Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/370 E. 2023/894 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/370
KARAR NO: 2023/894
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/01/2023
NUMARASI: 2021/653 Esas, 2023/56 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında yapılan 03/11/2015 tarihli sözleşme uyarınca, müvekkilinin yapmış olduğu … Mah. … Cad.No:… Bayrampaşa İstanbul adresindeki inşaatın dış cephe prekast işini davalının üstlendiğini, sözleşmede işin süresinin 60 gün olarak belirlendiğini, davalının üstlenmiş olduğu işi 03/01/2016 tarihinde bitirmesi gerektiğini, sözleşmede işin zamanında teslim edilmemesi halinde günlük 250,00-TL cezai şartın davalı tarafından ödeneceğinin hükme bağlandığını, müvekkilinin sözleşmede belirlenen ödeme edimini zamanında yerine getirdiğini, davalının 03/01/2016 tarihinde bitirilmesi gereken işi aradan 4 ayı aşkın süre geçmesine rağmen hala bitmediğini belirterek, sözleşmede öngörülen 03/01/2016 tarihinden dava tarihi olan 13/05/2016 tarihine kadar geçen 130 günlük gecikme için toplamda 32.500,00-TL cezai şart tazminatının davalıdan reeskont faiziyle birlikte tahsiline, dava tarihinden yargılama sonuna kadarki süreçte işleyecek cezai şartın da ayrıca hesaplanarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı tarafça, sözleşmenin imzalanması ile birlikte sözleşme miktarının %30’u olan 18.000 TL’ nin hemen ve nakit ödenmesi gerekirken davacının nakit ödeme yapmadığını, bu nedenle davacının işine geç başlanıldığını, dış cephe işlerinin eksiksiz ve süresinde bitirildiğini, sözleşmede bulunmayan dükkanların prekastı için davacının sözlü teklifte bulunduğunu bunun için ek anlaşma yapıldığını, davacıdan kaynaklı gecikmeli de olsa işin bitirildiğini savunmuştur.Mahkemece ilk olarak 2016/549 E – 2018/946 K sayılı 18/09/2018 tarihli kararla, alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olduğu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince gecikmiş gün karşılığı davacının cezai şart talebinin haklı olduğu, alınan bilirkişi raporuyla dava tarihi itibariyle davacının talep edebileceği cezai şart miktarının belirlendiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 32.500,00-TL cezai şart alacağının davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkmesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/1092 E – 2021/1798 K sayılı kararıyla, Mahkemece, dilekçe teatisi, ön inceleme ve tahkikata geçiş aşamalarının usulüne uygun bir şeklide yerine getirilmesi, davalının sunacağı cevap ve delil dilekçesindeki delillerin değerlendirilmesi, ayrıca istinaf dilekçesinde bahsi geçen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/530 Esas sayılı dosyası da dosya arasında getirtilip incelenmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kaldırma kararı sonrasında, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/530 Esas sayılı dosyası dosya arasına alınmış, dilekçe teatisi yapılmış, bilirkişi heyetinden 31.10.2022 tarihli rapor alınmış, son celse her iki tarafın beyanları alınmış, ve yeniden yapılan yargılama neticesinde; dosya arasında alınan İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/530 Esas sayılı dosyasına sunulan rapora göre sözleşmeye konu işlerin görsellere uygun olarak yapıldığı, taraflarca imzalanan bir kabul tutanağının bulunmadığı, 19.05.2016 tarihli belgede belirtilen eksik imalatların davaya konu sözleşme konusu işleri kapsadığının davacı tarafça ispat edilemediği, ceza-i şart hesaplaması için gerekli olan işin gecikmeli olarak ifa edilip edilemediği, edildi ise kaç gün gecikme yaşandığı hususlarının ispat edilemediği, ayrıca davacının sözleşme anında nakit olarak yapması gereken ödemeyi zamanında davalıya yaptığını da ispat edemediği gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dayanılan İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/530 Esas sayılı davasının konusunun farklı olduğunu, o davanın ispat araçlarının bu davada esas alınamayacağını, bu nedenle o davada verilen red kararının huzurdaki davanın neticesine tesir edemeyeceğini, dava dilekçelerinde açıkladıkları üzere davalının sözleşmeye konu işi süresinde bitiremediklerini, müvekkilinin sözleşmede belirlenen ödeme edimini zamanında yerine getirdiğini, %30’luk ödemeyi (36.000-TL) peşinen yaptığını, sonrasında ise heniz vadesi gelmediği halde 30.04.2016 tarihli 20.000-TL tutarlı, 30.05.2016 tarihli 20.000-TL tutarlı, 30.06.2016 tarihli 25.000-TL tutarlı 3 adet çeki davalıya teslim ettiğini, tüm çeklerin tahsil edildiğini, tüm alacağını almasına rağmen edimini ifa etmeyen davalıya en son 25.04.2016 tarihli cezai şart ödemesi ihtarında olan ihtarnamenin gönderildiğini, ayrıca dava açıldıktan sonra taraflar arasında imzalanan 19.05.2016 tarihli listeyle eksik bırakılan işlerin sıralandığını, bu belge ile davalının haklılıklarını ikrar ettiğini, davalının bu belgeyi hiçbir zaman inkar etmediğini, taraflar arasında başkaca işleri kapsayan bir sözleşme bulunmadığından bu belgedeki eksikliklerin dava konusu sözleşme ve işleri kapsadığının kabulu gerektiğini, mahkemece aldırılan ilk bilirkişi raporununda haklılıklarını teyit ettiğini, davalının sözleşme gereği üstlendiği edimleri sonradan tamamladığı kabul edilse bile bunun gecikmeden kaynaklı cezai şart istemine engel teşkil etmediğini, ayrıca cevap dilekçesinde “karşı taraftan kaynaklı gecikmelide olsa bitirmiş ve teslim etmiştir” denmek suretiyle en azından gecikmenin kabul ve ikrar olunduğunu, dosyada birbiri ile çelişen iki ayrı bilirkişi raporu olduğu için yeni bir heyetten rapor alınması gerektiğini, davalı yanın kabul tutanağını imzalamaktan imtina ettiğini, bu hususta müvekkili tarafından davalıya gönderilen 25.04.2016 tarihli ihtarnamenin dikkate alınmadığını belirterek, mahkemece verilen red kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Dava, geç teslim nedeniyle davalı yükleniciden cezai şart talebine ilişkin olup, davalı tarfça, davacı iş sahibinin sözleşmenin imzalanması ile birlikte ödemesi gereken sözleşme miktarının %30’u olan 18.000,00 TL’yi zamanında ödemediği, bu nedenle davacının işine geç başlanıldığı, dış cephe işlerinin eksiksiz ve süresinde bitirildiği, sözleşmede bulunmayan dükkanların prekastı için davacının sözlü teklifte bulunduğu ve bunun için de ek anlaşma yapıldığı, davacıdan kaynaklı gecikmeli de olsa işin bitirildiği belirtilerek davanın reddi istenmiştir. Taraflar arasında, davacının yapmış olduğu inşaata ilişkin saçak dahil 2 cephe prekast yapılması işi ile ilgili 03/11/2015 tarihli sözleşme imzalanmış, işin bitim süresi sözleşme tarihinden itibaren 60 iş günü olarak belirlenmiş, inşaatın 1-2-3 ve 4. normal katlarına yapılacak ”Dış Cephe Prekast İşçilik Uygulama İşi” bedeli (KDV ve Alman İskele Kirası Hariç) toplam 120.000,00-TL olarak belirlenmiş ve bu bedelin %30’unun (36.000,00 TL) yarısının sözleşme anında nakit, diğer yarısının 30/60/90 günlük çeklerle, geri kalan %70’inin ise (84.000,00 TL) hak ediş şeklinde haftalık olarak iş bitimine kadar ödeneceği, yüklenici firmanın işi zamanında teslim etmemesi durumunda günlük 250,00 TL cezai şart uygulanacağı kararlaştırılmış, işin süresine kamu veya işveren kaynaklı, boya süresi ve doğal olaylardan kaynaklı nedenlerin dahil olmadığı ve ödemesi tamamlanmayan işlerin malzeme ve boya olarak teslim edilmeyeceği belirtilmiştir. Taraflar arasında yazılı olarak kurulan sözleşme ilişkisi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi, aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Somut olayda, davacı iş sahibi, davaya konu sözleşme kapsamındaki işin sözleşmede belirtilen sürede teslim edilmediğini iddia ederek sözleşmenin “Ceza ve Şartlar” başlıklı düzenlemesi gereğince cezai şart bedeli talebinde bulunmuş, davalı yüklenici ise, sözleşmeye konu işin geç ifa edildiğini kabul etmiş, ancak bu gecikmenin davacı iş sahibinin sözleşme anında yapması gereken peşin ödemeyi zamanında yapmamasından ve sözleşmeye ilave olarak dükkanların da prekast işinin yaptırılmasından kaynaklandığını savunmuştur. Buna göre, Mahkemece, yukarıda açıklanan teslimi ispat yükümlülüğü ve ispat imkanları kapsamında bir değerlendirme yapılmak ve dosyada teslime ilişkin bir belge bulunmadığı da göz önünde bulundurulmak suretiyle, davalı yüklenicinin gecikmeye neden olarak ileri sürdüğü hususların usulünce araştırılıp değerlendirilmesi gerekirken, bu yönde usulüne uygun bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece, davalı yüklenicinin, sözleşme anında ödenmesi gereken peşinatın geç ödendiği iddiası, buna ilişkin ödeme tarihi tam olarak belirlenmek suretiyle ve varsa geç ödemenin miktarının işin gecikmesine neden olup olmayacağı, bunun yüklenici için tahammül sınırları içinde olup olmayacağı, ayrıca diğer sebep olan “ilave iş” hususunun ifadaki gecikmeye etkisinin tam olarak ne kadar olduğu değerlendirilip, bu hususlarda bilirkişi heyetinden denetime elverişli bir şekilde ek rapor alınıp hesaplama yaptırılması ve neticesine göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2023 tarih, 2021/653 Esas, 2023/56 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.