Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/1423 E. 2020/1421 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1423
KARAR NO : 2020/1421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 3.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI : 2015/284 Esas – 2019/622 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile dava dışı Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında 30/07/2004 tarihinde “restore et-işlet-devret” modeliyle eser sözleşmesi ve kira sözleşmesinin unsurlarını taşıyan karma bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşme ile taraflar, mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi … Caddesinde kain ve tapuda … pafta, … ada, … parselde kayıtlı ve eski eser olan “Yeni Valide Camii İmareti’nin müvekkiller tarafından restore edilmesi ve bir yıl projelerin hazırlatılarak ilgili Koruma Kurulundan karar alınması, bir yıl da restorasyonun yapılması için olmak üzere toplam (1+1+8) 10 yıl süreyle müvekkillerin işletmeleri için kiraya verilmesi hususlarınla anlaştıklarını, İmaret Binasının Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından müvekkillerine “işyeri teslim tutanağı” ile 09/08/2004 tarihinde teslim edildiğini, imaret binasının röleve restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanarak İstanbul 3 .Nolu Kültür ve Tabii Varlıklarım Koruma Kurulunca 20.04.2005 tarih ve 544 sayılı kararı ile onaylandığını, Üsküdar Belediyesi’nin 28/07/2005 tarih vc 7/144 nolu yapı ruhsatı ile İmaret Binası’nın restorasyon çalışmalarına başlandığını, restorasyon çalışmaları devam ederken İmaret Binası’nın bulunduğu Üsküdar Meydanında Marmaray inşaatının başladığını, restorasyon çalışmalarının %95’inin, bitirildiği sırada, davalıların yürüttükleri Marmaray kazı çalışmaları nedeniyle müvekkillerin restorasyon çalışmalarının %5’lik kısmının zorunlu olarak bitiremediğini, çalışmalarına Mayıs 2006’da ara vermek zorunda kaldıklarını, bunun üzerine restorasyon çalışmalarının %95’i bitmiş bir biçimde İmaret Binası’nın geçici kabulünün yapılmasını 16.10.2006 tarihinde Vakıflar İstanbul II. Bölge Müdürlüğünden talep ettiklerini, müvekkillerin İmaret Binası’nın restorasyonu için yaptıktan giderlerin toplam 689.117,92TL olduğunu, İmaret Binası’nın bulunduğu Üsküdar Meydanında Marmaray inşaatı başlayınca, davalı …’nın Marmaray yapım işini verdiği (diğer davalılardan oluşan) … Konsorsiyumu tarafından, imaret Binası’nın etrafı Eylül 2006’da metal panellerle çevrilerek müvekkillerin Binadan yararlanmasının engellendiğini, İmaret Binasını restore etmelerinden sonra, davalılar tarafından, binanın yakın çevresinde ve yer altında yapılan Marmaray inşaatı ve kazı çalışmaları nedeniyle, imaret Binası zarar gördüğünü ve davalılar tarafından 2008-2012 senelerinle binanın onarım çalışmaları yaptıklarını, davalılar tarafından İmaret Binası’nın çevresinin metal panellerle çevrilerek binanın kullanımının engellendiğini ve bu engellemenin devam ettiğini, müvekkillerinin binayı işletmeye açamadığını, bu durumun çeşitli mahkemelerdeki Bilirkişi Raporlarıyla tespit edildiğini, davalıların haksız müdahaleleri nedeniyle İmaret Binasından yararlanamadıklarını, işyerlerini kiraya veremediklerini, ancak 01/08/2004 tarihinden itibaren bugüne kadar müvekkiller aleyhine kira bedelleri işletildiğini, kira borcunun 01/08/2004 -31/10/2005 dönemine kadar olan 242.126,00TL’lik kısmının müvekkiller tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğüne ödendiğini, kira bedellerinin geri kalan kısmı, İmaret Binasını işletmeye açamadığı için zor durumda kalan müvekkilleri tarafından ödenemediğinden, Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu kira bedellerinin tahsili için müvekkiller aleyhine takip başlattığını, davalıların İmaret Binası’na haksız müdahaleleri nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne karşı dava açıldığını ve kira süresinin 01.08.2015 tarihine kadar uzatıldığını, 01.08.2004 tarihinden 31.07.2014 tarihine kadar müvekkiller aleyhine işleyen kira bedelleri, ferileri hariç toplam 4.440.196,96TL’ye ulaştığını, sözleşmenin 22.maddesinde Binanın “bir yıl projelerin hazırlatılması ve ilgili Koruma Kurulundan karar alınması, bir yıl da restorasyonun yapılması için olmak üzere (1+1+8) toplam 10 yıl süreyle kiraya verilmesinin” kararlaştırıldığını, İmaret Binası’nın Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından müvekkillere 09.08.2004 tarihinde teslim edildiğini, restorasyon çalışmalarının %95’ini bitirdikleri sırada davalıların yürüttükleri Marmaray kazı çalışmaları nedeniyle Nisan -Mayıs 2006’da zarar gördüğünü ve binanın etrafının Eylül 2006’da davalılar tarafından metal panellerle kapatılması nedeniyle restorasyona ara vermek zorunda kaldıklarını, ara verilmek zorunda kalınmadığı taktirde sözleşmede öngörülen iki yıllık süre içinde en geç 01.08.2006 tarihinde restorasyonu tamamlayarak, binadaki dükkanları üçüncü şahıslara kiraya vermek suretiyle işletmeye açabileceklerini, davalıların haksız müdahaleleri olmasaydı binadaki 14 adet mahalli işletmeye açabileceklerini, 01.08.2006 tarihinden itibaren sözleşme süresinin sonu olan 31.07.2014 tarihine kadar 8 yıl süreyle üçüncü şahıslara işyeri olarak kiraya verip, kira geliri elde edeceklerini, bu nedenlerle, İmaret Binasına davalıların haksız müdahaleleri yüzünden müvekkillerin doğan maddi zararlarının (kira gelir kaybının) tahkikat sonucunda tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda HMK. Mad. 107/2 uyarınca arttırılmak üzere ve fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik asgari 10.000,00TL. maddi tazminatın (kira gelir kaybının), tahakkuk tarihlerinden itibaren (her ay için belirlenecek kira gelir kaybı miktarına her ayın sonundan itibaren) işleyecek yasal ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsil edilerek, tahsilde tekerrür olmamak üzere, müteselsil tazminat alacaklısı olan müvekkillere ödenmesini, delil tespiti ve davanın kabulünü, HMK. Mad.107/2 uyarınca arttırılmak üzere ve fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik asgari 10.000-TL, maddi tazminata, kira gelir kaybı miktarına bir ayın sonundan itibaren işleyecek yasal ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Ulaştırma Bakanlığı cevap dilekçesinde özetle; Davacının Bakanlık aleyhine, konusu ve dayanılan sebepler aynı olan İstanbul 9,İdare Mahkemesi’nin 2007/2326 Esas 2009/699 Karar sayılı dosyası üzerinden verilen 14.04.2009 tarihli karar ile davacının davasının reddedildiğini, ve Danıştay 10. Dairesi’nin 2009/12740 Esas 2013/5852 Karar sayılı 04.07.2013 tarihli ilamı ile idare mahkemesi kararının onandığını, kesin hüküm ve derdestlik nedeniyle davanın reddini, HMK114/1b maddesi uyarınca yargı yoluna ilişkin dava koşulu gerçekleşmediğinden, davalı Bakanlık aleyhindeki davanın HMK l 15/2.maddesi uyarınca usulden reddini, Marmaray Projesi kapsamında yapılan inşaatın binaya erişimi engellemediğini ve kira kaybı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, imaretin istasyon inşaatı nedeniyle zarar görmemesi için her türlü tedbirin Marmaray Projesi uygulama sorumlularınca alındığını, idarece yapılan tüm işlemlerin usul ve yasalara uygun olduğunu, davacının talep ettiği 01/08/2006 -30/07/2014 tarihleri arası zarar (kira gelir kaybı) kaleminin Marmaray Projesi kapsamında yapılan inşaatın binaya erişime engel olmadığından kabul edilemez olduğuna hazır hale getirilmeyen bir yapının işletme kaybı iddiasının olamayacağını, bu nedenlerle davanın usul ve esas yönlerinden reddine, yargılama giderleri vc vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir…. Adi Ortaklığı (…Ticaret A.Ş cevap dilekçesinde özetle; davacının zarar ve fiili öğrenme tarihinin 04/04/2006 olduğunu ve davanın zaman aşımın uğradığını, müvekkil şirketlerin yaptığı her türlü iş ve işlemlerin ilgili otoritelerden izin ve oluru alınarak gerçekleştiğini, dava konusu imaret binasının çalışmalardan etkilenmemesi için kazı sürecinde binanın desteklenmesinin projelendirildiğini ve diğer davalı işveren … aracılığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğünden izin talep edildiğini, ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından önlemlerin alınmasına izin verilmediğini, davacı kiracıların da bu projenin uygulanmasına müsaade etmediklerini, bu nedenle gerek dava dışı Vakıflar Genel Müdürlüğü gerekse davacılar meydana geldiğini iddia ettikleri hasarlardan kendilerinin sorumlu olduğunu, davacının dava konusu alanda haksız müdahalenin devam ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, Marmaray Projesinin 26/10/2013 tarihinde tamamlandığını ve çalışma alanının Üsküdar-Ümraniye Metro Hattı çalışmaları nedeniyle belediyeye devredildiğini, müvekkillerin dava konusu alan ile hiçbir ilgilerinin kalmadığını, davacının binada hasar olduğu ve faydalanılamadığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, davanın sigorta şirketlerine ihbar edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir….. Merkezi Japonya Türkiye İstanbul Şubesi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zarar ve fiili öğrenme tarihinin 04/04/2006 olduğunu ve davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların muhatabının Vakıflar Genel Müdürlüğü olduğunu, tazminat talebine esas teşkil edecek haksız fiilden söz edebilmek için gerekli olan kusur, zarar vc illiyet bağı unsurlarından hiçbirinin oluşmadığını, müvekkil firma ile diğer davalılar … A.Ş. ve … A.Ş.’nin oluşturdukları Adi Ortaklık niteliğindeki TGN Konsorsiyumu Marmaray Projesinin yüklenicisi olduğunu, Marmaray Projesi İnşaat All Risks Sigorta …. ve … A Ş. tarafından teminat altına alındığını, bu nedenlerle davanın sigorta şirketlerine ihbar edilmesini, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yüklenilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “Davacıların, 30/07/2004 tarihinde imaret binasını, “restore et, işlet,devret” modeliyle, dava dışı Vakıflar Genel Müdürlüğünden 10 yıllığına kiralayarak teslim aldıkları; yapılan sözleşmeye göre, 01/08/2004 tarihinden itibaren (1+1) 2 yıl yıllık onarım-restorasyon işlerinden sonra kalan 8 yılda da, binadaki dükkan ve iş yerlerini kiraya vererek işletecekleri açıktır. Davalılardan …. şirketlerinden oluşan … Konkorsiyumu, Marmaray Projesinin yüklenicisidir. İddia, bu konsorsiyumun Marmaray çalışmalarındaki kazı ve beden imalatı sırasında oluşan titreşimlerden dolayı zemin hareketlerine maruz kalması nedeniyle imaret binasında hasar meydana geldiğidir. Dosya içinde mevcut bulunan Üsküdar 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/51 D.iş dosyası, Üsküdar 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/25 D.iş dosyası, Üsküdar 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/17 D.iş dosyası, Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/300 E sayılı(dosya içindeki 03/11/2008 tarihli rapor) dosyalarında yapılan tespitlerden imaret binasında gerçekten de davalıların Marmaray çalışmaları nedeniyle hasar gördüğü sabittir. Keza davalıların, imaret binasının desteklendirilmesini projelendirdiklerine ilişkin beyanlarından, DLH Marmaray Bölge Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürülüğü ile yapılan yazışmalara göre de aynı sonuca varılmaktadır.Vakıflar Genel Müdürlüğünün davacı şirketlerden alacağı kira bedellerine ilişkin çizelge dosyadaki sözleşme ekinde ve bilirkişi raporunun 10. sayfasında gösterilmiştir. Buna göre 120 ay için davacıların 4.340.196,96 TL kira ödeyecekleri belirlenmiştir. Davacıların ticari defterlerindeki kayıtlara göre bu kira borcunun 183.682,00TL’sini ödemiş oldukları, bakiyesinin ödenmemiş olduğu, yine davacıların kayıtlarına göre imaret binası için 01/08/2014 tarihinden 31/07/2014 tarihine kadar toplamda 856.263,33 TL masraf yaptığı anlaşılmaktadır. Davacının elinde olmayan sebeplerle imaret binasını işletmeye açamadığı, iş yerlerini kiraya veremediği için umulan kira gelirinden mahrum kaldığı anlaşılmaktadır. Sac perde levhalarla imaret binasının etrafının kısmen çevrilmiş olması nedeniyle onarım, restorasyon işlerinin tamamlanamadığı, davalı konsorsiyumun binanın özellikle kuzeybatı duvarının kazıdan etkileneceği bile bile çalışmalara devam ettiği ve binanın bu nedenle işletmeye hazır hale getirilemediği anlaşıldığına göre davacı kiracıların uğradığı zarar ile davalıların eylemleri arasında illiyet bağı da mevcuttur. Bilirkişi heyetinin 8 yıl (96 ay) için davacıların mahrum kaldığı kira gelirini 10.506.336 TL+KDV olarak tespit ettiği, yapılan tespitin rayiçlere uygun, kadri maruf olduğu kanaati mahkememizce de isabetli bulunmuştur. Davacılar vekili, 18/01/2018 tarihli dilekçesi ile belirsiz alacak olarak açtığı davasını 10.500.000 TL olarak açıklamış, harcını yatırmıştır.2007,2008 yıllarında, değişik iş dosyalarında bilirkişilerle birlikte sulh hukuk mahkemesince keşif yapılmış, birbirinden farklı bilirkişilerce tel örgü ile saç perde ile ana girişin kapatıldığı, 4 yan girişten birinin kapatıldığı tespit edilmiştir. Gelinen aşama itibariyle, (davanın 2015 yılında açıldığı, kararın 2019 yılı itibariyle verildiği) keşif yapmakta hukuki bir yarar görülmemiştir. Davalıların İTÜ, Boğaziçi, Yıldız Teknik Üniversitelerinden “zemin”, “yapı” bilim dalı başkanlıklarında uzman, doçent seviyesinde akademisyenlerden rapor alınması gerektiğine ilişkin itirazlarına da, ibaret binasının kazı çalışmaları nedeniyle hasar gördüğü, kendi güçlendirme projeleri önerileri dahil olmak üzere VGM ile yaptıkları yazışmalardan açık olduğu için, yargılamayı uzatmaya yönelik bulunarak itibar edilmemiştir.Davalı konsorsiyumu oluşturan şirketlerin bir başka itiraz da alacağın, varsa bile zaman aşımına uğradığı iddiasıdır.Bu bakımdan alacağın dayanağının haksız fiil mu ecrimsil mi olduğu hususundaki itirazları değerlendirmek gerekir. Ecrimisil (TMK m.995), kötü niyetli haksız zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız olarak kullanması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda olduğu tazminattır. Davalılar taşınmazı fiilen ve haksız olarak kullanmadıkları, taşınmazdan yararlanmadıkları için davacının maddi tazminat talebinin ecrimisil tazminatı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacıların, davalıların haksız fiilleri nedeniyle uğradıkları zararları talep ettikleri kabul edilmiştir. Bu kabulden sonra, (TBK. nun m.72) zaman aşımının 2 ve 10 yıl olduğu açıktır. Davalı tarafın, ecrimisil talebi nedeniyle zaman aşımının 5 yıl olduğuna dair itirazlarına ve sunulan hukuki mütalaaya itibar edilmemiştir. Davalıların, kendi beyanlarıyla da sabit olduğu üzere marmaray projesini 26/10/2013 tarihinde tamamlayarak dava konusu çalışma alanını Üsküdar/Ümraniye metro hattını belediyeye devrettikleri anlaşılmaktadır. 2013 yılına kadar davalıların çalışma alanında olduklarına göre, haksız fiilin bu tarihe kadar devam ettiği; davacının kiracılık haklarını davalıların haksız eylemleri nedeniyle 30/07/2014 tarihine kadar kullanamadığı, davalının 26/10/2013 tarihinde işi Üsküdar belediyesine devrederek sahadan fiilen de çıktıkları kabul edilse dahi, davanın 23/02/2015 tarihinde açıldığı göz önüne alındığında, zaman aşımının dolmadığı anlaşılmıştır.Öte yandan, davalıların söz konusu yapının güçlendirilmesi için girişimde bulundukları, VGM tarafından davalıların (özellikle Gama şirketinin revize ederek hazırladığı) destekleme projelerine iznin verilmemesinin de davacıların zarara uğramasında etkisi olduğunu kabul etmek gerekir. Yine, rayiçlere göre kira getirisi hesaplanmışsa da; davacının hiç kiracı aramayacağı, işyerlerinin hiç boş kalmayacağı ihtimaline göre hesaplama yapılmıştır. Yine restorasyonunu yaklaşık %95’i bitirilmiş olup, %100 ünün bitirilmediği de hesaba katılmalıdır. Bilirkişinin belli bir dönem taşınmazların kiraya verilemeden boş kalabileceğini nazara almadığı görülerek resen mahkememizce TBK.nun 114/2 yollamasıyla TBK 51,52 maddeleri uyarınca tüm bu sayılan sebeplerle tazminat miktarında davalılar lehine uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği sonucuna varılmış; takdiren %30 oranında indirim yapılmıştır .Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, bedel artırımı dilekçesinin verilmesi ile faizin, talebin tümü için dava tarihinden başlatılması gerektiği anlaşılmıştır.Davalılardan Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı yönünden ise mahkememize açılan davada yargı yolu caiz olmadığı gibi, aynı eylemler nedeniyle davacıların İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 2007/2326 E sayılı dosyada tam yargı davası açtığı, mahkemenin 2009/600K sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay 10.Dairesinin 2009/12740E, 2013/5852 K sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmıştır. Bu bakımdan davalının idari yargının görevli olması ve kesin hüküm itirazları isabetli görülmüş, dava tarihi itibariyle idare mahkemesi dosyası kesinleştiğinden derdestlik itirazı yerinde görülmemiş; bu davalı yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir.Yerleşik içtihatlarla kabul edildiği üzere, hakkaniyet ve takdiri indirim nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücreti verilmeyeceğinden, reddedilen kısım için davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Taıseı Corporatıon Merkezi Japonya Türkiye İstanbul Şubesi vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların alacağının zamanaşımına uğradığını, dava konusu çalışma alanının 07/01/2013 tarihinde İBB ye devredildiğini, haksız fiil unsurlarının mevcut olmadığını, zararın sorumlusunun bizzat davacı olduğunu, proje nedeni ile kurulan bariyerin sadece bir girişi etkilediğini, buna rağmen mahkemece gerekçede hata yapılarak belediyeye devir tarihinin 26/10/2013 şeklinde geçirildiğini, resmi belgenin yanlış değerlendirildiğini, idare mahkemesi dosyasının kesin hüküm sayılması halinde de zamanaşımının dolmuş kabul edileceği, zarar miktarı dava dilekçesinde düşük gösterilerek hakkın kötüye kullanıldığını, zarar ile kendileri arasında nedensellik bağı bulunmadığını, binaları sağlam olsaydı herhangi bir hasar meydana gelmeyeceğini, davacının sözleşmeye uygun hareket etmediği için dava dışı Vakıfların geçici kabul yapmadığını, kendilerinin buna bir etkisi bulunmadığını, inşai faaliyetlerinin titizlikle denetlendiğini, kamuyu ilgilendiren bir proje yaptıklarını, kusurlu davranmalarının söz konusu olmadığını, faiz oranının hatalı olduğunu, reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesinin usule aykırı olduğunu belirterek İDM kararının kaldırılmasını istemiştir.Davalı … A.Ş. … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının belirsiz dava açamayacağını, idare mahkemesi davası sırasında zararı öğrenmiş olduğunu, davanın dinlenemeyeceğini, gerekçenin çelişkili bulunduğunu, imaret binasının neden işletilemediğinin yeterince ifade edilemediğini, dava dışı Vakıflara geçici kabul için başvuran davacılara işin tamamlandığını ikrar etmiş sayıldığını, proje için kurulan bariyerin yan giriş kapılarından yalnızca birini etkilediğini, imaretin tamamlanmamış bir bölümün bulunmadığını, müvekkillerinin zarar verme kastı olmadığını, haksız fiilden söz edilemeyeceğini, imaretin tarihi yapı olması nedeniyle gerekli incelemeleri yaptırdıklarını, önlem almak için izin istenmesine rağmen dava dışı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bu önlemlerin alınmasına izin verilmediğini, bu nedenle davacıların zararı kendilerinin neden olduğunu, bilirkişi raporunun hükme dayanak olmaya elverişli olmadığını, kendi aldıkları özel raporların durumu daha iyi özetlediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yapılan değişik iş tespit dosyaları üzerinden haksız fiilin ve zararın öğrenilmiş olduğunu ileri sürerek İDM kararının kaldırılmasını istemiştir.Katılma yoluyla istinaf talebinde bulunan davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaların istinaf itirazlarının haksız olduğunu, İDM tarafından davalı Bakanlık aleyhine açılan davanın reddine ilişkin hükmün doğru olmadığını, İdare Mahkemesi kararının usulü ilişkin olduğunu, kesin hüküm sayılamayacağını, 9. İdare Mahkemesindeki dosya ile mevcut dosyanın dava konusunun farklı olduğunu, haksız fiil nedeni ile açılan işbu davanın adli mahkemelerde görülmesi gerektiğini, yargı yolunun caiz olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini bildirerek davalarının kabulünü istemiştir.
DELİLLER: Tapu kaydı, müzekkere cevapları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davalıların komşuluk hukukuna aykırı davranışları nedeniyle davacıların talep ettiği maddi tazminata ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 683.maddesinde yer alan; Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, Kanunun 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, bu tür davalarda etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre “Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.” Bir kimsenin kendi taşınmazında yaptığı hafriyat veya inşaat nedeniyle komşusunun taşınmazına bir zarar vermiş veya onu zarara maruz bırakmışsa, bu zararın hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığını aramaya gerek yoktur. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra varsa davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Somut olayda davacının kişisel hak sahibi bulunduğu taşınmazın komşu parselinde davalılarca yapılan Marmaray inşaat çalışmaları nedeni ile inşaat alanının etrafı çevrilirken davacının taşınmazına giriş ve çıkışların engellendiği bu nedenle davacının işini süresinde bitiremediği ve kiraya vereceği dükkanları tamamlayıp kira elde edemediği gerekçesi ile zararı oluştuğu ileri sürülmüştür.Davacının katılma yolu ile istinaf itirazları davalı … aleyhine açılan davada kesin hüküm olamayacağı noktasındadır.Mahkemece bu davalı yönünden hüküm kurulurken gerekçede hem kesin hüküm hemde yargı yolu nedeni ile davanın reddi gerektiği belirtilerek hüküm de bu şekilde verilmiştir.6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/1. maddesi, “Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şeklindedir.Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir.Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Kuru B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s 190). Dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde belirtilmiş olup, anılan düzenlemenin 1. bendinin (b) alt bendinde yargı yolunun caiz olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bir dava ancak görevli mahkemece incelenebilir. Mahkeme her şeyden önce görevli olmalıdır. Madde dava şartlarını sıra ile vermiş olmakla Görevsiz mahkemece bu husus atlanarak yargı yolundan sonra gelen diğer dava şartlarının incelenmesi yasaya aykırı olacaktır. Bu durumda kesin hükme ilişkin dava şartı varsa bunu inceleme ve değerlendirme yetkisi görevli mahkemeye ait olacağından İDM tarafından yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesi ile birlikte aynı anda görevli mahkemenin yerine geçerek kesin hükme ilişkin i. Bendi uyarınca da hüküm kurulması yasaya aykırı bulunmuş gerekçe ve hükümde ikilem oluştuğu kabul edilmiştir.Davalıların istinaf itirazları ise zaman aşımı süresinin dolduğu, davacının zararında kusur ve sorumlulukları bulunmadığı , davacının zarara kendisinin neden olduğu ve ve zararın miktarına ilişkindir.Yukarıda genel açıklamalarda değinildiği gibi komşuluk hukukuna aykırı bir eylem ile oluşan zararda kasıt yerine nedensellik bağının değerlendirilmesi gerekecektir.Davalıların kendi inşaatları etrafında aldıkları tedbir ile davacıların iş yerlerine geçişe engel oldukları dosya içindeki raporlar ve kesinleşen irtifak hakkının uzatılmasına konu kararda kabul edilmiş olmakla nedensellik bağı bulunduğu kanısına varılmıştır.Kural olarak komşuluk hukuku ile ilişkili tazminat alacaklarına haksız fiile öngörülen zaman aşımı uygulanacaktır.818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK’nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.Davacılar davalıların fiilini 2006 yılında öğrenmiş olmakla birlikte eldeki davayı delil tespiti istemi ile açmış ve zararın belirlenmesini istemiştir.Davalılar SHM’de tespit yapılmakla zararın belirlendiğini ileri sürmüş ise de bu tespitlerin itirazlı bulunduğu ve zararın tam olarak belirlenmediği takdir edilmiştir. Kira kaybına ilişkin zararının tam olarak ne zaman öğrenildiği dosya kapsamı ile ispat edilememiştir.Nitekim aşağıda açıklanacağı üzere dairemizce davalıların sorumluluklarının hangi süre ile devam ettiği keşifte belirlenen müdahalenin kim tarafından yapıldığı hususunda yasal ve gerekli inceleme yapılarak belirlenemediği tespit edilmiş olmakla davalıların zaman aşımı itirazları bu aşamada yerinde görülmemiştir.Zarar miktarı ile ilgili yapılan incelemede;İlk olarak davacı zararının davalıların haksız eylemlerinin başladığı 2006 yılından başladığını ileri sürmüş ise de eldeki davada sadece mahrum kaldığı kira bedellerini istemesi nedeni ile bu tarih itibari ile dükkanların bitmiş olup olmadığı davalıların eylemleri olmasa idi bu tarihte derhal kira getirebilecek miydi bunun tespiti gerekir.Öncelikle davacının eldeki işi bitirememe sebebi ile irtifak hakkı süresinin uzatılmasına ilişkin açtığı davanın kabul edilmiş bulunduğu ve irtifak süresinin uzatıldığı ve bu uzatmanın davalıların inşaat süresindeki eylemleri ile bağıtlandırıldığı sabittir.Ancak bilirkişilerce davalıların eylemlerinin başında davacılarının inşaatının ne durumda olduğu (tespit dosyasından ve dava dışı vakıflar ile davacının iş belgelerinden yararlanılarak ) belirlenmeli bundan sonra ne sürede bitirilmiş ve kiraya verilmeye hazır hale geleceğinin tespiti ile davalıların eylemlerinin bu süreyi ne kadar uzattığının belirlenmesi bundan sonra kiraya verilebilecek seviyeye geldikten sonraki uzayan süre dikkate alınarak zarar hesabı yapılması gerekirken bu hususta varsayımsal olarak hakkaniyet indiriminin içinde değerlendirme yapılması yerinde görülmemiştir.Davalıların uzatmaya neden oldukları süre hesaplanırken dava konusu yerdeki eylemlerinin son bulup bulmadığı hangi anda son bulduğu hususu da araştırılmalı bu kapsamda İBB den zemin tesliminin ( kayden değil zira bu tarih bildirilmiştir.) fiilen ne zaman yapıldığı araştırılmalı İBB raylı sistem işletmesini mi devraldı yoksa zemindeki çalışmaları da o tarihten sonra devralıp yaptı somutlaştırılmalıdır. Zira keşif tarihi itibari ile de taşınmaza girişin engelli olduğu belirtildiğine göre bunun sorumluları da belirlenmeli ve davalıların sorumluluk tarih ve miktarları bilirkişiye hesaplattırılmalıdır.Bu hususta değerlendirme yapılabilmesi için yukarıda açıklanan inceleme yapılmadan eksik deliller ile karar verilmesi HMK 353/1/a/6 maddesine aykırı görülmüştür.Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulüne, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne İDM kararının kaldırılmasına eksik delillerin toplanması ve hükümdeki çelişkinin giderilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin HMK 353/1-a-6 madde uyarınca kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalılar … Türkiye İstanbul Şubesi, davalılar … A.Ş. …vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüne, katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/06/2019 tarih, 2015/284 esas 2019/622 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalılar … Türkiye İstanbul Şubesi, davalılar … A.Ş. …ve davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde ilgililerine iadesine,5-Davalılar … Japonya Türkiye İstanbul Şubesi, davalılar … A.Ş. …ile davacılar tarafından yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalılar …Japonya Türkiye İstanbul Şubesi, davalılar … A.Ş. …ile davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/10/2020