Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2018/820 E. 2018/1005 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/820
KARAR NO : 2018/1005
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2017
NUMARASI : 2014/138 Esas-2017/1078 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 31/05/2018 KARAR
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle müvekkil şirket ile (2) nolu davalı arasında 31.10.2005 tarihli satış sözleşmesi ve satış sözleşmesinin eki olan … Fabrikası İntifa Hakkı Sözleşmesi imzalandığını, intifa hakkı sözleşmesi ile İstanbul/Kartal ilçesi, … parsel 20.317.20 m2 lik arsanın 3.237 m2 lik kısım üzerinde (2) nolu davalı lehine 10 yıl süreli intifa hakkı kurulduğunu, işbu taşınmazın (1) nolu davalının kullanımında olduğunu, (1) nolu davalının % 100 hissesi davacı şirkete aitken, satış sözleşmesiyle (2) nolu davalı şirkete satıldığını, daha sonra bu davalı lehine satış sözleşmesinin eki olan … Fabrikası İntifa Hakkı Sözleşmesi ile intifa hakkı tesis edildiğini, satış sözleşmesinin 1/d. maddesinde taşınmazın (1) nolu davalının (… şirketinin) kullanımında olduğunun açıkça belirtildiğini, Sözleşmenin 7/2. maddesinde intifa konusu taşınmaza ait elektrik, su ve yakıt gideri gibi kullanımla ilgili bedellerin tamamının hak sahibi tarafından ödeneceğinin düzenlendiğini, müvekkil şirket ile intifa hakkı sahibi davalı … şirketinin İstanbul/Cevizli kampüsünde aynı saha içerisinde ikamet ettikleri dönemde elektrik, doğalgaz, su giderlerinin süzme sayaç üzerinden okunarak müştereken müvekkil şirket adına faturalandığını, müvekkil şirket merkezinin İstanbul’dan Ankara’ya taşınması nedeniyle … mukavele ve…nolu kartlı su sayacının kapatılması işlemlerinin başlatıldığını, bu aşamada İSKİ tarafından müvekkil şirkete söz konusu sayacın su sarfiyatı için 17.511 TL borç çıkartıldığını ve müvekkil şirketin bu borç tutarını 17.01.2014 tarihinde İSKİ’ye ödediğini ve aboneliğin iptal edildiğini, ancak, İSKİ yetkilileri ve müvekkil şirket personeli tarafından 02.01.2014 tarihinde aboneliğe ilişkin su sayıcının bulunduğu yerde yapılan tespitte, davalı … Puro Üretim şirketi tarafından … nolu kartlı sayaçtan sonra tesisata ilave edilen 32 mm lik bir hattan sayacın yanında bulunan kuyuya su verildiği ve ilgili kuyu tesisatının fiilen davalı …tarafından kullanıldığının tespit edildiğini, bu durumun davalı şirket yetkilileri dışında ilgililer tarafından tutanağa alındığını, müvekkil şirket tarafından 23.01.2014 tarih 1679 sayılı resmi iadeli taahhütlü mektup ile İSKİ yetkilileri tarafından yapılan tespite ilişkin abone tespit formunun davalı … şirketine gönderildiğini ve müvekkilince ödenen 17.511 TL lik bedelin ödenmesinin talep edildiğini, gelen 12.02.2014 tarihli cevabı ihtarnameyle herhangi bir ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, halbuki 17.511 TL lik su bedelinin davalı … tarafından sarfedilen suya ait olduğunu öne sürerek,17.511 TL’nin, 14.02.2014 tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; su tüketimi bulunmadığı beyan ve ikrar edilen …. A.Ş yönünden davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkilin tükettiği su bedelinin sadece sayaçtan geçen su bedeli olduğunu, müvekkil tarafından ise bu bedelin ödendiğini,müvekkilin su tesisatı ile herhangi bir tadilatının söz konusu olmadığını, müvekkil şirketin tesisatı, davacının devraldığı şekliyle kullandığını, mevcut tesisatın aynen kullanımı nedeniyle müvekkilinin bir kusurun olmadığını, kusur varsa davacıya ait olduğunu, kaldı ki saatten geçen suyun zaten ücretlendirildiğinin açık olduğunu, bu çerçevede saatten geçen bir miktar suyun, sonra ayrı bir boru ile başka bir yere aktarılması nedeniyle ikinci kez ücretlendirme yapılmasının hukuki ve fiili dayanağının olmadığını, su idaresi tarafından müvekkil bilgisinde tutulduğu iddia edilen tutanakta müvekkilinin bir imzasının bulunmadığını, davacının ihtirazı kayıt koymadan ödeme yaptığını, faturaya da itiraz etmeden ödeme yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesince ”…Davacıya ait ve İSKİ’nin bağladığı ana şebeke ve buna bağlı su sayacından davalı firmaya su verildiği, davalı firmanın girişine konan süzme su sayacından tüketim tespit edilerek davalının kullandığı su bedelini davacıya ödendiği, davacı firmanın isim değiştirip Eylül 2014 tarihinde Ankara’ya taşınmasından sonra su kullanmadığı, su sayacının kapatılması işlemlerini başlattığı aşamada 17.511,00 TL borç çıkartıldığı, süzme saatte ise tüketim gözükmediği, Ana şebeke ile davalı için konuşlandırılmış süzme sayaç arasındaki hatta saplama yapıldığının İSKİ tarafından düzenlenen tutanak ve teknik bilirkişinin mahallinde yaptığı incelemeyle tespit edildiği, davalı ….Üretim ve Ticaret A.Ş’nin haksız su kullanımında bulunduğu, davalının davacıya ait ana su sayacından sonra 32 mm çapındaki boru ile ana sayacın hemen yakınındaki davalıya ait kuyuya tesisat çekerek ana saatten geçen ancak süzme saatten geçmeyen suyu kullandığı, davacının davalı … A.Ş’ne 23.01.2014 tarihli ihtarname gönderdiği, ihtarnamenin tebliğine ilişkin belge olmadığı, ancak davalı ….Ş’nin 12.02.2014 tarihli ihtarnameyle davacıya cevap erildiği, davalının en geç 12.02.2014 tarihinde ihtarnameden haberdar olduğu, davacı tarafından ödeme için verilen 7 günün ilavesiyle davalı …t A.Ş’nin 20.02.2014 tarihinde temerrüde düştüğü, diğer davalı … . Ticaret A.Ş’nin ise intifa sözleşmesinin 7/2 maddesi hükmü uyarınca davacıya karşı sorumluluğunun bulunduğu, davalı … . Ticaret A.Ş dava tarhiniden önce temerrüde düşürülmediği görülmekle davanın kabulüne” şeklinde karar verilmiş olduğu görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ; Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacı tarafın, sehven müvekkilinin tükettiği su bedelini ödediği iddiası ile huzurda görülen rücuen tazminat davasını açtığını, gelinen aşamada kabul kararı verildiğinden istinaf itirazında bulunma zaruretlerinin hâsıl olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu verilen kabul kararının kaldırılarak reddine karar verilmesini talep ettiklerini, istinaf itirazlarının kabulünü talep ettiklerini, öncelikle müvekkili şirketin yetkililerinin yokluğunda abone tespit formu adı altında düzenlenen 02.01.2014 tarihli tutanağı da kabul etmek mümkün olmadığını, müvekkili şirket yetkililerinin yokluğunda ve müvekkili aleyhine 3.şahıslar tarafından düzenlendiğini, davacı tarafından müvekkillerinin fiili kullanımı ispatlanamadığını, her ne kadar tutanakla iddia edilen kuyunun müvekkilinin kullanımında olduğu ifade edilmişse de müvekkili tarafından kullanılmadığını, kaldı ki tutanak müvekkili şirket yetkililerinin yokluğunda düzenlendiğini, davacı tarafın müvekkilinin kullanımında olduğunu ispatlaması gerektiğini, müvekkilinin fiili kullanımında bulunduğunun ispatı davacı tarafta olduğunu, iş bu sebeple kök raporda ifade edildiği üzere davacı fiili kullanım iddiasını ispatlayamadığından davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki 03.01.2014 tarihli ve 17.511,00TL’lik faturanın içeriğinin de açık olmadığını, davacı ihtirazi kayıt dahi koymadan ödediğini iddia ettiği fahiş fatura bedelini müvekkilinden talep edemeyeceğini, 03.01.2014 tarihli ve 17.511,00TL’lik 1787830657 numaralı davaya konu olan faturada ilk okuma ve son okuma tarihlerinin belli olmadığını, yani hangi tarihler arasında ne kadar su kullanıldığının açık olmadığını, kaldı ki sayaç bilgisinin de mevcut olmadığını, 03.01.2014 tarihli ve 17.511,00TL’lik 1787830657 numaralı davaya konu olan faturanın hangi sayaca ait olduğunu ve ne kadar su kullanımı olduğu dahi belli olmadığını, 28.02.2016 tarihli bilirkişi raporu ile bu durum bilirkişi heyeti tarafından da tespit edildiğini, hazırlanan 18.07.2017 tarihli 2. ek bilirkişi raporu, kök bilirkişi raporuna, 1. ek bilirkişi raporuna ve dosya kapsamı delillere aykırı olduğunu, 07.07.2017 tarihli incelemede herhangi bir müdahalenin varlığı tespit edilemediği varsayımdan hareketle rapor oluşturulduğunu, alınan kök ve ek raporda müvekkillerinin dava konusu su bedelinden sorumlu tutulabilmesi için, davacı tarafın ana su sayacı ile davalı müvekkili için konuşlandırılan süzme su sayacı arasında, davalı müvekkili tarafından gizli bir sapma tesisat yapılarak, süzme sayaca su gelmeden suyun kuyuya aktarılması durumunun söz konusu olması lazım geldiğini, böyle bir durumun meydana geldiğinin ise davacı tarafça ispatı gerektiğini, dosyaya sunulan deliller ile davacının ana sayaç ile süzme sayaç arasında müvekkili tarafından gizli bir sapma tesisat yapıldığını ispat edemediğinin belirtildiğini, müvekkilleri tarafından bir saplama yapılmadığını, gelinen aşamada dosyaya yeni bir delil ibraz edilmemesine, yapılan keşifte tesisata ilave edildiği iddia edilen herhangi bir hatta rastlanılmamasına rağmen ilk iki raporda gizli bir sapma tesisat yapılarak, süzme sayaca su gelmeden suyun kuyuya aktarılması durumunun bulunduğunun davacı tarafça ispatlanması gerektiğinden bahsedilmişken, hiçbir somut veriye dayalı olmadan, sanki davacı taraf ispat külfetini yerine getirmiş gibi çelişkili ve hukuka aykırı biçimde rapor tanzim edildiğini ve bu rapor doğrultusunda karar ihdas edildiğini, mahkeme tarafından ispat külfeti değerlendirilmediğini, mahallinde 07.07.2017 bilirkişi incelemesi yapıldığı ve 18.07.2017 tarihli rapor ibraz edildiğini, bilirkişi raporları ile davacının dava dilekçesinde belirtilen İSKİ yetkilileri ve davacı güvenlik şefi tarafınca yapıldığı iddia edilen ve oluşturulan tutanak baz alınarak düzenlenen raporlar birbirleri ile çelişkili olduğunu, çelişki ortadan kaldırılmadan hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu, daha önce de belirttikleri üzere su idaresi tarafından tutulduğu iddia edilen tutanak müvekkili gıyabında düzenlenmiş olduğunu, iş bu tutanakta müvekkilinin imzasının bulunmadığını, müvekkilinin hiçbir bilgisi bulunmadan davacı taraf ile birlikte tutulan bu tutanağın bilirkişi raporuna baz alınmasına itiraz ettiklerini, itirazları üzerine yapılan keşif ile adrese gidildiğini ve birlikte davaya konu yerin gezildiğini, dava konusu faturaya konu olan yer, an itibari ile müvekkili kullanımında olmamakla birlikte üniversite kampüsü projesi kapsamında inşa aşamasında olduğunu, bu nedenle fotoğraflarda görüleceği üzere mahal uzun süredir kullanımda olmayıp terk edilmiş halde olduğunu, bilirkişi tarafından mahaldeki kuyuya suyun nasıl aktarıldığı araştırılmış ve keşif sırasında ilgili kuyu açılmış kuyuya içerden yada dışarıdan herhangi bir bağlantının olmadığının tespit edildiğini, bilirkişi raporundaki fotoğraflardan saplama yapıldığının belli olmadığını, kaldı ki kuyuya herhangi bir bağlantının olmadığının açık olduğunu, bilirkişi incelemesi sırasında ilgili kuyunun hem dışarıdan hem de içi açılarak içeriden incelendiğini, tesisata ilave edildiği iddia edilen herhangi bir bulguya rastlanmadığını, bilirkişi raporunda da tesisata ilave edildiği iddia edilen saplamaya dair herhangi bir bulguya yer verilmemiş olmasına rağmen yine önceki raporda olduğu gibi, İSKİ tarafından tutulduğu iddia edilen tespite atıf tapılarak kuyuya su verildiği kanaatine varılması taraflarınca anlamlandırılamayan bir durum olduğunu, kaldı ki kuyunun müvekkili tarafından kullandığına dair tespit ya da iddia dahi olmadığını, davalı müvekkili tarafından gizli bir sapma tesisat yapılarak, süzme sayaca su gelmeden suyun kuyuya aktarılması şeklinde bir müvekkilinin fiili vukua gelmediğini, davalı tarafından da bu durumun ispat edilemediğini, 07.07.2017 tarihli incelemede kuyuya su verildiği tespit edilememekle birlikte, sadece 02.01.2014 tarihli tutanağa atıf yapılmakla yetinildiğini, olayda rücu şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmediğini, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilinin haksız su kullanımı ispat edilemediği gibi, davacının rücu şartlarının bulunup bulunmadığının da tartışılması gerektiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunduğu ve davaya konu olan fatura bedelindeki su miktarını kullandığı anlamına gelmemekle birlikte – 3. bir kişinin borcunun ondan habersiz ödenmesi halinde, ödeme yapan her halükarda rücu etmek hakkına haiz olmadığını, müvekkilinin, dava tarihi öncesinde temerrüde düşmediğinden, dava tarihi öncesi faiz talebi mesnetsiz olduğunu, müvekkillerinden ….’ nin 12.02.2014 tarihinde temerrüde düşürüldüğünden bahisle 20.02.2014 tarihinden itibaren müvekkili … Tic. A.Ş.’ nin ise dava tarihinden itibaren avans faizi işletileceği şeklinde verilen kararın hatalı olduğunu, yargılama sonunda ispat edilemeyen davanın her iki müvekkili açısından da esastan reddini, her halükarda müvekkili … Mamülleri San. ve Tic. A.Ş. hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken her iki müvekkili yönünden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu mahkeme kararının kaldırılmasını, tehiri icra taleplerinin kabulüne, istinaf itirazlarının kabulü ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/138 E. ve 2017/1078 K. sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, haksız, mesnetsiz ve ispat edilemeyen davanın reddine, her halükarda müvekkili … Tic. A.Ş. hakkındaki davanın husumetten reddine, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde 14.02.2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep edildiğini, Sayın Yerel Mahkemece gerekçe kısmında davalılardan …Tic.A.ş. ile ilgili faiz başlangıcının ihtarnamenin bu davalı tarafından öğrenilmesinden itibaren 7 gün sonra 20.02.2014 olarak kabul edilmesi gerektiğinin yer almış ise de; maddi hata sonucu kısa kararda ve gerekçeli kararda 20.04.2014 olarak yazılmış bulunduğundan, Yerel Mahkeme kararının davalı … Tic.A.ş. ile ilgili faiz başlangıcı bakımından düzeltilerek onanması talep ettiklerini, davalıların istinaf başvurularının esastan reddi ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/ 138 E. 2017/ 1078 K. Sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde esas bakmından onanmasına, davalı … Tic.a.ş. ile ilgili faiz başlangıcı bakımından 20.02.2014 olarak düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacı şirket aboneliği üzerindeki su tesisatına, davalı … şirketi tarafından ilave edilen ayrı bir hattan kullanılan 17.511 TL su bedelinin davalılardan tahsil istemine ilişkindir
Davalı yan bu saplamanın yerinin belirlenmediği ve kendilerince yararlanıldığının tespit edilemediği gerekçesi ile istinaf itirazında bulunmuş ise de dosyada bulunan ve tutanak tanıklarınca imzalanan tespit belgesi ile sayaç numaraları da belirlenerek saplamanın ana ( abone kaydı olan) sayaç ile davalının süzme sayacı arasında olduğu ve taşınmazdan yararlanan davalının kuyunun kendisine ait olmadığını da iddia etmediği keşif ve tutanak içerikleri değerlendirilmekle itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacının faizin başlangıç tarihine ilişkin itirazları değerlendirilmiş ve davacının ödeme tarihinden itibaren faiz istemi yerinde olmakla birlikte istinaf dilekçesinde ihtarın tebliği ile tanınan süre sonrasından faiz kararı verilmesi gerektiği ve gerekçede bu tarihin açık yazmasına rağmen hükümde farklı yazıldığı iddia edildiğinden taleple bağlı kalınarak davalılardan … Tic.A.ş. ile ilgili faiz başlangıcının ihtarnamenin bu davalı tarafından öğrenilmesinden itibaren 7 gün sonra 20.02.2014’ten işletilerek davalıdan alınmasına şeklinde hükmü düzeltmek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, faiz başlangıç tarihi düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalıların istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/11/2017 tarih 2014/138 esas 2017/1078 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
-DAVANIN KABULÜ ile;
-Taleple bağlı kalınarak 17.511,00 TL’nin davalılardan … Tic.A.ş. ile ilgili faiz başlangıcının ihtarnamenin bu davalı tarafından öğrenilmesinden itibaren 7 gün sonra 20.02.2014’ten işletilerek davalıdan alınmasına,
-Alınması gereken 1.196,18 TL karar harcının 299,05 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan geriye kalan 897,13 TL karar harcının davalılardan alınmasına,
-Davada avukatla temsil edilen davacı yararına belirlenen 2.101,32 TL nisbi avukatlık ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı, 299,05 TL peşin harcı, 3.80 TL vekaletname harcının ve davacı tarafça yapılan 259,10 TL tebligat gideri ile 1.200 TL bilirkişi inceleme, 1.600 TL ek inceleme gideri olmak üzere toplam 3.387,15 TL’nin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerini üzerlerinde bırakılmasına,
4-Harçlar tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 35,90TL istinaf maktu harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
5-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.196,18TL istinaf nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 299,05TL harcın düşümü ile arta kalan 897,13TL harcın davalılardan alınmasına,
6-Davacı tarafından istinaf masrafı yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalıların yapmış olduğu istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2018