Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2018/515 E. 2018/1461 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/515
KARAR NO : 2018/1461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2017
NUMARASI : 2017/112 Esas – 2017/498 Karar
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 20/09/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2018
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı firma ile çalışmaya karar verdiğini, bu kapsamda kendisine ait olan İstanbul- Büyükçekmece- .. ada 1 nolu parselde tapuya kayıtlı B.A.K.4 blok A23 Zemin/c bağımsız bölüm no :1 sayılı konut üzerine davalı … . lehine 90.000,00YTL bedelle ipotek tesis edildiğini, davalıya 90.000,00YTL bedelli teminat senedi verildiğini, davalının teminatları aldıktan sonra mal teslimini aksatmaya başladığını, müvekkilininden mal bedeli olarak sürekli ödemeler istediğini, aşamalarda davalı mal teslimi yapmadığı halde sürekli ödeme talep ettiği için ilişki yürütülemediğinden müvekkilinin davalı ile olan anlaşmayı iptal ederek yapmış olduğu ödemeleri geri istediğini, davalının iki adet bonoyu müvekkiline iade ettiğini, diğer senetleri de kullanmadığını beyan ederek en kısa zamanda iade edeceğini belirttiğini, ancak davalı diğer senetleri iade etmediği gibi icra takibine başladığını, bunun üzerine Kayseri Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, teminat olarak verilen senedin iptaline karar verildiğini, bu nedenlerle İstanbul- Büyükçekmece- …1 nolu parselde tapuya kayıtlı B.A.K.4 blok A23 Zemin/c bağımsız bölüm no :1 sayılı konut üzerine davalı …. lehine 90.000,00YTL bedelle tesis edilen ipoteğin iptali iptali ile sicilden terkinine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını, müvekkili ile davacı arasında çelik kapı alım satımına ilişkin ticari ilişki mevcut olduğunu, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının olduğunu, Kayseri 3 Asliye Ticaret Mahkemesinde menfi tespit davası yapıldığı ve bu dava dosyasında bonoya yönelik dava red olmakla müvekkiline yönelik borcun devam ettiğini ve borcun ödenmediğini ,haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddi ile ücreti vekalet ve yargılama masraflarının karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…Netice itibariyle davacı ipoteğin kaldırılmasını talep edebilmesi için ipotek konusunun ödendiğini, konusuz kaldığını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı ipotek akit tablosundaki şekilde borç alınan parayı ödediğini de ispat edememiştir. Bunun dışında ticari ilişki nedeniyle kurulmuş olsa dahi, ticari ilişkide borçların ödendiğini ispat edememiştir. Bu hali ile ipotek konusu borç ortadan kalkmadığından açmış olduğu davanın reddine” karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Sayın İlk Derece Mahkemesi, eksik inceleme nedeniyle çelişik ve hatalı nitelendirmede bulunduğunu, mahkeme kararının gerekçesinde, ipoteğin resmi senede göre borç para ipoteği olduğu ve borcun ödendiğinin ispatlanmadığını, ipoteğin ticari ilişki nedeniyle kurulmuş olsa bile ticari ilişkide borçların ödendiğinin ispatlanmadığını ileri sürdüğünü, bu gerekçenin hem dosya içerisindeki delillerin yeteri ve gereği gibi incelenmediğini gösterdiğini hem de çelişki içerdiğini, öncelikle tarafların gerçek iradesinde uygun olmayan resmi ipotek senedi TBK m. 19(818 sayılı Borçlar Kanunu m.18)’e göre geçersiz olduğunu, bilindiği TMK m. 881 vd’de düzenlenen ipotek müessesi, yine TMK m. 850 vd’de düzenlenen gayrimenkul rehininden farklı olarak doğmamış bir borcun güvencesi olarak düzenlenebileceğini, ancak uygulamada, -henüz doğmamış bir borcun resmi senette ifade edilmesi teknik zorluklar taşıdığından- hem taraflar hem de tapu memurları tarafından çoğunlukla ipotek senetleri gayrimenkul rehni senedi gibi kesin ve mevcut bir borç varmış gibi düzenlenmekte olduğunu, tarafların bu şekilde düzenlenen resmi senetten kaynaklanan riskleri bertaraf etmek için ayrıca gerçek iradelerini gösteren harici belge düzenlediğini, TBK m.19’da sözleşme içeriğinin belirlenmesinde tarafların gerçek iradesinin esas alınacağı düzenlenmiş olduğunu, tarafların gerçek iradesine uygun olmayan resmi senedin geçerli olmayacağı ilmi ve kazai içtihatlarla da sabit olduğunu, mahkemenin sırf bu nedenle ipoteğin iptaline karar vermesi gerektiğini, davaya konu olayda da taraflar arasındaki ilişki benzer şekilde gerçekleştiğini, davalı müvekkiline herhangi bir borç para vermediğini, ipotek kurulması planlanan ticari ilişkinin teminatı olarak tesis edildiğini, müvekkili, inşaat ve konutlara çelik kapı satışı ile iştigal etmekte olan .. İnş. Mobilya San ve Tic. Ltd. Şti. (eski unvanı …ve Tic. Ltd. Şti.)’nin ortağı olup, Kayseri’de faaliyet gösteren ve şirket çelik kapı imalatçısı olan … Tic. Ltd. Şti adlı şirketin üretip göndereceği kapıları İstanbul’da satmak üzere davalı ile birlikte çalışmaya karar verdiklerini, davalı …, ..c. Ltd. Şti adlı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, varılan işbirliği anlaşması kapsamında müvekkili …, kendisine ait İstanbul Büyükçekmece .. ada 1 parselde tapuya kayıtlı, …K4 Blok A23 Zemin/c bağımsız bölüm no: 1 sayılı konut üzerinde davalı … lehine 90.000,00YTL bedelli ipotek tesis ettiğini (delil no -1 ipotek akit tablosu ve tapu kaydı) ve keşidecisi …, kefili …, lehdarı … olan 90.000,00YTL bedelli bir teminat senedi verdiğini, davalı taraf, cevabında ve diğer beyanlarında müvekkiline herhangi bir şekilde borç verdiğini savunmadığını, sadece resmi senetteki yazıma dayanarak borcun ödenmediğini savunduğunu, eğer gerçekten bu ipotek bir borca karşılık olarak düzenlenmiş olsaydı, davalı müvekkiline hangi tarihte, nerede, hangi vasıtayla(banka havalesi, kambiyo evrakı, elden makbuz karşılığı vs) ne miktarda borç verdiğini yazılı belgeleri ile ortaya koyacağını, davalının müvekkiline verdiği bir borç para bulunmadığı için davalı borç para verdiğini ileri sürmediğini, esasen mahkeme de davalı tarafından verilmiş bir borcu tespit edemediği için ipoteğin ticari ilişkinin teminatı olduğunu kabul ettiğini, ancak taraflar arasındaki ilişkiyi yanlış yorumlayarak, müvekkilinin ödeme yapmadığı şeklinde hatalı sonuca ulaşıldığını, İlk Derece Mahkemesinin ipotek konusu borcun menbaı ve miktarı konusunda bir tespiti olmadığını, Kayseri 3. Ticaret Mahkemesinin 2012/8-2013/203 sayılı kararında da açıklandığı üzere, müvekkilinin ortağı olduğu … şirketi, davalının yetkilisi olduğu … şirketinin bayiliğini almak için bu şirkete muhtelif çek ve senetlerle birlikte şirket ortağı müvekkilin şahsi malı olan taşınmazı ipotek olarak verdiğini, sonrasında bayilik sözleşmesi kurulmadan sona erdiğini, ancak davalı aldığı çek ve senetleri iade etmediği gibi bazılarını takibe koyduğunu, bunun üzerine davalı aleyhine menfi tespit davası açıldığını, davalı taraf yargılama aşamasında aldığı bazı çek ve senetleri inkar ettiğini, kendisine verilmediğini ileri sürdüğünü, davalının elinde olmadığını iddia ettiği çek ve senetler bakımından bir alacak iddiası kalmadığından davanın uzamaması için bu çek ve senetler açısından menfi talebinden vazgeçildiğini, dolaysıyla Kayseri Ticaret Mahkemesi bu çek ve senetler yönünden davanın reddine karar verdiğini, kararına itiraz ettikleri Bakırköy 4. Ticaret Mahkemesi, Kayseri Ticaret Mahkemesinin bu kısmi red kararını borcun ödenmediği şeklinde yorumladığını, bu yorum baştan sona hatalı olduğunu, her halukarda, davalı … ile müvekkilinin şahsi ilişkisinde davalının müvekkiline verdiği herhangi bir borç olmadığı için ipoteğin iptaline karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin hem şahsi hem de ticari ilişki yönünden borcun ödenmediği iddiasında bulunarak çelişkiye düştüğünü, Sayın İlk Derece Mahkemesi davalının savunmasına göre de hatalı karar verdiğini, davalı …, davaya cevabında ve sonraki dilekçelerinde alacak iddiasını resmi senetteki beyana dayandırmış olup, ayırca para verdiğine dair herhangi bir ödeme belgesi ya da makbuz sunmadığını, hatta alacağın miktarı konusunda dahi bir açıklama yapmadığını, ipoteğe dayanak bir borç bulunmadığını, tapuda düzenlenen resmi senetteki 90.000 TL borcun mevcut olmadığının Kayseri 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/8 E.-2013/203 K. sayılı kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğunu, müvekkilinin, davalıdan hiçbir zaman borç para almadığını, davalı, menfi tespit davasında da aynı iddiaları ileri sürdüğünü; ancak müvekkiline borç para verdiğini ispatlayamadığını, keza bu hususta defter ve belge de ibraz edemediğini, dolayısıyla müvekkilinin davalıdan 90.000 TL borç para aldığı ve bu miktarda borcu olduğu iddiası menfi tespit dosyasında kabul görmemiş ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, tapuda tescil edilen ipotek tek başına alacağın varlığına kesin delil teşkil etmediğini, davalı iddia ettiği alacağın varlığını ispatla yükümlü olduğunu, mahkemenin gereken incelemeyi yapmadan hatalı karar verdiğinden, kararın bozulması gerektiğini, istinaf taleplerinin kabulü ile istinaf itirazları doğrultusunda yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, duruşmalı yargılama yapılarak İstanbul Büyükçekmece … 1 parselde tapuya kayıtlı, B.A.K4 Blok A23 Zemin/c bağımsız bölüm no: 1 sayılı konut üzerinde davalı … lehine 90.000,00YTL bedelle tesis edilen ipoteğin iptali ile sicilden terkinine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ipoteğin kaldırılması davasıdır.
TMK 858. Maddesinde ” Taşınmaz rehni, tescilin terkini veya taşınmazın tamamen yok olmasıyla sona erer. Kamulaştırmaya ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır. Yasanın bu hükmüne göre taşınmaz rehinini sona erdiren nedenlerler, tescilin terkini ( çizimi), taşınmazın tamamen yapı olması ve kamulaştırılmasıdır. Ancak uygulamada taşınmaz rehinini sonlandıran başka nedenlerin varlığı da kabul edilmektedir. TMK.nın 883.maddesine göre ” Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki alacaklıdan ipoteğin terkin edilmesini isteyebilir.”
Somut olayda; davacı, davaya konu Büyükçekmece, … 1 nolu bağımsız bölün üzerine tesis edilen ipoteğin ticari ilişkiden kaynaklandığını, ancak ticari ilişkinin gerçekleşmediğini, borcun oluşmadığını beyan ederek ipoteğin kaldırılması talebinde bulunmuştur. 24/03/2005 tarihli .. yevmiye nolu ipotek belgesinde ” … İşbu taşınmazın tamamı …’dan almış olduğu borç para olan 90.000YTL ye karşılık 1.derecede 1 yıl vade ile borç ödeninceye kadar … lehine faizsiz olarak borç ipoteği tesis edildiğini…” şeklinde düzenleme bulunduğu, bu haliyle ipoteğin taraflar arasındaki borçtan kaynaklandığı ve karz ipoteği olduğu, davacının borcun oluşmadığı yönündeki iddiasının ipotek akit belgesine karşılık aynı derecede delil ile ispatının gerektiği, ipotek tesisi sırasındaki gerçek iradenin borç olmadığı yönündeki iddiasının da yine delil ile ispatlanması gerektiği, ancak davacının bu yönde davacının herhangi bir yazılı delil ibraz etmediği, Kayseri 3. ATM.nin 2012/8 esas sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği, bir kısım bonolar yönünden davacının davalıya halen borçlu olduğu, davacı tarafça dosyaya sunulan davalı imzasını taşıyan protokol başlıklı belgede 90.000YTL lik senedin ve dava konusu taşınmazın teminat olarak ipotek alındığı yönündeki beyanının taşınmaz rehninin alacağın güvence altına alınmak amacıyla düzenlenen müessese olması nedeni ile bu beyanın ipoteğin kaldırılması gerekçesi olamayacağından İDM kararı usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2017 tarih ve 2017/112 esas, 2017/498 karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile arta kalan 4,50 TL harcın istinaf kanun yoluna başvuran davacıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1. bendi ile aynı Kanun’un 361 ve 362. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/09/2018