Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1754
KARAR NO : 2019/1717
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL ANADOLU 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2019
NUMARASI: 2019/230 Esas – 2019/655 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının uzun yıllardan beri inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir tacir olduğunu, maliki bulunduğu İstanbul … mahallesi … mevki … pafta, … ada, … parsel, … cilt no, …sayfa no, …. kat 6 numaralı bağımsız bölümü davalıya sattığını, davacının, davalı ile satış sözleşmesinin görüşmeleri sırasında satış bedelinin nasıl ödeneceği konusunda anlaşarak 27.04.2018 tarihli Gayrimenkul Satış Sözleşmesini imzaladıklarını, bu sözleşmenin 2. maddesinde ödeme konusunda müvekkiline 30.10.2018 tarihli çek ile ödeme yapılacağının belirtildiğini, davalının taşınmazı bu sözleşme kapsamında ön ödemesini yapıp kalan borcu için ipotek tesis edildikten sonra davacının gayrimenkul sözleşmesi kapsamında kendisine verilen keşideci … Ticaret olan, … Bankası A.Ş. Batı Ataşehir Şubesi, … çek numaralı, 30.10.2018 vade tarihli 325.000 USD bedelli çekin vadesini beklediğini, müvekkilinin çekin vadesi geldiğinde muhatap bankaya ibraz ettiğini, ancak karşılığının olmadığını görünce çekin arkasını yazdırmadan davalı ile görüşerek durumu izah ettiğini, ancak çek bedelinin ödenmediğin,i davalı hakkında icra takibi başlattığını davalının takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve % 20’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı asile dava dilekçesi ekli ihtarlı davetiyenin usulüne uygun tebliğ edildiği, cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “… Somut uyuşmazlıkta daire satımı yönünden davacı ile davalı arasında 4077 sayılı yasada tanımlanan şekilde satış sözleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını ön görmüştür, taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının kendi ihtiyacı için davacıdan satın aldığı ve daha sonra tapuda devrinin sağlandığı anlaşılan daire bedelinin ödenmemesinden kaynaklanmakta olup, taraflar arasındaki satış işlemi Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığın daire satışı yönünden Tüketici Mahkemelerinin göre alanı dahilinde kaldığı belirlenmiştir. ( Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/3911 Esas, 2016/8793 Karar )Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline yönelik bulunduğu, Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, bu nedenle Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleşip, talep halinde dava dosyasının İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf tacir olup ünvanının … – … olduğunu, Ticaret Kanunu’nun 12. maddesine göre bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir dendiğini, ihtilaf halinde Tüketici Kanunu’nun değil Türk Ticaret Kanunu’nun, Borçlar Kanunu’nun İcra İflas Kanunu’nun uygulama alanı bulacağını belirterek İDM kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tapu kaydı, bilirkişi raporu, sunulan ve toplanan delillerin dosyada bulunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacakla ilgili açılan davada taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olup 4077 sayılı yasanın uygulanması gerektiği, davaya bakmakta görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğu gerekçesiyle dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeksizin görevsizlik kararı verilmiştir.Mahkemenin görevli olması dava şartıdır (HMK. m.114/1-c). Dava şartları ve ilk itirazlar, ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılır (HMK. m.137/1, 139/1 ilk cümle). Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir.28/05/2014 tarihinde yürürlüğü giren ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinin (h) bendinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşya, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, (d) bendinde hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu, ( i ) bendinde Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) bendinde Tüketici ise; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Somut olayda; Davalıya dava dilekçesi dosyada bildirilen adresine tebliğ edilmiş, tebligatın bila tebliğ iadesi üzerine bu kez Tebligat Kanunu 21/2 maddesine göre tebliğ edilmiş, duruşma günü verilmeksizin İDM’ce görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya kapsamından davacının yüklenici olup olmadığı, davalının tüketici sayılıp sayılmayacağı henüz tespit edilmeden dava şartı noksanlığıyla mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu aşamada davanın tüketici işleminden kaynaklandığı yönündeki nitelendirilme yerinde değildir. Öncelikle tarafların sıfatları belirlenmekle sonucuna göre görev hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.Bu durumda davacının yüklenici olup olmadığı mesleki amaçla daire satan kişi olup olmadığı belirlenmeden işlemin tüketici işlemi olarak kabulü ile görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. Davacının yüklenici sıfatını taşımaması ve arsa maliki olması durumunda davanın Tüketici Kanunu kapsamında görülmesi ve değerlendirilmesi mümkün değildir. Bunun saptanması halinde görevli mahkeme genel mahkeme olup Asliye Hukuk Mahkemesidir.Açıklanan nedenlerle mahkemece, öncelikle tarafların sıfatı ve dayanılan maddi vakıalar kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenerek dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemesi veya genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olup olmadığı belirlendikten sonra görevsizlik kararı verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden davalının istinaf başvuru sebepleri incelenmeksizin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince kabulüne, kararın kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine ilişkin kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf sebepleri incelenmeksizin 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2019 tarih, 2019/230 Esas ve 2019/655 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davalıya iadesine,5-Davalı tarafından yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/10/2019