Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/703 E. 2023/834 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/703
KARAR NO: 2023/834
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2023
NUMARASI: 2021/1024 Esas, 2023/152 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin mobilya imalatçısı olduğunu, tarafların davalının işletmecisi olduğu otel için dilekçede belirtilen mobilya ve ahşap işlerinin imalatı, nakliye ve montajı konusunda yazılı olarak anlaştıklarını, sözleşme bedelinin 29.500,00 TL olduğunu, ayrıca işin devamı sırasında davalı tarafın ek taleplerinin olduğunu ve bunların müvekkili tarafından yerine getirildiğini, ek işlerin bedelinin 6.195,00 TL olduğunu, müvekkilinin asıl ve ek işleri tamamladığını, iş karşılığı müvekkili tarafından 2 adet fatura düzenlenerek davalının proje müdürüne teslim edildiğini, faturalara itiraz edilmediğini, ancak davalının iş başlangıcında 10.000,00 TL ödemeyi bir adet çek ile yaptığını, ancak çek verilirken davalının çeke karşılık aynı bedelli teminat senedi aldığını, ayrıca davalının ek işler konusunda toplam 5.250,00 TL ödeme yaptığını, ancak kalan tutarların ödenmediğini, kalan bedelin tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının borca itirazı üzerine İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1455 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını, ancak mahkemece yetkisizlik kararı verildiğini, bu nedenle alacak istemiyle bu davayı açtıklarını belirterek bakiye fatura bedeli olan 20.445,00 TL alacağın 17/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın öncelikle derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının sözleşmenin süresinde ve şartlarına uygun olarak ifa edilmediğini, yapılan işlerin farklı renkte ve çatlak ve kusurlu olduğunu, imalatların düzeltilmesi için yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığını dolayısıyla yapılan işin eksik ve sözleşmeye aykırı olduğunu, bu nedenle fiyat farkı açıklaması ile iade faturası düzenlenerek davacı tarafa ihtarname ile tebliğ edildiğini, ancak davacının ayıplı işleri gidermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacının bakiye alacağı olan 16.167,50 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesinin 2019/510 Esas, 2021/2177 Karar, 23/11/2021 tarihli ilamı ile; “Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici , davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında mobilya yapım işini konu alan götürü usulünce belirlenmiş yazılı eser sözleşmesi bulunduğu çekişmesizdir. Davacı taraf işi yapıp teslim ettiğini fakat bakiye iş bedelini alamadığını iddia etmiş, davalı işin eksik ayıplı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Götürü bedel düzenlemiş sözleşmede yüklenicinin talep edeceği bakiye bedel alacağı, eksik ve ayıplı hususlar dikkate alınarak öncelikle işin fiziki gerçekleşme oranı belirlenip sözleşme bedelinin bu bedele oranlanarak bulunacak sonucuna, ihtilafsız veya kanıtlanmış ödemeler düşüldükten sonra kalan miktara hükmedilmesi şeklinde hesaplama yapılması gerekir. Somut olayda mahkemece itiraz edilen fakat itirazlar karşılanmadan hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yol ve yönteme göre bir hesaplama yapılmadığı, doğrudan eksik ve ayıplı imalatlar bedeli belirlenerek düşüldüğü anlaşılmakla kararın kaldırılarak açıklanan şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere sonuca göre karar verilmesi için davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine,” gerekçesi ile kaldırıldığı görülmüştür. Kaldırma kararı sonrasında mahkemece yapılan yargılama neticesinde; taraflar arasında davalıya ait otelin bir kısım mobilya ve ahşap imalat, nakliye ve montajı konusunda sözleşme düzenlendiği, sözleşme konusu işlerin yapımı esnasında davalının talebi üzerine sözleşme dışı bir kısım işlerin daha yapıldığı, davacının yaptığı toplam iş bedelinin 35.695,00 TL olduğu, ancak bilirkişi raporunda da tesipt edildiği üzere bir kısım işlerin ayıplı olduğu ve bu ayıpların giderimi için gerekli olan masrafın 4.277,50 TL olduğu, ayıpsız kısma tekabül eden oranın %88 olduğu ve bedelin 31.417,50 TL olduğu, davalı tarafından iş karşılığı yapılan 15.250,00 TL ödemenin düşülmesi sonucunda davacının bakiye alacağının 16.167,50 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili sitinafında; mahkeme kaldırma ilamına göre ilamda belirtilen yönteme göre inceleme ve derelendirme yapılmadan rapor alıdığı, önceki kararı ile aynı kararın verildiğini, işin fiziki gerçekleşme oranı hesaplanmadığı, işin %100 oranında tamamlandığı hatalı varsayım uyarınca hüküm tesis edildiği, eksik iş iddiasında bulunduklarını, bilirkişi tarafından işin fiziki gerçekleşme oranı üzerine inceleme yapılmadığını ,sözleşmede işin teslimi 12. Maddeye göre tutanakla yapılacağı belirtildiği işin buna göre tesliminin yapılmadığı, teslim tutanağının düzenlenmediği, işin sözleşmeye uygun olarak yapılmadığı ayıplı ve eksik yapıldığı, işin toplam bedeli ayıpsız iş bedeline oranlanmak sureti ile hatalı hesaplama yapıldığını, KDVye ilişkin itirazlar değerlendirilmeden hüküm kurulduğu, davacının alacağına KDV ilave edilmek sureti ile hesaplanmasının hatalı olduğunu, imalat ve ayıp bedelleri KDV li şekilde hesaplamaya konu edilmesi hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yol ve yöntemine usulce uygun olmayıp öncelikli eksik ve ayıplar dikkate alınarak işin fiziki gerçekleşme oranı bulunduktan sonra (örneğin: toplamda 10 bağımsız bölüm yapılacağı ve fakat 9 bağımsız bölüm yapılmış ise işin fiziki gerçekleşme oranı % 90 olup sözleşme bedelinin de 100 milyon TL olduğu varsayıldığında bunun fiziki gerçekleşme oranı uygulaması sonucu talep edilecek iş bedeli 90 milyon olup varsa bundan kabul edilen veya ispatlanan ödemeler düşüldükten sonra hükmedilmesi) bu oran kabul edilen sözleşme bedeline uygulanıp varsa kabul edilip ispat edilen ödemeler düştükten sonra ödenecek bedelin hesaplanması gerektiği halde, bilirkişi tarafından öncelikle eksik ve ayıplı işler bedelini sözleşme bedeline oranlamak suretiyle hesaplanması hatalı olup, yukarıda belirtilen yöntemce hesaplama yapılması için bilirkişi raporu alınarak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davalı vekili diğer bir istinaf sebebi olarak davacının alacağına KDV ilave edilmek sureti ile hesaplanmasının hatalı olduğunu, imalat ve ayıp bedelleri KDVli şekilde hesaplamaya konu edilmesi hatalı olduğunu belirtmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede iş bedeli götürü bedel olarak kararlaştırılmıştır. Götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin işi eksik yapması halinde, eksik imalatların sözleşmede yapımı kararlaştırılan tüm işe oranı tesbit ettirilerek, bulunacak oranın sözleşme bedeline oranlanması suretiyle eksik işlerin miktarı ve bu miktarın sözleşmede kararlaştırılan iş bedelinden mahsubu ile de yüklenicinin hakettiği iş bedelinin hesaplanması gerekmektedir. Götürü bedel sözleşmelerde kural olarak KDV sözleşme bedeline dahil olup taraflarca akside kararlaştırılabillir. Somut olayda, taraflarca imzalanan sözleşmenin 3. maddesinde sözleşme bedeli 25.000+KDV denilmek sureti ile belirlenmiştir. Bu durumda taraflarca ayrıca KDVnin alınacağı kararlaştırılmış olup yukarıda belirtilen hesap yöntemine uygun olarak davacının talep edeceği alacak bulunduktan sonra KDV eklenerek sonuca gidileceğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2023 tarih, 2021/1024 Esas, 2023/152 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.