Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1767 E. 2020/1884 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1767
KARAR NO: 2020/1884
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/09/2020
NUMARASI: 2020/474 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Yerel mahkemece verilen 04/09/2020 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, Beyoğlu … Cad. … adresinde bulunan “… Eczanesi” nin muris …’den miras kaldığını, 07/10/2015 tarihinde ölen muristen geriye eşi Kadriye ile evlatları olan tarafların kaldığını, davacının murisin ileri yaşta mental sıkıntı geçirmesi nedeniyle emekli olarak babasına yardıma geldiğini, eczanenin mali ve idari olarak zorda olduğu dönemde davalının yardım etmediğini, anneleriyle birlikte davalının Beyoğlu … Noterliği 26/10/2015 … yevmiyeli feragatname ile işletme hakkı üzerindeki mirasçılık hak ve hisselerinden davacı lehine feragat ettiklerini, davalı tarafca bu feragatnamenin devir hakkını içermediğinin ileri sürüldüğünü, eczanenin mirasçı sıfatıyla işletme hakkının 07/10/2020 tarihinde dolacağını, konuya ilişkin İstanbul 17, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararları olduğunu, davalı tarafa 10/08/2020 tarihinde ihtarname gönderilerek tedbirin zararlarının aktarıldığını, davacının eczanenin borçlarını kapatmak, durumu iyileştirmek için yaptığı birçok masraf olduğunu, tedbir nedeniyle eczaneye işletme süresi dolacak tarihe kadar müşteri bulunmasının önüne geçildiğini açıklayarak, adresi yazılı eczanenin devrine engel müzekkerelerin iptali, satış ve devrin yapılabilmesi için Beyoğlu İlçe Sağlık Müdürlüğü ve İstanbul Eczacılar Odası Başkanlığı’na tedbir yazısı yazılmasını, eczanenin satış ve devrinin mümkün olmaması halinde, buna sebebiyet veren davalının verdiği zararın bilirkişilerce tespit ve davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 04/09/2020 tarihli ara kararla, talebin alacak davasında ihtiyati tedbir isteğine ilişkin olduğu, dosyaya sunulan İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/76 D.İş dosyasında verilen tedbir kararının itiraz üzerine kaldırılmasını kararının istinaf edilmesiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi’nin “ihtiyati tedbir kararına süresinde itiraz edilmediğinden itirazın reddine” karar verildiği, tedbir talep edilen eczane işletme ruhsatı hakkında dosya davalısı olan … tarafından asıl davadan önce değişik iş dosyası üzerinden devrin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı alındığı, daha sonra süresinde İstanbul 13.Sulh Hukuk Mahkemesinde asıl davanın açıldığı, davadan önce değişik iş dosyasıyla verilen ihtiyati tedbir kararının asıl davanın açıldığı mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, inceleme konusu davada ise davacının talebinin ihtiyati tedbir kararının infazına ilişkin işlemlerin iptali ve eczanenin satış ve devrinin yapılabilmesine yönelik olduğu, bu şekliyle bir anlamda konuya ilişkin daha önce verilen kararlar ve asıl davanın görüldüğü İstanbul 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararının infazının ortadan kaldırılmasının talep edildiği, tarafların kardeş olduğu ve aralarında mirasçılık hakları yönünden uyuşmazlık bulunduğu, alacak istemli davada eczane işletme ruhsatının doğrudan uyuşmazlık konusu olmadığı, uyuşmazlık konusu olmayan şey hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, Sulh Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanlarının farklı olduğu, belirtilen mahkemelerce verilen kararın başka bir mahkemeden kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde ihtiyati tedbir talep edilemeyeceği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, eczanenin kontratının 07/10/2020 tarihinde bittiğini, eczanenin üzerine sıkıştırma amaçlı koydurulan tedbirin kaldırılması için davanın açıldığını, kararın kötü niyetli tarafa yarayacak olduğunu, red kararına karşı istinaf mahkemesi nezdinde itiraz hakkını kullanmakla mükellef olduğunu bildirmiştir. Bilindiği gibi 6100 sayılı HMK.nun ihtiyati tedbirin şartları başlığını taşıyan 389/1 maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir.İhtiyati tedbir, davanın davacı lehine sonuçlanması durumunda dava konusu şeye kavuşmasını dava sırasında veya davadan önce güvence altına almaya yarayan geçici bir hukuki korumadır. Tedbir talep eden taraf davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. (HMK. m.390/3) Buna göre, somut olayda dosyada mevcut kayıt ve belgeler ile istinaf dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davanın alacak isteğine ilişkin olduğu, ihtiyati tedbir talep edilen eczanenin doğrudan dava konusu olmadığı anlaşılmakla, yerel mahkemece dava konusu olmayan hak ve varlık üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağı ve sair gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf eden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: 1-İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/09/2020 tarihli ve 2020/474 Esas sayılı ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf taleplerinin HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK nun 362 maddesi uyarınca kesin olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi. 03/12/2020