Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/954 E. 2023/910 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/954
KARAR NO: 2023/910
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2023
NUMARASI: 2022/426 Esas, 2023/269 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Milli Savunma Bakanlığı İzmir Tedarik Bölge Başkanlığı tarafından yapılan işçi tişörtü alımına dair ihaleyi aldığını ve Milli Savunma Bakanlığı İzmir Tedarik Bölge Başkanlığı ile aralarında sözleşme yapıldığını, müvekkili şirketin işçi tişörtleri hazırlanması için davalı taraf ile uzlaşıp sözleşme imzaladıklarını, sözleşme uyarınca 36.468 adet uzun kollu, 36.468 adet kısa kollu, 5.000 adet kısa kollu farklı teknik kumaş özelliklerin sahip 3 parti işçi tişörtü kumaşının davalı tarafından müvekkiline teslim edileceğini, davalı yanca müvekkiline teslim edilen tişörtlerin Milli Saunma Bakanlığına teslim edildiğini, ancak kumaşların öngörülen şartları taşımadığının tespit edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı davrandığını ve ayıplı mal ürettiğini bildirerek fazlaya dair tüm hakları saklı olmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL alacağın reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslahla dava değerini 301.000 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edilmiş olan … Hizmetleri A.Ş. tarafından yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 02/05/2016 tarih ve 16020562 sayılı raporda davaya ve satıma konu emtianın ayıpsız olduğunun tespit edildiğini, davacının ayıp isnadını kesinlikle kabul etmemekle birlikte ayıp söz konusu olması halinde ayıp ihbar sürelerine riayet edilmediğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, bu nedenle zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davacının her ne kadar 26/08/2015 tarihli sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu iddiasında bulunmuş olsa da sözleşmenin kumaş alım sözleşmesi olduğunu, kumaş üretim sözleşmesi olmadığını, davacının emtiayı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde hiçbir itirazda bulunmadığını, satın almış olduğu emtia ile ilgili ayıp olduğuna dair müvekkiline ihtar veya ihbarın yapılmadığını, sözleşmenin 5.1. Maddesinde davacıya emtia dikilerek tişört haline getirilip Milli Savunma Bakanlığına teslim edilmeden önce muayene yükümü verildiğini ve velev ki bir ayıp çıkar ise bunun da müvekkili satıcı tarafından giderilmesinin öngörüldüğünü, kumaşın tişört olarak dikilip Milli Savunma Bakanlığına tesliminden sonra emtianın başka bir emtia ile değiştirilmesi olasılığının mantığa aykırı olduğunu, davacı tarafından müvekkiline bu aşamada ne yapılan bir ayıp ihbarına, nede malın değiştirilmesine yönelik bir talep olmadığını, davacının satın aldığı sözleşmeye konu emtiayı kabul ettiğini, emtiayı teslim ve kabul ettikten sonra Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan muayeneyi çok rahat yaptırabilecek ve satım konusu malda bir ayıp varsa mezkur 5.1 maddeyi işletilebilecek durumda iken bunun yapılmadığını, davacı tarafından ikame edilen işbu davada kısmi dava şartının bulunmadığını, davacının talep ettiği 525.940,00 TL tutarındaki talebin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2021/568 Esas ve 2022/873 Karar sayılı ilamı doğrultusunda sözleşmenin geçmişe etkili olarak fesih edildiğinin kabulü gerektiği, davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda verdiklerini geri isteyebileceği, davacının kumaş bedeli olarak 525.940,00-TL ihale teminatı bedeli olarak 85.134,40-TL , Tubitak inceleme masrafı olarak 13.004,00-TL, dikim ve ambalaj masrafı olarak 174.737,80-TL olmak üzere toplam 785.797,20-TL masraf yaptığı, dikilerek tişört haline getirilen ve halen davacıda bulunan tişörtlerin değerinin 487.832-TL olduğu, davacının elinde bulunan ve satılması durumunda 487.832 TL değeri olan tişörtlerin bedelinin davacının harcamalarından düşülmesi sonucunda davacının talep edebileceği bedelin 297.965,20-TL olduğu, cezai şart bedelini talep edemeyeceği hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi ek raporu ile anlaşıldığı gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulüne 297.965,20-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmiş karara karşı, taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında 26.08.2015 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre; davalının 525.940,00 TL karşılığında … numaralı ihalede tek tek bütün özellikleri belirtilen tişörtlerin kumaşlarını eksiksiz üreteceğini, davalının, 3 farklı teslimatla teslim edilecek bahsedilen özellikteki kumaşların üretimini sağlayamadığı takdirde sözleşme bedeli kadar cezai şart ile birlikte Milli Savunma Bakanlığı ile imzalanan ana sözleşmedeki tüm cezai şartları ödemeyi taahhüt ettiğini, alınan 15.02.2023 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin menfi zararının hesaplandığını ve mahkemece 15.02.2023 tarihli bilirkişi raporuna uygun olarak, müvekkili lehine 297.965,20 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiğini, söz konusu hesaplamayı kabul etmediklerini, her ne kadar kusurlu üretilen tişört bedelleri hesaplanan menfi zarar bedelinden çıkarılmış ise de yaklaşık 8 yıldır muhafaza edilmeye çalışılan tişörtlerin depoda muhafaza edilmesi nedeniyle belli deforme ve yıpranmaların olması, ilgili tişörtlerin tek renk ve tip olarak üretilmiş olması sebebiyle satışının belli zorluklarının olması, bilirkişi kurulunca belirlenmiş tişört bedellerinin piyasa rayiç bedelinin çok üstünde olması, satım için dahi belli bir maliyet harcanması gerektiği gibi hususlar göz önüne alındığında, hatalı üretilen tişörtlerin rayiç bedellerinin çok yüksek hesaplandığını ve bu nedenle müvekkilin menfi zararının daha yüksek hesaplanması gerekirken düşük hesaplandığını, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini ve mahkemenin yeni bir hesaplama yapmadan hüküm kurduğunu, sunulan depo kira bedeli başta olmak üzere tişörtlerin muhafazası için harcanan bedellerin de menfi zararın hesaplanmasına dahil edilmesi gerektiğini, davalı tarafın üretip müvekkile teslim ettiği kumaşlarla yapılan tişörtlerin depo aylık 5.000,00 TL kira bedeli ile 5 yıldır depoda tutulduğunu, müvekkilinin bu zararının halihazırda devam ettiğini, nitekim müvekkilinin 7 yıla yakın bir süre depo kirası ödediğini, depoda bekleyen tişörtlerin eskiyip yıprandığını, 01.02.2022 tarihine kadar 345.216,00 TL kira bedeli ödediğini, müvekkilinin devam eden zararı karşısında eksik hesaplama yapılması ve eksik hesaplama doğrultusunda karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, menfi zararın hesaplamasına bu süre zarfında müvekkil tarafından ödenen kira bedellerinin de dahil edilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, B.A.M. 15. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararının hukuka aykırı olduğunu, iddia olunan ayıp ihbarının yasal süresinde yapılmamış iken (ki yerel mahkemece tespit ile benimsenen bu hususta B.A.M.’da aksine bir kabulü de olmadığını) sözleşmeden dönmenin mümkün olmadığını, iddia olunan ayıp ihbarının yasal süresinde yapılmamış iken sözleşmenin ne ileriye ne de geçmişe etkili feshinin söz konusu olmayacağını, her ne kadar davacı, sözleşmeye konu emtianın, Kasım 2013 M.S.B. Teknik Hizmetler Daire Başkanlığı İşçi Tişörtleri Teknik Şartnamesi’ne uygun olmadığı iddiasında ise de bu durumun doğru olmadığını, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edilmiş olan .. Hizmetleri A.Ş. tarafından yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 02/05/2016 tarih ve … sayılı raporda davaya-satıma konu emtianın ‘ayıpsız’ olduğunun tespit edildiğini, sözleşmeye (şartnameye) aykırı davrandıkları, ayıplı mal (kumaş) teslim ettikleri, özensiz davrandıkları vs. İddia ve isnatlarının mesnetsiz kaldığını, ayıp söz konusu olsa idi dahi ayıp ihbar sürelerine riayet edilmemiş olmakla, bilirkişinin 05/09/2019 tarihli raporunda sonuç olarak yer alan ; “dava konusu ürünlerin bir kısmının ayıplı olarak ifa edildikleri, ayıpların muayene sonucu anlaşılabilen bir ayıp olarak nitelendirilebileceği, ayıp ihbarının zamanında yapılmadığı, dolayısıyla davacının ayıplı ifa nedeniyle oluşan zararları talep edemeyeceği” şeklindeki haklı tespit ve kanaatinin bulunduğunu, ayıp isnadını kesinlikle kabul etmemekle birlikte, davaya konu sözleşmede; “5.1 Alıcı, teslim edilen malda hileli malzeme kullanılması veya malın teknik gereklerine uygun imal edilmemiş olması veya malda gizli ayıpların olması halinde, malın teknik şartnameye uygun başka bir mal ile değiştirilmesi veya işin teknik şartnameye uygun hale getirilmesini yükleniciden talep eder.” hükmü yer aldığını, sözleşmenin 5.1 maddesinin, davacı-alıcıya, emtiayı dikilerek tişört haline getirilip M.S.B.’na teslim etmeden önce muayene etme yükümlülüğü verdiğini ve velev ki bir ayıp çıkar ise bunun da müvekkili-satıcı tarafından giderilmesini öngördüğünü, davacı-alıcının, satın aldığı sözleşmeye konu emtiayı kabul ettiğini, emtiayı teslim aldıktan-kabul ettikten sonra … tarafından yaptırılan muayeneyi çok rahat yaptırabilecek ve satım konusu malda bir ayıp varsa mezkur 5.1 maddeyi işletebilecek durumda iken bunu yapmadığını, davacının, dava dilekçesinde (sayfa 4) kısa kollu işçi tişört kumaşının ayıplı olduğunu ileri sürdüğünü ve fakat vaki itirazın sonucunu beklemeden huzurdaki davayı açtığını, muaccel olmuş bir alacak söz konusu olmaksızın huzurdaki davayı ikame ettiğini, her halükârda B.A.M.’ın kaldırmaya konu hükmü hukuka ve hakkaniyete uyarlı olmamakla, buna istinaden tesis edilen yerel mahkeme kararınında hukuka aykırı olduğunu, keza hesaplanan rakamın da fahiş derecede yüksek olduğunu, tahkikat tamamlandıktan sonra ıslaha başvurulduğunu, TTK’nun 4. maddesi; ‘Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.’ hükmü kapsamında huzurdaki davanın 100.000-TL. dava değeri ile ikame edilmiş olmakla basit yargılama usulüne tabi olduğunu, HMK’nın ‘Basit Yargılama’ya ilişkin 321. maddesinde ‘Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.’ denildiğini, HMK’nın ‘Islahın zamanı ve şekli’ başlıklı 177. maddesinde “Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.” hükmünü düzenlemiş olmakla 22/10/2019 tarihli celsede tahkikatın tamamlandığını. tahkikatın tamamlanmasından sonra yapılan ıslahın kabul edilemeyeceğini, mahkeme’ce takdir edilen yargılama giderlerinin de hukuka aykırı olduğunu, işbu dava tamamen reddi gereken bir dava olduğu gibi, aksinin kabulü halinde ise yerel mahkemece tesis edilen yargılama giderlerinin hukuka aykırıdır olup keza lehlerine verilen vekalet ücretinin olması gerekene nazaran düşük takdir edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava eser sözleşmesinin feshinden kaynaklı ödenen bedelin iadesi, cezai şart ve menfi zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince, davalı yüklenicinin, müvekkilinin ihalesini aldığı MSB İzmir Tedarik Başkanlığının İşçi tişörtü alımına ilişkin ihalesinde belirtilen özelliklerde işçi tişörtü imali için gerekli kumaşı, ihale şartnamesinde belirtilen özelliklerde temin etmeyi üstlendiğini, sözleşmede temin edilecek kumaşın özelliklerinin ihale şartnamesindeki teknik özelliklere uygun olacağının kararlaştırıldığını, davalının sözleşme ile üstlendiği kumaş temini edimini yerine getirdikten sonra müvekkilinin ihale uyarınca işçi tişörtlerini imal ederek ilgili bakanlığa teslim ettiğini, ilgili bakanlık satın alma komisyonunca yapılan teknik incelemede, tişörtlerin imal edildiği kumaşlarda ayıp tespit edilerek malın kabul edilmediğini, ayıbı derhal davalıya bildirdiklerini belirterek ayıplı imalat nedeniyle sözleşmeyi feshederek, sözleşme nedeniyle ödedikleri bedelin iadesi ile, cezai şart ve uğranılan zararın tazminini talep etmiştir. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir.Mahkemece davanın reddine dair verilen önceki karar İstanbul BAM 15 HD’nin 26/04/2022 tarih 2021/568 E.,2022/873 K. Sayılı kararı ile “Davacı, dava ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiğini belirterek ödediği bedelin iadesini, sözleşmenin 7.2 maddesinde öngörülen cezai şartı, masraf ve zararının tazminini talep etmiştir. Sözleşmenin konusu kumaş üretimine ilişkin olup davacı tarafça tek taraflı feshedilmiş ve ödenen bedelin iadesi talep edilmiş olmakla fesih geçmişe etkili istendiğinden sözleşmenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiyesi gerekir. Bu durumda davacı iş sahibi verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilir ancak istenen cezai şart ifaya ekli ceza koşulu olduğundan ve sözleşmede de aksi öngörülmediğinden sözleşmenin geçmişe etkili feshi halinde istenemez. Sözleşmenin feshi nedeniyle uğranıldığı belirtilen zararın tazmini ise sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması ve diğer koşulların da varlığı halinde talep edilebilir. Buna göre mahkemece sözleşmenin geçmişe etkili feshedildiğinin kabulü ile inceleme ve araştırma yapılması gerekirken hatalı değerlendirme ile gerekmediği halde ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile red kararı verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde sözleşmenin geçmişe etkili feshedildiğinin kabulü ile tasfiyenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine yapılması gerektiğinden bu doğrultuda inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi” gerekçesi ile kaldırılmış olup, mahkemece BAM kaldırma kararı gereğine göre alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir.Davacı kısmi dava açmış, yaptığı ıslah ile alacak miktarını 301.000 TL’ye çıkarmıştır. Mahkemece davanın 297.965,20-TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davada reddine karar verilen alacak miktarı karar tarihi itibarıyla miktar olarak kesin olduğundan davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Mahkemece, BAM kaldırma kararı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmiş olup, davalının istinaf sebepleri sözleşmenin feshinin talep edilemeyeceği yönündedir. Bu istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava kısmi dava olarak 100.000 TL dava değeri üzerinden açılmıştır. Dava dilekçesindeki anlatıma göre asıl alacak miktarı bu bedelin üzerindedir. TTK’nın değişik 4/2 maddesine göre miktar veya değeri 100.000 TL’sini geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanacaktır. Maddede yer alan 100.000 TL ibaresi 22/07/2020 tarihinde 500.000 TL olarak değiştirilmiştir. Islah tarihi itibarıyla (22/01/2020) basit yargılama usulune tabi olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 22/10/2019 tarihli celsede taraflara esasa ilişkin beyanda bulunmaları için 2 hafta süre verilmiş, tahkikatın sona erdiğine ilişkin bir karar verilmemiştir. Davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Mahkemece, davada kabul ve reddedilen miktara oranla yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmiş olup hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücreti yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, karar tarihi itibarıyla reddedilen miktar kesinlik sınırı altında kaldığından davacı vekilinini istinaf dilekçesinin HMK 346/1 maddesi ile reddine, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Karar tarihi itibarıyla ilk derece mahkemesince reddedilen miktar kesinlik sınırı altında kaldığından davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 346/1 maddesi ile REDDİNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2023 tarih ve 2022/426 Esas, 2023/269 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 20.354,00 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 5.088,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.265,5‬0 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.