Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/525 E. 2023/746 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/525
KARAR NO: 2023/746
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/12/2022
NUMARASI: 2022/16 Esas, 2022/897 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin güneş enerjisi ve yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili ile davalı arasında Kocaeli İli, İzmit İlçesinde bulunan … binası çatısı üzerine Güneş Enerjisi sistemi kurulmasına ilişkin sözleşme akdedildiğini, davacı müvekkilinin tüm edimlerini sözleşmeye uygun şekilde ifa ettiğini ve aynı şekilde sözleşmeye uygun şekilde düzenlediği faturaları davalıya ilettiğini, davacı şirketin borçlu olduğu 4 adet fatura bulunduğunu, faturaların toplam bakiyesi 74.937,17 Euro olup, davalı tarafından ödenmediğini, davalının bakiye borcunu ödememesi üzerine ihtarname gönderildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, takibe borçlu tarafından yetki itirazında bulunulması üzerine dosyanın İstanbul Anadolu İcra Dairelerine gönderildiğini ve İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe devam edildiğini, söz konusu icra dosyasından gönderilen ödeme emrine borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli şeklide itiraz edildiğini beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eser sözleşmesinden kaynaklı davaların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin 7.4. maddesinde, davacı yükleniciye ne şekilde ödeme yapılacağının taraflarca hüküm altına alındığını, bu anlamda müvekkili şirketin ödeme yükümlülüğünün doğması için ilgili hükümde düzenleme altına alınan tamamlama ve kabullerin yapılması gerektiğini, aksi halde bizatihi faturaların dayanağı olan sözleşme tahtında ödemeye hak kazanamayacağını, sözleşmede madde 7.4.’te yer alan ilgili teslim ve kabullerin ise, davacının kusurlu ve eksik ifaları sebebiyle yapılamadığını, hal böyle iken davacı tarafça ödeme talep edilmesinin kötü niyetli bir talep olduğunu bu nedenlerle davacı tarafından ikame ettirilen işbu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, faturanın karşı tarafa tebliği veya tebliğ edildiğinin ispatının alacak hakkı doğması için yeterli olmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin imza tarihinin 28.05.2015 olduğu göz önüne alındığında davacının neredeyse 7 yıl sonra açtığı davanın mesnetsiz olduğunu beyanla, haksız davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; somut olayda davaya konu icra takibinin 19/10/2016 tarihinde başladığı, davalı borçlunun takibe 09/12/2016 tarihinde itiraz ettiği, bunun üzerine müdürlükçe 09.12.2016 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, icra takibinin itiraz üzerine durması halinde dahi alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlemin itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibaret olduğu, zamanaşımının icra takip tarihi olan 19/10/2016 tarihinde kesildiği, icra müdürlüğünün takibin durdurulmasına ilişkin 09/12/2016 tarihli kararından sonra da 5 yıllık zamanaşımı süresinin 09/12/2021 tarihinde dolduğu eldeki davanın dava tarihi olan 07/01/2022 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile; davanın Zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 16. Maddesinde “Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” “Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” Aynı Kanun’un 18/A maddesinin 15 numaralı fıkrasında ise “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” hükümleri düzenlenmiş olup, anılan düzenlemeden anlaşılacağı üzere Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğu tarihte zamanaşımının duracağı ve son tutanağın tutulduğu tarihte zamanaşımının tekrardan işlemeye başlayacağı, ancak ilk derece mahkemesinin kararında davacı tarafından başvurulan zorunlu arabuluculuk sürecinin zamanaşımı süresini durdurduğu dikkate alınmadan karar verildiğini, belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.. Davacı, taraflar arasında davalıya ait AVM binası çatısı üzerine Güneş Enerjisi sistemi kurulmasına ilişkin sözleşme akdedildiğini, davacı müvekkilinin tüm edimlerini sözleşmeye uygun şekilde ifa ettiğini ve aynı şekilde sözleşmeye uygun şekilde düzenlediği faturaları davalıya ilettiğini, davacı şirketin borçlu olduğu 4 adet fatura bulunduğunu, davalı tarafından ödenmediğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı zaman aşımı itirazında bulunmuş, mahkemece zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’na 06/12/2018 tarihinde 7155 sayılı yasa ile eklenen 5/A maddesinin 1. Fıkrası ile “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü getirilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesinin 15. Fıkrasında Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, taraflar arasında sözleşme 28/05/2015 tarihinde imzalanmış olup, davaya konu takip dayanağı faturalar davacı tarafça 20/02/2015 ile 19/01/2016 tarihleri arasında düzenlenmiştir. Davacı söz konusu fatura bedellerinin ödenmediğinden bahisle davalı hakkında 19/10/2016 tarihinde takip başlatmış olup, davalının süresinde itirazı üzerine takip icra müdürlüğünün 09/12/2016 tarihli kararı ile durmuştur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 147/6 maddesi uyarınca eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar 5 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Aynı kanunun 149. Maddesine göre zaman aşımı süresi alacağın muaccel olması ile işlemeye başlar. Yine aynı kanunun 154. Maddesinde zaman aşımının kesilmesi düzenlenmiştir. Buna göre Davacı alacaklı zaman aşımı süresi içinde alacağı için icra takibinde bulunduğundan takip tarihi itibarıyla TBK 154/2 maddesi gereğince zaman aşımı süresi kesilmiş olup takibe itiraz üzerine takibin durduğu 09/12/2016 tarihi itibarıyla zaman aşımı süresi yeniden başlamıştır. Davacı alacaklı TTK 5/A maddesi gereğince dava açmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olduğundan 09/12/2016 tarihinde yeniden işlemeye başlayan 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan önce 07/12/2021 tarihinde arabulucuya başvurmuş, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 15. Fıkrası ile zaman aşımı süresi bu tarih itibarıyla durmuştur. Anlaşamaya varılamadığına dair son tutanağının düzenlendiği 07/01/2022 tarihine kadar zaman aşımı süresi işlemeyecektir, Dava da zaman aşımı süresi dolmadan 07/01/2022 tarihinde açılmıştır. Mahkemece zorunlu arabuluculuk başvuru süresince zaman aşımı süresinin duracağı gözetilmeden dava tarihi itibarıyla zaman aşımı süresinin dolduğundan bahisle istinafa konu kararın verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, -İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2022 tarih, 2022/16 Esas, 2022/897 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.