Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2023/252 E. 2023/893 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/252
KARAR NO: 2023/893
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2022
NUMARASI: 2022/171 Esas, 2022/697 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BİRLEŞEN İSTANBUL 5.ASLİYE TİCARET MAH.2016/424 E.SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacılar vekili, müvekkili şirketler tarafından, davalı … Taah. Tekstil Halıcılık İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine işbu takibinin durmasına karar verildiğini, davalının icra takibine itirazının haksız olduğunu, müvekkili şirketler … İnşaat Taahhüt San. ve Tic. A.Ş. ve … İnş. San. ve Tic. A.Ş. birlikte … İş Ortaklığını oluşturduğunu, müvekkili şirketler tarafından oluşturulan … İş Ortaklığı ile davalı şirket arasında 15.05.2006 tarihinde “Tuğla Duvar ve Yol Betonu İşleri Taşeron Sözleşmesi” yapıldığını, bu sözleşmede … İş Ortaklığı İş Sahibi, davalı firma ise Taşeron sıfatına haiz olduğunu, İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesinin 2011/6 E., 2014/25 K. 13.02.2014 T. sayılı kararında davanın kabulü ile 134.617,86 TL ilk PSD ve SYZnin gelirin ve 181.26 TL cenaze yardımının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, kararın kesinleşmesi üzerine SGK tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına müvekkil şirketlerin her biri tarafından 145.779,21 TL olmak üzere toplamda 291.558,42 TL ödeme yapıldığını, sözleşme uyarınca müvekkil şirketlerin SGKya ödediği 291.558,42 TLyi “Sorumluluk” başlıklı hüküm uyarınca davalı şirkete rücu hakkı olduğunu, iş kazası nedeniyle meydana gelecek tüm zarardan taşeronun sorumlu olacağı konusunda anlaşıldığını, müvekkil tarafından ödenen bu bedelin şimdilik yalnızca 120.053,46 TLsi icra takibine konu edildiğini, icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edilmesi nedeniyle işbu itirazın iptali davasını ikame etme gerekliliğinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenler ile davalı yanın itirazının iptali ile takibin devamına, davalı yanın aleyhine alacak tutarının %20sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/424 E sayılı dosyasında davacılar vekili, müvekkili şirketler … İnşaat Taahhüt San. ve Tic. A.Ş. ve … İnş. San. ve Tic. A.Ş. tarafından oluşturulan … İş Ortaklığı ile davalı şirket arasında 15.05.2006 tarihinde “Tuğla Duvar ve Yol Betonu İşleri Taşeron Sözleşmesi” yapıldığını, sözleşmede … İş Ortaklığı’nın iş sahibi, davalı firmanın ise taşeron sıfatını haiz olduğunu, Üsküdar 1. İş Mahkemesinin (İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi) 2006/830 E. sayılı dosyasından müvekkili şirketler ve beraberinde davalı … Taah. Tekstil Halıcılık İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine, davacılar …, …, … ve … tarafından tazminat davası açıldığını, bu dava ile davacılardan …ın eşi, diğer davacıların babaları olan …ın … İş Ortaklığına ait inşaatta, taşeron … firmasının sigortalı çalışanı olarak çalışırken 15.05.2006 tarihinde geçirdiği kaza sonucunda vefat etmesi nedeniyle tazminat talep edildiğini, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemenin bu kararına bağlı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından başlatılan icra dosyasına, müvekkilleri tarafından toplamda 173.018,96 TL de ödeme yapıldığını, İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesinin 2011/6 E. sayılı dosyasında; davacı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından müvekkili şirketler ve davalı şirket aleyhine dava açıldığını, açılan bu davada, davalı şirketin çalışanı …ın ailesine ödenen cenaze masrafı ve peşin sermaye değerli gelir kurum alacağının davalılardan tahsilinin talep edildiğini, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 134.617,86 TL ilk … ve …nin gelirin ve 181.26 TL cenaze yardımının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmesi üzerine SGK tarafından başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına müvekkil şirketlerin her biri tarafından 145.779,21 TL olmak üzere toplamda 291.558,42 TL ödeme yapıldığını, müvekkilleri tarafından yapılan bu ödemenin 120.053,46 TL’lik kısmının; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, davalı tarafından işbu takibe de itiraz edildiğini, bunun üzerine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/433 E. sayılı dosyasından davalı aleyhine itirazın iptali davası başlatıldığını, bu davanın derdest olduğunu, takipte talep edilmeyen bakiye alacakları olan 171.504,97 TL işbu davanın konusunu oluşturduğunu, davalı şirketin, sözleşme maddesi uyarınca müvekkili şirketler tarafından, icra dosyalarına yapılan ödemeden sorumlu olduğunu, sözleşme serbestisi çerçevesinde bu sözleşme ile taşeronunun kusur sorumluluğunun genişletildiğini, yaşanan iş kazası nedeniyle meydana gelecek tüm zarardan taşeronun sorumlu olacağı konusunda anlaşıldığını, işbu dava ile, müvekkili tarafından mirasçılar tarafından açılan dava sonucunda Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ödenen 173.018,96 TLnin ödeme tarihi olan 07/03/2013 tarihiden itibaren ve SGK tarafından açılan dava sonucunda İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ödenen bakiye 171.504,97 TL’nin ödeme tarihi olan 14/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-birleşen davalı tarafça, davaya ve birleşen davaya cevap verilmemiş, 3.celseden itibaren ise duruşmalara mazeret dilekçeleri sunulmuştur. Mahkemece ilk olarak 2016/433 Esas – 2018/951 Karar sayılı ve 22/10/2018 tarihli karala, asıl dava yönünden; icra dosyasına yapılan yetki itirazı yerinde görülerek, yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığından, dava şartı yokluğundan davanın reddine, birleşen dava yönünden; İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesinin (Üsküdar eski 1. İş mahkemesi’nin) 2006/830 E – 2010/505 K sayılı ve İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi’nin 2011/6 E – 2014/25 K sayılı kararlarıyla kesinleşen kusur oranları ve taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rücu düzenlemeleri esas alınarak, davalının ancak %20 kendi kusuru ve %15 çalışanın kusuru olmak üzere toplam %35 kusurdan sorumlu tutulabileceği gerekçesiyle, bu kusur oranına göre belirlenen rakamlar üzerinden davanın kısmen kabulü ile, 60.550,63 TL’nin ödeme tarihi olan 07.03.2013 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.hukuk Dairesi’nin 2019/738 E – 2022/327 K sayılı kararıyla, davaya konu 15/05/2016 tarihli “Tuğla Duvar ve Yol Betonu İşleri Taşeron Sözleşmesi” iş sahibi olarak davacılar … İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile dava dışı … Taah. Tic. San. Ltd. Şti.’nin oluşturduğu “… İş Ortaklığı” ile taşeron olarak davalı … Taahhüt Tekstil Halıcılık İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalandığı, ancak, asıl ve birleşen davaların, söz konusu ödemelerin sadece davacı iki adi ortak şirket tarafından yapıldığından bahisle bu iki davacı tarafından açıldığı, diğer adi ortak … Ltd. Şti.’nin davacılar arasında gösterilmediği, adi ortaklık tüzel kişiliği olmayan, iştirak halinde mülkiyet esaslarının geçerli olduğu bir oluşum olduğu ve bu nedenle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, davacı adi ortaklık şirketlerinin adi ortaklık tarafından imzalanan sözleşme kapsamında dava dışı 3.kişiye ödemede bulunmuş olmalarının kendi iç ilişkileri bakımından önem arz etmekte olup, bu hususun davalıya karşı açılan işbu davalar bakımından adi ortaklık nedeniyle zorunlu dava arkadaşlığı durumunu ortadan kaldırılan bir sebep olmadığı, ortaklığın niteliği gereği diğer ortak … şirketinin de bu davada davacı sıfatı ile yer olması gerektiğinden öncelikle bu ortağın davaya muvafakatinin alınması, olmadığı takdirde aleyhine dava açılmak suretiyle bu davayla birleştirilerek davada temsilinin sağlanması gerektiği, ayrıca, mahkemece HMK’nın 184-186.maddelerinde düzenlenen tahkikatın sona ermesi ve sözle yargılama usulüne uygun bir şekilde tahkikat sonlandırılması ve sözlü yargılama aşaması gerçekleştirilmeden, davalı vekilince son celse duruşma saati olan 22/10/2018 saat 14:30’dan önce saat 13:30’da UYAP sistemi üzerinden dosyaya sunulan belgelendirilmiş mesleki mazeret hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca, dava ve birleşen davalara sunulan davacılar vekilinin vekaletnamesinde davacılardan … İnş. San. Ve tic. A.Ş.’ye ilişkin imza sirkülerinin yer almadığı, buna dair eksikliğin de tamamlanması gerektiği gerekçeleriyle, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kaldırma kararı sonrasında, diğer adi ortak … şirketinin de davacı olarak vekaleti ile asıl ve birleşen davalara muvafakati sunulmuş, … İnşaatın vekalet eksikliği tamamlanmış ve yeniden yapılan yargılama neticesinde, önceki kararla aynı gerekçe doğrultusunda, aynı hüküm kurulmuştur. Davalı vekili istinafında, sözlü yargılamanın usulüne uygun yapılmadığını, dosya arasına alınarak incelenen İstanbul 11.İş Mahkemesi dosyası ile ilgili olarak diyeceklerinin sorulmadığını, İş Mahkemesi dosyası ile bilirkişi raporlarına göre …’de sorumlu olduğu halde bu kişinin davaya dahil edilmediğini ve sorumluluk oranının belirtilmediğini, ölen kişinin müvekkili firmanın çalışanı olmadığını, davacıların çalışanı olduğunu, iş kazasının sözleşmenin yapıldığı gün gerçekleştiğini, iş kazasının yaşandığı yerin o tarihte henüz müvekkiline teslim edilmemiş olduğunu, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, sözleşmeye göre “sözleşmenin çalışma alanının müvekkili firmaya teslimi ile geçerlilik ve başlangıç kazanacağını” iş kazası tarihinde iş sahasının halen davacı tarafın sorumluluğunda olduğunu, iş kazası saatinin 21:00 olduğunu, buna ilişkin çalışmanın ise maktulün sigortalı olarak çalıştığı firmanın çalışması sırasında olduğunu, çalışma sahasının müvekkili firmaya teslim edilmek üzere davacı firma tarafından hazırlanırken kazanın meydana geldiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen davacılar iş sahibi, davalı-birleşen davalı taşerondur.Asıl dava, sözleşmeye konu işin fası sırasında, davalı şirket çalışanının geçirdiği iş kazası nedeniyle İş Mahkemesi kararına dayalı olarak ödenmek zorunda kalınan meblağın şimdilik 190.053,46 TL’sinin davalıdan rücuen tahsili talebine ilişkin olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine; birleşen dava ise, aynı sebebe dayalı olarak, asıl davaya konu takipte talep edilmeyen bakiye 173.018,96 TL’nin ve 171.504,97 TL’nin tahsili talebine ilişkindir.Mahkemece asıl davanın reddine dair verilen karın esasına karşı bir istinaf başvurusu bulunmamaktadır.Davalı vekilince, mahkemece belirlenen sözlü yargılama duruşmasına katılınıp beyanda bulunulmuş ve son sözü söylenmiş, bu duruşmada tahkikata dair bir talep ileri sürülmemiş, 22.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile değişik 6100 sy. HMK’nın 186/1. Maddesi gereğince Mahkemece taraflara sözlü yargılama için süre isteyip istemediklerinin sorulması zorunluluğu bulunmaması, İstanbul 11. İş Mahkemesi dosya örneği daha önce dosya arasına giren bir belge olup bunun için beyanda bulunmak üzere davalı vekiline ayrıca bir süre verilmesine gerek bulunmaması, bu İş Mahkemesi dosyası ile bilirkişi raporlarında davaya konu kaza ile ilgili kusur yüklenen … ile bu dosya davalıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından bu kişinin bu davaya dahil edilmesine dair bir zorunluluk bulunmaması nedeniyle, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin usulü istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Diğer istinaf itirazları dosya kapsamına göre değerlendirildiğinde ise; iş sahibi olarak davacı “… İş Ortaklığını” oluşturan şirketler ile taşeron olarak davalı … Taahhüt Tekstil Halıcılık İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan davaya konu 15/05/2016 tarihli “Tuğla Duvar ve Yol Betonu İşleri Taşeron Sözleşmesine” konu işin ifası sırasında, davalı taşeron şirket çalışanı …’ın 15.05.2006 tarihinde, beton döküm işini yaparken …’in kullandığı beton mikserinin geri gelmesi sonucunda altında kalmak suretiyle geçirdiği iş kazası neticesinde vefat ettiği, bu ölüm olayı nedeniyle daha önce … mirasçıları tarafından dosyamız davacıları ile davalısının da aralarında bulunduğu bir kısım davalılara karşı açılan tazminat davasının görüldüğü İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesinin (Üsküdar eski 1. İş mahkemesi’nin) 2006/830 E – 2010/505 K sayılı kararıyla, müteveffa davalının işçisi …’ın %15 oranında, davacılar … İş ortaklığının %50 oranında, davalı şirketin %20 oranında ve beton mikseri sürücüsü dava dışı …’in %15 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek, her bir davacı yönünden tazminatlara hükmedildiği ve bu kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2012/19225 E – 2012/22322 K sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği, yine daha önce Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacı şirketler ve davalı şirket aleyhine dava açılan rücuen tazmin davasının görüldüğü İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi’nin 2011/6 E – 2014/25 K sayılı kararda da, aynı kusur oranları esas alınarak, davanın kabulü ile 134.617,86 TL’lik … ve … geliri ile 181,26 TL cenaze yardımının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, bu kararın da Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2014/11432 E – 2015/18861 K sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği, Yargıtay onamalarıyla kesinleşen bu kararlar ile davaya konu iş kazasını geçiren müteveffa …’ın davalı firmanın çalışanı olduğu ve iş kazasının yaşandığı yerin o tarihte davalı şirketin sorumluluğunda olduğu hususlarının davalı aleyhine kesinleşmiş olduğu, buna göre davalı vekilinin “ölen kişinin müvekkili firmanın çalışanı olmadığını, davacıların çalışanı olduğunu, iş kazasının sözleşmenin yapıldığı gün gerçekleştiğini, iş kazasının yaşandığı yerin o tarihte henüz müvekkiline teslim edilmemiş olduğu” yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rücu düzenlemeleri esas alınarak, davalı şirketin %20 kendi kusuru, %15 işçinin (müteveffa) kusuru olmak üzere toplam %35 kusur oranına göre sorumlu tutulduğu, davacı tarafça bu kusur oranına karşı istinafa gelinmediği, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ise bu kusur oranına karşı ayrıca ve açıkça bir istinaf itirazı ileri sürülmeyip, sadece “ölen kişinin müvekkili firmanın çalışanı olmadığı ve iş kazasının yaşandığı yerin o tarihte henüz müvekkiline teslim edilmediği” itirazlarında bulunulduğu, bu itirazların ise yukarıda açıklandığı üzere Dairemizce yerinde görülmediği, davalı vekili istinafında davacılar tarafından iş kazası kapsamında yapılan ödeme miktarlarına ve nihai olarak Mahkemece davalının sorumlu tutulduğu miktarın belirlendiği hesaplamalara dair de bir istinaf itirazı ileri sürülediği anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/06/2022 tarih ve 2022/171 Esas, 2022/697 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından davalı-birleşen davalı tarafça peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬ TL harcın davalı-birleşen davalı alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Birleşen dava yönünden alınması gereken 11.106,94 TL nisbi istinaf karar harcından davalı-birleşen davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.776,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.330,2‬0 TL harcın davalı-birleşen davalı alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.