçesi ile davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiği belirtilerek görevsizlik ve aynı zamanda Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine de yetkisizlik kararı vermiştir. Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. Mahkemelerin görevleri kanunla düzenlenir ve kamu düzenine ilişkindir. Görev bir dava şartı olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. İpoteğin fekki talebi aslında bir olumsuz tespit davası olduğundan genel mahkemeler görevlidir. Olumsuz tespit davalarında borçlu-davacının borçlu olmadığını iddia ettiği alacağın niteliğine göre asliye hukuk, ticaret, tüketici ya da iş mahkemeleri görevlidir. Görevli mahkemeleri tespitte ipoteğin hukuki sebebini oluşturan alacak ilişkisine bakmak gerekir. Alacak ilişkisi ticari ise ticaret mahkemeleri davaya bakmakta görevlidir. Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; eldeki davada davacı yükleniciden yatırım amacıyla satın almış olduğu taşınmazlar üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep etmektedir. Davacı gerçek kişi olup satın alınan taşınmazlar davacının ticari işletmesi ile ilgili değildir. Davacının beyanına ve satın alma amacına göre tüketici de değildir. Davacının yatırım amacı ile birden fazla taşınmaz alması davacı ile yüklenici arasındaki işlemin ticari ilişki olduğu sonucunu doğurmaz. Bu itibariyle eldeki dava mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla İDM’nin bu yöndeki tespitinde bir yanılgı bulunmamaktadır. Mahkemenin görevine yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmayıp reddi gerekmiştir. Ancak 6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/1. maddesi, “Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şeklindedir. Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir. Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Kuru B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s 190). Dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde belirtilmiş olup, anılan düzenlemenin 1. bendinin (c) alt bendinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bir dava ancak görevli mahkemece incelenebilir. Mahkeme her şeyden önce görevli olmalıdır. Madde dava şartlarını sıra ile vermiş olmakla görevsiz mahkemece bu husus atlanarak kendisinden sonra gelen diğer dava şartlarının incelenmesi yasaya aykırı olacaktır. Bu durumda kesin yetkiye ilişkin dava şartı varsa bunu inceleme ve değerlendirme yetkisi görevli mahkemeye ait olacağından İDM tarafından görevsizlik kararı verilirken aynı anda yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davaya bakmakta görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu yönündeki istinaf başvurusunun reddine, davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, kamu düzeni yönünden yapılan inceleme ile görev yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince kabulüne, kararın kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince davanın görevli mahkemenin belirlenip gönderilmesi için için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE, kamu düzeni yönünden yapılan inceleme ile görev yönünden istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince KABULÜNE, 3-Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesinin 27/02/2020 tarih, 2020/239 Esas ve 2020/151 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5-Davacı tüketici olup harçtan muaf olduğundan harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davalıya iadesine, 7-Davalı … tarafından yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına, 8-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2020