Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/773 E. 2023/914 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/773
KARAR NO: 2023/914
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2018
NUMARASI: 2014/146 Esas, 2018/299 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalı iş sahibi/idare … tarafından ihaleye çıkarılmış bulunulan “Avrupa Yakası 2006 Yılı 2.Kısım Atık Su Kanalı, Yağmur Suyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı” işinin 14/09/2006 tarihli sözleşme gereğince davacı yüklenici sıfatıyla ihale edilmiş bulunulduğunu, mezkur sözleşme uyarınca E-5 Şirinevler Mevkii ile Marmara Denizi arasında kalan kısmında prefabrik beton bloklarla Tavukçu Deresinin ıslahı, sağ ve sol sahil atık su kolektörleri, yağmur suyu kolektörleri ile bunlara ait bağlantılar ve üst yapı inşaatlarının yapılmasının planlandığını, davalı idare/işverenin … Genel Müdürlüğü 13-14 Ekim 2007 tarihinde meydana gelen yağış nedeniyle Tavukçu Deresi’nin taşmasından kaynaklanan su baskınları ile ilgili, …’nin taşmasından kaynaklanan su baskınları ile ilgili, … tarafından dere ıslah çalışmalarından önceki ve sonraki dere kesitlerinin su taşıma hesaplarının yapılması ve tahkik edilmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi’ne başvurduğunu, İstanbul Teknik Üniversitesi Araştırma Grubu’nun Tavukçu Deresi için hazırlamış olduğu resmi hesap raporunda Tavukçu Deresinin ıslah çalışmaları öncesindeki, yani …’nin ıslah çalışmasından önceki bütün dere kesitlerinin 13-14 Ekim 2007 günkü yağışı taşıyıp taşıyamayacağı ve taşkına sebebiyet vereceğinin hesaplandığını, hem mevcut dere kesiti hem de köprü geçişlerinin yetersiz olmasından dolayı (… Köprüsü, … Sokak Köprüsü, … Köprüsü) 13-14Ekim 2007 günü meydana gelen yağışın oluşturduğu akışı taşımaycağı ve taşkına sebebiyet vereceğinin hesaplarla ortaya koyulduğunu, dava konusu sel baskınının yaşandığı bölgenin, mevcut dere kesitlerinin yoğun yağışlarda meydana gelen debinin akıtılmasını karşılayamaması ve defalarca sel baskınlarının yaşanmış olması sebebiyle 14/02/2015 tarihli ve 2005/8479 karar sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “afet” kapsamına alındığını, dava konusu zararın, davacının “Daha önce defalarca doğal afete maruz kalmış bölgenin tekrar afete uğramaması amacıyla” işveren İdarenin “talimatı altında” eksiksiz olarak projeyi aynen tatbik ettiği dönemde meydana gelen doğal afet sebebiyle oluştuğunu, davalı vekilinin, dava dilekçesinde dava konusu yaptığı idarece ödenmek zorunda kalındığı ifade edilen bedeli, davacı şirket ile davalı … Genel Müdürlüğü arasındaki işle ilgili sözleşmenin 9., 13.ve 73.maddelerine dayandırdığını, davalının kesinleşen İstanbul 7.İdare Mahkemesinin 2008/847 esas sayılı dosyası sonucu İstanbul …İcra Müdürlüğünün 2013/10406 esas sayılı dosyaya ödediği meblağın davacı şirketten iadesini haklı ve yerinde kılacak hiçbir hüküm içermediğini, sözü edilen maddelerin, işin yapılması ve devamı sırasında ve bizzat işle ilgili hususlarda davacı şirketi bilgilendirir konumda olduğunu, oysa ki davalı … Genel Müdürlüğünün … Sigorta AŞ sigortalısı …’ye ait aracın 13.10.2007 tarihinde meydana gelen şiddetli yağışta hasar görmesi nedeniyle ödedikleri hasar bedelinin, davacı şirketin ne yükümlendiği bizzat işten ve ne de işin yapılmasının ve iş takviminin bir sonucu olmadığını, davalı … Genel Müdürlüğünün aynı olay nedeniyle açılan davalardan biri olan Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu 17/07/2009 tarihli dilekçesinde aynen “…Zira taşkın, inşaatın yapılışındaki (ihale konusu iş kastedilmektedir) tedbirsizlik, dikkatsizlik veya yanlış yöntemden değil, daha önceden öngörülmeyen şiddette yağmurun yağmasından ve bu bölgede mevcut yapıların bulunduğu alana uygun yapılmamasından kaynaklanmıştır” denildiğini, davalı tarafın, davacı ile aralarındaki mevcut sözleşmeye dayanmakta ise de, davalı yüklenicinin kusuru olmadığını, hiçbir halde sorumluluğu cihetine de gitmenin hukuken mümkün bulunmadığını, yoksa davalının kusurunu üstlenen ve hukuka aykırı bir hüküm de bulunmamakta olduğunu, aynı şekilde davalının, davacı ile birlikte davalı sıfatıyla arz ve ikame olunmuş bulunan davalarda vermiş bulunduğu dilekçelerde aynen “Yüklenici firmanın herhangi bir kusuru ve tedbirsizliği idaremizce tesbit edilmemiştir…Tavukçu Deresinin taşması olayı ile ilgili … İnş San ve Tic AŞ’nin herhangi bir kusuru bulunmadığından, söz konusu iş bitmiş, geçici kabul yapılmıştır. Gerek idaremiz gerekse yüklenicinin, davaya yönelik zararın meydana gelmesinde kusur veya ihmali bulunmadığından…” şeklindeki Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/213 esas sayılı dosyasına sunmuş bulundukları 17/07/2009 tarihli dilekçeleri bulunduğunu, davalı … Genel Müdürlüğünün, kesinleşen İstanbul 7 İdare Mahkemesinin 2008/847 esas sayılı dosyası ile … Sigorta AŞ sigortalısı …’ye ait aracın zarar görmesi nedeni ile hasar bedelini ödemek zorunda kaldığını, çünkü yargı nezdinde davacı kurum olan … Genel Müdürlüğünün “hizmet kusuru” nedeniyle sorumlu bulunduğunu, idari sorumluluğun, kamu hizmetinin iyi işlememesinden kaynaklandığını, böylece davacı yüklenicinin, 14/02/2005 tarihli ve 2005/8479 karar sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile afet bölgesi sınırları içindeki yapılanmanın bulunduğu bölgede, idare tarafından belirlenen plan, proje ve teknik şartnameye uygun olarak, işveren idarenin talimatı altında eksiksiz olarak projeyi aynen tatbik etmek suretiyle, tüm emniyet tedbirlerini almış olduğunu ve iş programınının önünde ilerlediği çekişmesiz bir gerçek olup, herhangi bir kusurunun bulunmadığının bilirkişi raporları ve kesinleşen mahkeme kararıyla da sabit olduğunu, ayrıca davalı idarenin, davacı sıfatıyla davacı şirket aleyhine arz ve ikame etmiş bulunduğu İstanbul 25.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/428 esas sayılı ana dosyasında, “birleşen” toplam 22 davanın yapılan yargılamasında davalı …’nin %80 kusurlu, davacının ise %20 kusurlu bulunarak ödemiş bulunduğu tazminat bedelinin ancak davacının kusuruna isnat eden %20’sinin tahsiline hüküm tesis edildiğini, hal böyleyken Bakırköy 9 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/365 esas sayılı dosyasında davacı … ve arkadaşları tarafından Ataköy …Kısım Parsel Yönetimi adına açılmış bulunan tazminat davasının yapılan yargılaması sırasında, alınan bilirkişi kurulu raporları sonucunda davacı taraf site yönetiminin %10, davalı işveren … Genel Müdürlüğünün %65 ve yüklenici … İnşaat’ın %25 kusurlu bulunduklarını, mahkemece davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilerek davacı tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına toplam 917.137,87TL ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, bu itibarla davacının kusurlu olmadığı halde yapmış olduğu ödeme miktarı olan 917.137,87TLnin ödeme tarihi itibariyle işleyecek en yüksek banka avans faizi ile beraber talep ve tahsili için işbu davayı ikame etmek zorunda kaldıklarını beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı yanca ödemek zorunda kalınan 917.137,87TLnin ödeme tarihi olan 11.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; davanın haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı karar ile su baskını riski taşıyan ve ivedilikle yapılması gereken derelerin ıslahı konusunda idarece yetki verilmiş olduğundan, bu yetki doğrultusunda ihale yapılmış olan “Avrupa Yakası 2006 yılı 2.Kısım Atıksu Kanalı, Yağmursuyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı” işi kapsamında, Tavukçu Deresinin E-5 Karayolu ve Marmara Denizi arasında prefabrik betonarme bloklarla dere ıslah inşaatı, atıksu ve yağmursuyu kanalları ile bunlara ait bağlantılar yapılması planlandığını ve söz konusu işin … İnş San ve Tic AŞ’ne ihale edildiğini, yüklenici firma ile sözleşme imzalandığını, idare ile yüklenici firma arasında akdedilen istisna (yapım) sözleşmesinin ilgili maddeleri gereği, taahhüdün yerine getirilişinde, işin başından sonuna kadar her ne sebeple olursa olsun, kazı, taşıma, yükleme, boşaltma, istif, inşa, imal, montaj vb.tüm işlerin yapılması sırasında meydana gelebilecek kaza, hasar, kayıp ve zararların mali, hukuki ve cezai bütün mesuliyet ve neticelerinin müteahhide ait olduğunu, işbu davaya konu davacı tarafın davalı idareye atfetmeye çalıştığı taşkının sorumluluğunun idarenin değil, işi istisna akdi çerçevesinde “anahtar teslimi” şeklinde alan yüklenici firma olan … İnş San ve Tic AŞ’ye ait olduğunu, mahkememizce dava konusu hasara sebebiyet veren olaylar ve koşullar incelendiğinde, hasarın asıl sebebinin ıslah çalışmaları esnasında davacının, işin uzman yüklenici firma sıfatıyla ihalesini aldığı yapım işinde özen borcuna aykırı davranmasından kaynaklandığının açıkça görüleceğini, işbu rücu dosyasının dayanağının dosya kapsamında dava konusu işte uzman ve ehil olduğu iddiasıyla işi yüklenen, sözleşme ve idari şartname hükümleri çerçevesinde 3.kişilere gelebilecek hasarları önleme sorumluluğunu kabul eden, davacı yüklenici firmanın gerek yasadan gerekse sözleşmeden kaynaklanan özen yükümlülüğüne aykırı davrandığına dair sabit deliller bulunduğunu, hasara sebebiyet veren olaya ilişkin açılmış olan diğer davalarda görgü tanıklarının ifadesinde ıslah işinin yapılışı sırasında yüklenicinin ihmal ve kusuru sebebiyle hasarın meydana geldiğinin ifade edildiğini, davacı yüklenici firma çalışanlarının dere üzerindeki köprülere müdahale ettiğini ve gerek kesiti daraltarak gerekse menfezleri kapatarak suyun akışını engellediğini, hasara sebebiyet veren su baskınının işin işleyişi sırasında vuku bulan yanlış işlemlerden meydana geldiğini, kusur ve sorumluluğun davacıya ait olduğunun bu kadar aşikar iken davalı idareye yöneltilen işbu davanın hukuki mahiyetinin anlaşılamadığını, davacının yükümlülüklerine aykırı davranarak işin yapımı esnasında meydana gelebilecek tehlike durumlarının öngörülmesinde basiretli davranmadığını, dere yatağına biriken molozların temizlenmesi gibi 3.şahıslar tarafından dahi tesbit edilebilen gereklilikleri yerine getirmediğini, muhtemel tehlikelerin önlenmesi noktasında ihmalkar davranışlar sergilediğinin aşikar olup, yine iş bu davanın hukuka uyarlılığı olmadığını, davacının bahsini ettiği ve kendilerine kusur izafesinin hukuken mümkün olmadığı hususunun kesinlik arz ettiği mahkeme kararlarının henüz kesinleşmemiş olduğunu, bu iddiaların da reddi gerektiğini, ayrıca davacının kesinleşen karar gereği, icra dosyasına asıl alacağa işlemiş yasal faizi ile ödeme yaptığı halde işbu davada en yüksek banka avans faizi talebinde hukuka uyarlılık bulunmadığını beyanla, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin eklerine ilişkin 9.maddesinde bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297 ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmesi de mahkemece re’sen incelenmelidir. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır. Davacı tarafça işin tesliminden itibaren 15 gün içerisinde verilen işin proje ve şartnamelere uymadığını davalı idareye bildirmediği, bu itibarla şartnamenin 15.mad uyarınca işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş olduğu, davacının tacir olduğu ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğu, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2015/2373 esas 2016/458 karar sayılı, yine 2015/5200 esas 2016/459 karar sayılı ilamlarında da taraflar arasında görülen ve aynı sel zararlarına yönelik davalarda verilen emsal kararlar gerekçesiyle bilirkişi raporunda belirtilen görüşlere itibar olunmayarak davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, taraflar arasında imzalanan 14/09/2006 tarihli sözleşmenin Tavukçu Deresinin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki yaklaşık 2250 metrelik kısmın dere ıslahı, Ø300-2000 mm çapları arasında yaklaşık 15095 metre atıksu ve yağmursuyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üst yapısı işleri ile çevre düzenleme işleri olduğunu, dava konusu yaşanan sel-seylap sonucu yıkılarak zarara sebebiyet veren köprülerin; yıkılıp yerine kazık, kirişli köprüler yapılması işinin bu sözleşme kapsamında olmadığını, taşkın olayının yaşandığı tarih dahil söz konusu köprüler ile ilgili müvekkili şirketin bu sözleşme ile üstlendiği bir akdi yükümlülüğü bulunmadığını, mahkemenin bu hususu hiç değerlendirmeden hasarın dere ıslah çalışmaları sırasında gereken önlemlerin alınmaması sonucu oluştuğu ve dere ıslah çalışmasını müvekkili şirketin ihale ile üstlenmesi nedeniyle oluşan zarardan kusurunun olduğundan bahsettiğini, söz konusu taşkın olayı yaşandığı tarihte müvekkilinin yükümlülüğü altında olmayan bir işten dolayı sorumlu bulunmaması ve zorunlu olmamasına rağmen ihbar mükellefiyetini yerine getirmesi göz ardı edilerek haksız olarak sorumlu tutulmasının TMK’nın 2.maddesi anlamında “iyiniyet ve dürüstlük” kuralı ile de bağdaşmayacağını, kaldı ki, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşulu ile, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın; 357/III. ve 361. maddesinde yapılan düzenlemeler karşısında yüklenicinin işin devamı sırasında eserin ve yapılacak imalâtın kusursuz bir şekilde çalışmasına veya yapılmasına engel olabilecek bir durumla karşılaşması halinde bu durumu genel ihbar mükellefiyeti gereğince iş sahibine bildirmek zorunda olup, iş sahibinin buna rağmen işin mevcut haliyle yapılmasını istemesi halinde yüklenicinin eserdeki ayıp sebebiyle sorumluluğu olmayacağını belirterek, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, dere ıslahına ilişkin sözleşme uyarınca ıslah işleminin usulüne ve tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle yağış sonrası taşan derenin meydana getirdiği hasarlardan dolayı dava dışı şahıs tarafından açılan dava sonucu davalı yüklenicinin ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık 14.09.2006 tarihli Tavukçu Deresi’nin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki (yaklaşık 2200 metrelik kısmın) dere ıslahı, atıksu ve yağmur suyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üstü yapısı işleri nedeniyle çevre düzenleme işlerine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı yüklenici davalı iş sahibidir. Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır. Bu sorumluluğu işin uzmanı sayılan yüklenicinin özen borcunun sonucudur. Yüklenici işi yaparken iş sahibi ve üçüncü şahıslara verdiği zarardan sorumludur. İşin devamı sırasında iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olması durumunda imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak bir durumun ortaya çıkması halinde yüklenici bundan iş sahibini haberdar etmediği takdirde sonucuna katlanmakla mükelleftir.Davacı vekili tarafından sunulan aynı olay nedeniyle açılan başka davalarda alınan bilirkişi raporlarında deredeki taşkının ve bunun meydana getirdiği zarar oluşumunun menfez, köprü ve üst geçitlerin projeyi yapan ve işin kontrollüğünü üstlenen iş sahibi …’nin sorumluluğunda olduğu, zararın kendi hizmet kusuruna dayalı olarak ödenmesinden davacı yüklenicinin sorumlu olmayacağı görüşüne yer verilmiştir.Oysa, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin eklerine ilişkin 9. maddesinde, bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297 ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmesi de mahkemece re’sen incelenmelidir. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır.Bu hükümler karşısında, idarenin zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Taşkın nedeniyle meydana gelen zararda yukarıda değinilen maddeler uyarınca iş sahibi idareyi süresinde uyarmayan ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin aynı nitelikte ve aynı taraflar arasında görülen davalardaki ilamları (T.27/01/2016, E.2015/2373, K.2016/458; T.27/01/2016, E.2015/2408, K.2016/457; T.27/01/2016, E.2015/5200, K.2016/459) da göz önüne alınarak, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2018 tarih ve 2014/146 Esas, 2018/299 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95‬-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.