Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/261 E. 2023/248 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/261
KARAR NO: 2023/248
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/11/2022
NUMARASI: 2022/654 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasındaki “toplam 47 adet olan 6 ayrı makine çeşidinin fason olarak imalatına” ilişkin olarak yapılan eser sözleşmesi kapsamında, davalının ifada temerrüte düşmüş olması nedeniyle davacı tarafından sözleşmeden dönüldüğü iddiasıyla, davacı işi sahibi tarafından davalı yükleniciye ödenen 60.000,00 TL peşinat ödemesinin iadesine ilişkin olarak başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olup, davacı vekili 22/11/2022 tarihli dilekçesiyle; müvekkili şirket tarafından davalı tarafa yapılan ödemelerin banka havalesi ve çek ile ifa edildiğini, ödemelerin davalı tarafça inkar edilmediğini, davalı tarafın üzerine aldığı makine teslimi yükümünü yerine getirmediğini kabul ettiğini, ihtilafın eser sözleşmesinden kaynaklandığını, davanın konusu olan paranın iş sahibi statüsünde olan müvekkilinin yaptığı peşinat ödemesi olduğunu, davalı şirketin envanterinde bulunan tek bir lazer makinesi ile piyasaya fason iş yaptığını, başkaca bir sermayesi olmayan bu şirketin piyasada gösterdiği benzer davranışları nedeni ile ticari itibarını zedelediğini ve müşteri çevresinin daraldığını, dosyanın geldiği nokta itibariyle ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunun ortada olduğunu, müvekkili tarafından keşide edilen 22/12/2021 günlü ihtarname ile davalı tarafın işin teslimi veya ödenen bedelin iadesi amacıyla temerrüde düşürüldüğünü, 12/04/2022 tarihli irsaliyenin müvekkilince işin başında davalıya teslim ettiği yarı mamul ürünlere ilişkin olduğunu belirterek, HMK 389 ve İİK 254’de düzenlenen şartların oluştuğu gözetilerek İİK 264/3 usulü ile davalı/borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 30/11/2022 tarihli ara kararla, dava konusu uyuşmazlığın davacının icra takibine konu ettiği alacağın varlığı ve miktarına ilişkin olduğu, bu nedenle henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç alacak için ihtiyati tedbir niteliğinde de olsa icra iflas kanunu 257. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, HMK 389 atfıyla İİK 257-264/3 maddeleri çerçevesinde ihtiyati haciz kararı verilmesinin şartlarının oluştuğunu, taraflar arasındaki hukuki anlaşmazlığın konusunun inşaat makinelerinin teslimatının gecikmiş olması sebebiyle peşinatın iadesi olduğunu, müvekkili şirket tarafından edinilen bilgiler doğrultusunda, davalı şirketin devir aşamasında olduğunun öğrenildiğini, bu durumun müvekkil şirketin alacağını tahsil etmesini zorlaştıracağını, müvekkili şirketin davalı şirkete vermiş olduğu peşinatın rehinle temin edilmemiş bir para borcu olduğunu, taraflar arasında 31.08.2021 tarihine kadar teslimatın gerçekleşeceği hususu esasen belirli vade olduğundan davalı tarafın temerrüde düştüğünü, buna rağmen müvekkil şirket tarafından ihtar gönderilerek ek süre verildiğini, dava konusu alacakları olan 60.000 TL’lik peşinatın banka dekontlarının mahkemeye sunulmuş olup davalı tarafça inkar edilmediklerini, davalı tarafın duruşmaları dahi takip etmemekte olup alacaklarının tahsilinin risk altında olduğunu belirterek, usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olan ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına, istinaf incelemesi neticesinde HMK 389 ve İİK 254 de düzenlenen şartların oluştuğu gözetilerek İİK 264/3 usulü ile davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.Dava, davalı yüklenicinin temerrütü nedeniyle sözleşmeden dönüldüğü iddiasıyla, davalıya peşinat olarak ödenen 60.000,00 TL’nin iadesi için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olup, bu kapsamda davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi de talep edilmiştir.İhtiyati haczi düzenleyen İ.İ.K.’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan menkuller ve gayri menkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, borcun vadesi gelmemiş olsa bile ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır.Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamış, İİK’nın 257.maddesindeki şartlar ve yaklaşık ispat koşulu henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi suretiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2022 tarih ve 2022/654 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 14/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.