Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2018/2113 E. 2019/263 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2113
KARAR NO : 2019/263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2017
NUMARASI : 2017/867 Esas – 2017/797 Karar
DAVANIN KONUSU: İpotek
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 24.07.2017 tarihinde … ili, … ilçesi, ….. Mah. …. Ada ve …. Parsel numarasında kayıtlı kat irtifakı hakkı tesis edilmiş ….. Arsa Paylı A/A-2 giriş blok, ….. Kat + …. Kat, 5 ve 6 bağımsız bölümleri arsa payları ile birlikte satın aldığını, satın aldıktan sonra belirtilen taşınmazların üzerinde 320.000 TL ticari krediden doğan ipotek olduğunu öğrendiğini ve daha sonra da davalı bankaya ait Ihlamurkuyu şubesinden 300.000 TL yatırarak ve 20.000 TL’yi ise elden ödeyerek ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, müvekkilinin satın aldığı taşınmazın eski malikinin başka borçları olduğundan bahisle ipoteğin kaldırılamayacağını belirttiğini, ancak söz konusu borçlardan müvekkilin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin sadece taşınmaz üzerinde bulunan ipotekten sorumlu olabildiğini, belirlenen ipotek bedelinin davalı banka adına depo etmesi için tarafına uygun süre verilmesini, adı geçen taşınmaz üzerinde davalı lehine olan ipoteğin terkinine, yargılama gider ve vekalet ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece “… davacının satın almış olduğu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması talep edilmektedir.İpoteğin kurulması ve kaldırılması TMK.856 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup dava mutlak ticari dava niteliği taşımamaktadır. Davacı gerçek kişi olup davalı tacir olmakla beraber, Bu davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili nispi ticari dava olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir. Görevle ilgili değerlendirmenin 6102 Sayılı TTK’nun 4 ve 5.maddesindeki düzenlemeler gözetilerek yapılması gerekir. 6102 Sayılı Kanun’un 19.maddesi ”ticari iş karinesi” başlığını taşımakta olup, bu maddenin 2.fıkrasında yer alan ”Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” hükmünün, görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/15-440 esas 2015/1769 karar sayılı ilamı) Açıklanan nedenlerle; mahkememizin mutlak ve nispi ticari dava niteliği taşımayan işbu davaya bakmakla görevli olmadığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kanısına varıldığından aynı yöndeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/15-440 esas 2015/1769 karar sayılı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22/09/2014 tarih 2014/16770 esas 2014/12375 karar sayılı ve Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2015/26517 esas 2015/29551 karar sayılı ilamları da dikkate alınarak göreve ilişkin dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine,karar kesinleştiğinde ve HMK 20.md. uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece tensip kararı ile taraflar dinlenilmeden verilen görevsizlik kararının kanaatlerince hukuka aykırı olduğunu, müvekkili lehine kaldırılması gerektiğini, taşınmazların üzerindeki ipoteğin ticari krediden doğan ipotek olduğunu belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece bu husus dikkate alınmadan karar verildiğini, bu konuda taraflarından bir görüş dahi alınmadan ve ilk duruşma beklenmeksizin karar verildiğini, ticari krediden doğan ipoteklerin kaldırılması için açılacak davalarda görevli mahkeme Ticaret Mahkemeleri olduğunu, huzurdaki uyuşmazlıkta da ipoteğin kaynağı bir genel kredi sözleşmesine dayandığından davanın ticari nitelikte olduğu açık olduğunu, bu nedenle görevli mahkeme Yüksek Yargı kararlarında da işaret edildiği gibi Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle istinaf taleplerinin kabulüne ve ilgili görevsizlik kararının kaldırılarak dosyanın görevli ticaret mahkemesine gönderilmesini, istinaf taleplerinin kabulüne ve ilgili görevsizlik kararının kaldırılarak dosyanın görevli ticaret mahkemesine gönderilmesini, yargılama gider ve vekalet ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK 4. maddesi kapsamında görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, TTK 4. Maddesinin a) bendinde; Bu kanunda öngörülen hususlardan doğan davaların ticari dava sayılacağı belirtildiğini, müvekkili Bankaya ilişkin olarak açılan davada da görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, TTK 4. Maddesinin f) bendinde; Bankalara ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan davaların ticari dava olduğu belirtildiğini, mahkemede açılmış bulunan davada, müvekkili Bankanın tacir olması nedeniyle görevli Mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, dosyanın yerel mahkeme kararının kaldırılarak İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilmesi gerektiğini, TTK 5. maddesi kapsamında görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, müvekkili Bankaya karşı açılan davaya dayanak kredinin bir ticari kredi olması ve uyuşmazlığın da bu ticari krediden kaynaklanması sebebiyle söz konusu dava ticari bir dava, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesine göre bahse konu dava asliye hukuk mahkemesi’nin görev alanına girmediğini, müvekkili banka aleyhine açılan haksız davanın usul ve esasına ilişkin her tür itiraz, cevap ve beyân haklarının saklı kalması kaydı ile İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.10.2017 tarih 2017/867 Esas 2017/797 Karar sayılı görevsizliğe ilişkin hükmün kaldırılması suretiyle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak tayin ve tespit edilmesine (davanın esastan reddine ilişkin taleplerinde ve her tür yasal haklarının saklı kalmak üzere) yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ipoteğin terkini istemine ilişkindir. Mahkemece gerek davacının gerekse de davalının 6502 sayılı TKHK’da tarif edilen tüketici vasfını taşımadıkları, tüketici işleminden kaynaklanmayan uyuşmazlığın genel hükümler doğrultusunda Asliye Hukuk Mahkemelerince değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeksizin görevsizlik kararı verilmiştir.Somut olayda uyuşmazlık, 6100 sayılı HMK’nın 114/c maddesi gereğince dava şartı olan “mahkemenin görevli olması” şartı hakkında taraf teşkili sağlanmadan karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Mahkemenin görevli olması dava şartıdır (HMK. m.114/1-c). Dava şartları ve ilk itirazlar, ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılır (HMK. m.137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre görevsizlik kararı verilebilmesi için; dava dilekçesinin davalıya tebliği (HMK. m. 122), cevap süresinin beklenmesi (HMK m.127), cevap verilmesi halinde davacıya tebliği (HMK m. 126), davacının cevaba cevap verme süresinin beklenmesi, verdiğinde diğer tarafa tebliği (HMK. m.136/1), davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi, verdiğinde diğer tarafa tebliği (HMK. m. 136/1) zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verilebileceğini öngören aynı Kanun’un 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime, belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması dosya üzerinden karar verilebilmesi için de davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. Kanunun 137. maddesinin (1.) fıkrasında, ön incelemenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında “dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine” ilişkin 115/1. madde hükmü de bu hususlarda davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli değildir.Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanundan farklı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut da değiştirilmesi yasağını dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış; bu yasağı, ileriye dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar ötelemiştir. Bu düzenleme ile davacının cevaba cevap dilekçesinde iddialarını değiştirerek ve genişleterek başlangıçta görevli olmayan mahkemeyi görevli hale getirmesi de mümkün hale gelmiştir. Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini zorunlu kılmaktadır.Ayrıca 6100 sayılı Kanun, eskisinden farklı olarak görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etme hakkını davalıya da tanımıştır (m. 20/1). Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde davalıya kararı veren mahkemeden yargılama giderlerini talep etme hakkı da vermiştir (m. 331/2 son cümle). Davalıların bu haklarını kullanabilmesi, dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilmiş olmasını gerektirir.6100 sayılı HMK’nın 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanunun 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesi HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık oluşturmaktadır.Bütün bu hükümlerden, dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmeden ve dilekçelerin karşılıklı teatisi aşaması tamamlanmadan görevsizlik kararı verilemeyeceği değerlendirilmelidir.Keza somut olayda davacının terkinini istediği ipoteğin teminat teşkil ettiği kredinin niteliği dahi dilekçe ile belirlenememektedir.Dosyaya sunulan belgelerden davacının kullandığı kredinin konut destek kredisi biçiminde tanımlı olduğu gözlemlense de akit belgesinde genel kredinin teminatı olarak tesis edilmiş görünmektedir.Her iki durumda görev değişecektir.Konut kredisinin teminatı olan ipotek söz konusu ise davacının tüketici sıfatı ve işlemin tüketici işlemi olma olasılığı bulunduğu gibi genel kredi sözleşmesinin teminatı olması duruluda da ticaret mahkemelerinin görevli olması gündeme gelecektir.O halde mahkemece yukarıda açıklanan yasal düzenleme gereği davalıya dava dilekçesinin tebliği ve teati aşamasının tamamlanması beklenerek görevli mahkemenin belirlenmesi gerekirken bu husustan imtina edilerek verilen karar yasaya uygun değildir. Mahkemece dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilerek HMK’nun 27. maddesi gereğince hukuki dinlenilme hakkının kullandırılması, cevaplarına sunma imkanı tanıması ve görev hususunun bu çerçevede değerlendirilmesi, duruşma açılması ve bundan sonra çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davacı ve davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince kabulüne, kararın kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince KABULÜNE,2-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2017 tarih, 2017/867 esas ve 2017/797 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Taraflarca yatırılan istinaf maktu karar harcının istem halinde taraflara iadesine,5-Taraflarca yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/02/2019