Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/686 E. 2023/660 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/686
KARAR NO: 2023/660
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/03/2023
NUMARASI: 2023/213 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/07/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesi ile tarafların aralarında, F, G, G1 ve E tipi bloklar ile O-G, O-G1, O-F, O-K, O-E otopark bloklarının betonarme kaba inşaatlarının yapımına ilişkin 20.02.2015 tarihinde Alt.Söz.00032 numaralı Alt İşveren Sözleşmesi ile projeye uygun olarak metro betonarme kaba inşaatının anahtar teslim usulü yapımına ilişkin 04.02.2016 tarihinde Alt.Söz… numaralı Alt İşveren Sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeler ile davalının alt işveren konumunda belirtilen işlerin yapımını üstlendiğini, sözleşme kapsamında her türlü işçilik alacağından davalının sorumlu olmasına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle davacı şirkete, işçiler tarafından açılan davalarda müteselsil sorumluluktan dolayı husumet yöneltildiğini ve bu davalar nedeniyle çeşitli ödemeler yaptıklarını, sözleşmeler uyarınca davalının sorumluluğunda olan ödemeler nedeniyle davacı şirketin zarara uğradığını, bu nedenle yapmış olduğu ödemeler için davalı tarafa karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, davalının borcuna rağmen haksız itirazda bulunduğunu, davaya konu alacak kesin ve süresiz teminat mektubuna konu bir miktar para alacağı olduğunu, vadesinin geldiğini ve alacağın hiçbir şekilde teminata bağlanmadığını, İİK nın 257/1. fıkrası uyarınca vadesi gelen ve davacı şirket tarafından mahkeme ilamlarına binaen ödemesi yapılan işçilik alacakları nedeniyle teminat altına alınmayan ödemeler için davalının menkul ve gayri menkulleri ile 3. Kişilerdeki her türlü hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, istemde İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden ve yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gerekçesi ile; Davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin REDDİNE, karar verilmiş karara karşı, davacı vekili, istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; bahse konu alacağın kesin ve süresiz teminat mektubuna konu olmamakla birlikte vadesi gelmiş para alacağı olup rehinle temin edilmedğini, davalı sebebiyle uğranılan zarar ve müvekkil şirketin bu kapsamdaki alacağı olan icra dosyası ödemelerinin vadesi geldiğini ve bu alacaklarının hiçbir suretle teminat altına alınmadığını, İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesi 1. fıkrası uyarınca vadesi gelen -müvekkili tarafından mahkeme ilamlarına binaen ödemesi yapılan işçilik alacakları- ve teminat altına alınmayan ödemeler için ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, davalı hakkında yapılacak inceleme ile muaccel alacaklarının olduğu, davalının acze düştüğü, hakkında birçok icra takibi olduğu ve davalının borçlarından dolayı mal kaçırma kastı ile hareket ettiğinin anlaşılacağını, taraflar arasında akdedilen ve dosyaya sunulan deliller arasında bulunan sözleşme içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere davalının, müvekkiline karşı borçlu olduğunu, talep edilen alacakların müvekkili ile davalıya yöneltilen davalar sonucunda ilamlı icra dosyalarına yapılan ödemeler ve komisyon alacakları olduğunu, bu durumda ilk derece mahkemesi tarafından dosyaya eklenmesi istenen icra dosyalarına bakıldığında dahi iki borçlu taraf olduğu, ancak ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığının açıkça görüleceğini, iki borçlunun olduğu ilam ve icra takiplerinde bir tarafın sürekli olarak ödeme yapmak zorunda kalmasının dahi alacaklarının olduğuna delil teşkil ettiğini, ihtiyati haciz için ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere yaklaşık ispat yeterli olduğundan, kesin ispat dava sonunda ortaya çıkacağından yalnızca alacaklı olduğuna kanaat verecek bilgilere sahip mahkemenin ihtiyati haciz taleplerini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından “alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden” gerekçesi ile ihtiyati haciz taleplerinin hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, Yargıtay içtihatları doğrultusunda yeterli delil sunmalarına ve alacaklı olduklarının aşikâr olmasına binaen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ihtiyati haciz taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca alacağın yargılamayı gerektirmesinin ihtiyati haciz talebinin reddine dayanak teşkil edecek bir neden olmadığını, İhtiyati hacze ilişkin kanun maddesi İİK m.257’de alacağın yargılamayı gerektirmesine dair bir değerlendirme ölçütü bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmeler ile sabit olduğu üzere işçilere karşı hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen ödeme yapmak zorunda kalan müvekkili için bir tedbir tesis edilmesi gerektiğini, davalının hali hazırdaki mamelekinin borçlarını karşılamaya yetmediğini, müvekkilinin alacaklarının en azından bir kısmının temini adına ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Talep, taraflar arasında imzalanmış bulunan alt taşeron sözleşmesi kapsamında davalı alt yüklenici işç.ilerin işçilik haklarının icra marifetiyle davacı tarafından ödendiği bu ödemelerden davalının sorumlu olduğundan bahisle davalı hakkında yapılan takibe itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasında 20.02.2015 tarihinde Alt.Söz.. numaralı, 04.02.2016 tarihinde Alt.Söz… numaralı Alt İşveren Sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeler ile davalının alt işveren konumunda belirtilen işlerin yapımını üstlendiğini, sözleşme kapsamında her türlü işçilik alacağından davalının sorumlu olmasına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle işçiler tarafından açılan davalarda müteselsil sorumluluktan dolayı müvekkili şirkete de husumet yöneltildiğini ve bu davalar sonucuna alınan kararların takibe konulması üzerine ödemeler yaptıklarını, sözleşmeler uyarınca davalının sorumluluğunda olan ödemeler nedeniyle davacı şirketin zarara uğradığını, bu zararlarının davalıdan tahsili için yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın iptali ile alacaklarının tahsili bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haczi düzenleyen İ.İ.K.’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde yargılamanın henüz layihalar aşamasında olduğu, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak delillerin tam olarak toplanmadığı, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların davacının haklılığını yaklaşık ispat ölçüsünde ortaya koyacak delillerin henüz sunulmadığı, yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği, mahkemecede dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle ihtiyati haciz talebinin bu aşamada reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2023 tarih ve 2023/213 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 11/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.