Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/822 E. 2023/852 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/822
KARAR NO: 2023/852
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2023
NUMARASI: 2023/16 Esas, 2023/405 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında kumaşa baskı işinin yapılması nedeniyle cari işlem söz konusu olduğunu, bu iş davalının da polisteki ifadesi içindeki ikrarı ve cari işlem hulasaları olan bilgisayar çıktıları ile aslında 25.000 dolar olmasına rağmen ifadelerindeki ikrarını esas alarak tartışmaya meydan vermemek açısından bizde 20.000 dolar olarak kabulümüzle işbu alacak davasının açıldığını, yetkili mahkeme olarak davalının Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/75 Esasına verdiği esasa cevapta ve 1.sayfada yetkisizliği belirterek yetkili mahkemenin tek 89/1 geregince Bakırköy mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edildiğini, ayrıca 89/2 gereğincede sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerin müvekkilinin iş adresinin bulunduğu Merter olduğunu ileri sürerek doların dava tarihindeki kuru üzerinden 20.000,00USD’nin kaç TL olacağı hususundaki bilirkişi raporu esas alınarak taraflarına verilecek ıslah süresi sonunda harçlandırılacak miktar üzerinden davanın kabulü ile bu bedelin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın husumet yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiğini, kabul görmez ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olmasının zorunlu olduğu, dosya içerisine celp edilen ticaret odası ve vergi dairesi kayıtları ile davalının tacir olmadığı, ticari işletme kaydının bulunmadığı, bilanço usulüne göre değil de işletme hesabına dayalı defter tuttuğu, her iki tarafın tacir ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir davanını olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın, davalının ikametgah adresi dikkate alınarak ve Bakırköy Ticaret Mahkemeleri yargı alanı içerisinde bulunan Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle davanın HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile mahkemenin GÖREVSİZLİĞİNE, 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan KÜÇÜKÇEKMECE NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davanın konusunun taraflar arasındaki ticari uyuşmazlığa ilişkin olduğunu, davada tarafların her ikisinin de tacir olduğunu, Küçükçekmece 5 Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/75E.. Sayılı dosyasında taraflara ait İTO kayıtları istendiğini ve gelen cevapta tarafların gerçek kişi tacir olarak Ticaret Odasında kayıtlarının olduğu tespit edildiğini, yerleşik içtihatlarca kabul edildiği üzere Ticaret Odasında bir kimsenin kayıtlı olması halinde karine olarak o kişinin tacir olduğu kabul edildiğini, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, her ne kadar yetkili mahkemenin de Küçükçekmece Adliyesi olduğuna karar vermiş olsa da yetkili mahkemenin Bakırköy Adliyesi olduğu, davada davacının para alacağı talep ettiği, TBK m.89 uyarınca para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesidir. 6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). 5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr; ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak tanımlanmıştır. TTK’nın 24 ve devamı maddelerinde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermeyeceğinden esnaf sayılmasını da gerektirmez. 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı düzenlenmiştir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın gerçek kişi tacir olduğu dosya kapsamı ile belli ise de davalı tarafın tacir olup, olmadığı tam olarak belirlenememiştir. Davalı, koşulları bulunduğu halde kendisini ticaret siciline kayıt ettirmemiş olsa bile yukarıdaki hükümlerin sonucu olarak tacir sıfatını taşıyabilecektir. (Bkz.Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2018 tarih ve 2016/5851 esas 2018/552 karar sayılı kararı) Tüm bu açıklamalar kapsamında, yerel mahkemece, davalı tarafça müvekkilinin İTO’ya kayıtlı tacir olduğu ileri sürüldüğünden, buna ilişkin deliller toplanarak, yukarıda belirtilen açıklamalar ve Yargıtay ilamı da göz önüne alınarak, davalının esnaf kapsamında mı yoksa tacir kapsamında mı sayılması gerektiği değerlendirilmeli, tacir-esnaf ayrımına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararnamesi hükümleri karşısında davalının tacir olup olmadığı araştırılarak, alınacak bilirkişi raporuyla belirlenmesi ve sonuca göre mahkemenin görevi hususu değerlendirilmelidir. Bu hususlar üzerinde durulmaksızın, yalnızca davalının ticari işletme kaydı bulunmadığı,bilanço hesabına göre değil işletme hesabına göre defter tuttuğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2023 tarih, 2023/16 Esas, 2023/405 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.