Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2019/856 E. 2020/318 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/856
KARAR NO: 2020/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2017/37 Esas – 2018/1030 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin imzalandığını, söz konusu sözleşme uyarınca davalı yan İstanbul ili Esenyurt İlçesi … Mah. … Ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde planda gösterilen … blok … Kat … no’lu 190,14 m² alanlı taşınmazı müvekkillere satmayı ve teslim etmeyi vaad ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin 3A maddesinde belirtilen satış bedeli olan 300.000 USD bedeli ödeyerek söz konusu taşınmazı satın almayı vaad taahhüt ve kabul ettiğini, davalı satıcı yanın taşınmazın tapuda davacılar adına devir ve tescilinin yapılması gerekirken bugüne kadar tapu tescil işlemi ve fiilen tesliminin gerçekleştirilmediğinden bahisle öncelikle dava konusu taşınmazın davalılar adına devir ve tescilini, mümkün olmaması halinde ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL karşılığının ödenmesini taşınmaz üzerine devir ve temlikinin önlenmesi için tedbir konulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … Nolu … ve … Nolu … vekili cevap dilekçesinde özetle; Tasfiye edilen … A.Ş’nin Esenyurt Belediyesi tarafından verilen inşaat ruhsatına uygun olarak inşaatı yapmakta iken ve ruhsat hilafı en küçük faaliyeti yokken Büyükşehir Belediyesi ve Esenyurt Belediyesi arasındaki ihtilafın neticesinde, ruhsat iptali sureti ile İmar Yasasının 32. ve 42. Maddesi doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olarak cezalandırıldığını,hiçbir kusuru veya ihmali bulunmayan müvekkil şirket, Esenyurt belediyesinin yapması gerektiği plan tadilatlarını İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yaptırmıştır. Plan tadilatları askı süresini geçirmiş ve kesinleşmiş, İstanbul Büyükşehir Belediye Encümenince iptal edilen 30-04-2010 tarih ve 8146 sayılı yapı ruhsatının yenilenmesi ile Esenyurt Belediyesi tarafından 30.07.2012 tarih ve 26481 sayılı yapı ruhsatı tanzim edildiğini, tüm bu sorunlara rağmen dava konusu bağımsız bölüm ve diğer bağımsız bölümler, sözleşme koşullarına ve projelerine uygun olarak bitirildiğinden bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir. Davalı … Nolu … vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; Asıl davalı şirket olan bölünen … A.Ş. Firmasının 3’e bölündüğünü,Bölünme sözleşmesine göre bölünen ana şirketin tüm borçlarından 3 no’lu şirket sorumlu olduğunu bu sebeple öncelikle husumet itirazında bulunduğunu,Müvekkil şirket, Esenyurt Belediyesi tarafından verilen inşaat ruhsatına uygun olarak inşaatı yapmakta iken ve ruhsat hilafı en küçük faaliyeti yokken Büyükşehir Belediyesi ve Esenyurt Belediyesi arasındaki ihtilafın neticesinde, ruhsat iptali sureti ile İmar Yasasının 32. ve 42. Maddesi doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olarak cezalandırılmıştır. Hiçbir kusuru veya ihmali bulunmayan müvekkil şirket, Esenyurt belediyesinin yapması gerektiği plan tadilatlarını İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yaptırmıştır. Plan tadilatları askı süresini geçirmiş ve kesinleşmiş, İstanbul Büyükşehir Belediye Encümenince iptal edilen 30-04-2010 tarih ve 8146 sayılı yapı ruhsatının yenilenmesi ile Esenyurt Belediyesi tarafından 30.07.2012 tarih ve 26481 sayılı yapı ruhsatı tanzim edildiğini,sorunların müspet neticeye ulaştığını, tüm bu olumsuzluklara rağmen, davalı şirket tarafından, dava konusu bağımsız bölüm ve diğer bağımsız bölümler, sözleşme koşullarına ve projelerine uygun olarak bitirildiğini, Şirket aleyhine, sözleşmeye dayalı gecikmeden doğan alacak adı altında talep yöneltilmesi ve haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “…Her ne kadar 1 ve 2 nolu şirketler bölünme planına göre davaya konu taşınmazla borçların … Nolu … A.Ş’nin sorumluluğuna bırakıldığından bahisle husumet yönünden davanın reddini talep etmiş iseler de; TTK 176 maddesinde ” bölünme sözleşmesi veya bölünme planına kendisine borç tahsil edilen şirket, bu suretle birinci derece sorumlu bulunan şirket alacaklarının alacaklarını ifa etmezse bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler müteselsilen sorumlu olurlar” denildiğinden bölünme ile oluşan her 3 şirketin dava konusu borç ile ilgili sorumluluklarının olduğu düşünülmüş, husumet itirazına itibar edilmemiş, 299.968,50 USD’nin fiili ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden belirlenecek bedelinin davalılar … no’lu …, … no’lu … ve … no’lu … Aş’den alınarak davacı tarafa verilmesine, bu miktara dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince 1 yıl vadeli USD döviz hesaplarına uygulanan değişen oranlarda faiz uygulanmasına, davacı tarafın ihtiyati haciz isteminin kabulü ile takdiren % 15 oranında teminat yatırıldığı taktirde dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Tam bölünme ile tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılan Davalı … A.Ş’ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: … A.Ş. tam bölünmesi ile oluşan şirketlerden; … Nolu … A.Ş. … Nolu … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda özetle; İDM kararının usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini, TTK’nun 176. maddesi doğrultusunda bölünme planında 1. derecede sorumlu şirket ve 2. derecede sorumlu şirketler belirlenmesine rağmen husumet itirazlarının TTK 176. maddesine, bölünme planına ve hukuka aykırı olarak reddedildiğini, görülen davanın müvekkili … A.Ş. aleyhine açıldığını ancak ilgili şirketin tam bölünme yoluyla tasfiye edilmiş olması nedeniyle dosyada taraf sıfatını kaybettiğini ve bu nedenle bölünme neticesinde … Nolu … A.Ş., … Nolu … A.Ş., … Nolu … A.Ş.’nin oluştuğunu, İDM’ce tam bölünme sonucunda yeni kurulan üç şirketin TTK madde 176. Maddesi doğrultusunda hazırlanan mevzuata uygun bölünme planında 1. Derecede ve 2. Derecede sorumluluklarına ilişkin hükümler gözardı edilerek, her üç şirketin aynı anda ve 1. Derecede sorumluluklarına yol açacak şekilde karar verildiğini, TTK’nın 176. maddesi gereğince birinci dereceden sorumlu şirkete başvurmadan diğer (ikinci dereceden) sorumlu şirketlere başvurulamayacağını, bölünmeyle malvarlığı sona erecek şirketin borçlarının tamamının … Nolu … A.Ş.ye ait olacağının düzenlendiğini, bunun karşılığında 1. derecede sorumlu olan … Nolu şirkete rayiç değeri 154.137.562 TL, kaydi değeri 16.184.208 TL olan son derece kıymetli bağımsız bölümlerin devredildiğini, davalı müvekkili şirket ile davadışı arsa sahibi … A.Ş. arasında Beyoğlu … Noterliğinin 16-11-2009 gün ve … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Yapımı ve Hasılat Paylaşımı Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkili şirketin … inşaatına başlamak için Esenyurt Belediye Başkanlığından 30-04-2010 tarih ve 8146 sayılı yapı ruhsatını alarak inşai faaliyete başladığını, inşaat devam ederken davacı ile davalı müvekkili şirket arasında adi yazılı şekilde tanzim ve imza edilmiş Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmeleri ve sözleşmeye ek protokoller uyarınca, İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, … Mahallesinde kain ve … ada, … parsel numarasında kayıtlı … adıyla maruf projede yer alan dükkan nitelikli bağımsız bölümün davacıya satışı ve tesliminin kararlaştırıldığını, inşaat yapılmakta iken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ruhsat verme yetkisinin Esenyurt Belediye Başkanlığı’nda değil, kendisinde olduğu gerekçesi ile Esenyurt Belediye Başkanlığı’nca verilen yapı ruhsatını 06.10.2010 tarihinde iptal ettiğini ve yapı hakkında 07.10.2010 tarihinde yapı tatil tutanağı tanzim ettiğini, yapının mühürlenmesine ve yıkımına karar vererek yıkım kararını tapuya şerh ettirdiğini, olumsuzluklara rağmen dava konusu bağımsız bölüm ve diğer bağımsız bölümler projelerine uygun olarak bitirildiğini belirterek Tehir-i İcra taleplerinin kabulü ile, eksik ve yüzeysel inceleme sonucunda verilen haksız, usule, hukuka ve hakkaniyete aykırı davanın kabulüne dair İDM kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; terditli olarak ve öncelikle talep ettikleri sözleşme konusu taşınmazın müvekkilleri adına her türlü borç ve yükümlülükten ari devir-tescil ve teslimin yapılması gerektiğini, davalı yanın varlığı ve geçerliliğini beyan ve ihtar ettiği dava konusu sözleşme uyarınca davalı yana 300.000 USD’nin 03/08/2010 tarihinde hiçbir gecikmeye yol açmaksızın ödendiğini belirterek İDM kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar … A.Ş. tam bölünmesi ile oluşan şirketlerden; … Nolu … A.Ş. … Nolu … A.Ş. vekili istinaf başvurusu üzerine İDM’ce eksik istinaf harcı ve istinaf giderini yatırmak üzere bir haftalık kesin süre içeren muhtıra gönderilmiş, … Nolu … A.Ş. tarafından istinaf harcı ve gider avansı yatırılmış, İDM tarafından 18/02/2019 tarihli kararla … Nolu … A.Ş. vekili istinaf başvurusunun HMK 344 maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır.
DELİLLER: … Bankası hesap hareketleri, … Bank hesap hareketleri, tapu kaydı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Davacı vekili 31/01/2020 tarihli e-imzalı istinaf kanun yolundan feragat dilekçesi sunmuş, vekaletnamesinde kanun yoluna başvurmaktan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.Davalı … nolu … A.Ş. vekili 18/11/2019 tarihli e-imzalı dilekçesi ile istinaf kanun yolundan feragat ettiğine dair dilekçe sunmuş, istinaftan feragat yetkisi içeren vekaletnameyi de dosyamız içerisine göndermiştir.HMK’nun 349.maddesinde , istinaf başvuru hakkında feragati düzenlemiştir. HMK Madde 349 2.fıkrasında “Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya BAM’a gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, BAM’a gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeni ile reddolunur.” düzenlemesi dikkate alınarak davacı vekili ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunduğu, dosyanın dairemize geldikten sonra vekaletnamesindeki özel yetkiye haiz olarak istinaf başvuru talebinden feragat etmiş olmakla, davacının istinaf başvurusunun feragat nedeni ile reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı … nolu … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar ve davalı … nolu … A.Ş. vekilinin usul ve yasaya uygun şekilde istinaftan feragat etmesi nedeniyle İSTİNAFTAN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Harçlar tarifesi gereğince davalı … nolu … A.Ş.den alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 19.270,26 TL harcdan mahsubu ile 19.215,60 TL davalı … nolu … A.Ş.ye iadesine, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendilerini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1. bendi ile aynı Kanun’un 361 ve 362. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/02/2020