Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/366 E. 2023/357 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/366
KARAR NO: 2023/357
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2022
NUMARASI: 2022/995 Esas, (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili mahkemesine vermiş olduğu talep dilekçesi ile, Davalının sözleşme edimini yerine getirmemesi neticesinde müvekkili şirketlerin söz konusu fabrikayı yapamadığını ve ciddi ekonomik kayıp yaşadığını, müvekkili şirketlerin alacağı sabit olup, dava konusu alacakların muaccel olduğunu ve davalıların temerrüde düştüğünü, dolayısıyla ihtiyat-i haciz şartları oluştuğunu, buna ilişkin ek olarak sundukları belgeler incelendiğinde de davalıların sorumluluğunun açıkça anlaşılacağını, İİK m.258’de öngörülen ve Yargıtay içtihatlarıyla da kabul edilen yaklaşık ispatın sağlandığını, haricen yaptıkları araştırmalara göre davalı şirketin malvarlığını azaltma fiilinde bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu alacaklarının tahsili bakımından, telafisi güç zararlara mahal vermemek için davalının taşınır, taşınmaz malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Mahkemece, davanın; fabrika binasının taşıyıcı elemanları ve cephe elemanlarının yapımı konulu eser sözleşmesine dayalı nama ifaya izin, eser sözleşmesi gereği ödenen bedelin 500 TL’sinin iadesi ve 500 TL cezai şartın tahsili istemi yönünden kısmi dava, menfi ve müspet zarar nedeniyle 100.000 TL belirsiz alacak davasına ilişkin olup talebin, davalıların alacak talebine yetecek miktardaki taşınır, taşınmaz ve 3. Kişilerden olan alacaklarına ihtiyati haciz konulması istemine ilişkin olduğu, davacı vekilince taraflar arasındaki sözleşme sureti, ihtarname sureti, bir kısım tutanakların suretleri, davalıya verilen çek suretinin dosyaya ibraz edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin mahiyeti, davacı tarafça yapıldığı iddia olunan ödemeler, talep konusunun ve açılan davanın mahiyeti birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati hacze konu alacağın varlığı hususunda yaklaşık ispat koşullarının mevcut duruma göre sağlanmadığı, alacağın varlığı, kusur durumu, sorumluların tespitinin yargılamayı gerektirdiği, dava dilekçesi ve eki kapsamından vadesi gelmemiş borç yönünden borçlunun malvarlığını kaçırma iddiasına yönelik delil bulunmaması nedeniyle İcra ve İflas Kanunu’nun 257. maddesindeki yasal unsurların oluşmadığı gerekçesi ile; ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile taraflar arasında 24/09/2021 tarihinde … MÜH. VE MÜŞ. – … A.Ş. & … SÖZLEŞMESİ yapıldığını, söz konusu sözleşme ile Tekirdağ İli, Ergene İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel’de yapılacak olan fabrika inşaatının prefabrike betonarme taşıyıcı sistem elemanlarının ve prefabrike taşyünü izolasyonlu cephe elemanlarının Çorlu’daki üretim tesisinde davalı şirket tarafından üretilmesi, şantiyeye nakliyesi ve montajının götürü bedel (13.050.000 TL ) ile yapılması hususunda anlaşıldığını, müvekkili şirketlerin, sözleşmenin 10. maddesinde belirtilen şekilde, 5.750.000 TL’sini peşinat olarak ödediğini, bundan sonra da 15/01/2022 tarihli 1.300.000 TL bedelli, 15/02/2022 tarihli 1.000.000 TL bedelli ve 15/03/2022 tarihli 1.000.000 TL bedelli çekleri davalıya teslim edildiğini, davalının da işbu çekleri tahsil ettiğini, ancak 24/03/2022 tarihinde, sözleşmenin bitim tarihi olan 21/07/2022’ye yaklaşık 4 ay kala, davalı tarafın müvekkillerine gönderdiği mail ile “işin ticari açıdan sözleşme tarihinde anlaşılan bedel ile yapılabilme ve zamanında teslim edilebilme imkanı ortadan kalkmıştır.” şeklinde beyanda bulunarak ekonomik bahanelerle sözleşme gereği edimlerini yerine getirmeyeceğini ikrar ettiğini, müvekkili şirketlerin, davalıya sözleşme bedelinin (9.050.000 TL/ 13.050.000 TL) %69,34’ü oranında ödeme yaptığını ancak davalı tarafın hem sözleşmeye aykırı davranarak fiyat artışları sebebiyle beklediği karı elde edemeyeceğini anlamasından dolayı sözleşmeyle yüklendiği edimleri yapmayacağını bildirip yerine getirmediğini, hem de müvekkilden haksız olarak 9.050.000 TL tahsil ettiğini, bu kapsamda, davalının sözleşme gereği işe başlanmadığına ve müvekkilleri tarafından yüklenilen edimlerin gereğinin yapıldığına ilişkin Çorlu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/36 D. İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldiğini, bu dosyada tanzim edilen raporla “işin tamamen eksik” olduğunun belirlendiğini, daha sonra davalının, müvekkili şirketlere karşı açmış olduğu menfi tespit davasıyla, sözleşme gereği üstlenmiş olduğu edimleri yerine getirmemesi halinde, müvekkili şirketler tarafından nakde çevrileceği kararlaştırılan 13.050.000 TL bedelindeki çek hakkında ödeme yasağı talebinde bulunduğunu ve Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/725E. (birleşen dosya) sayılı dosyasındaki ara kararla işbu talebin kabul edilerek müvekkillerinin, sözleşmenin gereği gibi ve zamanında ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararların karşılığını elde etme imkanının da böylece ortadan kaldırıldığını, gelinen noktada müvekkili şirketlerin ciddi zarara uğradığını, davalının ise hiçbir edimini yerine getirmeyerek temerrüde düştüğü gibi, açmış olduğu menfi tespit ve alacak davalarıyla da müvekkillerini zarara uğratmaya çalıştığını, ihtiyati haczin bir koruma tedbiri olduğunu, diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amacın, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek olmadığını, dolayısıyla alacağın varlığının, kusur durumunun ve sorumluların tespitinin yargılamayı gerektirdiğinden söz edilerek talebin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklının alacağını ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermesi gerekmektedir. Burada senetlerden değil, delillerden bahsedilmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek delillerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK‘daki diğer şartlar mevcutsa ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır. Bununla birlikte hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.” diyerek yaklaşık ispat için yazılı delilin mecburiyet dahi olmadığını, dikkat edilmesi gereken hususun alacağın varlığına ilişkin hakimde kanaat uyandırmak olduğunu ifade ettiğini, fakat hakimin böyle bir kanaate varması için nasıl bir delil ibraz edilmesi gerektiği, bu kanaatin oluşmamasının nedeninin ne olduğunu açık bir biçimde izah etmediğini, mahkeme kararlarının gerekçelendirilmesinin Anayasal bir zorunluluk (Any. M.141) ve hukuki dinlenilme hakkının gereği olduğunu, davalı şirketin sözleşmeyle üstlendiği edimleri yapmamakla beraber, aynı zamanda müvekkilinin ekonomik açıdan büyük zarara uğramasına sebebiyet verecek eylemlerde bulunduğunu, haksız olarak 9.050.000 TL tahsil ettiğini, sözleşmeyle üstlendiği edimleri yerine getirmediğini, işi tamamen eksik bırakarak zamanında bitirmediğini, bu şekilde temerrüde düştüğünü, müvekkilinin alacaklarının bu yönüyle vadesinin geldiğini, mezkur alacaklar rehinle teminat altına alınmamış olup yaklaşık ispat kuralının gereğinin de yerine getirildiğini, ihtiyati haczin tüm şartlarının oluştuğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Talep, taraflar arasında, davacı işverenlere ait fabrika binasının taşıyıcı elemanları ve cephe elemanlarının yapımı konulu eser sözleşmesine dayalı nama ifaya izin, eser sözleşmesi gereği ödenen bedelin iadesi, cezai şartın, menfi ve müspet zararın tahsili davasında ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, davacılar iş sahibi, davalı yüklenicidir, Mahkemece yaklaşık ispat koşulu oluşmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. İhtiyati haczi düzenleyen İ.İ.K.’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde yargılamanın henüz layihalar aşamasında olduğu, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak delillerin tam olarak toplanmadığı, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların haklılığını yaklaşık ispat ölçüsünde ortaya koyacak delillerin henüz sunulmadığı, yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği, mahkemecede dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle ihtiyati haciz talebinin bu aşamada reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleriyle bağlı kalınarak yapılan değerlendirme neticesinde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2022 tarih ve 2022/995 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 18/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.