Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2018/2084 E. 2019/1250 K. 13.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2084
KARAR NO : 2019/1250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/07/2018
NUMARASI : 2017/493 Esas 2018/697 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/09/2019
Yerel mahkemece verilen 02/07/2018 tarihli karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya Dairemize gönderilmiş olmakla,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili, davalı ile arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle 16.497 TL alacağı olan müvekkilinin, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, borcunu ödemeyen davalının haksız olarak borca ve yetkiye de itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, alacaklarının para alacağı niteliği nedeniyle TBK’nun 89. maddesi uyarınca alacaklının yerleşim yeri mahkemelerinin de yetkili olduğunu ileri sürerek, borca ve yetkiye itirazın iptali ile takibin devamını istemiştir.Davalı vekili, sözleşmenin ifa edileceği yerin Çorlu olduğunu, genel yetkili mahkemenin de Çorlu olduğunu, bu durumda icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, vekil edeni tarafından verilen eğitimin davacı şirket tarafından cari hesaptan düşülmemesi nedeniyle yapılan takip ve açılan davanın haksız olduğunu, kendi hesaplarına göre davacıdan alacaklı olduklarını, icra inkar tazminatı isteğinin de haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davalı tarafa ait ticari defter ve faturaların verilen kesin sürelere rağmen sunulmaması, dosyaya sunulan davacı kayıtlarının ise alacağı doğrulaması nedeniyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, 3.299,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişinin ek raporunda değinilen eksiklikler tamamlanmadan, eksik inceleme ile ve aniden karar verildiğini, dosyaya üç kez gönderilen mail çıktılarının okunamaması nedeniyle değerlendirme dışı tutulmasının doğru olmadığını, bunların UYAP’ta okunaklı olarak göründüğünü, mahkemenin yazıcısında sorun varsa, kendilerine bu konuda süre verilmesi halinde çıktılarını kendilerinin de sunabileceğini, davacı dayanağı olan 11/12/2015 tarihli ve 9.440 TL bedelli faturanın iade faturası olduğunu ve kendilerine tebliğ edilmediğini, irsaliyeye dair evrak da sunulmadığını, buna rağmen kabul etmedikleri bu faturanın da hükme esas alındığını, üçüncü kişi şirketler ile davacı şirket arasında yazılım satışı akabinde yazılımın kullanımına dair eğitim verilmesi hususunda davacı şirket ile aralarında satış bedelinin %20 si ücret mukabili anlaşma olduğunu, dava dışı üçüncü kişilere verdikleri eğitim hizmetine dair bilgi ve belgelerin, taraflar arasındaki sözleşmeyi ve ilişkiyi doğrulamak için getirtilmeden verilen kararın eksik incelemeye ve araştırmaya dayalı olduğunu savunarak, kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, tacir olan taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayalı alacak nedeniyle başlatılan icra takibinde, itirazın iptali ile takibin devamı isteğine ilişkindir.6100 sayılı HMK’da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar; 1) Davanın açılması ve dilekçeler aşaması (Madde 118,126-136), 2) Ön inceleme (Madde 137-142), 3) Tahkikat (Madde 143-293), 4) Sözlü Yargılama (Madde 184-186) ve 5) Hükümdür (madde 294). 1086 sayılı HUMK zamanında yazılı yargılama usulü 4 aşama (ön inceleme aşaması hariç) olarak düzenlenmiş ve bu aşamaların her biri bir diğerinin içine geçmiş şekilde olduğundan gereksiz işlem yapılmasına ve yargılamaların uzun sürmesine sebebiyet vermekte iken kanun koyucu bu sakıncaların önüne geçmek için bu aşamaları sıkı kurallara bağlamış ve bir aşama bitirilmeden diğer aşamaya geçmeyi engellemek istemiştir.HMK’nun 184. maddesinde “(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.”, 186. maddesinde de “(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” düzenlemesi yer almaktadır. Usul kurallarının derhal uygulanırlık prensibi de temel kurallardandır.Buna göre, tahkikat aşaması; hakimin, tarafların dilekçelerinde ileri sürdükleri iddia ve savunmaları ve bunların ispatı için gösterilen delilleri inceleyip bitirmesi ve tahkikatın tümü hakkında tarafların açıklamalarını dinlemesinden sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse sona ermiş (bitmiş) olur. Ancak; hakim, duruşmada hazır bulunan taraflara, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Tarafların tahkikatın tümü hakkında yapacakları açıklamalardan sonra, mahkeme, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığı sonucuna varırsa, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder (HMK mad. 182/4) ve sözlü yargılama aşamasına geçilir (HMK mad. 186). Tahkikatın bittiği açıklanan duruşmada hazır olmayan taraf da az yukarıda değinildiği gibi HMK’nun 186. Maddesinin emredici düzenlemesi uyarınca davetiye çıkarır ve gelmedikleri taktire yokluklarında karar verileceği hususu ihtar edilir.Bu genel anlatımlar ışığında; 12/03/2018 tarihli 3 nolu oturumun 3 nolu ara kararı ile dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdiinin düzenlendiği, bir takım eksikliklerin tamamlanması durumunda ek rapor düzenleyebileceğini açıklayan bilirkişinin bu raporunun, 14/05/2018 tarihli 4 nolu oturum ara kararı ile davalı vekiline tebliğine ve beyan için 2 hafta süre verilmesine karar verildiği, davalı vekilince de 30/05/2018 tarihinde süresinde beyanda bulunulduğu, bilirkişinin eksiklik olarak belirttiği hususların tamamlanmasının istendiği, okunaksız olduğu açıklanan dayanak bilgi ve belgelerin UYAP’ta okunaklı olarak mevcut olduğunun, mahkeme yazıcısında sorun varsa kendilerince çıktılarının da sunulabileceğinin beyan edildiği, 02/07/2018 tarihli oturum için davalı vekilinin mesleki mazeret bildirdiği, mahkemece mazeret hakkında da bir karar verilmeden, tahkikatın tamamlandığının açıklandığı ve aynı oturumda davacı vekilinin huzuru ile sözlü yargılamaya geçildiği ve hükmün de tefhim edildiği görülmektedir. Yukarıdaki açıklamalar karşısında, tahkikatın bitiminden sonra tarafların iddia ve savunmalarını ıslah yolu ile dahi değiştirmeleri mümkün değil ise de, mahkemece bilirkişi ek raporunda değinilen eksiklikler ve davalı tarafın tahkikatın bitimi öncesinde bu rapor hakkında ileri sürdüğü talepler hakkında, davalı vekilinin mazeret bildirdiği oturumda yapılan işlemler incelendiğinde, tahkikat aşamasının sona ermediği gibi, davalı vekilinin mesleki mazereti hakkında da olumlu – olumsuz karar verilmesi gerektiğinin gözden kaçırıldığı, diğer yandan, sözlü yargılama için davalı tarafa HMK’nun 186. maddesinde belirtilen ihtaratın da yapılmadığı, tüm bu hususların usul ve kanuna, hukuki dinlenme hakkına aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bundan ayrı; davalı tarafça cevap dilekçesinde dayanılan, duruşma ara kararı üzerine dosyaya sunulan ve UYAP kontrolünde okunaklı olduğu görülen bilgi ve belgelerin, bilirkişi kök ve ek raporunda ve mahkemenin gerekçeli kararında okunaksız olduğundan bahisle değerlendirme dışı tutulduğu, bilirkişi ek raporunda açıkça, tarafların ticari faaliyete başladıkları tarihten itibaren tüm fatura, irsaliye, ödeme dekontu, banka havalesi, varsa sözleşmeler ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığı tarihten takip tarihine kadar mevcut olan cari hesap ekstrelerinin ikmali halinde hükme esas olabilecek rapor düzenlenebileceğinin belirtildiği anlaşıldığına göre, mahkemece verilen kesin süre içerisinde dayanılan, bildirilen, sunulan ve raporda değinilen eksikliklerin giderilmesinden sonra ek rapor alınarak, iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilmesi ve esasa dair karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf nedenlerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve az yukarıda değinilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin nedenler incelenmeksizin KABULÜNE, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2018 tarih, 2017/493 Esas 2018/697 Karar sayılı kararının HMK.nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin nihai kararda nazara alınmasına,Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.nun 353/1-a maddesine göre kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13/09/2019