Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/373
KARAR NO: 2023/525
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2022
NUMARASI: 2021/1000 Esas, 2022/996 Karar
-Asıl Dava
-Birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/873 Esas Sayılı Dosyası
-Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/620 Esas Sayılı Dosyası
-Birleşen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/991 Esas Sayılı Dosyası
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)|Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen taşeron sözleşmesinden kaynaklanan geç teslimden kaynaklı zarar,ilave iş bedeli ve hak ediş kesintileri yönünden alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabul ve reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı vekili; müvekkili şirketin 2013 yılından itibaren her türlü yapıların elektrik ve enerji sistemlerinin tesisi ve temini ve inşaatın temelinden bitimine komple yapımı, taahhüt işleri ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işleri alanında faaliyetini sürdürmekte olduğunu, şirketin, davalı … Şirketi ile 01.01.2015 tarihinde Anahtar Teslimi Götürü Bedel Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesi imzaladığı ve bu sözleşme ile Çekmeköy Pazar Yeri ve Çevre Düzenleme inşaatındaki tüm elektrik işlerini üstlenmiş olduğunu, bu inşaatta yapılacak elektrik işleri için önceden kullanılacak malzemelerin tespit edildiği ve bu malzemeler ile inşaat işinin yapılmış olduğunu, ancak idarenin istekleri doğrultusunda davalı tarafından tasdikli elektrik projesinde ilave işler talep edildiği ve bu isteklerin harfiyen yapıldığı, fakat davetinin bu ilave işlerin bedelini ödemekten imtina ettiğini, uzun süren ikili görüşmelerden de sonuç alınamayınca ilave işler ve bedelinin tespiti için İstanbul Anadolu 10. Sulh hukuk Mahkemesi nden talepte bulunulduğunu, bununla ilgili olarak İstanbul Anadolu 10 Sulh Hukuk; Mahkemesi ‘nin 2016/61 değişik iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, tasdikli elektrik projesine kıyasla belirlenenden daha fazla iş yapıldığının ve bu sebeple de alacaklarının doğduğunun iş bu tespit ile belirlenmiş olduğu; ilave işlerin yapılarak farkların oluştuğu ancak davalı tarafından bu farkların taraflarına ödenmediğini, söz konusu iddia ettiği alacaklar ile ilgili 142.827,11-TL tutarında faturanın düzenlendiği ve bu faturanrn, Üsküdar … Noterliği’nin 27/06/2016 tarih ye … Yevmice Nolu ihtarnamesi iie davalıya gönderildiğini, davalının da Bakırköy … Noterliği’nin 30.06.2016 … Yevmiye Nolu ihtarnamesi ile bu faturaya itiraz ettiğini Anadolu …. İcra Müdürlüğü ‘nün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı ve davalının haksız ve mesnetsiz bir şekilde söz konusu takibe itiraz ettiğini, davanın kabulü ile şimdilik 5.000,00-TL’nin davalıdan tahsili; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; tespit dosyasını kabul etmediklerini, davacının, müvekkilinden 121.039,92 TL. + KDV = 142.827,11 TL Fatura tutarı vs şeklinde haklı bir alacağının olmadığını, davacının da bunu bildiğini, bunun için kötü niyetle eksik miktarlı işbu davayı açmış olduğunu; dolayısıyla davacı taraftan gönderilen mezkur davasının haksız olduğunun ,davacı şirket ile müvekkillerden oluştuğunu belirttiği …Yapı – … İş Ortaklığı arasında, “Anahtar Testimi Götürü Bedel Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesi’ imzalandığı ve işlerin bu sözleşme kapsamında yürütülmüş olduğunu, sözleşmenin 4. Sayfası ve 61 Maddesi hükmünün konuya ilişkin kısmını aynen aktardıklarını belirterek, bu maddenin; İdarenin istekleri doğrultusunda bina içi ilave işlerin ortaya çıkmasında, idare tarafından keşif artışı yapılarak müteahhit firmaya ödeme yapması durumunda, taşeron bayındırlık bakanlığının poz listesindeki malzeynelere %30 oranında ıskonto yapmayı kabul ve taahhüt etmektedir… “ şeklinde olduğunu, öncelikle davacının, dava dışı olduğunu belirttiği idarenin istekleri doğrultusunda imalatlar gerçekleştirdiği, bu isteklerin ne şekilde ve kim tarafından kendisine ulaştırıldığını ispatlamasının beklendiğini; bununla birlikte bir an için davaya konu işlerin, idarenin istekleri doğrultusunda yapılmış olmasının kabulü halinde dahi yapılan işlerin bedelini talep edilebilme koşullarının oluşmamış olduğunu; ilave bedellerinin istenebilmesi için sözleşme gereğince idare tarafından keşif artışı yapılarak müteahhit firmaya ödeme yapılmasının gerekmekte olduğunu, bu koşıulun gerçekleşmesi halinde de ödenecek bedelin, Bayındırlık Bakanlığının listesindeki malzemelere %30 oranında ıskonto yapılarak hesaplanacağı; hal böyle olmasına rağmen, davacının davaya konu ettiği işler bakımından, sözleşmenin 6.1. Maddesinde yazılı olduğunu belirttiği şartlar gerçekleşmek sizin haksız İve hukuka aykırı taleplerde bulunmakta bu kapsamda iş bu davayı açtığını davanın reddini talep etmiştir.Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/873 dava dosyasında davacı vekili ; sözleşme kapsamında davalılar ödemeleri geç yaptıklarını, davalının verdiği çekleri faktoring şirketlerine kırdırmak zorunda kaldıklarını, davacının ¨523.700,00 tutarında çeki davalının inşaatı geç teslim etmesi sebebiyle ¨483.561,44 ‘ye bozdurmak zorunda kaldığını, bu sebeple davacının asgari ¨40.138,56 zararı ortaya çıktığını, söz konusu zararın davalı tarafından giderilmesi gerektiğini, bu sebeplerle her türlü hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile ¨40.138,56’nin dava tarihinden itibaren en yüksek orandaki ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/873 Esas sayılı dosyasında davalılar vekili ; davacının yerin geç teslim edildiğine ilişkin iddialarının doğru olmadığını, bu iddiası doğru dahi olsa davacının hiçbir çekince ve kayıt ileri sürmeksizin işi teslim aldığını ve işe başladığını, işe başlama tarihinin belirlenmesinin müvekkilinin yetkisi ve mesuliyetinde olmadığını, davacının bu yöndeki iddialarını tümüyle reddettiklerini ve kabul etmediklerini, davacının sözleşme kapsamında ödemelerin geç yapıldığına ilişkin iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin idare ile yaşadığı sorunlara rağmen sözleşme hükümlerine göre davacı şirket ile ödemelerini yaptığını, davacı şirketin ödemeleri alırken de hiç bir çekince ve kayıt ileri sürmediğini, aradan bunca zaman geçtikten sonra maddi ve hukuki dayanağı olmayan iddialar ileri sürerek iş bu davayı açtığını, davacının Türk Borçlar Kanununun 125.maddesinde yazılı şartların yokluğunda açmış olduğu iş bu davanın tümüyle dayanaktan yoksun olduğunu, davanın bu yönüyle de reddini talep ettiklerini, haksız olarak hukuka ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine aykırı olarak açılan davanın tümüyle reddi ile yargıLama masrafıları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava olan Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/620 Esas sayılı dosyasında, davacı vekili ; 01.01.2015 tarihli sözleşme içeriğinde elektrik yapım işinin müvekkili tarafına 15.04.2015 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmışken davalıların projeyi elektrik imalatına uygun hale getiremediğini, 01.01.2015 tarihli sözleşme içeriğinde elektrik yapım işi tarafımıza 15.04.2015 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmışken davalılar projeyi elektrik imalatına uygun hale getirememiş, müvekkil firmanın işlerinin uzamasına sebebiyet verdiklerini, 01.01.2015 tarihli sözleşme ile elektrik imalatlarına ilişkin her ay hak ediş yapılmış ve bu hak edişlerden % 5 kesin hesap emaneti olarak kesintiler yapıldığını, sözleşmede İBB tarafından kesin kabul yapıldıktan sonra kesilen % 5 kesintinin davacıya iade edileceği kararlaştırıldığı, bila tarihli ayrı bir protokol ile de kesintilerin toplamının ne kadar olduğu ve ne zaman ödeneceği konusunda davalılarla davacı şirket anlaştıklarını, aradan makul bir süre geçtikten sonra ( yani geçici kabul tarihini baz alırsak ki 28.04.2016 dır) davalılara bu ödemenin yapılması konusunda 09.02.2017 tarih 03280 yevmiye nolu Üsküdar … Noterliğinden faturası ile birlikte talepte bulunulduğunu, davalılar buna karşın Bakırköy … Noterliği … yevmiye sayılı ihtarıyla 17.02.2017 günü faturayı iade ederek ödeme yapmayacaklarını açıkça beyan ettiklerini, kesin kabul tutanağı incelendiğinde elektrik kalemlerinin tümünün ilave işler ve proje revizyonundan kaynaklı tekraren yapılması gerekli olan işler olduğu ortaya çıktığını, bu durumda bile iyi niyet çerçevesinde davalılara bu işlerin makul bir bedel karşılığı yapılacağı e mail yoluyla bildirmemize rağmen davalılar bu durumu da kabul etmeyerek iş emrine onay vermeyeceklerini belirttiklerini, davacı şirketin sözleşmeden ve yapmış olduğu hak edişlerden doğan % 5 kesinti alacağının ( 67.749,70 TL) ne zaman ödeneceği konusu belirsiz bir hal aldığını, 67.749,70 TL. alacağın davalılardan 01.01.2015 tarihli sözleşmede kararlaştırılmış olan aylık %5 ticari faiziyle 17.02.2017 tarihinden başlamak kaydıyla ( yıllık %60 )müşterek ve müteselsil olarak tahsilini talep ve dava etmiştir.Mahkemece asıl dava yönünden 28/02/2019 tarihli ek raporda ilave işlerin sözleşme kapsamında olduğunun belirtildiği, bu durumda talebe konu ilave işlerin sözleşme kapsamında kaldığının tespit edilmesine göre davacının fazladan bir takım işler yaptığı iddiasının yerinde olmadığı, bu sebeple sözleşme gereğince tahsilini talep edebileceği bir bedelin bulunmadığı, zaten yapıldığı iddia edilen talebe konu ilave işlerin davacının sözleşme ile yüklendiği işler kapsamında kaldığı, bundan dolayı davacının talebinde haklı olmadığı gerekçesiyle ilave iş bedeli yönünden davanın reddine dair karar vermiştir. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mah. 2017/620 Esas sayılı dosyada hak ediş kesintileri yönünden; bilirkişi heyeti tarafından sunulan 28/02/2019 tarihli ek raporda %5 kesinti bedelinin ödenmesinin kesin hesabın ve kesin kabulün yapılması şartına bağlandığının, dosyada bu anlamda bir belge yada tutanağın bulunmadığının belirtildiği, bu tespitlere göre davacının kesin hesap ve kesin kabulün yapılması şartına bağlanan % 5 kesinti bedelinin ödenmesini şartın gerçekleşmemesi yani kesin kabulün yapılmaması sebebiyle talep etmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle hak ediş kesintileri yönünden talebin reddine karar vermiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mah. 2016/873 Esas sayılı dosyasında geç teslim yönünden, hak edişler karşılığında davalı taraftan 523.700 TL tutarında çek aldığını, binanın müvekkiline geç teslim edilmesi ve hak edişlerin düzenlenmemiş olması sebebiyle davacı tarafın çekleri faktoring şirketlerine 483.561,44 TL’ye bozdurmasının sonuçlarından basiretli bir tacir gibi davranması beklenen davacının sorumlu olması gerektiği, bu anlamda bir zararının olduğundan bahisle davacı tarafın, davalı taraftan talepte bulunmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle geç teslim yönünden davanın reddine karar vermiştir.Davalı vekilinin istinafı neticesinde 15.HUKUK DAİRESİ DOSYA NO: 2019/2098 KARAR NO: 2021/1995 esas sayılı ilamı ile; Taraflar arasında elektrik işleri yapım işini konu alan 01/01/2015 tarihli yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve sözleşmenin davacı tarafça Üsküdar … Noterliğinden gönderilen ihtarname ile tek yanlı olarak feshedilmiş olduğu ihtilafsızdır. Eser sözleşmelerinde sözleşmenin sona ermesi üzerine, her iki tarafın da talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracak, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Bu haliyle taraflar sözleşmede aksi öngörülmediği sürece sözleşmeye dayalı talepte bulunamazlar. Yine bu durumda borçlu temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını ispat edemezse alacaklı sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilecektir. Somut olayda sözleşme davacı tarafça feshedildiği halde mahkemece tüm talepler yönünden sözleşme ayaktaymış gibi inceleme ve değerlendirme yapılarak karar vermiş olduğu anlaşılmakla kararın bu yönüyle usul ve aykırı olduğu tespit edilmiştir. Bu suretle kararın kaldırılarak her bir dava yönünden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılarak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden dosyanın gereği için mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Diyerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece kaldırma sonrası yapılan yargılama neticesinde; ; asıl dava dosyasında davacı yüklenicinin talebi sözleşme kapsamında yapılan iş bedellerine dayanmakta olduğu, açıklamalarda yer verildiği üzere olumsuz zarar sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarar olacağı, dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan para olduğu, bu kapsamda davacı yüklenici tarafından yapılan ilave iş bedellerinin olumsuz zarar kapsamında olduğunun kuşkusuz olduğu, buna göre dosyada mevcut delil tespiti raporları, kaldırma kararı öncesinde alınan raporlar ve kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporlarıyla ile dosyada mevcut hak ediş ödemeleri doğrultusunda, davacı yüklenici tarafından sözleşme kapsamında 121.071,51-TL’lik ilave iş yaptığı, bu bedelin KDV miktarı ile birlikte 142.827,11-TL’ye denk geldiğini, sözleşmeyi tek taraflı ve haklı sebeple fesheden davacı yüklenicinin iş bu bedeli menfi zarar kapsamında talep etmesinin yerinde olduğu kanaatine varıldığı belirtilerek ıslah dilekçesinde talep doğrultusunda davanın bu bedel üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/873 esas sayılı dava dosyası yönünden Mahkemece yapılan değerlendirmede; iş bu birleşen davada davacı yüklenicinin alacak talebi davalı iş sahibi tarafından hak edişler karşılığında verilen çeklerin, davalı iş sahibinin binayı geç teslim edilmesi ve hak edişlerin geç ödenmesi iddiası ile davacı yüklenici tarafından dava dışı faktoring şirketlerine daha düşük bedelle bozdurulması nedeniyle zarara uğranıldığı iddiasına dayandığı, davacı yüklenicinin talebinin değerlendirilmesinde, davacının talebi taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında verilen çeklerden dolayı uğranılan zarara dayanmakta olduğu, ancak yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere davaya konu eser sözleşmesi davacı tarafın tek taraflı irade beyanıyla feshedildiği, bu durumda taraflar arasında mevcut bir sözleşme ilişkisinden bahsetmek mümkün olmadığı, ilgili çeklerin dava dışı faktoring şirketlerine bozdurulması davacı tarafın kendi iradesinde olup, bu hususta basiretli bir tacir olarak sonuçları öngörebilecek bir durumda olmasının davacı taraftan beklendiği, çeklerin daha düşük bedelle dava dışı kişilere bozdurulmasının olumsuz zarar kapsamında olmayıp bu kapsamda talep edilmesinin mümkün olmadığı, iş bu alacak talebinin niteliği gereği yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere “sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi” olarak değerlendirilmesi ve olumlu zarar olarak kabul edilmesi mümkün ise de taraflar arasındaki eser sözleşmesini fesheden taraf davacı yüklenici olduğundan iş bu alacağın olumlu zarar olarak davacı tarafça talep edilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/873 esas sayılı davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/620 Esas sayılı dosyası yönünden Mahkemece yapılan değerlendirmede; iş bu birleşen davada davacı yüklenicinin alacak talebi hak edişlerden yapılan kesintilere dayanmakta olduğu, alınan bilirkişi raporları, dosyada mevcut faturalar, hakedişler ve tarafların ticari defter kayıtlarına göre davacının hak edişleri üzerinden %5’lik kesintilerin yapıldığı, tasfiye hükümleri doğrultusunda davalı iş sahibinin bu kesintiler yönünden sebepsiz zenginleştiği, davalı iş sahibinin bu kesintilerdeki bedeller yönünden eksik ya da ayıplı iş iddiasının bulunmadığı, davacı yüklenicinin 56.953,75-TL kesinti bedeli ve 10.251,67-TL KDV olmak üzere toplam 67.205,41-TL talebinin yerinde olduğu, bu miktarın sözleşmeyi haklı sebeple fesheden davacı tarafça olumsuz zarar kapsamında talep edilebileceği kanaatine varıldığı belirterek bu bedel üzerinden birleşen davanın kabulüne karar vermiştir. Birleşen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/991 Esas sayılı dosya yönünden Mahkemece yapılan değerlendirmede; iş bu birleşen davada davacı tarafın talebi taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında davalı alt taşeron şirketi tarafından, idareye bilgi verilmemesi nedeniyle davacı şirketin deneyim /iş bitirme belgesi alamadığı iddiasıyla kamu ihalelerine katılamadığı iddiasıyla kamu ihalelerine katılamamaktan doğan maddi tazminat ile davacının ticari itibarının kaybolduğu iddiası ile manevi tazminata ilişkin olduğunu, yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere olumlu zarar; sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarar olduğu, niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybı olduğu, davacının iş bu birleşen davada kamu ihalelerine katılma isteği, bu doğrultuda indirim yapması ve itibar kazanma isteğinin sözleşmeden ileriye dönük olarak beklenebilecek hususlardan olduğunu bu nedenle bu taleplerin olumsuz zarar kapsamında talep edilmesi mümkün olmayıp ancak ve ancak olumlu zarar kapsamında talep edilebilecek ve şartların oluşması halinde bu kapsamda değerlendirilebilecek taleplerden olduğu, davacı tarafın sözleşmeyi tek taraflı fesheden taraf olduğundan olumlu (müspet ) zarar kapsamında talepte bulunamayacağı belirterek bu doğrultuda davacı tarafın iş bu birleşen davadaki taleplerinin reddine karar vermiştir.Davacı vekili istinafında; birleşen 2017-620 esas yönünden ; mahkeme uyarlama taleplerini munzam zarar olarak değerlendirdiğini, bu dava yönünden denkleştirici adalet ilkesi gözönüne alınarak karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin bu taleplerini reddettiğini, kararın doğru olmadığını, davayı 01.09.2016 tarihinde açttıklarını, 2023 yılında alacaklarının dekleştirici adalet ilkesine göre günümüz şartlarına uyarlama yapılarak tespit edilmesinin gerektiğini ,birleşen 2016-873 esas yönünden; işyerinin geç tesliminden kendisine davalı tarafından verilen çekleri üçüncü kişilere bozdurmak zorunda kaldıklarını, bu sebeple zararın doğdunu, bu davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, birleşen 2021/991 esasta; sözleşme ile yapılan indirim bedelinin de sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin gerektiğini, 117.386,00-TL olan indirim miktarının sözleşmenin feshi ile ortadan kalktığından davalının bu bedeli de iade etmesi gerektiğini iddia ederek istinaf talebinde bulunmuştur.Davalılar vekili istinafında; asıl dava yönünden iş artışının istenmesi sözleşmenin 6.1 maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde mümkün olduğunu, davacının ilave iş olarak tespit ettirdiği kimi kalemlerin sözleşme kapsamında kaldığını, buna rağmen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ,birleşen 2017/620 esas yönden hak ediş kesintileri yönünden bilirkişi heyeti tarafından sunulan 28/02/2019 tarihli raporda %5 kesintinin ödenmesi için kesin hesabın veya kesin kabulün yapılması gerektiği kesin kabulün yapılmaması sebebiyle %5 kesinti talep edilemeyeceği yönünde tespit yapılmasına rağmen mahkemenin kısmen kabul kararı vermesinin hatalı olduğunu iddia ederek istinaf talebinde bulunmuştur.Davacı şirketin, davalı … Şirketi ile 01.01.2015 tarihinde Anahtar Teslimi Götürü Bedel Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesi imzaladığı ve bu sözleşme ile Çekmeköy Pazar Yeri ve Çevre Düzenleme inşaatındaki tüm elektrik işlerini üstlenmiş olduğu, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sözleşmenin davacı tarafça Üsküdar … Noterliğinin 09.02.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile sözleşmenin feshedilmiş olduğu ihtilafsızdır. Eser sözleşmelerinde sözleşmenin sona ermesi üzerine, her iki tarafın da talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracak, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Bu haliyle taraflar sözleşmede aksi öngörülmediği sürece sözleşmeye dayalı talepte bulunamazlar. Yine bu durumda borçlu temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını ispat edemezse alacaklı sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilecektir. Kaldırma kararımızda da; sözleşmenin feshedildiği belirtilerek, buna göre sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılarak sonuca göre karar verilmesi belirtilmiş ise de; mahkemece her bir talep açısından sözleşme halen ayakta gibi inceleme yapılmış olup , eser sözleşmesinin geriye etkili şekilde feshi halinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılacağı ve kimin kusurlu olduğuna göre zarar talepleri belirleneceğinden mahkemece sözleşmenin feshinde davalı arsa sahibinin kusurlu olduğu kabul edilmiş ve bu husus kesinleşmiştir.Bu durumda davacı yüklenici karşı tarafa verdikleriyle birlikte menfi zarar talebinde bulunabilir. Yüklenici sözleşmenin feshi halinde isteyeceği menfi zarar, kar kaybıdır. Yüklenici hiçbir davada menfi zarar talebinde bulunmamış, ancak asıl davada ilave işlerin bedeli, birleşen davalarda davalı tarafından verilen çeklerin ödemelerinin geç yapılması sebebiyle çeklerin faktoring şirketine kırdırılması sebebiyle uğradığı zarar, hak edişlerinde yapılan %5 lik kesintilerin iadesi ile iş bitim belgesinin işveren tarafından idareye bildirilmemesi sebebiyle uğradığı manevi zararın tazminini talep ettiği görülmüştür. Sebepsiz zenginleşmeye göre tasfiye halinde her iki taraf verdiklerini geri alacak, mümkünse aynen iade değilse bedelinin tahsiline yönelik olarak tasfiye yoluna gidilecektir. Bu bağlamda mahkemece her bir talep yönünden sözleşme hükümleri değerlendirilerek karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere davacının talep ettiği alacak kalemlerinin menfi zarar kapsamında olup olmadığının değerlendirmesi ve ona göre tasfiyenin yapılması gerekmektedir. Bu yönüyle mahkeme kararın kaldırılmasına karar verilerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Mahkemece manevi tazminat davası yönünden davanın reddine karar verildiği ,taraf vekillerince bu kararın istinaf edilmediği anlaşılmış olup , bu dava yönünden kararın kesinleştiği görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2022 tarih, 2021/1000 Esas, 2022/996 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı … Ticaret Anonim Şirketi tarafından asıl ve birleşen davaların hepsi için yatırılan toplam 719,60-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı … Ticaret Limited Şirketi ve … tarafından 2021/1000 Esas sayılı asıl dava ve birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/620 Esas sayılı davası için ayrı ayrı yatırılan toplam (2.439,13+1.147,70 ) 3.586,83-TL istinaf karar harcının istek halinde davalılar tarafına ayrı ayrı İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.