Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/462 E. 2023/497 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/462
KARAR NO: 2023/497
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2023
NUMARASI: 2020/73 Esas (Derdest) 2023/50
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davacı-alacaklı müvekkilinin temlik aldığı takibe konu alacağın; davalı-borçlunun ihale ile üstlendiği yerlerin bir takım işlerini yaparak bu işler karşılığı borçlu-davalıya, e-fatura olarak temlik eden (alacaklı) … İnşaat Taahhüt …San. Ve Tic. Ltd. Şti. (V.K.N.: …) tarafından düzenlenen, … no.lu, 22/03/2019 tarihli ve 133.989,00-TL, .. no.lu, 23/03/2019 tarihli ve 206.500,00 -TL, … no.lu, 25/03/2019 tarihli ve 129.800,00-TL, … no.lu, 31/05/2019 tarihli ve 87.143,00-TL, … no.lu, 31/05/2019 tarihli ve 122.262,16-TL, … no.lu, 25/06/2019 tarihli ve 320.665,00-TL, …no.lu, 25/06/2019 tarihli ve 166.734,00-TL, … no.lu, 27/06/2019 tarihli ve 224.200,00-TL, … no.lu, 29/06/2019 tarihli ve 203.137,00-TL, … no.lu, 31/07/2019 tarihli ve 240.071,00-TL, … no.lu, 31/07/2019 tarihli ve 147.913,00-TL, … no.lu, 31/07/2019 tarihli ve 64.900,00-TL, …no.lu, 31/07/2019 tarihli ve 51.566,00-TL, … no.lu, 31/07/2019 tarihli ve 110.330,00-TL, … no.lu, 31/07/2019 tarihli ve 108.973,00-TL miktarında olmak üzere toplam 2.318.183,16-TL alacak olduğunu, bu alacağın tahsili için; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/533 D.İş sayılı dosyasından bir kısmının asıl alacak için alınan 04/11/2019 tarihli ihtiyati haciz kararı ve alacağın tümü için Gebze … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından takibe geçildiğini ve davalı-borçlunun yetki ve borcun tümüne itirazı gereği dosyanın yetkili icra dairesine gönderildiğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından davalı-borçluya gönderilen ödeme emrine karşı da davalı-borçlu tarafından asıl alacak, faiz, faiz oranı, işlemiş ve işleyecek faiz ile takibin tüm ferilerine itiraz edildiğini, sonrasında, esas takibe öncesinde geçildiği için dosyaların birleştirilmesinin taraflarınca talep edildiğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında icra dosyalarının birleştirilmesine karar verildiğini, davalı/borçlunun yapmış olduğu bu itiraz nedeni ile itirazın iptali davası açılmadan önce Ticaret Kanunun 5/a maddesi gereği arabulucuya başvurulduğunu, arabuluculuk faaliyetinden sonra 27/01/2020 tarihli 2. Toplantı sonrasında anlaşmaya varılamadığına dair arabuluculuk son tutanağı düzenlendiğini, davalı-borçlunun icra dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı borca, işlemiş ve işleyecek faiz ve oranı ile takibin tüm ferilerine dair itirazının haksız, usul ve yasaya aykırı, müvekkilin alacağını akim bırakmak için yapılan kötü niyetli bir itiraz olup itirazın iptali ile takibin devamını, ayrıca itirazda davalı-borçlu kötü niyetli olduğundan alacağın % 20’ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, müvekkilinin temlik aldığı dava ve icra takibi konusu alacağın, davalı-borçlunun da BA-BS formları, hakkediş belgelerinde imzası ile onayladığını, vadesi geçtiği halde ödenmeyen e-faturaya dayalı bir ticari alacak olduğunu, temlik eden dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı-borçlu şirketin ticari defter ve belgeleri ile BA-BS formlarının bağlı bulundukları vergi dairelerinden celbi ile alacağın varlığı ve sabit olduğunun ortaya çıkacağını, dava-takip konusu alacak yaklaşık ispat edildiğini ve vadesi geçmiş olduğundan davalı-borçlunun gerek kendi uhdesindeki ve gerekse 3. kişilerdeki tüm malvarlığı üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalı-borçlu vekilinin, dava konusu icra emrine itirazının taraflarına tebliğinden önce 20/12/2019 tarihinde zorunlu dava şartı olan arabuluculuğa başvurmalarına ve şirket yetkilisi ve vekili olarak kendisinin de bizatihi katıldığı 16/01/2020 tarihli ilk toplantıda kendi istemleri gereği 27/01/2020 tarihinde 2. toplantının yapılmasına karar verilmesine rağmen; arabuluculuk başvurusundan sonra ilk toplantıdan 6 gün sonra yani 22/01/2020 tarihinde 7 günlük sürede itirazın iptali davası açılıp açılmadığının tevzi müdürlüğünden sorulmasını davalı-borçlu vekili Av. …’ün talep ettiğini, tevzi bürosundan aldığı cevabi yazıya göre 7 günlük sürede dava açılmadığından ihtiyati hacizlerin kendiliğinden kalktığını belirterek ihtiyati hacizlerin kaldırılmasını da adres itibari ile davalı-borçlu vekili Av. … ile birlikte çalışan ve yetki belgesi ile yetkilendirilen Av. …’nın talep ettiğini ve icra müdürlüğünün de bu talep ve tevzi bürosundan gelen cevap gereği 7 günlük sürede itirazın iptali davası açılmadığından hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, müdürlüğün bu hacizlerin kaldırılması kararından tesadüfen 24/01/2020 tarihinde Uyap bilişim sistemine girerek fark etmeleri üzerine hemen icra dairesine gidilerek zorunlu arabuluculuğa başvurma tutanakları eklenerek ihtiyati hacizlerin tekrar tatbik edilmesinin sağlandığını, davalı-borçlunun 22/01/2020 tarihindeki hacizlerin kaldırılması talebi ile ihtiyati haciz gereği İİK 89/1 maddesince 3. Kişiden gelen miktarın da yatıran 3. Kişi yerine kendilerine yatırılmasını talep etmiş olup kendi katıldığı ve zorunlu olduğunu bildiği arabuluculuğa başvurulmadığı gibi arabuluculuk bürosuna da başvurulup başvurulmadığının sordurmadan kasıtlı olarak dava açılmadığını bildiği halde tevzi bürosuna sorup bu cevaba göre ihtiyati hacizleri kaldırmanın kötü niyetini gösterdiğini, ayrıca bu eylem ile hacizleri kaldıran icra müdürü ile birlikte görevi kötüye kullanma suçunu işlediğini, bu talep ve işlemlerle borçlunun ihtiyati hacizleri kaldırıp malları kaçırma gayesinde olduğu paranın kendi hesaplarına yatırılması talebi ile açıkça ortada olduğunu, bu nedenle de davalı-borçlunun icra inkar/kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, izah olunan nedenlerle, öncelikle dava-takip konusu alacaığın (2.318.183,16-TL asıl alacak, işlemiş faiz, icra vekalet ücreti, harç vs. takibin tüm ferileri) için borçlunun gerek kendi uhdesinde ve gerekse 3. kişilerdeki tüm malvarlığı (menkul, gayrimenkul vs. her türlü mal ve alacak) üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, neticede davalı-borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ilamsız icra dosyasından devam eden icra takibinde, (birleşme öncesinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasından), gönderilen ödeme emrine karşı yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamını ve davalının takibe konu alacağın % 20’ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar/kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davacı tarafın e-fatura olarak düzenlenen ve alacaklı olduğunu iddia ettikleri belgelere dayalı olarak icra takibinde bulunduğunu ve taraflarınca yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığını, ancak müvekkili firmanın davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığı gibi herhangi bir ticari ilişkisinin de mevcut olmadığını, davacının e-faturalar, hakediş belgeleri ve mutabakat formlarına dayalı olarak davasını ikame etğini ve bu belgeler uyarınca alacak iddiasında bulunduğunu, ancak davaya konu edilen hakediş belgelerinde ve mutabakat formlarında müvekkili şirket yetkilisinin imzası bulunmadığını, hatta davacının bu iddiasına karşı müvekkili şirket yetkilisinin ilgili belgelerde imzasının bulunmadığını ve belgelerdeki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığına ilişkin suç duyurusunda da bulunduklarını, 25/12/2019 tarihli İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış oldukları suç duyurusu dilekçelerini de dosyaya sunduklarını, suç duyurusunda da belirtmiş oldukları gibi mutabakat formları ve hak ediş belgelerinin sahte olduğunu, belgeler üzerinde yer alan kaşelerin müvekkili şirkete ait olmadığını, kaşe üzerinde bulunan imzanın da ne müvekkili şirket yetkilisine ne de şirketin herhangi bir çalışanına ait olmadığını, davacı ve temlik alındığı iddia edilen şirketin yetkilisi …’ün birbiri ile akraba olduklarını ve birlikte çalıştıklarını, hatta bu kişilerin vekillerinin dahi aynı kişi olmadığını, tüm hukuki işlemlerin aynı vekil tarafından yapıldığını, bu durumun bile tarafların işbirliği içerisinde hareket ettiklerini gösterdiğini, tarafların bu irade ile müvekkili şirketi borçlu gösterecek şekilde sahte mutabakat formlarını ve hakediş belgelerini düzenlediklerini, müvekkili şirketin davacı tarafa borçlu olmamasının yanında, alacağın temlik alındığı iddia edilen şirketin … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alacaklı durumda olduğunu, müvekkili şirket tarafından … Malz. San ve Tic. Ltd Şti. aleyhine aleyhine başlatmış olduklarının icra takipleri bulunduğunu, ayrıca takibe konulmayan vadesi gelmiş bir çok çek de bulunduğunu, hem müvekkili şirket lehine başlatılan icra takip dosyalarını hem de müvekkili şirketin alacaklı olduğunu gösterir kıymetli evrakları sunduklarını, ilgili dosyalar ve belgeler incelendiğinde müvekkili şirketin temlik eden … şirketin alacaklı olduğunun görüleceğini, davacı tarafın dava dilekçesinin 7. maddesinde davalı borçlu vekili Av. … ile Av. …’nın arabuluculuk başvurusundan haberdar olmasına rağmen kötü niyetli bir şekilde ihtiyati haczin kaldırılması yönünde talepte bulundukları ve İcra Müdürü ile beraber görevi kötüye kullandıkları hususunda ithamda bulunduklarını, ancak İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1909 Esas sayılı dosyası üzerinden açmış oldukları davada müvekkili hakkında huzurdaki davaya konu takip dosyası bulunmasına rağmen davacı (alacaklı) tarafın hukuka aykırı bir şekilde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında ihtiyati haczin uygulanmasına yönelik mükerrer takip başlattığını, ancak Yargıtay 12. HD’nin 2015/31172 Esas, 2016/8064 sayılı kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/12-259 Esas, 1999/268 sayılı kararından da açıkça anlaşılacağı üzere İİK’nın 261. Maddesi uyarınca alacaklı tarafın esas takibe geçmiş oldukları ihtiyati haczin kararının infazını ancak ve ancak takibin olduğu müdürlük dosyasından isteyebileceği hükmü gereği yasaya açıkça aykırı olan bu husustan da anlaşılacağı üzere arabuluculuk başvurusunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası için herhangi bir arabuluculuk başvurusunun mevcut olmadığını, arabuluculuk başvurusunun yapıldığı 20/12/2019, İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasının açılış tarihinin ise 20/12/2019 tarihi saat 15:37 olduğunu, takip açılmadan arabuluculuk başvurusu yapıldığının açıkça ortada olduğunu, bu sebeple davacının vekili olarak şahısları hakkında yaptıkları ithamların gerçek dışı olup, yapılan işlemlerin tümünün hukuki olduğunu, davacı tarafın, ihtiyati haciz kararının haksız bir şekilde Av. … ve Av. … tarafından kaldırıldığını beyan ettiğini ve davalı müvekkilinin de mal kaçırma gayreti içerisinde olduğunu beyan ettiğini, ancak yapılacak incelemede müvekkili tarafından haczin kaldırıldığı tarih olan 22/01/2020 ile 24/01/2020 tarihleri arasında müvekkiline ait menkul ve gayrimenkuller üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunulmadığının icra takip dosyasından açıkça anlaşıldığını, icra takip dosyasında müvekkili firma adına kayıtlı araçların satılma imkanı olmasına rağmen müvekkili tarafından böyle bir gayret içerisine dahi girilmediğini, kaldı ki davacı tarafın tekrar tüm menkul ve gayrimenkuller üzerine haciz tatbik etmiş olup, işbu beyanlarının doğruluğunun icra takip dosyasından anlaşılabileceğini, bu minvalde müvekkilinin elinde imkan olmasına rağmen (ihtiyati haczin kaldırıldığı tarihler arasında) herhangi bir mal kaçırma gayreti içerisine girmemesinin dahi haksız yere ve kötü niyetle konulan ihtiyati haczin gereksizliğini ortaya koyduğunu, müvekkili firmanın temlik eden firmadan olan yukarıda belirtmiş oldukları alacaklarının ve kesinleşen icra takip dosyaları nazara alındığında muhtacı muhakemeye sahip davacının iddiası üzerine konulan ihtiyati haciz kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca müvekkilinin telafisi güç zararlara uğramasına sebebiyet verdiğini, bu sebeple İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1590 D.İş ve 2019/1612 sayılı kararının değerlendirilmesinin esas mahkeme olması hasebiyle mahkemeye ait olduğundan ve yukarıda yer alan bilgiler ışığında (hakediş raporlarındaki imzaların müvekkile ait olmaması ve temlik eden aleyhine kesinleşen icra takip dosyaları göz önüne alınarak) ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, haksız ikame edilen davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte olması halinde takas/mahsup defileri dikkate alınarak borca yeter miktarda (fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutularak) takas/mahsup taleplerinin kabulünü, haksız ve kötü niyetli başlatılan icra takibi nedeniyle davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gider ve masraflarının ve vekalet ücretinin davacı üstüne bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacı tarafça iptali talep edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip talebi, itiraz ve durdurma kararı bulunmadığı, itirazın iptali davasında özel dava şartı olan bu hususların dava tarihi itibari ile eksik olduğu anlaşıldığı belirtilerek davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında; icra takibi konusu alacak için itirazın iptali davası, takip dosyasının icra müdürlüğünün birleştirme kararı gereği istanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında işlem görmesi nedeni ile bu takip dosyasına yapılan itirazın iptalinin talep edildiğini, fakat dava dilekçesinde açıkça bu dosyanın birleştirme kararı öncesinde istanbul … icra müdürlüğünün … e. sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı yapılan itirazın iptalinin istendiğinin belirtildiğini, bu hususta itirazın iptali davası açabilmeleri için tüm şartların gerçekleştirdiklerini, haklı davalarının kabulü yerine, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesinin kabul edilemez, usul ve yasaya aykırı olduğunu, esas takibe geçilmeyen ya da esas dava açılmayan bir ihtiyati haciz kararının bulunmamakta olduğunu , aynı alacak için esas icra takibine geçilmiş olduğunu ve alacağın bir kısmı için alınan ihtiyati haciz kararının infaz edilmiş olduğunu, esas takip dosyasından gönderilen icra emrine davalı-borçlunun itirazı ve bu itirazın da tarafımıza tebliği üzerine zorunlu arabuluculuk şartına uyulduktan sonra süresinde, Yerel Mahkeme huzurundaki bu itirazın iptali davasının açıldığını belirtmiş ve istinaf talebinde bulunmuştur.Dosyada yapılan incelemede davacı tarafça Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında toplam 2.461.460,46 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız takibe geçildiği, Gebze … İcra Müdürlüğü tarafından verilen yetkisizlik kararı sonrası dosyanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayısını aldığı, davacı tarafça bu süreç devam ederken 19/12/2019 tarihinde İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1590 D. İş sayılı dosyasında fatura, temlik sözleşmesi, hak ediş belgeleri, mutabakat formlarına dayalı olarak 800.000,00TL alacak yönünden alınan ihtiyati haciz kararının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden 24/12/2019 tarihinde takibe konulduğu, 24/12/2019 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile birleştirildiği, müdürlük kararına yapılan itiraz üzerine İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1909 Esas 2021/663 Karar sayılı dosyasında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında verilen birleşmeye ilişkin 24/12/2019 tarihli müdürlük kararının iptaline karar verildiği, verilen kararın 09/07/2021 tarihinde kesinleştiği, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 25/06/2021 tarihinde borçlular yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davaya konu, itirazın iptali talep edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’ne … Esas sayılı dosyasında; ihtiyati haciz bedeli kadar ödeme yapıldığından hacizlerin kaldırıldığı, itiraz ve durdurma kararı bulunmadığı, ihtiyati haciz dosyası olarak devam ettiğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafça açılan itirazın iptali davası ıslahla alacak davasına dönüştürülmediği gibi , dava dilekçesinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptalini talep etmiş ise de; mahkemenin kabulünde de olduğu üzere usulünce başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı, her ne kadar davacı istinaf dilekçesinde birleşmeden önceki İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından bahsetmiş ise de; ona ilişkin ayrı davanın devamı etmekte olduğu anlaşıldığına göre usulünce bir icra takibi bulunmadığından mahkemece dava şartı yokluğunda verilen karar usul yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2023 tarih ve 2020/73 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 23/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.