Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/287 E. 2023/812 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/287
KARAR NO: 2023/812
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/07/2018
NUMARASI: 2014/290 Esas, 2018/863 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 26.07.2013 tarihli akdedilen sözleşmede belirtilen işin yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, müvekkili şirketin sözleşmede belirtilen 3 okulun işini yapıp bitirerek teslim ettiğini, tam olarak teslim edildiğine dair belgeleri olduğunu, bu üç okula ait işlere ilişkin 22.125.00 TL lik faturayı davalı şirkete göndermelerine rağmen davalı şirketin faturayı ödemekten haksız yere imtina ettiğini, 17.02.2014 tarihli noter ihtarnamesi ile kendilerine tebliğ edilen sözkonusu faturaya davalı tarafın 25.02.2014 tarihli noter ihtarnamesi ile itiraz ettiğini, sözleşmeye göre müvekkilinin üç adet okulun işlerini tam olarak teslim ettiğini, bugüne kadar da her hangi bir itirazla karşılaşmadığını, sözleşmenin konusunun ise okullara akıllı tahta kurma alt yapı hizmet işi olduğunu, Milli Eğitim Bakanlığının ihale ile işi … Şirketi … AŞ aracılığıyla taşeron firma olarak davalıya verdiğini, davalı şirketin ise müvekkili şirket ile sözleşme yaptığını, işin bitirildiğini ve teslim edildiğini, … AŞ nin de sözleşmede belirtildiği üzere bilgisi ve onayı dahilinde olduğunu, iş bitirildiği için adı geçen şirketin iş bedelini taşeron davalı şirkete ödediği halde, davalı şirketin müvekkili şirketin hakettiği bedeli ödemediğini ve alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Yargılama sırasında davacı vekilince sunulan 03.08.2016 Tarihli dilekçeyle, fatura alacağı için dava açıldığı, sehven icra dosyasından bahsedildiği, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında faturaya dayalı alacağın istendiği, davanın faturaya dayalı alacak davası olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili cevabında, maddi vakıa ve gerçeklerin davacı iddialarını doğrulamadığını, müvekkilinin taşeron olarak … AŞ den aldığı işleri çeşitli firmalar aracılığı ile ifa ettiğini, iş verilen firmaların işi ifa etmemeleri durumunda bizatihi kendi elemanları vasıtasıyla o işi ifa yoluna gittiğini, müvekkilinin ihale makamı olan … AŞ ye karşı sorumluluğunun ağır olduğunu, eksiksiz tamamlayıp teslim etmek zorunluluğu bulunduğunu, bu sebeple kendisine iş ataması yapılmış ancak üzerine aldığı taahhüt ettiği işi ifa etmeyen davacı firmanın işlerinin bizzat müvekkili firma tarafından kendi çalışanlarına yaptırılarak ihale makamına teslim edildiğini, sözleşme hükümleri incelendiğinde de görüleceği üzere , sözleşmenin 5. Maddesi gereğince yerine getirilecek edimin ihale makamının kabulü ile hüküm ifade edeceğinin amir olduğunu, davacının üzerine aldığı edimi ifa etmiş olsa idi, sözleşmede öngörülen prosedür gereği kabulünün yapılarak karşı edimin yerine getirileceğini savunarak, haksız davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafından sözleşmeye konu işin kendisi tarafından yapıldığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, bilirkişi raporundaki eksiklikler tamamlanmadan ve Ticaret ve Medeni Hukuk uzmanı bilirkişi incelemesi yapılması taleplerini karşılanmadan, tanıkları dinlenmeden, tarafların defterlerinin incelenmesine karar verildiği halde davalının defterlerin incelenmeden, işin teslim edildiğine dair ilgili okul müdürlerinden alınan teslim tutanakları (hasarsızlık raporları) ve bu raporların ne anlama geldiğine dair MEB gelen cevabı yazı dikkate alınmadan karar verildiğini, bu tutanakların teslim hususun ispatı için yeterli olduğunu, müvekkilinin asıl iş sahibi …’ya teslim yükümlülüğünün bulunmadığını, asıl iş sahibi (…) tarafından işin onaylanarak kabulünün gerçekleşmiş olması ve hakedişlerinin davalıya ödenmiş olmasının da işin tamamlandığının göstergesi olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede 6.madde dışında müvekkilinin ücretini alması ile ilgili bir madde olmayıp, eksiklikler halinde düzeltilmesi istenir maddesi olduğunu, 6. Maddeye göre de işin bedelinin asıl iş sahibi (…) tarafından sürecin onaylanması ve kabulün gerçekleşmesi halinde ödeneceğini, davalı şirketin işi kendi elemanlarına yaptırdığına dair şirket çalışanlarından imza alındığını ve kendine delil ürettiğini, sundukları tüm delillere rağmen, davalının “işi kendi elemanlarımıza yaptırdık” beyanından başka bir delili yokken, ispat yükünün davacıda olduğuna dair mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, sözleşmenin “EK-1” sayfasının değiştirildiğine, 6 adet okulun 4 adede indiğine ve isimlerinin değiştirildiğine dair sundukları ek sözleşme sayfasının dikkate alınmadığını, Mahkemeye delil olarak sundukları, aynı akıllı tahta kurma işine ilişkin olarak başka bir şirkette olan davaları hakkında verilen İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/291 E – 2017/1208 Karar sayılı kararının dikkate alınmadığını, davalı yanın sözleşmeden döndüğünü gösteren hiç bir yasal dayanak ve delili bulunmadığını, gerekçeli kararda geçen “taraflar arası düzenlenen faturada üç adet okul işinin tamamlanması için 13 günlük bir süre belirlendiği” hususuna ilişkin olarak faturada bir kayıt olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, taraflar arasındaki “davalının yapmakta olduğu okulların enerji ve yerel ağ Network altyapı işlerinin davacı tarafından yapılmasına ilişkin” 26.07.2013 tarihli sözleşme kapsamındaki edimlerinin yerine getirilmiş olmasına rağmen, yapılan bu işler için düzenlenen 10.01.2014 tarihli 22.125,00 TL’lik fatura bedelinin ödenmediği iddiasıyla, bu bedelin davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Davalı vekili, davacının sözleşme kapsamındaki edimini yerine getirmediğini, bu edimlerim kendileri tarafından yerine getirildiğini, sözleşmenin 5.maddesi kapsamında bir kabul prosedürü yapılmadığını belirtilerek, davanın reddini istemiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, “davalının yapmakta olduğu okulların enerji ve yerel ağ Network altyapı işlerinin davacı tarafından yapılmasına ilişkin” 26.07.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında yer alan 3 adet okula ilişkin işlerin asıl iş sahibi olan dava dışı … şirketi tarafından kabul edilmiş ve bunlara ilişkin davalı hakedişlerinin ödenmiş olduğu, hatta söz konusu okullara ilişkin olarak dava dışı asıl iş sahibi İdare tarafından davaya konu işleri de kapsayan geçici kabullerin yapılmış olduğu hususlarında bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın, davacının davaya konu sözleşme kapsamındaki edimlerini eksiksiz ve ayıpsız olarak tam bir şekilde yerine getirip getirmediği, bu kapsamda buna dayalı olarak düzenlemiş olduğu 10.01.2014 tarihli faturadan dolayı alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacak miktarının ne kadar olduğu hususlarına ilişkin olduğu, mahkemece bu konudaki ispat külfetinin davacı yüklenicide olduğu kabul edilerek, davacının bu ispat külfetini yerine getiremediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, eser sözleşmelerinde (fesih ve fiili terk yoksa) kural olarak işin yüklenici tarafından yapıldığının kabul edilmekte olduğu, somut olayda davaya konu 3 adet okul bakımından sözleşme konusu işlerin yapılıp bitirildiği ve dava dışı asıl iş sahibine teslim edildiği ihtilafsız olduğundan aksi ispat olunana kadar işin yüklenici tarafından yapıldığının kabulü gerektiği, davalı iş sahibinin bunun aksini ispatla yükümlü olduğu, Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde yanlış tarafa ispat külfeti yüklenmek suretiyle eksik tahkikatla karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde, davalı tarafın eksik ve ayıplı işlerin kendi çalışanları tarafından tamamlanıp teslim edildiği iddiası bakımından ispat külfetinin kendi üzerinde bulunduğu göz önünde bulundurularak, dosyaya sunulan tüm deliller bu kapsamda değerlendirilmek, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırmak, tanık dahil davalının tüm delilleri toplanmak suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2018 tarih, 2014/290 Esas, 2018/863 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.