Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 54. Hukuk Dairesi 2023/141 E. 2023/149 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
54. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
BAŞVURUNUN REDDİ
DOSYA NO: 2023/141
KARAR NO: 2023/149
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2022
NUMARASI: 2021/211 – 2022/311
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF TARİHİ: 11/11/2022
Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ DÜŞÜNÜLDÜ; İstinaf isteminde usul işlemleri tamam olduğundan, ilk derece mahkemesinin dosyasındaki bütün belgeler ve dosya hakkındaki dairemiz üyesince düzenlenen rapor incelendi, istinaf başvuru dilekçesinin ve davanın esası istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda dosyada dairemizce karar verilmesi için eksiklik bulunmadığı anlaşıldı.
İstinaf sebepleri: Davacı vekili süresinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemenin kararında davanın alt kira sözleşmesinden kaynaklandığı hususunu belirttiğini, davalı tarafın, müvekkili ile aralarında alt kira sözleşmesi bulunduğunu ve bu alt kira sözleşmesine istinaden kira ve sabit kıymet borcu olduğunu iddia etmişse de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, davalı tarafın müvekkili şirkete fatura kestiğini ve icra takibinin de bu faturaya ilişkin olarak başlatıldığını, TTK’nın 5. maddesi uyarınca tarafların tacir olup uyuşmazlık konusunun ticari ilişki olduğundan görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Yasal dayanak:Hukuk Muhakemeleri Kanunu;190, 191, maddeleri,Türk Medeni Kanunu 6. maddesi,Türk Borçlar Kanunu 299,313,314, 322. maddeleri, İcra ve İflas Kanunu 72 vd. maddeleri Yargılama konusu olayda: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numarası ile kayıtlı takip başlatıldığını, davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacağın kesinlikle hiç bir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin de böyle bir borcu bulunmadığını, takip talebinde borcun sebebi olarak “…sabit kıymet bedeli yansıtma faturası…” açıklamalı 01.07.2020 tarihli faturanın gösterildiğini, bu faturaların davalı tarafından gerçeği yansıtmayacak şekilde tek taraflı olarak düzenlendiğini, müvekkili şirketin davalı ile fatura kesilmesini gerektirecek herhangi bir ticari alışverişi olmadığını, herhangi bir sabit kıymetin de taraflarına teslim edilmediğini, davalının faturaya dayanarak alacaklı olduğunu iddia ediyorsa, bunu somut ve inandırıcı, ıslak imzalı yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini belirterek, öncelikle teminatsız veya yahut teminat mukabili olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında vezneye giren paranın alacaklıya ödenmemesine ve icra takibinin durdurulmasına, müvekkili aleyhine koyulan hacizlerin fekkine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davanın kabulüne ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibinin iptaline, takip konusu tutarlar bakımından müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen alt kira sözleşmesinden kaynaklı kira ve sabit kıymetler borcunun mevcut olduğunu, alt kira sözleşmesinin akdedilmesinin akabinde, yapılan masrafların davacı tarafından karşılanacağına ilişkin olarak uzlaşıldığını, bu durumun müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yapılan yazışmalarda, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait borç ve enflasyon miktarlarının davacı şirkete bildirildiğini, sabit kıymet bedeli olarak bildirilen miktar için süre talep edildiğini ancak kalan miktarın ödenmediğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında bir alt kiracı ilişkisi mevcut olduğundan, müvekkili şirketin sabit kıymetleri de kullanıma tahsis ettiğini ve kira borcundan ayrı olarak sabit kıymet bedellerinin doğduğunu, davacı şirkete bu nedenle fatura kesildiğini, süresi içerisinde faturaya itiraz edilmediğini ve fatura iadesi açıklamalı fatura düzenlendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya örneği dosya arasına alınmış, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması suretiyle rapor tanzimi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi sunmuş olduğu 26.11.2021 tarihli raporda; dava konusu fatura muhteviyatına ilişkin dosyaya sunulu deliller ve belgelerin rapor içeriğinde ayrıntılı olarak incelenmiş olup, fatura içeriğinde yer alan “Sabit Kıymet Bedeli”nin ne olduğu ve bu sabit kıymetin davacı şirkete teslim edildiği ile ilgili dosya içeriğinde somut bir belgenin mevcut olmadığının görüldüğü, netice itibariyle davacı yanın dava konusu fatura yönünden menfi tespit talebinin kabul edilip edilmeyeceği ile ilgili nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir. Yargılama sonucunda mahkemece; ”davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın bir örneği de dosyaya sunulan 01/11/2017 başlangıç tarihli alt kira sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davalı, davacının her ne kadar alacağın kaynağının bulunmadığını bildirmiş ise de, alacağın yanlar arasındaki alt kira sözlemesinden kaynaklı kira ve sabit kıymetlere ilişkin taraflar arasında uzlaşma sağlandığı bildirmiştir. Davacı, 07/04/2022 tarihli celse de kira ilişkisi olduğunu kabul etmekle, davalı, icra takibinde talep edilen tutarın taraflar arasında daha önce yapılmış kira sözleşmesi nedeni ile davacı tarafa kiralanan taşınmazın eşyalar ile birlikte kiralanması nedeni ile bu eşyaların kullanımından kaynaklı istenen bedel olduğunu beyan etmiştir. Taraf beyanlarının ve dosyaya sunulan sözleşmenin incelenmesinden, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı sabittir. ” gerekçesi ile, davanın görev yönünden usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.Dava, davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı tarafından, davacı aleyhine, fatura alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle açılan menfi tespit davasında, davalı tarafça temel ilişkinin taraflar arasındaki taşınmaz alt kira sözleşmesi nedeni ile, davacıya tahsis edilen sabit kıymetlerin kullanım bedellerine dayalı olduğu iddiasında bulunulmuş, 07/04/2022 tarihli oturumda davacı vekili, taraflar arasında sözlü kira ilişkisi olduğunu, sunulan faturaların bu döneme ilişkin olmadığını, kira konusu yerde teslim edilen eşyalara ilişkin satın alma ya da kiralamanın söz konusu olmadığını, taraflarınca yapılan fazla ödemenin geçmişe dönük kira borcuna ilişkin olduğunu beyan etmiş, bilirkişi tarafından sunulan raporda, taraflar arasında 2017 yılından itibaren süre gelen bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, fatura içeriğinde yer alan “Sabit Kıymet Bedeli”nin ne olduğu ve bu sabit kıymetin davacı şirkete teslim edildiği ile ilgili dosya içeriğinde somut bir belgenin mevcut olmadığı bildirilmiştir. HMK’nın 4. maddesine göre, kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalarda Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığın taraflar arasındaki alt kira sözleşmesine dayalı olduğu iddiası nedeniyle, söz konusu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan, mahkemece verilen görevsizlik kararının doğru olduğu, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda; dairemizce duruşma yapılmasına gerek olmadığı, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasal gerektirici nedenlere göre karar verilmiş olması sebebiyle, incelenen mahkeme kararının HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,Peşin yatırılan istinaf başvuru harcının mahsubuna,Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,İstinaf harç ve masraflarının istinaf talebinde bulunanın üzerinde bırakılmasına, Gider avansından kalanın talep halinde yatırana iadesine,Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair dosya üzerinden, tarafların ve vekillerinin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi, açıkça anlatıldı. 24/01/2023