Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/699 E. 2023/831 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/699
KARAR NO: 2023/831
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2023
NUMARASI: 2022/153 Esas, 2023/77 Karar
DAVA: Tazminat
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ 2017/454 ESAS – 2017/524 KARAR
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 21/06/2012 tarihli sözleşme gereği davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini ve süresinde işi tamamlamadığını, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/81 D.iş sayılı dosyası ile eksik işler bedelinin tespit edildiğini, sözleşme gereği eksiklerin yapılan ihtara rağmen davalı tarafça giderilmemesi nedeniyle sözleşmenin fesh edildiğini ve işin üçüncü kişiye tamamlattırılacağını, işin zamanında tamamlanmaması nedeniyle müvekkili şirketin kira kaybına uğradığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle eksik bırakılan işler yönünden 28.915 TL, kira kaybından dolayı şimdilik 20.207,50 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 07/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile eksik bırakılan işler yönünden talebini 40.040 TL’ye, kira bedeli alacağına yönelik talebini 334.572,50 TL’ye yükseltmiştir.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi uyarınca davacı tarafın edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle aksaklıkların meydana geldiğini, eksik işlerin müvekkili tarafından tamamlanması isteminin çeşitli bahanelerle davacı tarafça kabul edilmediğini, projenin davacının kendi kusurundan dolayı geciktiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; asıl davaya konu eser sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshinden kaynaklı müvekkilinin zarara uğradığını, bu nedenle fesih tarihine kadar yapılan işlere ilişkin müvekkilinin bakiye maliyet alacağı olduğunu, ayrıca sözleşmenin feshinden kaynaklı müvekkilinin kar kaybına uğradığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 8.000 Euro maliyet bedelinin ve 2.000 Euro kar kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki eser sözleşmesi gereği işin davacı tarafça süresinde tamamlanmaması nedeniyle davacıya işin tamamlanması, aksi halde sözleşmenin fesh edileceği hususunda ihtarname gönderildiğini, davacı tarafın cevaben işi tamamlayacağını bildirdiğini ancak, aradan 9 ay geçmesine rağmen sözleşmenin ifasına yönelik hiçbir adım atılmadığını, sözleşmenin davacı tarafça ihlal edildiğini, bu nedenle sözleşmenin haklı nedenle fesh edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, İstanbul BAM 15. HD’nin kaldırma kararı öncesinde, 24/01/2019 tarih 2014/728 Esas, 2019/16 K. Nolu karar ile “benimsenen 08/01/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu, toplanıp birlikte değerlendirilen tüm delillere göre; taraflar arasında 21/06/2012 tarihli eser sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme gereği işin, projenin onaylandığı 08/08/2012 tarihten itibaren 4 ay içinde (08/12/2012 tarihine) tamamlanacağının kararlaştırıldığı, yüklenici davalı tarafça sözleşmeye uygun olarak işlerin süresinde tamamlanıp teslim edilmediği, yüklenici davalının üzerine düşen edimleri tam olarak yerine getirmediği, benimsenen bilirkişi kurulu raporunda eksik işlerin giderilmediğinin tespit edildiği, sözleşme gereği işin tamamlanması için iş sahibi davacı tarafça uzunca bir süre beklenilmesine rağmen eksiklikler giderilmemesi nedeniyle sözleşmenin işveren davacı tarafça feshedildiği ve eksik işlerin dava dışı üçüncü kişi tarafından tamamlandığı, bu haliyle sözleşme gereği üstlenilen edimlerin eksiksiz olarak süresinde yerine getirilmemesi nedeniyle feshin haklı olduğu, yüklenici davalı tarafça eksik bırakılan işlerin dava dışı üçüncü kişiye tamamlatılması nedeniyle, eksik bırakılan işler yönünden davacının davalıdan 40.040 TL alacağının olduğu, işin geç tesliminden kaynaklı davacının kira gelir kaybına uğradığı, bu yönde yapılan inceleme sonrasında davacının mahrum kaldığı kira gelirinden kaynaklı toplam 354.780 TL alacaklı olduğu, birleşen dava yönünden, benimsenen bilirkişi kurulu raporunda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere işin geç ve eksik teslimi nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, dolayısıyla yüklenici davacının üzerine düşen edimleri yerine getirmeden herhangi bir zarar ve tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesi ile; asıl davanın KABULÜ ile, a-Eksik bırakılan işler için 40.040,00 TL ve kira kaybı için 354.780,00 TL olmak üzere toplam 394.820,00 TL’nin dava tarihi olan 04/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, birleşen davanın reddine,” karar verilmiştir.Mahkemece verilen bu kararın davalı-karşı davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine, İstanbul BAM 15 HD’nin 01/02/2022 tarih, 2019/634 E. 2022/188 K. Sayılı kararı ile, “Asıl davada, davacının, davalının edimini süresi içinde yerine getirmemesi sebebiyle talep ettiği kira kaybı alacağı 6098 sayılı TBK’nın 125/1. maddesinde tanımlanan gecikme tazminatı niteliğinde olup müspet zarar kapsamındadır. Sözleşmede, fesih halinde dahi müspet zararın istenebileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 125/1. maddesine göre gecikme tazminatı istenebilmesi için borcun ifasının da istenmesi, başka bir ifade ile sözleşmenin feshedilmemiş olması gerekir. Aynı maddenin son fıkrasına göre de sözleşmeden dönme halinde taraflar verdiklerini geri isteyebilir ve kusur halinde menfi zararlarını da talep edebilirler. Sözleşme geriye dönük olarak feshedildiğinden iş sahibi ödediği bedel ile ispatlaması halinde menfi zararını talep edebilir. Olumlu zarar kapsamındaki eksik işler bedeli ve kira kaybı tazminatını talep edemez. Bu durumda tasfiyenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının olumlu zarar kapsamındaki taleplerinin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Birleşen davada da birleşen dava davacısı yüklenici, sözleşmenin feshi nedeniyle imalat bedelini ve kar kaybı zararını talep etmiştir. Mahkemece sözleşmenin feshinde yüklenicinin işi kusuru ile süresinde tamamlayıp teslim etmediğine yönelik kabulü doğru olup, yüklenici temerrüdünde kusurlu olduğundan kar kaybı zararını talep edemeyecek ise de imalat bedeli kusura bağlı olmadığından sözleşmeden dönme halinde TBK’nın 125/son maddesine göre imalat bedelini talep edebileceğinden yüklenicinin imalat bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre belirlenip hükmedilmesi gerekir. Bu nedenle birleşen dava yönünden imalat bedeline ilişkin talebinde reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.” gerekçesi ile istinaf talebinin kabulüne ve anılan kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Mahkemece; kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama neticesinde; İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesi’nin ilamında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; davacının, davalının edimini süresi içinde yerine getirmemesi sebebiyle talep ettiği kira kaybı alacağının, 6098 sayılı TBK’nın 125/1. maddesinde tanımlanan gecikme tazminatı niteliğinde olup müspet zarar kapsamında olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşmede, fesih halinde dahi müspet zararın istenebileceğine dair bir hüküm bulunmadığı, 6098 sayılı TBK’nın 125/1. maddesine göre gecikme tazminatı istenebilmesi için borcun ifasının da istenmesi, başka bir ifade ile sözleşmenin feshedilmemiş olması gerektiği, aynı maddenin son fıkrasına göre de sözleşmeden dönme halinde taraflar verdiklerini geri isteyebileceği ve kusur halinde menfi zararlarını da talep edebileceği, sözleşme geriye dönük olarak feshedildiğinden iş sahibinin ödediği bedel ile ispatlaması halinde menfi zararını talep edebileceği, olumlu zarar kapsamındaki eksik işler bedeli ve kira kaybı tazminatını isteyemeyeceği, somut olayda; İstanbul BAM 15. HD’nin kararı sonrasında alınan ve benimsenen bilirkişi kurul raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere, işsahibi davacı tarafça yapılan ödemelerin, sözleşmenin fesih tarihine kadar davalı birleşen davalı tarafça tamamlanan imalat bedelinden düşümü sonrasında davacıya iadesi gereken bedelin kalmadığı; taraflar arasındaki sözlemede, fesih halinde müspet zararın istenebileceğine dair hüküm bulunmadığından eksik işler bedeli ve kira kaybı tazminatı talep edilemeyeceği; davacı tarafça uğranıldığı ileri sürülen menfi zararın ispatlanamadığı, birleşen davada davacı tarafın, sözleşmenin feshi nedeniyle fesih tarihine kadar yapılan işler yönünden imalat bedeli alacağı ile sözleşmenin feshinden kaynaklı uğranıldığı ileri sürülen kar kaybı alacağının tahsilini istediği, İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesi’nin kararı öncesinde verilen kararda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı ve BAM kararında da vurgulandığı üzere, yüklenici davacının kendi kusurundan kaynaklı sözleşme konusu işi geç ve eksik teslimi nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin birleşen davalı tarafça haklı nedenle feshedildiği, başka bir ifadeyle yüklenici davacının temerrüdünde kusurlu olduğu, dolayısıyla davacının kar kaybı zararını talep edemeyeceği, imalat/maliyet bedeli yönünden yapılan incelemede; her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça haklı nedenle feshedildiği kanaatine varılmış ise de; BAM kararında vurgulandığı üzere, davacının bu yöndeki imalat bedeli isteminin kusura bağlı olmadığı, dolayısıyla sözleşmeden dönme halinde TBK’nın 125/son maddesine göre imalat bedelini talep edebileceği; bu kapsamda, BAM kararı sonrası alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu ek raporlarında dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, yüklenici davacının fesih tarihine kadar tamamlamış olduğu imalat bedelinden, birleşen davalı tarafça yapılan ödemenin düşümü sonrasında, imalat bedeli yönünden birleşen davacının davalıdan 8.875 EURO alacaklı olduğu gerekçesi ile; Asıl davanın REDDİNE, Birleşen 2017/454 Esas Sayılı ıslah edilen Davanın Kısmen Kabulü ile; 8.875,00 Euro’nun dava tarihi olan 11/05/2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, karar verilmiş karara karşı, davacı-birleşen dava davalı vekili istinafa başvurmuştur.Davacı-birleşen dava davalı vekili istinaf dilekçesi ile: yerel mahkemenin ve istinaf mahkemesinin sözleşmenin feshinde haklı olduklarını kabul ettiğini, karşı tarafın kusurlu olduğunun tartışma konusu olmaktan çıktığını, kira geliri kaybının tamamını müspet zarar saymanın olanaklı olmadığını, kanaatlerince maliyet düşüldükten sonra bakiye kısmın kar, yani müspet zarar kabul edilmesi gerektiğini, sözleşmeye göre projelerin onaylattırılmasının akabinde 4 ay içerisinde işin tamamlanması gerekmekte iken dosyada bulunan 08/01/2018 tarihli 4 kişilik heyet raporu ile tespit edildiği üzere işte 1 yıl 9 ay kadar gecikme yaşandığını, bu sürenin ticari bakımdan mazur görülebilecek, tolere edilebilecek bir süre olmadığını, sonuç olarak ortada 50 milyon dolar civarında bir yatırım bulunduğunu ve bu yatırımın salt davalıdan kaynaklanan nedenlerle 2 yıla yakın bir süre atıl bırakıldığını, müvekkilinin zararının çok daha fazla olduğunu, yapım maliyetinin bir aylık faizinin bile hükmedilen tazminatın çok üzerinde olduğunu, bir an için kira gelirinin tamamının müspet zarar kabulünde, sözlü ve yazılı olarak belirttikleri halde yerel mahkemenin sözleşmenin 15. Maddesini dikkate almadığını, bu madde aynen “sözleşmenin hükümlerine uyulmamış olması… nedenlerle, yazılı ihbar yapılmak kaydı ile iş bu sözleşmeyi her türlü alacak hakkı saklı kalmak kaydı ile derhal feshedilir” şeklinde olduğunu, “Her türlü alacak hakkı” ibaresinin müspet zararları da kapsayacağının ortada olduğunu, dolayısı ile yerel mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını, kira alacaklarının tamamının müspet zarar kabul edilemeyeceğini, ancak kabul edilse dahi bu alacakların da talep edilebileceğini, satın almanın Deniz Leasing şirketi aracılığı ile yapıldığını, müvekkilinin sözleşme konusu tutarı leasing hizmet bedeli ile birlikte leasing fimasına 68.738,50 USD olarak ödediğini, leasing firmasının da karşı tarafın hesabına toplam da 39.800,00 EURO ödeme yaptığını, (Ek: Leasing firmasınan alınan dokuman dosyaya ibraz edilmiştir), müvekkili ile karşı tarafın imzaladıkları 21/06/2012 tarihli sözleşmenin 2. Maddesinde karşı tarafın müvekkilinden sadece montaj bedelini 5.250,00 EURO+KDV alacağını, bakiye alacağının ise 49.750,00 EURO+%1 KDV Leasing firmasından tahsil edeceğinin açıkça yazıldığını, nitekim karşı tarafın sözleşme ile örtüşecek şekilde toplamda 50.247,50 Euroluk proforma fatura düzenlediğini, huzurdaki dava açıldıktan sonra Leasing firmasının sözleşmeye iptal kaydı koyduğu için karşı tarafa bakiye ödemeleri yapmadığını, kendi ücretini mahsup ettikten sonra 14.485,00 USD’ yi hesaplarına iade ettiğini, buna göre eğer karşı taraf edimlerini layığı ile ifa etmiş olsa idi bakiye alacaklarının azami 14.485,00 USD olabileceğini, ne var ki edimlerini kabule göre %25 eksik bıraktıklarını şu halde USD cinsinden hesaplamada karşı tarafa toplam da 47.465,72 USD ödeme yapılması gerekir iken 50.547,50 USD ödeme yapıldığını, bu durumda 3.081,28 USD’ yi iade etmesi gerektiğini, hal bu iken taraflarınca anlaşılamayan hesaplama sonucunda haksız olarak 8.875,00 EURO’ ya hükmedildiğini, karşı taraf vekilinin haksız ve dayanaksız bilirkişi raporuna istinaden 04/10/2022 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ettiğini, ıslah dilekçesine süresi içerisinde 12/10/2022 tarihli dilekçeleri ile aynı zamanda zamanşımı itirazında bulunduklarını, fesih tarihi ile ıslah tarihi arasında 10 yıla yakın bir süre geçtiğini, eser sözleşmelerinin 6098 Sy. B.K. Madde 147/6′ ya göre 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu düşünüldüğünde birleşen davanın bu bakımdan reddine karar verilmesi gerekir iken kabulüne karar verilmiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl dava davacısı iş sahibi, davalı- birleşen dava davacısı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 21/06/2012 tarihli asansör yapım sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede götürü bedel kararlaştırıldığı, sözleşmeye göre işin teslim süresinin teknik proje çizimlerinin onaylanmasından itibaren 4 ay olarak belirlendiği, asansör projelerinin 08/08/2012 tarihinde onaylandığı, buna göre teslim tarihinin 08/12/2012 olduğu, iş sahibinin 02/10/2013 tarihli noter ihtarnamesi ile tebellüğden itibaren 10 gün içinde işin bitmiş halde teslimini ihtar ettiği bu ihtara rağmen işin teslim edilmediği, davacının Büyükçekmece Sulh Hukuk mahkemesinde tespit yaptırdığı, yaptırılan tespitte alınan bilirkişi raporuna göre işin tamamlanma oranının %75 olduğu, kalan işlerin 15 günde tamamlanacağının belirtildiği, anılan sözleşmenin iş sahibi tarafından feshedildiği uyuşmazlık konusu değildir.Asıl dava yönünden ilk derece mahkemesince, İstanbul BAM 15 HD’nin kaldırma kararı doğrultusunda kira geliri kaybı tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere, davacı ödemelerinde her hangi bir hesap hatası bulunmadığından ve yaptırılan tespitle işin %75 oranında bitirildiği sabit olduğundan sözleşme bedeline göre tamamlanan iş bedelinin tespitinde de bir hesap hatası bulunmamaktadır. Buna göre davacı iş sahibinin asıl davaya yönelik hesaplama hatası bulunduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Ancak, asıl davada mahkemece yapılan iş bedelinin iş sahibi ödemelerinden mahsup edilmesi hatalı olmuştur, çünkü birleşen davada yüklenici, iş sahibinin yaptığı ödemeleri mahsup ederek yapmış olduğu iş bedelini talep etmiştir. Buna göre asıl davada mahkemece mükerrer olarak mahsup yapılarak bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yanlış olduğundan gerekçe yönünden istinaf talebi kabul edilmiş, mahkeme gerekçesinin düzeltilerek iş nedeniyle yapılan ödemeler, davalı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalat bedelinden fazla olmadığından iadesi gereken bir bedel olmadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine dair yeniden karar verilmiştir.Birleşen davaya gelince birleşen dava davacısı yüklenici açtığı dava ile sözleşmenin karşı tarafça haksız feshedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000 Euro kar kaybı ile 8.000 Euro imalat bedelini talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme geçmişe etkili feshedildiğinden birleşen dava davacısı kar kaybı alacağı talep edemeyecek ise de sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yaptığı imalat bedelini talep edebilecektir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda yüklenicinin talep edebileceği imalat bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre hesaplanmamış (sözleşme ileriye fetkili feshedilmiş gibi sözleşme ile kararlaştırılan bedele göre fiili gerçekleşme oranına göre belirlenen bedel hesaplanmıştır.) ise de asıl dava davacı vekili bu hususu istinaf sebebi yapmadığından bu husus inceleme konusu yapılmamıştır.Ancak birleşen dava davacısı yüklenici gerçekleştirmiş olduğu imalat miktarını ve bu imalatın bedelini hesap edip bilebileceğinden imalat bedeli yönünden talebi belirsiz alacak davasına konu edilemez. Birleşen dava davacısı da imalat bedeli yönünden kısmi dava açmıştır. Kısmi dava açılması ile dava edilen miktar yönünden zaman aşımı süresi kesilmiş ise de dava konusu yapılmayan miktar yönünden zaman aşımı süresi işlemeye devam edecektir.TBK’nın 82. Maddesinde, Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar hükmü düzenlenmiş olup, buna göre birleşen davada talep edilen imalat bedeli yönünden birleşen davanın açıldığı tarih ile ıslah tarihi arasında bile 2 yıllık zaman aşımı süresi dolduğundan ıslah dilekçesine karşı süresinde zaman aşımı itirazında bulunan birleşen dava davalısının zaman aşımı itirazı yerinde olup mahkemece ıslahla arttırılan miktar yönünden davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabule karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle davacı- birleşen dava davalı vekilinin istinaf başvurusunun asıl dava yönünden gerekçeye ilişkin, birleşen dava yönünden ise ıslahla arttırılan miktar yönünden kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-b2 maddesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1- Davacı – birleşen davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2023 tarih ve 2022/153 Esas, 2023/77 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Asıl Davanın Reddine,4-Birleşen davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 8.000 Euro maliyet bedelinin dava tarihi olan 11/05/2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince uygulanacak faizi ile birlikte birleşen dava davalısı … Tic. A.ş’ den alınarak davacıya verilmesini, ıslahla arttırılan fazlaya ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE 5-2.000 Euro kâr kaybı talebinin REDDİNE,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN
ASIL DAVA YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 6.552,57 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 6.282,72 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı-birleşen davalı tarafa İADESİNE, 2-Davacı-birleşen davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı-birleşen davacı tarafından yapılan 200,00 TL posta masrafının davacı-birleşen davalıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı-birleşen davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 49.840,15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 2.466,00 TL nispi karar ve ilam harcından davalı-birleşen davacı tarafça peşin olarak yatırılan 891,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.574,50TL harcın davacı-birleşen davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davalı-birleşen davacı tarafından yatırılan 891,50 TL harcın davacı-birleşen davalıdan alınarak davalı-birleşen davacıya VERİLMESİNE,3-Davalı-birleşen davacı tarafından yapılan 337.38,00 TL tebligat ve posta gideri, 2.000‬,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.337.38 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.706,30 TL’nin davacı-birleşen davalıdan alınarak davalı-birleşen davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davalı-birleşen davacı üzerinde BIRAKILMASINA,4-Davalı-birleşen davacı tarafından yapılan bir masraf olmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,5-Davacı-birleşen davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davalı-birleşen davacıdan alınarak davacı-birleşen davalı tarafa VERİLMESİNE,6-Davalı-birleşen davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 13.785,00 vekâlet ücretinin davacı-birleşen davalıdan alınarak davalı-birleşen davacıya VERİLMESİNE,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN1-Davacı – birleşen davalı tarafından yatırılan asıl ve birleşen davaya ilişkin istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı – birleşen davalı tarafından yapılan asıl ve birleşen davaya ilişkin 984,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 307,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.291,00 TL istinaf yargılama giderinin davalı-birleşen davacıdan alınarak davacı – birleşen davalı tarafa VERİLMESİNE,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.